☾ BÖLÜM 24 ☽

En başından başla
                                    

Oturduğu yerde gerindi. "Olmamız gereken yerdeyiz. Her şey yalandan ibaretmiş. Seni istemediğin hiçbir şeyi zorlamak istemiyorum. Pes ettiğimden değil, asla pes etmem. Bana mecbur olmanı istemiyorum sadece. Seni böyle gördükçe kahroluyorum. Anlamıyor musun?"

"Karan..."

"Marin..."

"Boşanalım."

Yüzü aniden dondu. Tenimde olan parmakları buz kestiğinde kanı çekilmiş gibiydi. Yutkunamadı bile.

Önüne döndüğünde anahtarı kontaktan çıkarttı ve yüzüne yerleşen ifadesizlikle hareketlendi. Arabadan inmek için hazırlık yapıyordu. Daha fazla ileri gitmeden, "Bunu mu duymak istiyorsun Karan?" diye sordum sert bir tonda. "Bunu mu istiyorsun?"

"Ben sen dışında hiçbir şey istemiyorum, Deniz Kızı," dedi genzinden gelen bir sesle. "Ben sana hiçbir zaman mecbur olmadım. Muhtaçtım."

Kelimeleri yüreğime titretti. "Senden aynı şeyi beklemek haksızlık fakat mecburluktan doğan bir evliliğe de mahkum olmanı istemiyorum."

"Her şeyi düzelteceğini söylemiştin," dedim kinayeli bir tonda. "Hiçbir şeyi düzeltmedin. Çabaladın, yalan yok. Tam her şey yoluna girecekken en başa tekrar döndük."

"Biliyorum."

"Yüreğimin sızısı olduktan sonra senden boşanmamı nasıl bekliyorsun ki Karan?"

"Boşanmak istemiyor musun?"

"Bunları konuşmak için hiçbir şey yaşamadık. Ben asıl seni tanımadım, Karan. Beni o adamla tanıştır," dediğimde kasılan vücudu aniden gevşedi. "Tanıştır. O adamı tanıyayım. Bahsettikleri Karan Ağa kimmiş bileyim. Yüreğimin sızısı olmadan Karan kimmiş bileyim. Küçükken tanıdığım Jan şimdi kim olmuş bileyim. Zühre'nin abim abim diye ağladığı, Behiçe Hanım'ın kurban olduğum oğlum dediği adam kimmiş bileyim."

Bana doğru yaklaştığında yüzlerimiz birbirine yakınlaştı. Alnını alnıma yasladığında gözlerini kapattı. Onun kapatmasıyla ben de gözlerimi yumarken ikimiz de aynı anda yutkunduk. "Marin..." dedi acı bir sesle. "Marin." Elleri ellerimi tuttu. Sözleşme kâğıdı yeri boylarken onu umursamadım. "Tanıyacak, tanışacaksın. Bir daha aynı hataları yapmayacağım. Etmiyorum yemin falan, sana hiçbir teminat vermiyorum. Yaşayarak göreceksin ve pişman olmayacaksın. Hiçbir şeyi unutma. Bana yardımcı olma. Yüzüme bile vur. Çünkü ben seni gerçek Karan'la tanıştıracağım. Zaman ikimize de iyi gelecek."

"O zamana kadar benden kurtulmayı unut," diye fısıldadım.

"Kurtulmak mı?" dediğinde hafifçe geriye çekildi. Dilini damağına vurdu. "O nasıl laf öyle? Senden kurtulmak isteyen biri gibi mi duruyorum?! Duymamış olayım!"

Asla, asla öyle durmuyorsun ve bu benim içimi ısıtıyor Karan. Buz kalbim, hiç olmadığı kadar yanıyordu.

Benden tamamen ayrıldığında arabayı geri çalıştırdı ve adliyenin önünden ayrıldı. Yola çıktığımızda, omuzlarımın üstünden koca bir yük kalkmış gibiydi. Babama da kendime de zaman vermem gerekiyordu. Evlenmem için yaptığım oyun da beni korumak içindi. Aslında beni düşünüyordu. Çok kızgın olsam da kıyamıyordum.

DÜŞLER AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin