Karanlıktaki Fısıltılar♣

Comenzar desde el principio
                                    

"Devilal ne dediğinin farkında mısın? Kral sana ne anlattı?" dedim ve koltuğa oturdum. Devilal'de karşıma geçmişti.

"Kral bana her şeyi anlattı ve doğruluğuna inanmak istemiyorum. Tamam, hareme düşen bir prenses idin fakat bu kadar acımasızca mı oldu? Kral Makpha sefalet içinde iken sen haremdeydin."

"Kral sana ne anlattı Devilal?" dedim ciddi bir sesle.

"Babam seni istemiş ve bunun için aileni dağıtmış. Sen asla babamı istememişsin."

"Sonra onu sevdim, oğlum. Şimdi babanı seviyorum." dedim ve yanağını okşadım.

"Fakat bu çok barbarca değil mi? Bence insan birisini seviyorsa onu yaşatmalı, koparmamalı. Sevgi bu değil midir?" dedi ve bakışlarında babasını sorguladığını görüyordum.

"Herkesin sevgi anlayışı farklıdır. Kimileri koparır, kendi yanında yaşatır. Kimileri ise koparmaz, olduğu yerde yaşamasını izler. Kimileri ise kendisini orada yaşatır. Gördüğün gibi sevmenin tek bir yolu yok." dedim yumuşak bir sesle. Babamın sık sık dediği bir sözdü. Sevmenin tek bir yolu yoktur, yeter ki sevginizin karşılığını görecek insanları sevin derdi.

"Peki sen babamın neyini sevdin? Sana acılar çektirmedi mi? Baksana dayımla aranızda uçurumlar var ve bunların sorumlusu açıkçası babam duruyor." dedi ve derin bir nefes aldım.

"Ben babanın o sert görüntüsünün altındaki derin, uçsuz bucaksız görünen yalnızlığını sevdim oğlum. Çünkü ondaki yalnızlıkta kendi yalnızlığımı gördüm. Doğrusu Sashibai'ye düştüğüm andan itibarenki yalnızlığım.Yalnızlıkları birbirini tamamlayan iki insan birbirini bulunca gördüğün gibi aşk kaçınılmaz oluyor."

"Peki dayımın yaşadığını bilseydin babamı bırakır mıydın?" dedi ve yutkundum. Zor bir soru gibi duruyordu. Açıkçası bunu düşünmek istemiyordum çünkü karmaşık geliyordu. Abimin yaşadığını bilseydim ne olurdu?

"Bırakmazdım. İkisinin de benimle uyumlu yaşamalarını isterdim." dedim yavaşça.

"Çok imkansız bir şey istiyorsun." dedi ve kapı açıldı, içeri Naresh girdi. Yüzü oldukça ifadesizdi. Devilal babasına baktığında gergince gülümsedi.

Naresh "Anne oğul tüm konuşmalarınıza kulak misafiri oldum. İlginç bir sohbetti." dedi ve yanıma oturdu.

"Hepsini duydun mu?" dedim ve Naresh dizime dokundu, başını hafifçe salladı.

"Evet, hepsini duydum. Sana katılıyorum. Sevginin tek bir yolu yok. Dayının bakış açısıyla herkesi yargılamamanı sana tavsiye ederim Devilal."

Devilal "Şah Baba, ben sadece düşünüyorum. Yaşadıklarınız çok ağır, çok zor. Herkes acı çekmiş bana göre ve bu acılar çekilmek zorunda mıydı? Daha farklı bir hikaye olamaz mıydı?"

"Anneni bırakamazdım, Devilal. Bensiz yaşamasına, benim sevgim olmadan yaşamasına müsaade edemezdim."

"Bence bu çok bencilce bir davranış. Sanırım ben böyle bir şey olduğunu sevdiğimi yanıma getirmem, bu kadar bencil olabileceğimi sanmıyorum." dedi ve Naresh güldü.

"Göreceğiz, Devilal. Hadi sen kardeşlerinin yanına git." dedi ve Devilal odadan ayrıldı. Naresh'i bir an için kızdıracağını düşünmüştüm. O zaman dengeyi nasıl sağlayabilirdim diye bunu hesaplar iken Naresh beni şaşırtmıştı.

"Ona kızacağını düşünmüştüm." dedim sessizce ve ona baktım. O ise elimi tutmuştu.

"Ona kızsaydım babamdan ne farkım kalırdı, Sandhya? Babama çokça karşı çıktım, eleştirdim. Babamın ne yaptığını ise anlatmaya gerek yok. Şu an ben Devilal'in  bu düşüncelerine sert tepki koysaydım hiç iyi olmazdı."

Ateşin KurbanıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora