Limon Çiçekleri 82. Bölüm

Start from the beginning
                                    

"Ben biliyordum işte başıma geleceği." diye iç geçirince Lale yine gülüverdi.

"Napayım ama çok rahatmış. Hem müthiş bir yer seçmişsin, burası güneş de almıyor. Karşıdaki otelden de görünmüyordur. Hamağı iyi ki buraya kurmuşsun."

"E hepsini önceden düşündük herhalde. Özellikle de otelden görülme kısmını!"

"Mühendis zekası dedikleri bu galiba?" dedi Lale yine inceden dalgasını geçerek.

"Aynen öyle." diye güldü. Sonra birden sustu. Bir şey düşünür gibiydi.

Ama Lale onun suskunluğunun üzerinde durmadı. Şu an kendini öyle iyi hissediyordu ki Batu'nun da içinden benzer şeyler geçtiğinden emindi. Bunun birlikte susmayı başarabildikleri, sessizlikten rahatsız olmadıkları o ender anlardan biri olduğunu düşünerek gözlerini yummuş, başını Batu'nun omzuna yaslamıştı.

Oysa Batu'nun aklında başka şeyler vardı. Bir eli Lale'nin saçlarında, diğeri ise daha aşağılarda, son iki haftada gözle görülecek kadar büyümüş karnının üzerinde gezinirken dalgın dalgın önlerinde uzanan masmavi denize bakıyordu. Lale'nin karnı birdenbire çıkmıştı, hamile olduğu çok rahat anlaşılabiliyordu artık. Çok daha çabuk yoruluyor, biraz ayakta durunca hemen bitkin düşüyordu ama halinden öyle memnundu ki şimdilik hiç şikayet etmiyordu. "Kilo aldım" diye söylenmelerini de kesmiş, bunu kaçınılmaz bir son olarak kabullenmişti. Ve tabii belli etmese de ilk üç ayı kazasız belasız geride bırakabildikleri için çok rahatlamıştı. Batu da ondan farklı değildi, riskli dönemi atlattıklarını düşündüğünden içi çok daha rahattı şimdi. Lale'nin hamileliği ilerliyor olduğu için de aşırı mutluydu, gitgide büyüyen karnına deli oluyordu. Batu işte onun hep bu halini görmeyi hayal etmişti. Ama bu kadarını da beklemiyordu, öyle tatlıydı ki Lale. Bakmaya doyamıyordu. Hele öpmeye, okşamaya, sıkıştırmaya hiç. Tek kelimeyle doyamıyordu. Hayal ettiğinden bile daha güzel olmuştu Lale. O her gün biraz daha büyüdüğü karnını gördükçe deliye dönüyordu. Kendini tutamıyor, mutlaka üzerinde ne varsa sıyırıp dudaklarını değdiriyordu karnına. Arada bir aklına esince geceleri uyanıp kendi kendine konuşuyordu 'Defne'yle. İlk seferinde Lale'ye duyurmamaya çalışmıştı ama o karnına öpücükler bırakarak mırıl mırıl konuşurken Lale'nin onu fark etmemesi imkansızdı. Önce o da Batu'yu düşünerek duymuyor gibi yapmaya çalışmıştı ama yapamamıştı. Batu bebekleriyle öyle güzel konuşuyor, öyle şeyler anlatıyordu ki. Lale de kendini tutamıyordu. Uyuyormuş gibi yapayım derken kendini Batu'yu kolundan çekip arzu dolu dokunuşlarla dudaklarına uzanırken buluyordu. Sonunda her şey yavaş yavaş yoluna giriyor gibiydi. Ailelerinden peş peşe gelen son dakika baskınları nedeniyle zorlu birkaç hafta geçirmişlerdi ama son günlerde hiç olmadıkları kadar huzurluydular. Batu'nun yaptığı sitenin inşaatının bitmesine bir şey kalmamıştı, iki hafta sonra gidiyorlardı. Ama Batu nereye gidecekleri konusunda hala ser verip sır vermiyordu Lale'ye. Lale de ağzından laf alabilme konusundaki umudunu hala koruyordu, pes etmemişti.

"Söyle hadi, nereye gidiyoruz?" dedi yine durup dururken bir anda.

Batu Lale'nin son birkaç haftadır onun ansızın bu soruyu sorarak kendisini hazırlıksız yakalamaya çalışmasına alışmıştı, gülerek saçlarına bir öpücük bıraktı. "Boşuna yoruyorsun kendini. Söylemeyeceğim." diyerek her zamanki cevabını verdi yine.

"Tamam söyleme. Ama ben tahminde bulunayım, doğru tahmin edersem sen de 'tamam' de."

"Olmaz."

"Yaa niye ama?"

"Zaten bir şey kalmadı ki Lale, biraz daha sabret. Kendi gözlerinle göreceksin sonra."

Onun bu ketumluğuna bir kez daha sinir olmuştu Lale. Hışımla başını tekrar omzuna yasladı. "Aman söylemezsen söyleme. Hem ben biliyorum zaten, Avrupa turu yapacağız. Paris'ten başlayacağız, sonra da bütün Avrupa'yı gezeceğiz değil mi?"

Limon ÇiçekleriiiWhere stories live. Discover now