☾ BÖLÜM 27 ☽

Start from the beginning
                                    

"Keşke hep burada, seninle birlikte kalabilse. O geldiğinden beri ayrı bir mutlusun."

"Keşke," diye yanıtladım. "Zahir... Zühre misafir gelince beni unuttunuz bakıyorum, yengenizin pabucu bu kadar çabuk mu atıldı?" dediğimde onların yanına çardağa doğru yaklaşmıştık. İkisi ortaya Elfida'yı almıştı, Elfida'nın elinde tuttuğu telefona büyük bir dikkatle bakıyordu. Beni duymamışlardı bile. "Siz diyorum ikizler..."

Telefondan yükselen sesleri işittiğimde gözlerim aniden irileşmiş, kendi sesimi duyarken daha fazla etrafa yayılmadan Elfida'nın elindeki telefonu hızlıca almıştım. Videonun devamını görmeden telefonu kilitlediğimde üçünün de bakışları aniden bana dönmüştü.

"Ya yenge tam heyecanlı yerindeydik, neden aldın telefonu!" dedi Zahir. "Sabahtan beri izliyoruz gülmekten karnımız ağrıdı." Konuşması kahkahaya dönerken videoyu çoktan izlediklerini anlamam uzun sürmemişti.

"İnanmıyorum sana Elfida!" dedim öfkeyle karışık. "Bu konakta benim bir havam var. bunu yok etmeye mi çalışıyorsun sen?" Gözlerimden adeta ateş çıkıyordu. Elfida suçundan dolayı bakışlarını yere dikmişti.

Karan yanımıza geldiğinde olayı anlamadığı belli bakışlarıyla bana baktı. "Ne oldu?" diye sordu meraklı bir ifadeyle.

"Hiç... ne olabilir ki," dedim hızlıca olayı hiç açmak istemezken.

"Abi... yengem..." Zahir eliyle karnını tutarken konuşmaya çalışıyordu ama gülmekten konuşamıyordu.

"Zahir konuşursan gerçekten küserim," diyerek oldukça ciddi olduğumu fark edince elini ağzına götürdü ve fermuar varmışçasına kapattı.

"Söyleyin hadi, merak ettim," dedi Karan.

"Önemli bir şey değil canım," dedim ve Karan'ın koluna girip onlardan uzaklaştırmaya başladım. "Biz masaya geçelim, çocuklarla çocuk olmayalım."

"Canım mı?" derken biçimli kaşları havaya kalktı. Beni boş olan masaya yasladığında oturmama izin vermedi. ''Bana canım deyip dikkatimi dağıtma, Marin." Ciddi bir tavıra büründü. "Ne vardı o telefonda?"

"Ya ne alakası var, sana canım diyemez miyim?" Video konusunu unutacak gibi durmuyordu. "İyi demem bundan sonra Karan Ağa!"

"Hay senin Karan Ağa'na!" dedi sinirle. "Bana ne zaman ağa demeyi bırakacaksın?!"

''Beni sinir etmediğin sürece demem, sinir edersen sana diyeceğim tek şey Karan Ağa olur!''

Yüzüme doğru eğildi ve sert bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Her ne varsa bu kadar gizlediğin, Zahir bana anlatmadan duramaz haberin olsun. Ya kendi isteğinle anlat ya da bir şekilde gelir kulağıma."

"Behiçe anne geliyor." Onu üzerimden iterek yanından ayrıldım ve mutfaktan çıkan Behiçe annenin elindeki tabakları kavradım.

"Yardım edeyim Behiçe anne..." dedim sıcak bir sesle. "Başka getirilecek var mı?"

"Sana kurban olayım," dedi Behiçe anne yüzümü avuçlayarak. "Sen otur, geri kalanını hazırlarlar. Yorma kendini, sonra Karan oğlum bize kızıyor."

Avlunun köşesindeki çardakta oturan ekibe doğru seslendim. "Çocuklar hadi gelin, kahvaltı hazır!" diye bağırdığımda sesimi duymalarıyla ayaklanmışlardı.

"Çocuk mu? Hepsi senin yaşında Marin." Karan yanıma geçip otururken bakışları üzerimdeydi.

"Hepsi benden küçük, az önce beyin yaşlarının çocuk olduğunu kanıtladılar... Elfida'yı öldüreceğim." Sinirim hiç azalmamıştı.

DÜŞLER AĞIDIWhere stories live. Discover now