Grija "İtiraf etmeliydim ki, o tekmeyi beklemiyordum. Ah, Sandhya seni savaş meydanlarında görmek isterdim. Öğrendiğin, konuştuğumuz birçok şeyi uygulaman lazım."

Abim "Sandhya ve savaş mı? Tanrıça aşkına. İkisinin yan yana olması imkansız şeyler." dedi ve elimi belime koydum.

"İmkansız öyle mi? Okuduğum savaş sanatı kitaplarını görsen, ağzın açık kalırdı. Kendimi geliştiriyorum, abi."  dedim meydan okurcasına.

"Beni kılıç dövüşünde yenemezsin, ufaklık. Ben Grija gibi öğrencilerime acımam." dedi alaycı bir şekilde.

"Öyle mi? Geç karşıma ve hayatının dersini al."

Grija "Mithra, kardeşini kızdırma. Beni yendi ise, seni de rahatça yener."

Abim "Sevgilim, seni bende yendim."

"Ne zaman? Ben hatırlamıyorum." dedi sinirlenmiş bir şekilde.

"Aşkta elbette!" dedi ve Grija'nın öfkesi geçmiş, utanmıştı.

"Çocuklar var, bence dikkat edin." dedim gülerek ve yanımıza Vilraj geldi.

Oldukça keyifliydi. İkizler babalarını görünce ona sarılmıştı. Vilraj, ikizlerine tapan bir babaydı. İkizler ise babalarına bayılıyordu. Matsyana, babaya daha çok benzeyendi. Tatlı bir kızdı. Usha gibi gözleri vardı ama babasının mavi gözlerine sahipti. Zanay ise anneye benzeyendi. İkizi ile ortak yanı saçlardı. İkisinin de koyu kestane renginde saçları vardı.

Vilraj "Ah, benim güzel çocuklarım." dedi ve ikizlerini öptü.

Daha sonra bana baktı. Diyecek bir şeyi var gibiydi ve bu beni meraklandırmıştı. Vilraj, yıllardır dosttum ve akıl hocamdı. Artık birbirimizin bir bakışından ne istediğimizi anlar hale gelmemiz doğaldı.

"Ne oldu, Vilraj?" dedim merakla.

Vilraj "Özel konuşabilir miyiz?"

"Elbette. Evet, çocuklar bugünlük eğlence yeterli. Son defa binicilik çalışmalarına." dedim ve daha sonra Vilraj ile oradan ayrıldık.

Beraber sarayın yolundaydık. Kuş cıvıltıları, ağaçların yeşilliği ile Ghunda güzel yazını bizlere sunuyordu. Fakat güz gelecekti. Ağaçların yeşilliği solacak, kuşlar göç edecekti. Bizler ise bu sefer üşümemek adına daha kalın giyinecektik.

"Güz gelecek." dedim kuşların uçuşuna bakarak.

Vilraj "Güz gelmeli. Her daim yaz sıkıcı değil mi?" 

"Sıcaklığı seviyorum, Vilraj. Soğuk bana göre değil. Neyse, sen neden gelmiştin?" dedim ve sırıttı.

"Bugün olanları duymadın değil mi? Ablamsız mükemmel ötesi bir gündü. Fakat sana gelirken, kafamda kristal kadehi kırıyordu."

"Ne?" dedim şaşkınca ve Vilraj bu halimden eğlenmişti.

"Şöyle anlatayım, Naresh'e annesinin bu hatasını ispiyonlayan kişi benim. Belki de öyle görünüyordur."

"Nasıl?"

"Naresh sana bir şey anlatmadı mı? Anlaşılan şimdilik bilmeni istemiyor. Onun üstüne daha çok gitmeni tavsiye ederim."

"Tavsiyene uyacağım, merak etme. Sonra detaylı konuşuruz."

"Prihan'ın yönetimindeki harem nasıldı? Annesi dinleyeceğini sanmam ama senden de yana olacağını düşünmüyorum."

"Haklısın, dostum. Benden yana değil, hatta beni eleştiriyor ama annesinden de yana değil. O, Sashibai'nin yanındayım diyor."

"Kocasına ne demeli? Rithu bizim için dostan ziyade düşmana dönüşmeye başladı, Sandhya. Tehlike çanlarını duyuyorsun."

Ateşin KurbanıWhere stories live. Discover now