☾ BÖLÜM 2 ☽

Start from the beginning
                                    

"Patronunuzun yanına." Konuşmamla Karan Milan'ın bakışlarının bana dönmesi bir olmuştu. Gözbebekleri irileşirken elinde içmek üzere olduğu sigarası öylece kalakaldı.

"Bırakın," dedi adamlarına doğru. Bana bir adım attı ve iki yanımda duran adamların çekilmesini sağladı. "Uzaklaşabilirsiniz. Rahat olun."

Hiç oyalanmadan, "Kimsin sen?" diye sordum. Sigarasını yere attı ve ayakkabısıyla üstüne bastı.

Kan sızan dudaklarının arasından ağıt yakan bir dille, "Yürek sızısı derler bana," dedi. "Mekânın sahibi."

Kollarımı göğsümde bilmiş bir tavırla birleştirdiğimde, "Onu biliyorum," diye mırıldandım. "Karan Milan."

Adını söylememle bana kaşlarını çatarak baktı. "Kim olduğumu biliyor musun?" diye sorduğunda öyle olmasını umuyor gibiydi.

"Mekândakiler senden çok sevgi dolu sözcüklerle bahsettiği için hakkında birkaç bilgi edindim," dedim rahat bir tınıyla. "Seni bu gece ilk kez gördüm ve bahsettikleri gibi bir adam olduğunu kanıtladın. Onun dışında seni tanımıyorum. Hiç görmedim de."

"Hiç görmedin demek..." Gözlerini kıstı. "Ne dediklerini az çok tahmin edebiliyorum fakat bunu nasıl kanıtlamış oldum?"

"Diğer herkes tutuklanırken senin burada duruyor olmanla..."

"Hikâyeyi kimin tarafından ve nasıl dinlediğini bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa haklı olduğum. Kimse benim mekânımda bana ileri konuşup doğduğum yer hakkında beni yargılayamaz." Elinin tersiyle çenesine ulaşan kanı sildi. "Yargılarsa da, benim yargımla karşılaşır."

Olayın aslını bilmiyordum. Kavganın nedenini merak etsem de bunu ne Taylan'a ne de Cenk'e sorabilirdim. İkisiyle de şu an ortalıkta gözükmüyordu. Onun yerine karşımda gözlerini benden ayırmayan adama, "Nerelisin?" diye sormakla yetindim. Tanıdık bakışları bana bir yeri anımsatıyordu. Bu bakış, kolay kolay herkeste olmazdı.

"Mardin, Midyat."

Kahretsin.

Bula bula aynı şehirden adamı mı bulmuştum? Babam, Mardin'den biriyle özellikle de Midyat'tan biriyle konuştuğumu duysa aramızda olan azıcık ilişkiyi de tamamen keserdi. Beni bu konuda defalarca uyarmıştı.

Bakışlarımı ondan kaçırdım. Ona nasıl aynı şehirde doğduğumuzu söylemeden duracaktım ki? Etrafımda kimse Mardinli değildi ve ben o şehre çok büyük özlem duyuyordum.

Sessiz kalmama karşılık tekrar konuştu. "Sen de mi rahatsız etti bu durum?" Kirpiklerimi kaldırıp ona baktım, bana artık hayal kırıklığıyla bakıyordu.

Yüzümü zihninin derinliklerine kazırcasına bakarken, göğüs kafesi hızla inip kalkıyordu. Bana bu denli acı verici bakarken bende bir şey arıyor gibiydi.

"Asla," demekle yetindim. "Asla..."

"O zaman..." Lafının devamını getiremedi.

"Kavga ettiğin kişileri tanıyorum," dedim açık bir dille. "Birisiyle aranızda bir husumet varmış sanırım. Fakat gerçekten neden kavga ettiniz?"

Onu en son mekânda gördüğümde bana doğru geliyordu. Benim yüzümden olduğunu düşünmüyordum lâkin Cenk, onun bana olan bakışlarından bir hayli rahatsızdı. Konu direkt ben olmasam da dolaylı yoldan ben olabilir miydim bunu merak ediyordum.

Şüpheci bir tavır takındı. "Arkadaşlarına neden sormuyorsun?"

"Hikâyeyi senden duymak istiyorum."

DÜŞLER AĞIDIWhere stories live. Discover now