☾ BÖLÜM 92 ☽

216K 12.7K 23.3K
                                    

92. BÖLÜM
YÜREK YANGINI

KARAN JAN MİLAN

Bedenimi kaplayan özlem duygusuyla içimde canlı duran bir sürü his vardı. Koltuğun üzerinde otururken göğsümde Deniz ve Okyanus yatıyordu. Gece yarısı olmak üzereydi. Bakışlarım sürekli olarak kolumda takılı olan saate düşüyordu. Marin bana yıl dönümümüzü kutlamak için gece yarısı benimle buluş demişti. Kendisi duşa girmiş, bebeklerimizi uyutma işi bana düşmüştü.

Okyanus ve Deniz henüz çok küçük oldukları için sessiz ortamda biraz sıcak temasla hemen uyuyorlardı. Kulaklarına söylediğim masalları anlıyorlar mıydı bilinmez lâkin onları sonsuza kadar masal fısıldayacak kadar çok seviyordum. Marin'in bana öğrettiği şekilde, çizebileceğim kelimeleri sırtına resmediyordum. Çizemediğim kelimeleri ise elimle yazıyordum ki, kendini hiç eksik hissetmesin istiyordum.

Banyonun kapısı açıldığında yükselen buharla birlikte içeriye Marin girdi. Islak saçları teninden aşağıya dökülürken, yarım yamalak sardığı havlu tenini kaplıyordu. Parmak uçlarında yürürken bir yandan küçük bir havluya saçlarını doluyordu. Uyuşmaya başlayan bedenim onu görünce tekrar dinç bir hale gelmişti. "Sevgilim." diye seslendi, ince kadife bir sesle. Titrek bakışları bizi bulunca yanımıza doğru geldi. Bakışları ben de ve bebeklerimizde durunca oldukça rahatlamış gözüküyordu. "Sesiniz kesilince bir şey oldu sandım."

"Bana kalsa sabaha kadar konuşurdum da," dediğimde yutkundum. Islak teni o kadar hoş duruyordu ki, bakmadan edemiyordum. Kendi karım olsa bile ona karşı gözlerimi dikmekten bazen rahatsızlık duyuyordum. Bakmaya kıyamıyordum çoğu zaman. Bakışlarımı ondan çekip bebeklerime diktiğimde, "Bebeklerimiz çabuk uyudu." dedim. Kelimelerimin arasında içli sesler dökülüyordu.

Her bakışımda ona iç çekerek bakıyordum.

Sıcak suyla haşlanmış elleri yüzümü kavradığında, kafamı kendine doğru çevirip dudağını yüzüme bastırdı. "Uyudular mı?" diye kısık mırıltı dudaklarından döküldü. Kaşları çatıldığında, dudakları büzülmüştü. "Niye ben bakınca uyumuyorlar da sen onlara bakınca şıp diye uyuyorlar?"

"Anneleriyle vakit geçirmek istiyorlar demek ki." dedim, onun üzülmesine karşılık. Bakışlarım onun yangın harını arıtmayan bal rengi gözlerinde dolaştı. "Sen bana böyle bakınca ben uyuyabiliyor muyum sanki."

"Uyursun..." dediğinde dudakları tenime gezdi. Beni öpüşü öyle sıcaktı ki, karşısında erimemek için zor duruyordum. Dudağı yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarıma dokundurdu. Beni sanırım sakallıyken daha çok seviyordu. Bebeklerim rahatsız olmasın diye kestirmek durumunda kalmıştım.

Geriye çekilip bir eli havlusundan tutarken bebeklerimize birer öpücük bahşetti. "Hasta olacaksın," dedim, endişeli bir şekilde. Kafasını salladığında bedenini saran havluya daha sıkı sırıldı. Giyinme odasına doğru adımlarken, "Bebekleri verelim mi?" diye sordum.

Ses vermedi. Giyinme odasından sesler gelirken bebeklerimin derin uykusunu bozmamaya özen gösterip onların sırtını sıvazlamaya devam ettim. Okyanus'un işitsel sorunu devam ediyordu, Deniz de ilgili varsa hiç ağlamıyordu.

Bu geceyi tamamen karımla birlikte geçirecektim.

Uzun zamandır, onunla başbaşa bir gecenin hayalini kuruyordum.

Önceden normal bir gecemiz olmasına rağmen şimdi ise başbaşa kalmak altın değerinde bir gündü.

Marin üstünü giyinip saten geceliklerini bedenine geçirdiğinde, saçlarını kurutarak yanımıza doğru geldi. Yüz ifadesini anlayamamıştım. "Veresin yok değil mi?" diye sorduğumda, cevabını merakla beklemiştim.

DÜŞLER AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin