☾ BÖLÜM 55 ☽

177K 11.8K 13.5K
                                    

55. BÖLÜM
KÜL

bölüm şarkısı;

mavi gri- kır çiçeğim

Hissiz olan en kuytu köşelerimde hareketlenme oldu. Bedenim yetisini kazanmaya başladı. Gözlerime bir mumun kendi sıvısı damlatılmış gibi mühürlü bir halde dururken karanlığın esaretinden kurtulamayacağımı sandım.

Ölmüş müydüm?

Karanlığın nedeni ölüm müydü? Niye bu kadar karanlıktı? Bunu daha öncede yaşadım, aynısı oluyordu. Terk edilmiştim, kimsesizdim, yapayalnızdım, karanlıktaydım. Kurtulamıyordum. Bağırıyordum lakin dudaklarımdan tek bir çığlık dökülmüyordu. Beni kimse duymuyordu.

Bütün acılarım, kederlerim, üzüntülerim tenimden akmış, beni terk etmiş gibi hafiflemiştim. Hissettiğim ağrı bana acı vermiyordu. Bedenim büyük bir yükten kurtulmuştu. Omuzlarımın aşağıya çökmesine neden olan kambur sancı yok olmuştu. Neyden kurtulmuştum bilmiyorum ama bana acı veren ağrıların prangaları çözülmüştü.

Tenimin üzerinde gezinen soğukluk kendini hissettirdi, bir gelip bir gidiyordu. Islaktı. Buz olduğunu düşündüğüm şey yanaklarımda gezmeye devam etti. Dudaklarıma dokunup aşağıya doğru düz bir çizgide ilerledi. Boynumda atmadığını düşündüğüm nabzımın üzerinde durduğunda soğuk bir nefes çarptı.

"Ne olur uyan."

Kulağıma ilişen sesin gücüyle birlikte parmaklarımı oynattım. Tanıdık bir sesti, daha önce de duymuştum. Çok uzun bir zaman önce değildi. Zaman kavramını kaybetmiştim, o da beni terk etmişti ne kadar süredir bu haldeydim bilmiyorum ama saatler önce bu sesi yine duymuştum. O zamanda sesine tutunmak istesem de yapamamıştım.

Kirpiklerimi oynattığımda onunla beraber bütün bedenimde hareketlenmiş titremeye başlamıştı. Parmaklarımı hissedebiliyordum artık.

Gözlerimi açmak için çabaladığımda dudaklarımda eş zamanlı olarak aralanmıştı. Kirpiklerim kalktı, göz kapağım yukarıya çekildiğinde uyuşmuş bedenimle bunları ben yapmıyordum. Tepki verebiliyordum. Gözlerimi tamamen açtığımda bulanık bakışlarımda suret belirdi. Kirpiklerimi birkaç kere kapatıp açtığımda bakışlarım netleşmişti.

Her bir santimetre karesini ezbere bildiğim çehre bakışlarımın arasında girdiğinde kalbimin teklemişti. Elaya vurgun bakışları, bakışlarımda takılı kaldı.

Yürek sızısı, ağlıyordu.

"Karan Milan?"

Dudaklarımdan dökülen kelimelerle sesimin sonunda çıkabildiği için sevinmeden edememiştim. Bir süredir sesimi çıkarmaya çalışıyordum, çığlıklar atıyordum dilim lal kesilmiş gibi tek bir harf akmıyordu. Onun adını soyadını söyleyebilmiştim.

Kirpikleri ıslaktı, gözlerinde uykusuz olduğunu belli eden kırmızı damarları belirgindi, dudakları mosmor alt dolgunluğu titriyordu.

"Benimlesin..." dedi, boğuk sesiyle Karan. Aramızdaki kısa mesafeyi tamamen kapatıp dudaklarını alnıma bastırdı. "Bana yine geldin..." diye devam ettiğinde soğuk dudaklarını çok uzaklaştırmadan konuştu. "Sen bana hep geleceksin çünkü ben senden hiç gidemeyeceğim."

"Karan..." diye fısıldadığımda rüyada olup olmadığımı anlayamamıştım. Dişlerim birbirine çarptı. Loş, karanlığın hakim olduğu bir ortamdaydık.

"Ne-ne oldu bana?"

"Şşş yorma kendini," dedi, hareket etmene izin vermediği gibi konuşmama da izin vermezken meraklı bakışlarım etrafta dolandı. Bir hastane odasıydı. Çalışan makine sesleriyle beyazın yoğun olduğu koca bir yatak vardı.

DÜŞLER AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin