☾ BÖLÜM 15 ☽

170K 11.9K 6.2K
                                    

15. BÖLÜM
BİR KÜÇÜK CEZA

"Karan Ağa'm sizi çağırıyor. Madem görmek istiyor, buyursun gelsin, diye iletti."

Duyduğum kelimeler kalbimin hızla atmasına neden olurken hiç bu kadar gerildiğimi hatırlamıyordum. Az önce hastane koridorunda onu görmek istediğine dair nidalar atarken gayet sakindim. Fakat şimdi hiç olmadığı kadar kalbim sertçe atıyordu.

Karan Milan, yüksek ihtimalle bağrışmaları duymuş olmalıydı. Bu bağrışmaları duyup beni içeriye çağıracak kadar bilinci yerindeydi demek ki.

Abim bana endişeyle bakmayı sürdürürken, "Ben de seninle birlikte geleceğim," dedi. "Marin tek başına o odaya girmeyeceksin."

"Bütün Alakan aşiretiyle içeriye girecek halimiz yok abi," dediğimde ağzımdan kelimeler benden bağımsız döküldü. Telefonundan yükselen sesle ikimizin de dikkati dağıldı. Hiç bekletmeden gelen bildirimi okuduğunda kirpiklerini kaldırdı.

"Berivan..." dedi sıkıntıyla.

Merakla, "Ne olmuş?" diye sordum.

"Babam Mardin'e giriş yapar yapmaz Berivan'ın ağzını aramış," dedi. Babam birkaç gündür Mardin'de değildi. Eve döndüğüne göre bu olayları duyması an meselesiydi. "Marin ben bu olayı babamın duymasını istemiyorum yoksa iyice büyür. Duymaması için de her şeyi yapmaya hazırım."

"Sen git," dediğimde ona emin bir şekilde baktım. "Babam konağa gelirse ya da kulağına bir şey ilişirse aksini iddia edersin. Bir şekilde toparlayın. Gerekirse gelir konuşurum babamla." Bakışlarımı karşıdaki önü kalabalık odaya çevirdim. "Ama önce Karan Milan'la konuşacağım. Ben onunla konuşana kadar sen Alakan konağına git ve babamın duymadığından emin ol."

"Seni burada tek bırakmak hiç içime sinmiyor," dedi etrafa kısa bir bakış atarak. Herkes bize nefret dolu gözlerle bakıyordu.

"Merak etme öldürecek olsalar çoktan öldürürlerdi." Sesim, buzullar kadar soğuktu. Fakat kalbim, hiç olmadığı kadar yanıyordu.

Gidip gitmemek arasında kararsız kalırken en sonda yapmasını gerekeni seçmişti. "Beni haberdar et, tamam mı abiciğim?" dedi azalmayan endişesiyle. "Eğer ters davranırlarsa..."

"Davranacaklar, bunu ikimiz de biliyoruz," dedim aksini iddia etmeyerek. "Aldırmamaya çalışırım tıpkı en başından beri yaptığım gibi..."

Bana doğru iyice yaklaştı ve saçlarımın üzerinden öptü. "İyi ki benim kardeşimsin," dedi samimi bir tavırla. "Hep böyle ol Marin, annem gibi ol." Onu gönderdikten sonra koridora bakış attım.

Zühre'yi zar zor sakinleştirmişlerdi. Ona kızamıyordum. Şayet benim abim, Berivan tarafından vurulmuş olmasıydı karşısında bambaşka bir Marin görürdü. Emrullah bana eşlik ettiğinde kalabalığı geçmem için yardı ve ilerlememi sağladı. Konuşmalar daha çok atarken kulak asmadım. Barzan Ağa'nın ortalıkta olmaması beni endişelendiren tek noktaydı. Karan Milan'la konuşacağım için sadece geriliyordum.

Emrullah kapıda duran hemşireyle konuştuğunda Zühre'nin sesi tekrar yükseldi. "Hani biz görecektik?" diye sormasıyla bütün bakışlar beni buldu. "Odaya alınır alınmaz hani yanına girecektik?" Zahir'e doğru baktı ve ikizinden bir destek bekledi. "Neden biz değil de o giriyor?"

Emrullah hiçbir tepki vermeden tekdüze bir sesle. "Karan Ağa'm öyle emretti," dedi.

"Karan Ağa'yı vurdu bu kadın!" Zühre, ortamın nabzını yükseltmeye yemin etmiş gibiydi. "İçeri girip bir şey yapmayacağı ne malum?!" Başımdaki ağrı daha çok arttı. Gözlerimi bir anlığına kapattım. Her şey senin yüzünden oldu, Karan Milan. Her şey.

DÜŞLER AĞIDIOù les histoires vivent. Découvrez maintenant