☾ BÖLÜM 9 ☽

303K 19.6K 31.9K
                                    

9. BÖLÜM
YEMEK

Kar üstüne kar yağarmış, yâr üstüne yâr sevilmezmiş. Gördüğüm gözler ise yâr'ına bakıyor gibiydi. Fakat bu yâr'dan yarınlar olmazdı.

Karan Milan düşmemem için beni belimden tutuyordu. Sanki yarını kaçırmak istemiyordu. Parmaklarının baskısını belimde hissederken vücudumun ürpermesine engel olamadım. Olayın şaşkınlığıyla dilimi yutmuş gibiydim. Onu görmeyi kesinlikle beklemiyordum.

Aynı ifade onun gözlerinden de rahatlıkla okunuyordu.

İkimiz de birbirimizi burada görmeyi beklemiyorduk.

Ne olduğunu kestiremediğim kısa zaman diliminde burnuma hoş bir koku oldu. Sert olmasına rağmen soludukça yumuşuyordu. Karanfil gibiydi. Gibi değil, direkt karanfildi. İlk kez onu alkol kokusu olmadan soluyabilmiştim. Yüzlerimizin yakın olmasıyla kokusunu rahatça alabiliyordum.

Hipnoz olmuş bir şekilde ona bakarken yavaşça yutkundum. Düşmek üzereyken beni tutan kocamdı. Bir çift göze takılı kalmıştım. Elaya vurgun gözlerine...

"Şey..." Konuşamadım. Kim olduğumu bilmeyen kocam, şu an gözlerimin içine bakıyordu.

"Sen..." dedi fakat devamını getiremedi. Benim gibi o da konuşamadı. Ama yemin ederim ki, gözlerimiz o an konuştu.

"Karan Ağa'm," diyen Emrullah, aramıza girdiğinde yolun ortasında öylece kalakalmıştık. O beni tutuyor, ben düşmemek için ona tutunuyordum. İkimizin de birbirimizi bırakmaya niyetimiz yoktu. "Ağam," dedi Emrullah tekrardan. Hafifçe öksürerek ikimizin giderek derinleşen bakışlarını kesmesini sağladı.

Karan, elektrik çarpmış gibi beni kendisiyle birlikte doğrulttuğunda hızlıca beni bıraktı. Anlamış mıydı? Benim, karısı olduğumu anlamış mıydı? Ne olursun anlasındı!

"Getirdin mi emaneti Emrullah?" dedi Karan, istifini bozmadan karşısındaki adama döndüğünde Emrullah ikimizi de garip bir ifadeyle bakıyordu.

"Buyur ağam," dedi Emrullah bakışlarını benden çekmezken. "Ben de kapıda sizi bekliyordum. Geldiğinize göre görevime döneyim hanımların işleri bitmek üzereydi."

Karan geçiştirircesine, "İyi geç, hadi," dediğinde korumadan aldığı her neyse ceketinin cebine koydu. Bakışlarını bana kaldırmadan olduğum yere doğru konuşarak, "Dikkatli olun siz de," dedi. Başka bir şey demeden gitmesiyle arkasından bakakalmıştım.

Emrullah da benimle birlikte giden adama doğru bakarken, "Ağam sizi tanımadı mı, bana mı öyle geliyor?" dedi.

"Tanımadı..." Az önce ne yaşadığımı sindirmeye çalıştım. "Kör Âşık'ın hikâyesini hiç duymuş muydun, Emrullah?"

"Duymadım valla ne yalan söyleyeyim."

"Bu adam işte o hikâyenin sahibi," dedim arkasından bakmaya devam ederken. "Gözünün önündekine bile kör, öyle kör ki, kiminle evlendiğini bile bilmiyor."

"İnsan karısına el gibi bakar mı? Hayır, el gibi de değildi. Bir garipti," derken kafası karışmışa benziyordu. "Ağama bir şeyler olmuş, hali hal değil!"

"Bu olaydan kimseye bahsetme, Emrullah," diyerek kollarımı göğsümde birleştirdim. "Hiçbir şey yaşanmamış gibi davranalım."

DÜŞLER AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin