☾ BÖLÜM 77 ☽

191K 12.1K 20.9K
                                    

77. BÖLÜM
İKİ BEBEK

Arabanın ön kısmı tamamen kanlarla kaplıydı, aşağıya doğru kan süzülüyor. Yeni yapıldığı belli oluyordu. Kan dondurucu bir görüntüydü. İki bebek ise vücutları delik deşik bir halde el ele tutuşmuşlardı. Elim istemsizce karnıma gittiğinde içimde can bulan bebeklerimin varlığının üzerinde parmaklarımı gezdirdim.

"Sil o gördüklerini düşüncelerini kirletmesine sakın izin verme," dedi Karan, sesi emir veren bir tondayken sertçe konuştu. "Görmedin, hiçbir şey görmedin. O gördüğün her neyse gerçekleşmeyecek."

"Gördüğüm şeyi nasıl silebilirim?" diye terslediğimde kan beynime sıçramış gibiydi. Vücudum zangır zangır titriyordu. Elim ayağım gördüklerim karşısında uyumuş, buz kesmişti. "Gözlerimin önünden gitmiyor... Kanlı bebekler."

Karan beni kendine çevirdiğinde yüzümü avuçlayıp kendi bedenine yasladı. Parmakları beni sarmaya başladığında onun bütün dikkati arabasındaydı. "Sana bakma diyorum!" dedi sertliği azalmayan sesiyle bağırdığında, manzarayı görmemi engelledi. "Bakmayacaksın o tarafa."

"Yürü," dedi, parmaklarını belime doladığında kendiyle beraber yürütmeye çalışmış ama başarılı olamamıştı. Yere adeta çivilenmiştim, adım atmaya mecalim kalmamıştı. "Yürü Marin!" derken yavaşça çekiştirdi beni.

"Yapamam," dedim kısık çıkan sesimle, gözlerimden yaşlar akmaya başladığında onun üzerindeki gömleğini ıslanıyordu. Sicim sicim akan yaşlarla kafamı iki yana salladım. "Bu sefer gerçekten yapamam." derken bunun gerçekleşecek olma ihtimali beni içten içe kahrediyordu. "İki canın vebalini hiçbirimiz ödeyemeyiz Karan."

Yüzüm ona gömülü bir halde durduğu için sesim boğuk çıkıyordu. "Çok küçükler..." diye mırıldadığım sırada sırtım sert bir şeye yaslanmıştı. Büyük ihtimalle otoparkın kolonlarına yaslamış olmalıydı. "Daha tam oluşmadılar bile. Onları kucağıma alamadan, kokularını içime çekmeden  kaybetmeye dayanamam ben o kadar güçlü birisi değilim can kaybetmeye dayanamam."

"Şşşş," dedi uyarır bir tonda. "Bir şey olduğu yok, Marin." diye devam ederken parmakları saçlarımın üzerinde geziyordu. Bedenimi kuru bir soğukluk kapladığında titremelerim daha çok artmıştı. Hıçkırıklarım dudaklarımın arasında sessizleşiyordu. "Hiçbir şey olmayacak. Gerçekten güzelim hiçbir şey olmayacak."

"Titriyorsun..." dedi, bedenim derin dondurucuna hapsedilmiş gibi titrerken kendimi durduramıyordum. "Sakin ol." dedi Karan, kelimelerinin aksine sakin çıkmayan sesinde endişe vardı. "Şaka yapıyorlar sadece. Dalga geçiyorlar tamam mı?"

Gözlerimden yaşlar hızlıca boşalırken hıçkırıklara boğularak ağlamaya devam ettim. O görüntü o kadar berbattı ki, iliklerime kadar korkuyla dolup taşmıştım. Zihnimi işgal eden bütün düşüncelerim kanlanmış, lekelenmiştim. Zihnimde geleceğime dair tek bir aydınlık nokta yoktu.

"Bana bak bebeğim." diye yumuşak sesiyle birlikte iri parmakları yüzümü avuçladı. Kafamı gömülü olan bedeninden ayırmaya çalıştı. "Gözlerimin içine bak hadi." Yüzüme kenetlenen parmaklarıyla beyaz gömleğini gören bakışlarımı elaya vurgun gözlerine dikti.

"Hayır," dedim keskin bir dille. "Hayır, Karan." Başımı iki yana salladığımda bedenimdeki ürperti beni terk etmiyordu. Tam aksine daha çok sarıyordu. "Şaka değil, kimse şaka yapmıyor. Üzerinde Sönmez aşireti yazıyor onların işi, o videodaki adamın işi. Hediye işte. Hediyesini göndermiş."

"Hediye göndereceğini söylemişti, hediyesini göndermiş." diye fısıldadığımda nefes almakta zorluk çekiyordum. Şirkette sunumdaki meseleyi atlatamadan bir de üstüne bu gelmesi beni çok kötü yapmıştı. Aylardır alıştığım ilaçların yokluğunda bütün duyguları en üst seviyede yaşıyordum. Üzerine bir de hamilelik gelince bütün dengem altüst olmuştu.

DÜŞLER AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin