Siyah, Mor ve Altın❦

En başından başla
                                    

"Hatırladım da evet, Sandhya ile Vityor birbirine benziyor. Sandhya'nın çizimlerinde, Vityor ile ilk karşılaşmamızda hatırlıyorum yine de Kraliçe belki eşinin kalbi için gece benzetmesi yapmıştır. Ateş ve geceyi illa herkes benim dediğim anlamda kullanamaz." Dedim ve gözlerini devirdi.

"Bunun bende farkındayım ve bir casusumu gönderdim. Başarılı olamadım gerçi ama yine de şüpheleniyorum, Naresh. Düşünsene ya kayıp prens Medarat Kralı oldu ise ne olur? Bu kıtanın göreceği en kanlı savaşa tanık olacağız demektir. Bu savaş, hükümdarların savaşı değil tanrıçaların savaşı olacak. Kim güçlü ise onun ülkesi kazanacak. Parsmet dilerim ki iyi hazırlanıyordur ve bizim kazanmamızı sağlar."

"Kayıp prens madem kral oldu, neden kız kardeşi ile iletişime geçmedi? Sandhya abisi ile birbirlerini çok sevdiklerini över, bahseder. Böyle bir adam neden kız kardeşini sormaz."

"Çünkü kızıyordur ama Sandhya gibi bir kıza kızmakta nasıl desem, delice geliyor. Sandhya'yı küçümsüyor olmalı."

"Sandhya'ya neden kızmalı ki? Yoksa o salak din insanları gibi Artangal'ın yıkım sebebi olarak mı görüyor? O zaman direk bana teslim ederdi. Ah, yaşıyorsa ve Medarat Kralı Makpha ise ciddi sorunlara gebeyiz dayı."

"İşte elime bir kanıt, bir tanık geçse inan bana çözeceğim ama olmuyor."

"Sandhya bunu biliyor mu?"

"Hayır, demedim. Kızı boşu boşuna ümitlendirmek istemiyorum, Naresh. Abin yaşıyor ama düşman krallığın kralı olabilir mi diyeyim? Kesin bir şekilde çözesiye kadar bir şey demeyeceğim. Sende deme."

"Sandhya'ya bunu demek zorundayım, birbirimizden bir şey saklamama gibi bir kararımız var. O buna uyuyor ve benim uymamam hoş olmaz." dedim ve kapım tıklandı.

İçeri Sahen girmişti. Oldukça üzgündü. Cücenin bu hüznü beni şaşırtmıştı. Üstelik burada ne işi vardı? Sandhya'ya ve çocuklarıma bir şey mi olmuştu? Oysa onların güvenliği en üst durumdaydı. Bu halde bile ona dokunmuş olamazlardı. Hayır, hayır! Bir deli buna cesaret edemezdi.

Cüce elindeki yüzüğü bana verdi. Yüzük, ışığımın şahbanu yüzüğüydü. Beyaz taşı özenle renkleri içine hapsediyordu ve bu bana Sandhya'yı anımsatmıştı. Bu da ne demek oluyordu? Yoksa davamızdan mı vazgeçiyordu? Ona her şeyi vermiş iken bu kadar çabuk pes edemezdi. Üstelik pes ediyorsa, yüzüme demeliydi. Bir hadımı yollayarak bunu yapamazdı. Çok korkaktı!

"Bu ne demek oluyor? Hanımın neden bunu bana gönderdi?" dedim sertçe.

Sahen "Şah, hanımım bembeyaz bir elbise ile yalın ayak şehrin merkezine gitti. İsyancıların kalbine kendisini bırakacak." dedi soğukça ama gözlerindeki acıyı görmek beni etkilemişti. Yüzüğü aldım ve baktım.

"Ne? Neden yaptı bunu? Delirdi mi? Oradaki insanlar onu öldürebilir!" dedim bağırarak.

Vilraj "Bu kızdaki cesaret takdir edilmeli. İsyancılara savunmasız bir şekilde gitmek, alkışlanmalı."

"Dayı ölüme yürümüş, bana sormadan bunu yapmış. Neyi alkışlanmalı? Hemen gidiyoruz, hemen!" dedim ve hızla odadan çıktım.

Dayımla beraber bizimle Arvind ve birkaç askerde gelecekti. Zamanında yetişirsem, öfkeli insanlardan onu kurtarabilirdim. Gerekirse herkesi onun için karşıma alırdım. Sandhya masumdu. Tanrıçam bu delilikti. Cesaretin deliliğiydi. Kendisi bile bile ateşe atıyordu. Ateşte yandığını kanıtladığı zaman eline ne geçecekti? Korkusuzdu ama fazlası aptallıktı.

Hızla atımla meydana gittim. Kalabalıktı. Sanki tüm Ghunda buraya toplanmıştı. Büyülenmiş gibilerdi. Atımdan indim ve kalabalığa daldım. Tanrıçam kabusumdaki gibilerdi. Birazdan bu kalabalıktan sıyrılacaktım ve Sandhya'nın cansız bedenini kollarımla saracaktım. Bu his tüm vücudumu ele geçirmişti. Kalbim hızla atarken, Sandhya'nın coşkulu sesini duyuyordum. Ona baktığımda yüzündeki inancı görüyordum. İpincecik beyaz elbisesiyle vücudu titrese de, yüzündeki inançla insanlara hitap ediyordu. Her cümlesinde bir kutsallık vardı. Parsmet'in heykeli arkasına alarak sanki onunda kendisiyle olduğunu gösterir gibiydi. İlahi bir varlık olarak insanlara sesleniyordu. Sonunda bitmişti ve beni görüp, gülümsemişti. Dediği gibiydi. Kaderi buradaki kalabalığa teslimdi.

Ateşin KurbanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin