☾ BÖLÜM 42 ☽

174K 12.1K 15.3K
                                    

42. BÖLÜM
DEPO

Patlama meydana geldi.

Yangın hala devam ediyor.

Ağam da içerideydi.

Zihnimde tekrar edilen cümleler bunlardı. Bacaklarım beni taşıyamamış beton avluya çöktüğümde bakışlarım tek bir noktaya odaklanmıştı. Birileri bir şeyler diyor sadece kulağıma uğultu olarak geliyordu. Gözlerim puslandığında yanağımı ıslatmaya başlayan damlalarla kendimden geçmiş gibi ağlarken dilimde beni yaralayan kelamlar dökülüyordu.

"Ona yalvardım... ona yalvardım."

"Hissettim ben." dedim acı bir sesle dudaklarımdan kopan yakarışla kelimelerim boşluğa döküldü. "Kötü bir şey olacağını hissetmiştim."

"Yenge ne olur, dur." Zahir konuşuyor fakat ona cevap veremiyordum.

"Gitme demiştim! Beni dinlemedi. Beni dinlemedi..."

Uçurumdan aşağıya düşüyormuş gibi hissettiğimde gözlerim hızla açılmış, gerçek sandığım olayların döngüsünden acıyla koparılmıştım. Sık kirpiklerim aralanırken yüzüme çarpan ışığa yüzümü buruşturduğumda başımda keskin bir ağrı belirdi. Bakışlarım etrafımda gezerken neler olduğunu kestiremeyecek kadar zihnim yerinde değildi. Bir aracın içerisinde hareket halindeyken boğazımdaki kurulukla dudaklarımı araladım.

Kafamı yasladığım yerden kaldırırken en son neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bakışlarımın arasına giren Karan Milan'la göz göze geldiğimde kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Aramızda mesafe yok denecek kadar az, nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Kafamı hızlıca iki yanıma salladım ve gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda aynı şekilde aynı yakınlıkta bana bakıyordu.

Tanıdık bir aracın içerisindeydim, arkası tamamen alışveriş poşetleri ve kutularıyla dolu bir haldeydi. Hatta o kadar dolmuş ki arka koltuğun yarısı da kurdele takılı özenle paketlenmiş kutularla doluydu.

Ve Karan Milan'ın kucağında arka koltukta oturuyordum.

Elimi ne ara kaldırdım, ona ne ara okkalı bir tokat attım bilmiyorum ama sesi öyle şiddetliydi ki gürültülü motorun sesine rağmen arabanın içerisinde şiddetle yankılanmıştı. Avucumun içi yanmıştı adeta. Tokadımın etkisiyle başı yana savrulmuş, gözleri koyulaşırken çenesi kasılmıştı.

Araba aniden kulak tırmalayıcı bir sesle fren yaparken, Karan'ın kaşları daha çok çatılmıştı. Bakışlarımı onun elaya vurgun gözlerinden çekip öne doğru çevirdiğimde tanıdık olan iki korumaya baktım. Biri direksiyonun başında diğeri sürücü koltuğunda oturuyordu. İkisinin de bakışları bendeyken benim gibi onlarda ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ağalarına tokat attığım için bana öldürecek gibi bakıyorlardı.

"Dönün önünüze." dedi Karan sert bir tavırla adamlara doğru konuştuğunda ikisi de kaşları çatık bana bakıyordu. "Dönün lan." diye devam ettiğinde korumalar önüne döndüğünde saniyeler içerisinde duran araç tekrar çalışmıştı.

"Umarım o tokadı atman için geçerli bir sebebin vardır Marin yoksa seni çok pis yapacağım." dedi Karan. Uyuşan bedenimi hareket ettirip kıpırdandım. Kucağından inmek istesem de buna izin vermeyip beni kendine hapsetmişti.

Yanağındaki kızarıklıktan gözümü alamazken alt dudağımı dişledim. Ona cevap vermeden önce zihnimi toparlamalı bilincimi bıraktığım yerden almalıydım. Aynı korumalar, alışveriş poşetleri, Karan'ın lüks yüksek aracı...

DÜŞLER AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin