Kış ve İsyan❦

En başından başla
                                    

"Anne ve oğul olarak kopamazsınız." diye mırıldandı.

"Söz konusu iktidar, güç olunca anne ve oğul bile birbirini tanımaz. Ben oğlumu tanıyorum, Şah Naresh'i değil. Kucağıma yatıp, saçlarını okşadığım şahranı biliyorum yanlış yollara sapan zalim şahı değil."

"Ne olacak peki? Ne yapacaksınız? İsyan başarısız olursa, ne yapacağınızı biliyor musunuz?"

"Mucize oldu ve isyan başarısız olmadı. O zaman ne yapacağımı biliyorum. Zamanla işleyeceğim bir planım olacak. Şah Naresh'i ve Şahbanu Sandhya'nın pişman olacağı bir plan." dedim soğukça ve gülümsedim.

"Beni düşündürtüyorsunuz."

"Geleceği yazacağım, Aryan. Kaderleri yazacağım ve herkes seçtiğim rolü oynayacak. Sonu ise çok güzel olacak. Ben kazanacağım ve onlar kaybedecekler."

"Haklısınız, hanımım. Siz kazandınız ve yine kazanacaksınız."

"Evet, ben kazanacağım. Kural bu. Ah, neyse çok üşüdüm. Saraya, evime dönelim."

"Elbette, hanımım." dedi ve kürklü pelerinime sarınarak, mezarlıktan ayrıldım.

Saraya döndüğümde sıcaklığın beni sarması hoşuma gitmişti. Donmuş yüzümü ısıtıyordu. Ateşler içinde yanan ruhumu için bir şey değildi. Haremdeki cariyeler saygıyla başlarını eğerken onlara gülümsedim. Sonuçta haremin yöneticisi bendim. Sandhya haremin yönetimine karışamazdı.

Çalışma odama geçtiğimde pelerinimi çıkarmıştım. Masama oturmuştum ve kapım tıklandı. Gel sesimle içeri öfkeli bir halde olan kardeşim Vilraj girmişti. Acaba neye öfkelenmişti? Öfkesinin sebebi ben olsaydım odanın içine bağıra çağıra girerdi. Alaycılığını da ekleyerek beni delirtirdi ama bu sefer daha farklıydı. Hıncını çıkaramıyordu. Bu kesinlikle ona göre değildi. Karşıma oturmuş ve bana bakmıştı.

"Neden buradasın ve neden öfkelisin?" dedim.

Vilraj "Çünkü beni benden daha iyi anlayacak birisini arıyordum ve seni seçtim. Sonuçta ikimizde kardeşiz, değil mi?"

"Bilmem hala kardeş miyiz? Son zamanlarda seni gören şahbanunun kardeşi sanır." dedim ve güldü.

"Ah, ablam benim nasıl da hemen zehirli zehirli laflar söylermiş. Kıskanma, kıskanma benim biricik ablam sensin."

"Vilraj! Ciddi ol."

"Şakayı kaldırabilsen keşke ama yapmazsın sen. Eski ablam olsaydın, gülerdin."

"Ben değişmedim, aynıyım. Eğer odama dalga geçmek için geldi isen defol! Git, saçma şakalarını o küçük kıza yap. Hoş, isyanlardan dolayı çok çalışıyormuş sana zaman ayırır mı bilmiyorum." dedim sertçe.

"Abla, benim tatlı ablam, sakin ol. Biliyorum, gerginsin ama birazcık gülmeye zaman ayır. İnan bana, daha mutlu olursun. Dışarıdan seni görenler nasıl görüyor biliyor musun? Soğuk bir kibir hükümdarı. Gülmeyen, baktığında çevresindeki herkesi donduran birisi."

"Belki de o şekilde görünmem daha iyidir. Herkese sıcak olursam, ihanet etmeyeceklerinin garantisini verebilir misin? Bırakayım da samimi olduklarıma sıcak olayım." dedim ve kafasını salladı.

"Düşününce haklı olduğunu görüyorum, abla. Yine de kibrinden ölmene değer mi, emin değilim."

"İnsanların ne dediğine takarak yaşasaydım, şu an ölmüş olurdum kardeşim. Bu yüzden umursamamak daha iyi. Şimdi bunu geç, bana neden öfkelendiğini anlat." dedim ve merakla ona baktım. O ise kelimelerini düşünüyordu. Oldukça dikkatli davranacak olduğu açıktı. Kelimelerini seçerek konuşması, durumun hassasiyetini gösterirdi.

Ateşin KurbanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin