Güç Yolu ♦

Começar do início
                                    

"Sahen, neden kimse yok?" dedim şaşkınlıkla.

Sahen "Herhalde nöbet değişimidir. Gelin, Yasma'ya bakalım." dedi ve beraber onun zindanının önüne gittik.

Karşımda gördüğüm manzara ile şoka girmiştim. Ağzım açık kalmıştı. Karşımda sallanan bir ceset vardı. Kirli bir yatak çarşafı ile asılmıştı. Ayakları sallanıyordu. Boynun ise kırıldığını belli eder gibi, yana yatırmıştı. Yüzünde ise hüzün vardı. Dudaklarım titriyor ve bir şey diyemiyordum. Kalbim, ruhum daralıyordu. Yasma kendisini nasıl asabilirdi? Üstelik ölüm cezası almayacağını bile bile neden intihar etmeye kalkışabilirdi? Ah, tanrıçam! Bu nasıl mümkün olabilirdi? Yasma intihar etmemeliydi.

Sahen "Hanımım, gelin buradan uzaklaşalım." diye mırıldandı. O da, benim gibi şoka girmişti. Ne diyeceğini, ne yapacağını bilemez gibi bir hali vardı.

"Sahen, bu olmamalıydı." dedim üzgünce ve yanağımdan bir damla yaş süzüldü.

Yere baktığımda ise, zindan kapısının ardında parlayan minik bir düğme gördüm. Onu aldım ve baktım. Parlak sarıydı. Bu düğmenin burada ne işi vardı ki? Hem ben bu düğmeyi birisinde görmüştüm ama kim olduğunu hatırlayamıyordum. Sahen ise elimdeki düğmeye bakıyordu ve kaşlarını çatmıştı.

"Bu düğmenin ne işi var?" dedim sertçe.

Sahen "Bildiğin üzere, Yasma benim gözetimim altındaydı. Sadece dün gece yanından ayrıldım. Ben burada iken kimse yanına gelmedi."

"Dün gece gelmiş o zaman. Yasma bir cinayete kurban gitti, Sahen. Susturulmak istendi." dedim ve yanımıza askerler geldi.

Düğmeyi göstermemek için, elimi yumruk şeklinde sıktım. Ardından askerleri fırçaladım. Onlara bağırmıştım. Yasma'nın ölümündeki umursamazlıkları beni deli etmişti. Hepsi görmedik, ilgilenmedik diyorlardı ama başlarını eğiyorlardı. Bu da, Yasma'nın bir cinayete kurban gittiğini güçlendiriyordu. Öfkeyle oradan çıktım. Öfkeliydim. Ne kadar Yasma suçlu olsa da, ölümü hakketmiyordu. İçim içimi yiyordu. Kime gidecektim? Kime şikâyet edecektim?

Aniden Aryan ile çarpıştım. Kızgınca ona baktım.

"Dikkat etsene!" diye bağırdım ve başını saygıyla eğdi.

Aryan "Kusura bakmayın, Baş Habiria. Dalgınlığımı affedin." dedi saygılı bir sesle.

"Bir daha dalgın olma."

"Hanımım, yeni bir baş hizmetkar ister misiniz?" dedi merakla.

"Hayır, gerek yok. Şu sıralar o makama birisini getirmem mümkün değil. Yasma intihar ettikten sonra, kimsenin o makama geleceğini sanmıyorum."

"Eğer birini isterseniz, haberim olsun." dedi ve güldüm.

"Neden, Aryan? Yanıma bir tane daha casus yerleştirin diye mi?" dedim alaycı bir şekilde ve yüz ifadesi bozuldu.

"Ne dediğinizi bilmiyorsunuz herhalde." diye mırıldandı.

"Her şeyi biliyorum, Aryan. Her şeyi. Keşke aynı topraklarda doğan birisi olarak, benim arkamdan iş çevirmeseydin. Bunun için üzülüyorum." dedim ve güldü.

"Sizce Artangal umurumda mı?" dedi alaycı bir şekilde.

"Hayır. Benimde şu an değil. İkimizin de derdi bu yabancı topraklarda, bizim kimliğimizi değiştiren topraklarda, yaşamak. O yüzden sana kızmak yerine üzülüyorum."

"Bende sizi uyarmak istiyorum. Lütfen, başınızdan büyük işlere kalkışmayın. Yoksa burada silinip, gidersiniz."

"Çok geç, Aryan. Çok geç." diye fısıldadım.

Ateşin KurbanıOnde as histórias ganham vida. Descobre agora