☾ BÖLÜM 11 ☽

285K 19.9K 32.4K
                                    

11. BÖLÜM
KÖTÜ ZAMANLAMA

*minik bir açıklama, sahne araları kopuk gibi gelebilir çünkü zaman atlamaları mevcut yani şu ana okuduğumuz her bölüm 1 günü anlatmıyor*

*şayet kurgu kitap olursa bütün hatalar düzeltilecektir, bunu bilerek okuyunuz*

Gece olduğunda ne kadar yalnız olduğum gün yüzüne çıkıyordu. Henüz aile diye benimseyemediğim bir konakta yaşıyordum. Seçimlerim beni yalnızlığa itmişti fakat aileme de bir o kadar yaklaşmıştım. Bir türlü uykuya dalamıyordum.

Saatlerin geçtiğini hissettim, dakikalar saniyeleri kovaladı. Gece, sabaha bir türlü kavuşamamıştı.

Konakta geçirdiğim günleri saymayı bırakmıştım, nasıl olsa zaman geçmek bilmiyordu.

Kapı önündeki miyavlama sesleri gittikçe artarken yeni sahiplendiğim kedinin varlığı bir şimşek gibi zihnimde çaktı. "Sessiz ol!" diyen erkeksi sesle birlikte hızlıca gözlerimi araladım. Üstüme dikkat etmeden yataktan çıktım ve neler olduğuna bakındım.

Karan Milan, odanın içindeydi. Hızlıca ışığı açtım ve bakış açımın netleşmesini sağladım. O açılan ışıktan dolayı koluyla gözlerini kapattı.

Kedi bacağına tırmanmaya çalışırken onu uzaklaştırabilmek adına ağzımla ses çıkardım. Yavru kedi sesime koşarak geldiğinde minik patileriyle yatağın üstüne çıkmaya çalıştı.

Hiddet, sesime bir ayna gibi yansırken, "Ne işin var burada?" dedim. "Bu kapı kilitli olmasına rağmen nasıl içeriye girebilirsin?!"

"Eşyalarımı almak için girmiştim. Kapı yüzüme duvar oldu," dedi yalpalayan bir tonda. "Sinir oldum, kapıyı kırdım," derken çok normal bir şeyden bahsediyor gibiydi.

"Bana demir kapı taktırma, Karan! Yemin ediyorum yaparım bunu!" Üstelik daha çok yeni bacağımın yandığını düşünerek odaya girmek için kapıyı kırmıştı.

Umursamaz bir tavırla omuz silkti. Gerçekten şımarığın tekiydi. Öfke içerisinde, "Kapat şu ışığı, gözüm sikildi! Eşyalarımı alıp çıkacağım hemen!" dedi. Işığı kapatıp gece lambasını açmamla birlikte ortamı loş ışık karşıladı. "Sen prensesler gibi uykuna devam et."

Yavru kedi onun odanın içinde dolaşmasıyla yatağa çıkmaktan vazgeçip onun yanına tekrar patiledi. Karan, kedinin varlığıyla irileşen hareleriyle, "Puşt!" dedi. "Lan git!"

Karan, sarsak attığı adımlardan dolayı dengesini kolayca sağlayamıyordu. Üstümde sadece siyah saten geceleğim vardı. Fevri hareketle onun yanına gittiğimde yavaşça onun bedenini tuttum.

Uyarır bir tonda, "Düşeceksin! Rahat dur!" dedim. Kolunu bana atmasını sağladım. Burnuma ilişen keskin alkol kokusuyla birlikte yüzümü buruşturdum. "Leş gibi kokuyorsun, duş almak nedir bilmez misin sen!"

Düşmemek için benden sıkıcı tutunurken, "Sakar..." diye fısıldadı. "Sakarlığın bana da bulaştı. Ayrıca leş değil sadece birkaç kadeh rakı içtim o kokuyordur." Gözlerini sımsıkı kapattığında birkaç saniye boyunca öyle kaldı. Çok fena sarhoştu. "Deprem mi oluyor yoksa benim mi başım dönüyor? Gözlerimi kapalı ama yine de çok dönüyor."

Onu çekmeye çalıştım. Sadece çalışmıştım çünkü ağırlığından dolayı yerinden kımıldamamıştı bile. "Otur şuraya, dengeni bile sağlayamıyorsun. Basbayağı sarhoşsun."

"Değilim," dedi, tok çıkan sesiyle. Gözleri kapalı, uyukluyordu. "Sarhoş olmam ben. Sadece seninle konuşmamak için sarhoş taklidi yapıyorum. Çünkü seni sevmiyorum." Dilinden çıkan acımasız sözler nedense kalbimi yaralıyordu.

DÜŞLER AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin