☾ BÖLÜM 80 ☽

Start from the beginning
                                    

"Vedat?" dedim karşılık vererek. Ses uzağımdan geliyordu, kapı arkası gibi bir yerdi. "Emrullah?"

"Benim Vedat, çıkartacağız seni şimdi patron." dedi Vedat, demir kapı zorlama sesleri yükselirken bileğime tekrar odaklandım. O kadar sıkı yapılmıştı ki bileğimden ellerime doğru ince sızılar akıyordu. Çıkartacağım diye derimi kesmiştim.

"Yanınızda testere falan var mı?" diye bağırdığımda daha fazla vakit kaybetmek istemiyordum. Beni bulsalar bile koluma takılmış kelepçeleri anca aletle çıkartabilirdik. "Kesici alet alıp getirin, kolumu kopartacağım şimdi!"

"Tamam patron gönderiyorum şimdi kapıyı da açacağız." derken eş zamanlı olarak gürültüler yükseliyordu. Kapı gürültülü eşliğinde açıldığında içeriye ışık huzmesi inmişti. Etrafı biraz olsun görmeye başladığımda bakışlarımı arkaya çevirdim.

"Karım nerede?" dedim, endişeli bir ifadeyle. Vedat'la bakışlarımı buluştuğunda koşar adımlarla yanıma geldi. "Onu buldunuz mu?"

Vedat kafasını olumsuz anlamda iki yanına salladı. "Bulamadık patron." dedi korku dolu bir sesle.

"Ne demek bulamadık lan?" diye sertçe bağırdığımda öne doğru atılmak istesemde kolumdaki bağdan dolayı yapamamıştım. "Gidin onları bulun hemen, size önceliğiniz hep o olacak demedim mi ben?"

"Biriniz hemen çözün," dedi Vedat, içeriye giren adamlarla birlikte birine emir vermişti. İçlerinden birisi yan kesiciyle gelmişti. "Dikkatli olun paslı demir hepsi," dediğinde Vedat'ın emriyle bileğimdeki kelepçeleri saniyeler içerisinde kırdı.

"Şu ceketi sarın hemen koluna." dedi Vedat, üstündeki ceketini çıkarttığında kanlar aktığını hissettiğim kolumu işaret ederek konuştu. "Çok kan kaybediyorsun Karan abi."

Kollarımı önüme getirip ovaladığımda yavaşça hareket ettirdim. Kolum kırılmışta olabilirdi. Böyle korkunç bir ağrı yoktu. Kalp ağrım daha çok basarken fiziksel ağrıyı umursayamamıştım. "Siktirtme oğlum şimdi kanını!" derken koluma sardıkları ceketi fırlattım. "Karım yok KARIM!"

"Bakıyoruz abi, Marin hanıma." dedi mahcup bir ifadeyle.

"Nasıl bakıyorsunuz nasıl?" Oturduğum yerden ayağa kalktığımda başım deli gibi dönüyordu. Boynumdaki ağrı da geçmemiş üstüne daha çok ağrı eklenmişti. Felç etmişti resmen normal bayıltıcı sakinleştirici iğneler gibi değildi.

"Lokasyonunu tespit ettiriyorum." dedi Vedat. "Seni de yüzüğünden bulduk abi." derken kanlanmış olan yüzüğümü işaret etti. "Onunki nedense hemen tespit edilmedi ama üzerinde çalışıyoruz."

Yürümek için adım attığımda uyuşan bedenim bana ayak uyduramamış olduğum yerde sendelemiştim. "Dur ani hareket etme Karan abi." dedi Vedat.

"Bırak! Bırak..." dedim ve kendimi toparlayıp yürümeye başladım. "Arabaları hazırlayın hemen, Vedat sen benimle gel." dediğimde burasının kazan dairesi olduğunu yeni fark etmiştim. "Herkese haber verdiniz mi?"

"Mardin'in giriş çıkışlarını kapattırdık abi," dedi Vedat.

"Lan adam karımı benim yanımda kaçırttı! Karımın elini tutuyordum, elimin arasından alıp götürdü! Sence Mardin'de mi tutar? Çoktan Mardin'den çıkmışlardır!"

"Yine de kapattırdık," dediğinde ona kızmamdan dolayı kafasını yerden kaldıramadan gözlerimin içine bakmadan konuşuyordu. "Seni de zor bulduk zaten patron, hastaneye sinyal kesici koymuşlar."

DÜŞLER AĞIDIWhere stories live. Discover now