☾ BÖLÜM 12 ☽

286K 20.3K 23.6K
                                    

12. BÖLÜM
TAM ON İKİDEN

Kendime bunu niye yapıyordum? Sırf ailem için, onları eskiye nazaran daha çok görmek, yanlarında olabilmek için değer miydi? Neden iki kişi ölmesin diye her gün bu konaktan kendi cenazemi kaldırıyordum? Hangi annenin evladı bununla sınanırdı?

Ben sınanıyordum. Bu yaşadıklarım reva değildi. Fakat her şeyin bittiği vakitti.

Yarın sabah olduğunda kim ölür kim kalır bilmiyordum lâkin bildiğim bir şey varsa o da  Karan Milan'ın pişmanlıktan öleceğiydi. Yarın sabah olduğunda benim kim olduğumu bilerek uyanacak ve günlerdir yaptığı eziyetin pişmanlığını her dakika yaşayacaktı. Yarın sabah olduğunda da ise ben bu konakta olmayacaktım.

Ben, Deniz'in kızı Marin'sem, herkes yaptığına pişman olacaktı.

Kulağıma çarpan kelimeler tenimin buz gibi olmasına neden oldu. "Bu suratına ne oldu böyle?" dedi Gülnarin Hanım. "Kuma geldiği için mi bu kadar üzüldün?"

Gördüğüm manzarayı henüz atlatabilmiş değildim. Üstelik dün geceki olaydan sonra kendimde değildim.

"Böyle yaparak beni sinir etmeye çalıştığınızın farkındayım Gülnarin Hanım," diye ters bir sesle konuşurken sesimin tok çıkmasına özen gösterdim. "Yemem bu numaraları. Başta buna Barzan Ağa izin vermez."

Karan Milan'ı hayatımda bir daha göreceğimden emin bile değildim. Şimdi karşımdaydı, karşımdaydı ama bana o kadar uzaktı ki, hiç dokunamayacak gibiydim..

Bu gerçek bir evlilik değildi. Ben burada olmakla doğru mu yapıyordum, onu bile bilmiyordum. Kendimde değil gibiydim. Burada olduğum her dakika ölüyor gibiydim. İçten içe bir şey beni öldürüyordu. Başta annemin yokluğu sandım, fakat annem yıllardır yoktu. Babam yıllardır vardı ama hiç olmamıştı. Neydi beni bu denli öldüren? Neydi beni bu kadar kahreden?

Karan'ın yanında oturan ben değilim diye elbette üzülmüyordum. Biz küçükken bir arada olan, büyüyünce birbirinden koparılan iki kişiydik. Şimdi, birbirimize daha sıkı sarılmamız gereken yerde, dikenli tellerle örülmüştük. Bu saatten sonra nasıl sarılacaktık?

"Bu bakışları tanıyorum ben," dedi Gülnarin Hanım. "Çok kıskandığın belli. Herkes Karan Ağa'nın yanında oturmak ister fakat kimseye şu ana kadar nasip olmamıştı." Evlendiğimizden bu yana ne yan yana gözükmüş, ne de aynı masaya oturmuştuk. İkisi de nasip olmamıştı. Bu saatten sonra olsa ne olacaktı?

"Kıskandığımdan değil," diye fısıldadım. "Yanındaki kadın acaba ne günah işledi de, sınav için bu konağa gönderildi merak ettim. Büyük bir günah işlemiş olmalı."

Merve Doğan gerçekten güzel bir kadındı. Ekranlara yakışan, model olmak için doğmuş gibiydi. Karan'la yan yana duran portrelerine baktığımda ise birbirine yakışan iki kişi görüyordum. Sadece güzel bir manzaradan ibaretlerdi.

"Kıskanmışsın, belli." Avluya doğru bakış kondurdu. Bir süre sessizce Karan ve Merve'yi izledi. Merve heyecanla bir şeyler anlatırken Karan dikkatle onu dinliyordu. "Karan kumaya baktığı gibi sana bakmıyor. Senin yüzüne bile bakmazken onun gözlerinin içine bakıyor," diye devam etti.

Kahvaltı masasında Bejna'yı göremezken bakışlarım onu aradı. En az benim kadar sinirliyken köşede duruyordu. Derin bir nefes aldığımda, "Ben yeğeniniz üstüme kuma gelir sanıyordum," dedim. "Kendisi köşede durup ağladığına göre, kuma olma hayali de sanırım suya düştü."

DÜŞLER AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin