İçe Bakmak♣️

1.8K 115 156
                                    

Yorumlarınızı ve oylarınızı görürsem çok mutlu olurum!

Aşağıda Makpha, Enıtken ve Artam var.

Bölüm Şarkısı : Eurille - City Of The Dead

Medarat Krallığı - Kainndarei - Çöl Kızılı Sarayı

Kraliçe Asenath (Yaş:34) (22:49)

Zaman denilen şey ne kadar çabuk akıp, gidiyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Zaman denilen şey ne kadar çabuk akıp, gidiyordu. Sanki avuçlarıma aldığım bir avuç kumun elimden savrulması gibiydi. Zaman akıyordu ve kaderin parçalarını birleştiriyordu. Yolumun sonunda ortaya çıkacak resmi merak ediyordum. Ben Ulu Hanım'a ne sunacaktım? Onun için ve ülkem için neler sunmuş, neler feda etmiş olacağımı merak ediyordum. En büyük arzum Sashibai'yi fethetmekti. Medarat'a bereketi getirecek topraklardı. Ayrıca yıllardır süre gelen savaşlar son bulacaktı. Büyük Kraliçe Asenath olduğumu kanıtlamış olacaktım. Tarih beni Ulu Fatih diye anacaktı.

Her şey istemekle olmuyordu. Bunun için çalışıyordum. Sashibai'yi nasıl zayıf düşürebilirdim? Şah Naresh oldukça halkını yansıtan bir hükümdardı. Savaşçıydı ve sınırlarını benim gibi genişletmişti. Her savaşında farklı bir taktik izliyordu ve başarıyordu. Böyle bir adamın en zayıf noktasını beklemek zorundaydım. Şu an karşısına çıkmam bir sonuç veremezdi. İkimizde yenemezdik. Bu yüzden mutlaka zayıf bir anda karşılaşmamız lazımdı. Bu zayıflık ne zaman olurdu ve ne olurdu, bilemezdim ama bir gün karşı karşıya gelecektik.

Ben ve Naresh elbette savaşmaya hazırdık. Makpha ile Sandhya veya Vityor ile Larysa bu acımasız sonu kesinlikle kanlı bitecek savaşa hazır mıydı? Bana göre hazır olmak zorundalardı. Savaşta merhamete yer yoktu. Acımasızlık savaşın genel kuralıydı. Sandhya'yı bilmiyordum ama Makpha kardeşine acımayacaktı. Şahbanu olan kardeşi ile karşı karşıya gelecekti. Bakalım kim kimi yok edecekti? Şu kesindi. Kimse kimseyi hayatta bırakmayacaktı.

Bu düşünceler içinde iken karşımdaki içine saman doldurulmuş heykele mızrağımı sapladım. Daha sonra arkamda alkış sesi gelmişti. Alkışlayan kuzenim Enıtken idi. Hayranlıkla beni izliyordu. Ona gülümsedim ve yanıma geldi.

Enıtken "O kadar kusursuzdun ki, dikkatini bozmak istemedim ve seni izledim."

"Çocukken yaptığımız gibi." dedim gülerek.

"Sen tüm hırsınla çalışırdın ve ben haylaz haylaz seni izlerdim. O zamandan beri büyük bir hükümdar olacağını biliyordum."

"Çünkü siz erkeklere bu hak verilmedi! Verilseydi benimle rekabete girer miydin acaba?" dedim ve gözlerimi kıstım. Sürmeli gözlerinde alaycılığın yanında bana olan sonsuz bağlılığını görüyordum. Onun bana bağlı olduğu kadar bende ona bağlıydım. Birbirimiz için birçok şey anlam ifade ediyorduk.

Ateşin KurbanıWhere stories live. Discover now