☾ BÖLÜM 67 ☽

Start from the beginning
                                    

Bedenimi tekrar ona yasladığımda kendimi onun huzurlu kollarının arasına bıraktım. Bakışlarım bileklerime düştüğünde iple bağlanmaktan dolayı tahriş olmuştu. Zorla kolumu kalın ipten sıyırdığım için baya bir acısa da bırakmamıştım. Kızarıklık hemen geçecek gibi değildi. Karan neye baktığımı anlamış olacak ki parmakları bileklerimi buldu. Yavaşça okşadığında acımadan parmaklarını sürttü.

"Karan abi otele geldik." dedi Tuncay. İçinde bulunduğumuz araç yavaşladığında kısa bir süre sonra tamamen durmuştu. Kendi tarafından inip arabanın kapısını açtığında bu harekete kıl olsam da ağzımı açmadım. Elimiz kolumuz olduğu için bunu yapmasına gerek yoktu lakin o gerek görüyordu.

"Teşekkür ederim Tuncay, tekrar görüşmek üzere." dedim sıcak bir tavırla konuşurken açtığı kapıdan indim. Tuncay onunla konuşmama şaşırmış olacak başını yerden hızlıca kaldırdı.

"Görüşürüz yenge." dediğinde başını sallamıştı.

"Eşyaları getirin Tuncay." dedi Karan. Birkaç gün daha burada kalacaksak uçağa her şeyi koymadan geri almış olmalıydı.

"Burayı Milan holdinge mi katacaksınız?" diye sorduğumda kendi işlerimle ilgilendiğim için şirkette olan biten her şeyden haberim olmuyordu. Kendimi tamamen finans departmanına adamış, az bir şey patronluk kısmıyla ilgileniyordum. Amerikalı yatırımcılarla anlaşma imzaladığım için kendimi kanıtladığımı düşündüğümden artık tamamen kendi bölümümle çalışacaktım.

"Nasıl gözüküyor dışarıdan?" dedi Karan, onun konuşmasıyla birlikte dıştan otelde bakışlarımı gezdirmiştim. Oldukça lüks bir yerdi. Önünde heykeller bulunuyor, dışarı da insanları karşılamak için bekleyen kişiler bile özenle seçilmiş gibiydi. Kaç katlıydı bilmiyorum ama bakmak için kafamı geriye yasladığımdan boynum tutulmuştu.

"Fazla lüks, kasıntı bir yer gibi... Yani dışarıdan böyleyse içeriyi düşünemiyorum altından tuvaletleri varmış gibi hissiyat verdi bana."

"İşte bu algıyı kırmak için almak istiyorum." dediğinde ona kaşlarımı çatıp baktım. O da bakışlarımı anlamış olacak ki konuşmaya devam etti. "Sadece otele baktın, çevresine bakmadın bile alma nedenim çevresi. Bize geçtiğinde bu görüntüden tamamen kurtulacak o zamana kadar altın tuvaletin keyfini çıkartalım."

Gülmeye başladığımda Karan'da bana eşlik ederken alttan alttan laf soktuğunu anlamıştım. "Bana at gözlüklü mü dedin sen patron ağa bozuntusu?"

"Ben demedim güzelim." dedi Karan, elini belime koyduğunda kendisiyle birlikte ilerletti. "Sen dedin."

Kapıya yaklaştığımızda dönen kapıdan içeriye geçtik. İçerisi tahmin ettiğim gibi dışına göre daha zengin duruyordu. Altın renginin bol olması bunaltıcı bir etki verdiğinde görüntüden hiç hoşnut olmamıştım. "Burayı yıllardır kovalıyordum, yakın bir zamanda Milan holding bünyesine katacağım. Artık bizim sayılır." dediğinde beni kendinden ayırmadan resepsiyona geçmiştik.

"Karan bey hoş geldiniz." dedi üniformalı erkek çalışan samimi bir gülümsemeyle baktı.

Karan, "Hoş buldum, oda kartımı alabilir miyim?" dedi düz bir ifadeyle. Çalışan kafasını olumlu anlamda sallayıp arkasını döndüğünde kısa süre sonra altın renginde olan kartı kocama doğru uzattı. Karan kartı aldığında, "Teşekkür ederim, iyi çalışmalar." diye konuştuğunda çok geçmeden asansöre doğru yönelmiştik. İçeriye girdikçe altın rengi daha çok artarken tuvaletin gerçekten altın olma fikri daha ılımlı gelmeye başlamıştı.

DÜŞLER AĞIDIWhere stories live. Discover now