"Üstte olmayı seviyorsun..." dedim kısık çıkan sesimle. Çevik bir hareketle onu tekrar altıma aldığımda çatılı olan kaşları daha çok çatılmıştı. "Kucak dansının bir cezası olacak. O yüzden bu sefer değil."

Elbisesinden tutup tamamen yırttığımda bedenini saran esaretten kurtulmuştu. Siyah iç çamaşırıyla karşımda durduğunda dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim. Yırtılan elbisesini yatağın dışına fırlattığımda üzerine tekrar eğildim. Tenine dökülen saçlarını geriye itelediğimde dudaklarımın kulağının altında boynunun köşesine bastırdım. Küçük dokunuşlarla öperken göğüs kafesi sertçe yukarıya kalkıyordu. Her bir dokunuşumda kalp atışı hızlanıyor onunla beraber benimde hızlanıyordu. Burnuma dolan kokusunu içime çekerken beni kokusuyla bile sarhoş etmeyi başarıyordu.

"Ne güzel kokuyorsun sevgilim. Saçların kokuna benden daha yakın nasıl kıskanıyorum bir bilsen..." diye fısıldadığımda kokusunu ilk aldığım anı unutamıyordum. Hiç değişmiyordu aynı duyguları bana tekrar tekrar bahşediyordu. İçimde ölen her neyse tekrar diriltiyordu. "Kokunu kimse alamaz benden."

"Alamazlar." dedi titrek bir sesle. Sesi gibi bedeni de titriyordu. "Senin olanı senden alamazlar, Karan Milan."

Boynundan aşağıya doğru öpe öpe indiğimde göğüs arasına dudaklarımı bastırdım. İnce elleri saçlarımı bulduğunda beni parlayan gözleriyle izliyordu. Bakışlarının arasında sütyenini çıkardım. Göğüslerini avuçlarıma aldığımda dudaklarını ısırdı. Yaklaşıp dilimi göğüs ucuna değdirdiğimde derin bir nefes alıp öylece durdu. Sertliğini dilimin ucuyla okşarken ellerimde aynı işlemi yapıyordu.

"Göğüslerin..." dedim, başımı hiç ayırmak istemediğim yumuşaklık ellerimin arasında sertleşmişti. Benim için bedeninin bu şekilde tepki vermesi beni daha çok dayanılmaz bir yola sokuyordu. "Sikeyim çok iyiler bebeğim."

Diğer göğsüne gömüldüğümde dudaklarımla kuru olan yerleri ıslatırken nefes alış verişleri sıklaşmıştı. Hafifçe dişlediğimde saçlarımda dolaşan elleriyle saçlarımı sertçe çekti. İkimizde aynı anda inlediğimizde hareketi tekrarladım ve ona hem acı hem zevk verdim.

"Acıtıyorsun ama..." diye tatlı bir edayla mırıldandığında harlı gözleriyle bana baktı. "Ben sana böyle mi yapıyorum kocacığım?"

"Sen ne yapıyorsun Marin?" dediğimde elimi yanağına yerleştirip baş parmağımı ısırmaktan kırmızılaşan dudağına götürdüm. Yavaşça gezdirip içeriye sızdığında parmağını emmeye başladı. Islaklığıyla parmağımı hızlıca kavrarken dişlerini aniden bastırdı.

"Isırma Marin!" diye acı içerisinde inlerken parmağımı çekmek istemiştim ama dişlerini öyle bir bastırmıştı ki bırakmıyordu. "Bebeğim bırak!"

"Bir daha ısıracak mısın?" dedi ağzının içinde parmağın hâlâ dururken anlaşılmaz bir şekilde konuştu.

"Ağzın doluyken konuşma."

Parmağımı zorla kurtardığımda göğüslerine tekrar gömülüp acıttığım yerleri dudaklarımı dokundurup acısını geçirmeye çalıştım. Dudaklarım kenara kıvrılırken ayrılmadan önce son kez ısırdığımda boğukça inledi. Kulağıma ilişen inlemesiyle alt bölgemde zorlama hissederken ikimize de eziyet ediyordum.

Göğüs arasından bakışlarımı ondan ayırmadan inerken her bir dokunuşumda vücudu kasılıyor soluğunu sertçe dışarıya vuruyordu. Göbeğine geldiğimde nefesini içerde tutarken alt dudağını dişledi. Karnının altında durduğumda dudaklarımı bastırdım ve gecenin karanlığında ay gibi parlayan teninin benim için titreyişine şahit oldum. İç çamaşırının üzerinden parmağımı sürttüğümde tadını dudaklarımda hissetmek istiyordum.

DÜŞLER AĞIDIWhere stories live. Discover now