Özel Bölüm 3 part-1

Start from the beginning
                                    

*****

Leon'un ağzından

Ne olursa olsun küs kalmaya dayanamıyordum. Kendimden çok Hilal'e güveniyordum oysaki! Mutlaka onun gönlünü almalıydım. Beceriksiz olmama rağmen yine de Hilal için kendim uğraşarak yemek yapmak istedim. Hem Hilal'in yemek kötü olsa bile böylesi daha çok hoşuna giderdi. Zehirlenmemek için de elbette kolaya kaçtım ve makarna yapıp yanına da biftek yaptım. Etin fiyatı da artmışken yakmamak için dua ettim elbette.

Sonunda hazırladığım sofrayı gururla süzerken Hilal'i aramak için telefonu elime almıştım ki o sırada telefonum çaldı. Ekranda Reis(aç) yazısını görünce telefonu hemen açtım.

"Alo baba!"

"Ulan itoğlu it!"

Duyduğum gür sesle telefonu biraz uzaklaştırmak zorunda kaldım. Sonra tekrar kulağıma dayadım. "Baba!"

"Ulan sana hakaret ederken bile kendime de etmek zorunda kalıyorum! Şerefsiz hayırsız!"

"Baba zikirmatik kullansam kaos çıkarırsın! N'oluyor?!"

"Biricik gelinim ikicik torunlarımı alıp buraya geldi. Bu gece burada kalacakmış. Bir de şirketten de ayrılıyormuş."

"Hilal nerede şimdi? Versene telefonu."

"Ne oldu diye sormayacağım..." Anlaşılan babam ne olduğuna bakmadan teselliye başlayacaktı. Sanırım ihtiyacım vardı buna. Bir süre devam etmesini bekledim. "Ne halt yedin sen?!"

Elimi sinirle dizime vurdum. "Baba ne olduğunu anlamadan hemen niye beni suçluyorsun? Belki Hilal bir şey yaptı!"

"Gelinim yapmaz! Yapsa bile o da senin yüzündendir! Hem şu an ben neden arayıp da dürüstçe sana hakaret ediyorum ki! Senin üçüncü torun haberini vermen benim de o mutluluk anıyla sana şefkat göstermem gerekiyordu!"

O an babamın laf sokma çalışmalarını bile umursayamadım. "Karıma el koyamazsınız ulan! Verin telefonu!"

"Sen bir daha bana ulan de, bak bakalım ben seni Hilal'in nikah şahidi yapıyor muyum yapmıyor muyum?"

"Saygıda ettiğim kusurdan dolayı affınıza sığınır, size hayırlı geceler dilerim babacığım."

Demek babamların arkasına sığınıp beni süründüreceksin Hilal Hanım! Ben sana sorarım hesabını... Ya da sormasam da olur önce seni Kerem şerefsizinden kurtarayım da ben!

Hilal'in ağzından

Ertesi sabah şirkette hem Leon'u süründürdüğüm hem de patron eşi olmanın verdiği rahatlıkla yürüyordum. Kapıyı bile çalmadan Leon'un odasına girdim ve elimdeki kağıdı masasına sertçe bıraktım. Bana sorarcasına bakıyordu. Dile de getirdi.
"Ne bu?!"

"Oku!"

Leon yüzünde belirgin bir korkuyla kağıdı eline aldı. İnceledikçe yüzünde belirgin bir rahatlama olunca kaşlarımı çattım.

"Bir an beni boşayacaksın sandım. İstifa dilekçesiymiş. Tamam tamam. Kabul ettim istifanı."

Bu kadar çabuk kabullenmesi beni şaşırtsa da yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Demek ki hatasını anlamıştı. En azından ben öyle sanıyordum. Çünkü konuşmasının devamı beni çileden çıkaracak bir etkiye sahipti.

"İstifa ettin ama 15 gün daha burada çalışmak zorundasın. Prosedür böyle. Benim eşim olduğun için bir torpil olamaz." Buraya kadar sıkıntı yoktu elbette bir torpil falan istemiyordum. Ama devamı... "Bu 15 gün içinde de mesain sabah 7 akşam 9 olacak. Bir de 15 gün içinde sizden yaz tasarımı istiyorum. Yanına da sonbaharı da eklerseniz makbule geçecek. Yetiştiremeyeceğini düşünüyorsan şirketten daha da geç çıkabilirsin. İyi çalışmalar."

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMWhere stories live. Discover now