☾ BÖLÜM 29 ☽

255K 16K 30.8K
                                    

29. BÖLÜM
BUZ

Gözleri hiç iyi bakmıyordu.

Hızlı adımlarla yanımıza geldi, aramızda olan kısa mesafeyi kapatırken sinirle soluyordu. Bakışları yabancı adamla benim aramda mekik dokudu.

"Ne oluyor burada?"

"Bir şey olduğu yok," dedim hızlıca dudaklarımı araladım. "Teşekkür ederim size de."

"Uzaklaş," dedi Karan, beni tutan adamın ellerini sertçe bedenimden ayırdı.

"Karan Ağa," dedi adam, hoşnutsuz bir tınıyla. "Karın olduğunu bilseydim zaten yaklaşmazdım."

"Bir daha seni onun yanında görmeyeceğim," dedi Karan tehditkar bir tavırla. "Toz ol!"

"Ağam adam karınızı tanımadığı gibi bir üstüne utanmadan dokunuyor, beline sarılıyor gelin hanım da bu durumdan hiç rahatsız değil!" dedi Zilan.

Dudaklarımı aralasam kusacak gibiydim o yüzden sıkı sıkıya kapattım ve yüzümü Karan'ın göğsüne yasladığımda hoş kokusunu burnuma doldurdum.

"Sana sormadım Zilan! Sen niye konuşuyorsun?" dedi azalmayan siniriyle herkesi yakmak istercesine. "Hem görüyorsun Marin'in halini, dikileceğine niye yardım etmiyorsun?"

"Bana niye kızıyorsunuz ağam, karınıza dokunan elleri kırmanız gerekiyor. Ben gelmesem ne olacaktı kim bilir!" dedi Zilan aslında hiç gözüktüğü gibi biri olmazken yüzünün aksine kalbi çok kötüydü. "Gelin hanım adını çıkarmaya çok müsait."

"Doğru düzgün konuş Zilan," dedim yüzümün acısını umursamadan.

"Ya bir gören olsaydı ne olacaktı?" dedi Zilan. "Karan Ağa'nın karısı başka adamın kollarında diye laf çıkarsalar hoş mu olacaktı? Gelin hanım kendini milletin kollarına bırakmaya çok meraklı."

"Kim neyi görüyor Zilan! Canımı sıkma benim laflarına dikkat et!" dedi Karan, öyle sinirliydi ki yüzüne bakmaya korkuyordum.

"Ağam adamı görmedi-"

"Zilan ben karımın ağzından çıkana bakarım! Ben seni kovmadan sen kendin git, abiciğim." Karan, Zilan'ın daha fazla konuşmasına izin vermezken Zilan'ın hışımla gidişini işittim.

Ben karımın ağzından çıkana bakarım mı demişti? Zilan'ın ne yaptığının farkında olmuş olacak ki, dolduruşuna gelmemiş gördüğü manzara onu sinir etse de benden bir şey duymadan hüküm vermek istememişti. Karan sen nasıl bir adamsın?

"Marin," dedi sıcak bir tonda. "Konuşacak mısın benimle? Bak üstün başın da toz olmuş." Elimle yüzümü kapattığımda hissettiğim korkunç ağrı gitmeyecek gibiydi.

"Bakmaya kıyamadığım yüzüne mi bir şey mi oldu, niye yüzünü tutuyorsun?" Ellerini bileklerimde hissederken sıkıca kapattığım yüzümü açmaya çalışmıştı.

"Kaldır kafanı." Emir verircesine konuştuğunda benim kaldırmamı beklemeden parmaklarını çeneme yerleştirip gözlerini gözlerime dikmişti. Çatık olan kaşları daha da çatıldığında yüzümde gezinirken bir noktaya odaklanmıştı. "Burnun kanıyor. Mendili bana ver. Küçükken de düşer dizlerini kanatırdın hep, büyüyorsun bir yerlerini kanatmaktan hiç vazgeçmiyorsun."

Elimdeki mendili benden çekip alırken bakışları mendile takıldı. Aralı olan dudaklarıyla öylece dururken elindeki mendili sıkı sıkıya tuttu.

Bir şey demeden bileğimden kavrayıp beni peşinden sürüklemeye başladığında gözlerindeki ateşi gördüğüm için ona ayak uydurmaya çalıştım. Uzun elbisemin eteğinden kavrayıp topuklu ayakkabılarıma dikkat ederken o bana aldırmadan hızlı adımlar atıyordu.

DÜŞLER AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin