"Laloş bize yetişemez ki, Laloş bize yetişemez ki!" diye şarkı söylüyordu. "Batuş n'olur Laloş'a bak çok komik!"

Lale'nin "Lena konuşup durmasana su yutacaksın!" demesine kalmadan ağzını kocaman açarak gülen Lena birden öksürmeye başladı.

"Laloş ağzıma su girdi!" diye feryat edince Batu ve Lale birbirlerine bakarak gülmeye başladılar yine.

Sonunda eve geldiklerinde Lale, Batu'yla Lena'nın geçmesi için bahçe kapısını tuttu ve önden giderek mutfağın bahçeye bakan kapısını açtı. Batu'nun uzun bacaklarıyla attığı hızlı adımlar sayesinde Lena birkaç saniye sonra üstündeki havlularla mutfak tezgahında oturuyordu. "Hiiiih siz çok ıslanmışsınız!"  dedi Batu'yla Lale'ye bakarak.

Tam o sırada mutfağa Mina Hanım girdi. Lale'yle Batu'nun halini görünce Batu'nun gelişine şaşıracak fırsat bulamadan yaygarayı bastı.

"Lale? Batu? Bu ne hal? Hasta olacaksınız!" Halinden gayet memnun bir şekilde tezgahta oturan Lena'yı görünce şaşkınlığı iyice arttı. "Aaa! Sen nasıl hiç ıslanmadın Lena?"

"Çünkü ben prensesim, teta! Prensesler ıslanmaz."

"Ya demek öyle? O zaman doğru yukarıya çıkıp annenin yanına gidiyorsun prenses hazretleri." deyip Lena'yı kucaklayarak tezgahtan indirdi ve yukarıya yolladı. Sonra kızını süzerek "Lale sen de git üstünü değiştir kızım o elbiseyi giymek için bula bula bugünü mü buldun?" dedi.

Lale'nin giydiği o beyaz elbise sırılsıklam olmuş, vücuduna yapışmıştı ve olduğu gibi içini gösteriyordu. Batu ise bunu daha yeni fark ettiğine inanamıyordu! İskeleden eve yürüyene kadar önden gittiği için Lale'ye dikkat etme fırsatı olmamıştı. İyi ki de olmamıştı, öyle bir durumda bir yere takılıp düşmesi işten bile değildi.

"Batucum, Lale sana Levin'in tshirtlerinden versin bari böyle durma. Sen de çok ıslanmışsın."

"Yok Mina Hanım lütfen zahmet etmeyin. Geçen gün de Turgut'la bana Levin'in tshirtlerinden vermiştiniz zaten, daha onları bile geri getiremedik."

"Aa aşk olsun lafı mı olur? Yarın nişana hasta hasta gitmek istemezsin herhalde değil mi? Hadi Lale kardeşinin tshirtlerinden ver Batu'ya."

Lale itiraz etmeden başını salladı. "Tamam. Gel Batu yukarı çıkalım." diyerek merdivenlere doğru yürüyünce Batu da sessizce içini çekerek onu takip etti. Lale vücuduna yapışmış o ıslak elbiseyle önünde yürürken, sırılsıklam olmasına rağmen yakıp kavuran bir ateş ele geçirmişti bütün bedenini. Bakmamaya çalışıyor ama yapamıyordu, bir şekilde sürekli Lale'nin bacaklarına veya kalçasına kayıyordu işte gözleri!

Üst kata çıktıklarında sağdan ikinci odaya daldı hemen Lale. Levin'in dolabını açarak eline gelen ilk tshirtü alıp Batu'ya uzattı. Bu kadar aceleci davranmasının nedeni, kendisinin de Batu'dan farkının olmayışıydı. Üzerindeki ıslak tshirt Batu'nun vücut hatlarını iyice ortaya çıkarmıştı ve Lale ona her baktığında, kendini kollarına bırakmamak için akla karayı seçiyordu. Dolaptan aldığı tshirtü Batu'nun eline tutuşturarak "Sen burada giyin. Ben de odama gidip üstümü değiştireyim." dedi. Sonrasında direkt odadan çıkmaya yeltenmişti ki Batu bileğinden kavrayarak durdurdu onu.

"Lale..." diyerek yutkunduğunda nefesi hızlanmış, kesik kesik soluk alıp vermeye başlamıştı. Lale'nin de aynı şekilde kalp atışlarının hızlandığını görebiliyordu, bileğini sımsıkı kavramış olduğu için nabzının ne kadar hızlı attığının farkındaydı.

Lale ise tam tersine ne yaptığının pek farkında değildi. Batu'nun gözlerine kilitlenip kalmıştı, yüzünde hayranlık dolu bir ifadeyle kıpırdamadan Batu'nun gözlerinin içine bakıyordu.
İkisine de asırlar gibi gelen bir süre boyunca hiçbir şey söylemeden birbirlerine baktıktan sonra Batu, Lale'nin bileğini bırakmadan uzanıp odanın kapısını kapattı.

Limon ÇiçekleriiiWhere stories live. Discover now