"Leon yeter. Sus n'olur!" Sesim kısık çıkmıştı.

"Senin de beni sevdiğini biliyorum. Ama sırf yaptıklarım yüzünden kendinle mücadele ediyorsun. Ve bu mücadelede daha çok yaralanıyorsun. Seni böyle görünce de ben sürünüyorum anlamıyor musun?"
Artık gözyaşlarıma engel olamıyordum.

"Leon çekil. Gideyim."

"Hayır! Hilal bak... Tamam beni affetme... Affetme ama... Gitme Hilal! Ya sen beni daha ağır bir şekilde cezalandıramazsın zaten! Yok! Artık bunun bir üstü yok! Benim ne çektiğimi anlamıyorsun!"

"Tek acı çeken sen misin?"

"Değilim ve bu daha da kötü! Senin de acı çekmen beni daha da süründürüyor!"

"O zaman izin ver gideyim!"

"Olmaz! Olmaz ben yapamam sensiz!" Bana yalvarırcasına bakıyordu. Sanırım o da ağlıyordu. Bardaktan boşalırcasına yağmur vardı dışarıda. Bizim gözyaşlarımız mı yoksa yağmur mu daha fazlaydı bilmiyorum. Artık onunla konuşmak istemiyordum. Çantamı alıp dışarı çıkacaktım. Yürümeye başladım ama Leon beni kolumdan kavradı.

"Nereye gidiyorsun?!"

"Şimdi ikimiz de konuşmayalım. Sonra. Sonra lütfen! Ben gitmek istiyorum."

"Hilal!"

"Leon bırak!"

"Hilal hala kendini tutuyorsun. Hala mücadele ediyorsun. Bir kez olsun bırak kendini."

"Bir kere bırakırsam bir daha toparlayamam anlamıyor musun?"

"İnat etme o zaman!"

"Sen de beni anlamıyorsun!" Sinirle kolumu ondan kurtardım.

"Sen bana neler söylediğini hatırlıyor musun? Beni zengin koca avcılığıyla suçladın. Sen bana evlendiğimiz ilk gece ne dediğini hatırlıyor musun? 'Sen benim tek gece kullanıp attığım bir kadın bile olamazsın.' dedin! Şimdi de gelmiş bana aşık olduğunu söylüyorsun! S-sonra bana bir hiçsin dedin. Bu evdeki bir sandalye kadar bile değerim olmadığını söyledin!"

"Hiç dediğim kadın şimdi her şeyim oldu!" Bir süre öylece baktık birbirimize.

"O zaman söyle bana Leon! Bu kadar sık karar değiştiren dengesiz birinin yarın, ben sana en alıştığım zamanda beni terk etmemesine nasıl güvenebilirim? Söyle! Nasıl?"

"Haklısın! Haklısın tamam mı? Senin kolunu morarttığım günleri de unutmadım..."

"Kolumu morartman umurumda bile değil!" diye araya girdim. "Koluma bak! Kaldı mı iz? Hayır! Ama kalbimde açtığın yaralar..."

"Onları da tek tek saracağım. Söz veriyorum."

"Gidiyorum ben!" Arkama bakmadan yürümeye başladım. Hızlı hızlı yürüyordum. Kapının yanındaki askılıktan çantamı aldım ve kapıyı açtım. Bir ara arkamı döndüm. Leon alkol şişelerini eline almıştı.

"Sen de onlara tutun işte! Unut!" Arkamı döndüm ve hızla dışarı çıktım. Yola çıktım. Biraz bekledim. Şansıma hemen taksi gelmişti. Yağmur o kadar fazlaydı ki şimdiden sırılsıklam olmuştum. Tam taksiye binmek için kapıyı açmıştım ki arkamdan Leon geldi ve kapıyı kapattı. Bağırarak taksiyi kovdu.

"N'apıyorsun ya sen?" dedim ve yürümeye başladım. Leon arkamdan geldi ve bana sarıldı. Kollarımı göğsümde kenetlemişti. Sırtımı kendi göğsüne iyice bastırıyordu. Kokumu içine çektiğini hissedebiliyordum. Hüngür hüngür ağlıyordum.

"Hani dedin ya bana aşık olduğuna nasıl inanayım diye! Haklısın! Ben sana aşık değilim. Ben sende aşkı da bulmadım." Ne diyordu şimdi bu? Sonra devam etti.

"Ben zaten aşkın kendisini buldum. Sen aşkın ta kendisisin!"

"Her yerim titriyordu. Ama soğuktan değil Leon'dan. Üşümüyordum. Aksine yanıyordum. Bir süre daha yağmurun altında o pozisyonda kaldık. Sonra Leon geri çekildi. O sırada yerdeki poşette bulunan içki şişelerini yeni fark etmiştim. Leon poşeti eline aldı.

"Çıkarken kendini içkiye ver unut dedin. Evet acı çekiyorum. Evet belki de içince bir anlığına da olsa rahatlayacağım. Ama bana acı veren anıların içinde bile sen varsan ben seni unutmak yerine seninle acı çekmeyi tercih ederim." Bana doğru yaklaştı. Poşetten bir şişe çıkarıp yere fırlattı.

"İlla sarhoş olmam gerekiyorsa ben senin kokunla da senin teninle de sarhoş olurum zaten." Bir şişe daha fırlattı. Sonra bir şişe daha. Bir şişe daha... Tüm şişeleri tek tek kırdı. O an tam gözlerinin içine bakıyordum. Bağırmaya başladım.

"Benim tüm dertlerim sensin Leon!" Kafasını eğdi.

"Biliyorum."

"Ama tüm dertlerimin çaresi de sensin." dedim ve hemen bir iki adımda yanına gidip dudaklarına yapıştım. Belki artık kendimi ona esir etmiştim ama esaretimde özgürlüğüm de vardı. Çok arada kalmıştım.

İlk başta şaşırdı Leon. Ama sonra hemen karşılık vermeye başladı. Ellerimi yanakları ve ensesini sarıyordu. Onun de bir eli aynı benimki gibi yüzümdeydi. Diğer eli ise sırtımdaydı. Birbirimizle sarhoş oluyorduk şimdi. Hem sarhoş oluyor hem de ayılıyorduk. Sanki yıllardır hasretmişiz gibi birbirimizi sertçe öpüyorduk. Yanımızdan arabalar geçiyordu ama umurumuzda bile değildi. Leon arada kesik kesik inliyordu. Nefes nefese kalınca geri çekildim.

"Çok büyük hata...yaptın" Ben ayrılıp konuştukça o tekrar dudaklarıma yapışıyordu.

"Süründüreceğim...seni."

"Süründür. Senin elinden gelecek her şeye razıyım. Çünkü senin o güzel ellerinde ölüm bile güzel!"


Sizi beklettim ama bugün geçerli bir sebebim vardı😉 Neyse umarım beklediğinize değmiştir. Umarım bölümü beğenmişsinizdir😊

Bu arada yeni kapağım için sininiyilik adlı okuyucuma çok teşekkürler😘😘 Cansın, canımsın😍

Kendisini de zaten instagramdan tanıyorsunuzdur. Hem kendisinin harika bir sayfası var hem de aşağıda paylaştığım harika sayfanın harika adminlerinden biri😁


SENDE KENDİMİ KAYBETTİMDonde viven las historias. Descúbrelo ahora