"Ne yapacaksın peki? Kardeşini bana karşı mı koruyacaksın?" dedim sertçe.

"Ben dengeyi sağlamak istiyorum." dedi yavaşça.

"Dengeyi sağlamak acaba haksız bile olsa kardeşini korumak olabilir mi? Ayrıca Naresh ile benim aramdaki konuya karışma hakkını vermek istemiyorum, üzgünüm." dedim ve güldü.

"Sen iste veya isteme ama karışmalıyım. Sonuçta dengeyi sağlamak istiyorum. Sandhya, burada yaşadıkların asla kolay olmadı ama şu an çok farklı bir konumdasın. Annem gibi kişisel hırslarını bu konumuna yansıtırsan, senin sonunda onun gibi olur." dedi ve haklı olduğu açıktı. Bunu  görememek aptallık olurdu. Acaba gittikçe Anjali'ye mi benziyordum? Ah, hayır hayır. Ona benzemezdim. Ben Anjali gibi olamazdım. 

"Annen daha yaşıyor. Daha sonunu görmedin." dedim ve acı bir gülümseme bana baktı.

"Onun için iyi bir son düşünüyor musun? Hala bu kadar saf mısın? Annem oynadığı oyunlar yüzünden kendi sonunu getiriyor, Sandhya. Engel olmaya çalışsam bile başarılı olamıyorum. Sanki Parsmet annemin kulaklarını tıkıyor ve annem Maute'nin büyülü ölüm fısıldayışlarını duyarak ilerliyor." dedi ve ellerini sıktı. Annesinin durumuna üzülüyordu.

"Annen bunu seçti, Prihan. O, kan ve savaşı görmek istiyor ise bir şey yapamazsın."

"Haklısın." diye mırıldandı.

"Ben ise annen gibi olmak istemiyorum ama sırf onun gibi olmayayım diye kendimi görmezden mi gelmem lazım?"

"Daha ulaşılabilir ol. Naresh şu an anneme ulaşabiliyor mu, sence? Aralarında görünmez dağlar var. Birbirlerine ulaşamıyorlar ve acı çekiyorlar." dedi ve aklıma Devilal'in dedikleri geldi. Anjali bu acı yüzünden kendini kaybetmeye başlamıştı. İçten içe bu acı onu kemiriyordu, çürütüyordu.

"Anjali bu dağları yarattı, Prihan. Naresh'i çok üzdü."

"Naresh sanki annemi üzmedi. Annem her daim, Naresh benim bir parçam. Ona baktıkça kendimi görüyorum derdi. Şu an onun için ne kadar zor, biliyor musun? Kendi parçan, kendi dikenin sana zarar veriyor, sana küsüyor."

"Böyle olmayabilirdi. Annen bu yolda tek başına yürümek istedi."

"Naresh ile yürümek istedi." dedi ve güldüm.

"Buna inanıyor musun? Sence annen neden Naresh ile yürümek istedi? Çünkü onu kendi parçası olarak gördü. Kendinden bir parça olarak gördü ve onu seçti."

"Sence oğlun Devilal'i neden seçti?"

"Çünkü ou daha kolay yönlendireceğine inandırıyor olmalı. Naresh'i yönlendiremedi çünkü Naresh annen gibi asla yönlendirilemez. Asi bir ruh, kabuğuna sığmayan bir güç ama Devilal ile şekillenebilir."

"Bazen Devilal için korkuyorum, Sandhya. Ona baktıkça aklıma babam geliyor."

"Devilal'in baban gibi olabileceğini düşünmüyorum."

"Bu kadar emin olma derim." dedi alaycı bir şekilde ve ürperdim. Naresh'in babası hakkında anlattıkları, benim Artangal'da duyduklarım kesinlikle hoş değildi.

"Saçma! Üstelik daha büyüyor ve karakteri şekilleniyor. Şah Abhay'ın yaşadıkları ile Devilal'in yaşadıkları aynı değil."

"Peki, Sandhya zaman bize gösterecek diyorum. Umarım doğru olanı yaparsın. Neyse ben gitmeliyim. Sonuçta ilgilenmem gereken kendi ailem dışımda, Drahi ailesi var. Oraya öyle bir ateş yaktın ki, kimsenin söndürmeye gücü yetmiyor."

"Sahen benim silahım. Drahilerin yaptıklarını unutmam, mümkün değil. Göstermelik olarak bana diz çöktüler ama ben tamamen bana bağlanmalarını istiyorum, Prihan. Tüm yaptıklarım bundan ibaret."

Ateşin KurbanıWhere stories live. Discover now