Ateşkes♣

1.3K 120 127
                                    

Herkese merhaba! BÖLÜMÜ OYLAMAYI VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!

Aşağıda Vilraj  var.

Yayınlanma : 28.12.2018

Bölüm şarkısı: The Crown OST - Duck Shoot (Rupert Gregson Williams)

Sashibai Şahlığı - Ghunda - Kılıç Sarayı

Sandhya

Camdan dışarı izliyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Camdan dışarı izliyordum. Yağan yağmura bakıyordum. Ghunda bugün ağlıyordu. Abi olarak gördüğüm adam, benim akıl hocam ölmüştü. Kendi kazdığı kuyuya düşmüştü ve ben onu kurtaramamıştım. Olamamıştı ve acılar içinde ölmüştü. Bu ölümü hakketmiyordu. Arvind bu şekilde ölmemeliydi. Tüm bu yaşananları düşününce kalbim acıyordu. Tanrıçam, korkunç! Neden Maute'nin nefesini buraya vermiştin ki? Ölümü uzak tut, lütfen.

Arvind'i ölü olarak Anjali'nin kollarının arasında görmem, Anjali'nin kendisinden geçmesi ise oldukça hüzünlüydü. Onları o halde görmek beni daha da üzmüştü. Evet, ilk başlarda onu suçluyordum ama onu hıçkırıklara boğulmuş halde görmem ona üzülmeme sebep olmuştu. O, Arvind'e asla zarar vermek istememişti. Tamam niyeti yine kötüydü ama Arvind'e gerçekten değer vermişti. Arvind de ona değer vermişti, belki de bir parça Anjali'nin yalnızlığını gidermişti. Anjali ise onu bir parça mutlu edebilmişti. Böyle bir ilişkileri vardı ve bu bitmişti. Arvind onun kollarının arasında ölmüştü. Bu beni delirtirdi ama Anjali ağlamış, bayılmıştı. Kendisine geldiğinde ise donuktu. Konuşmuyor ve boş boş bakıyordu. Yalnız kalmak istediğini söylemişti ve şu an dinleniyordu. Arvind ise defin için hazırlanıyordu, yarın cenaze töreni olacaktı. Saray asillerinin gömüldüğü mezarlıkta olacaktı. Ayrıca bana verdiği vasiyet mektubu üzerine tüm mal varlığı kimsesiz çocuklara bağışlanacaktı. Onda bile bana akıl veriyordu. Asla inandığım şeyleri vazgeçmememi, tuttuğumu bırakmamamı öğütlemişti. Haklıydı. İnandığım şeyleri bırakmayacaktım.

Ölüm. Ne kadar ürkütücü olsa bile bir gün başımıza gelecekti. Peki nasıl olacaktıdan ziyade arkamda kalanları düşünüyordum. Çok üzüleceklerdi ve ben bunu istemiyordum. Öldüğüm zaman yas tutmamalarını istiyordum. Kendi hayatlarında devam edeceklerdi, yollarına devam edeceklerdi. Bunu istiyordum, gerçekleşmesi ise imkansız değildi.

Kapım açıldı ve içeri Naresh girmişti. Koyu kahverengi saçları düzgündü. Beyaz gömleğinin üstünde lacivert işlemeli yeleği vardı. Belinde hançerleri ise göz kamaştırıcıydı. Yeşil gözleri ile beni süzmüştü. Elinde ise birkaç kağıt vardı. Onları masama bırakmıştı ve beraber koltuğuma oturmuştuk. Elimi ilk önce öpmüş sonra ellerinin arasına almıştı.

Naresh "Ordunun masrafları hakkında yaptığım düzenlemeyi ve senin valilere ek yardımını konuşmak için gelmiştim ama düşünceli gördüm."

"Arvind'i ve ölümünü düşünüyordum, Naresh. Yaşananlar, hissettiklerim ve sonunda olanlar." dedim ve Naresh derin bir nefes aldı.

"Ölümü üzücü ama hayat devam etmek zorunda değil mi?"

Ateşin KurbanıWhere stories live. Discover now