Ateşin Kurbanı

Por Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... Más

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Şahbanu Anjali♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Kristal Oyunlar❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Karşılıklı İhanet❦
Delinin Yıldızı❦
Kendini Öldürmek❦
Şahbanu Acısı❦
Benim Hükmüm ❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Ateşin ve Suyun Uyumu❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
Savaşçı Kalbi♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Güneş'in Kızı♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Tehlikeli Delilik♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Gölge ile Savaşçı♥

1.4K 128 343
Por Elizabethstark1

BÖLÜMÜ OYLAYIN VE YORUMLAYIN!

Bölüm Şarkısı:Low - Lullaby

Yayınlanma Tarihi: 06.02.2018

Aşağıda Makpha, Enıtken var.

İyi Okumalar!

Medarat Krallığı - Kainndarei - Çöl Kızılı Sarayı

Asenath (Yaş:47)

Aynadaki yüzüme bakıyordum. Yanaklarımdaki iki uzun kesiği her gördüğümde aklıma Tamrea ve yenilgim geliyordu. Tamrea'yı gözümün önünde kaybetmiştim ve öfkeyle Naresh'e saldırmıştım. O beni yenmişti, evet yenmişti. En büyük düşmanımın önünde diz çökmüştüm. Yüzüme yaralar açmıştı ve öldüreceği sırada Makpha beni kurtarmıştı. Sonra Naresh ölmüştü ama izleri bendeydi. Yüzüme bakmaktan nefret eder hale gelmiştim. Her baktığımda aklıma yenilgim ve ölen kızım geliyordu. Onu koruyamamış olmaktan nefret ediyordum. Zavallı kızım!

Geçen süre boyunca güçleneceğimi düşünüyordum. Evet, Naresh ölümüyle beraber ardında bıraktığı kişi Sandhya olmuştu. Onu varisi yapmıştı. Tecrübesiz değildi ama doğmadığı toprakları zor yönetir diye aklımdan geçmedi değildi. Fakat Sandhya şaşırtmıştı. Evet, gelen raporlara göre toparlanması kısa sürede olmuştu ve daha güçlülerdi. Biz ise yerimizde saymıştık. Evet, çok şaşırtıcıydı değil mi? Uğursuzluk muydu bilmiyordum. Belki de Naresh'in laneti üzerimizdeydi. Makpha onun yanmış cesedini parçalatmıştı. 3 erkek cesedini görmüştüm ve yanmışlardı! Ne korkunç bir manzaraydı. Fakat Makpha için değildi. Cesetleri gördüğünde soğuktu ve parçalayın, farklı yerlere gömün emri verdiğinde dehşete düşmüştüm. Ondaki kin beni artık ürkütüyordu. Bu kinin sonumuz olmasından korkuyordum.

Kapım tıklandığında aynayı bıraktım ve gel dedim. Çalışma odama gelen düşünceli bir şekilde olan Enıtken ile üvey ablam Ezna idi. Enıtken elindeki kağıtları önüme bırakmıştı. Yazılanları okuyunca canım daha çok sıkılmıştı. 3 yıldır yerinde saymamızın nedeni karşımdaydı!

"Hala bu Pers Denizi'ndeki ne olduğu belirsiz korsanlar sorununu çözemedik mi? Tanrıça aşkına! Bu adamların derdi ne? Ne Sashibaililer, ne de Medaratlılar ama iki ülkeye verdikleri zarar ortada." dedim öfkeyle. 3 yıldır Pers Denizinde ne oldukları belirsiz korsanlar vardı. Ne biz çözebilmiştik ne de Sandhya çözebilmişti. Korsanlar ikili oynuyorlardı. Sashibai'ye zarar veriyorlardı ama bize daha çok zarar veriyorlardı.

Enıtken "İşin kötü tarafı Dar Denizi'de ele geçirdiler, Asenath! Kuzeylilerle iletişimimizin kesildiği artık kesin. Oradan gelecek olan malları her seferinde yağmaladılar."

Ezna "Köleleri de bizlere kışkırttılar ve ufak ufak köle isyanlarımız her zaman olduğu gibi varlar. Kölelere sağladıkları imkanlar şaşırtıcı."

"Acaba Sashibai'nin oyunu mu diye düşünmeden edemiyorum. Vilraj böyle oyunlar oynayabilir mi?" dedim ve Enıtken güldü.

Enıtken "Bence Kaptan Vilraj'ın ötesinde bir durum. Neden böyle bir oyun oynayacak ise eşinin Ezdae Korsanları'nı dağıtma ihtiyacı duydu? Üstelik Astena Korsanları'nı da zayıflatan bir korsan grubu. Bence Kaptan Vilraj bu kadar deli değil." dedi ve gözlerimi devirdim.

"Bilmiyorum! Tek bildiğim bu ne oldukları belirsiz, kendilerine Chaaya diyen korsan grubundan nefret ettiğim. Sashibai'yi sevmiyor ama bizi hiç sevmiyor! Belki de amaçları iki ülkeyi de ele geçirmektir." dedim sinirle.

Ezna "Bir onlar eksikti." dedi ve Enıtken gözlerini kısmıştı. Sürmeli bakışlarında derin düşünceler vardı.

"Ne oldu?"

"Chaaya kelimesini düşünüyordum. Sanki hem Mederat dilinden hem de Sashibai dilinden esinlenilmiş gibi. Bizde Chhaaya'ya benziyor, Sashibai için ise Khaaye."

"Sonuca gelir misin?" dedim sabırsızca.

"Gölge! İki benzer kelimenin ortak anlamı gölge, kuzenim. Bu korsanlar da buna göre bir kelime seçmişler ve bu oldukça zekice."

Ezna "Gölge anlamında bu kelimeyi oluşturduklarına emin misin?" dedi kuşkuyla.

"Elbette! Korsanların yüzlerini görenler var mı? Hayır. Hem Sashibai'ye engeller, hem de bize engeller tabii bize daha çok engeller orası ayrı bir mevzu. Amaçlarının ne olduğu ise bir gölgenin içinde saklı. Kendisini bir gölge gibi gösteren bir liderleri var ve tebrik etmeliyim ki, başarılı birisi. Her iki ülkenin canını sıkıyor."

"Gölge adam." diye mırıldandım ve aklıma o tatsız rüya gelmişti. Beyaz savaşçıyı destekleyen gölge! Beyaz savaşçıdan koparılan veya ölen birisiydi. Savaşçıya büyük bir güç verecekti.

"Kuzen, neden düşüncelere daldın?" dedi ve ona baktım.

"Chaaya Korsanları veya Gölge Korsanları. Bundan hiç hoşlanmadım, Enıtken ve görüyorum ki dediklerinde haklısın. Bu korsanları lideri oldukça zeki. Her iki ülkeye olan düşmanlığını göstermek için başarılı bir isim seçmiş."

Ezna "Gölge kelimesini buldun ama amacını çözmek lazım. Bu korsanlar ne istiyor? Amaçları ne?"

Enıtken "Bilmiyorum! Bir gölge gibi kendilerini saklıyorlar. Bu zamana kadar yaptıklarına bakarsak hiçbir şey anlamış değilim. Tam Sashibai tarafındalar diyorum o zaman Sashibai'ye zarar veriyorlar."

"Bize verdikleri zararlardan daha az zarar verdiler, Enıtken. Bize neler yaptılar, hatırlar mısın? Kendi denizcilerimizin köklerini kazıdılar, deniz ticaretimizi öldürdüler, köle ticaretimizi yok etme noktasına getirdiler! O önemsiz kölelerin, önemsiz isyanlarına yardımcı oldular." dedim öfkeyle.

"Aynı korsanların yardımıyla Zazade ve Gomzae'yi kaybetmememizi sağladılar. Biliyorsun o Sashibai toprakları hala bizde."

Ezna "Bizde olsa ne fayda! İnsanlar uğraştırıyor. Chaaya Korsanları sayesinde hiçbir Sashibaili köle olmadı." dedi soğukça.

"Chaaya Korsanları! Sashibai ile işim bitsin ilk işim onlarla savaşmak olacak." dedim öfkeyle.

Enıtken "Tamamen bizden yana olsalardı, harika olurdu. Kısa sürede böyle güçlenen bir korsan grubu görmedim. Bence baştaki kişi her kimse savaşlardan ve yönetmekten çok iyi anlıyor."

"Yönetmekten ve savaşlardan çok iyi olanların sonlarını gördük, Enıtken! Mesela Naresh. Onun sonunu hatırlar mısın?" dedim alaycı bir şekilde ve Enıtken ürperdi.

"Tanrıça Parsmet'in ne kadar zalim olduğunu gördük. Kendisine inanan birisi için çok kötü bir son vermiş. Naresh'in ruhu sonsuza dek azap çekiyor olmalı."

Ezna "Bahtsız bir adam açıkçası ve zavallı Banuşah Sandhya. Eşinin doğru düzgün bir mezarı bile yok. Bu ona acı veriyor olmalı." dedi üzgün bir şekilde.

"Banuşah Sandhya! Naresh'in ölümüyle kaderi bir kez daha değişti. Prenses olarak başladı, Baş Habiria, Şahbanu ve şimdi de Sashibai'nin ilk kadın hükümdarı Banuşah Sandhya oldu." dedim düşünceli bir sesle.

Enıtken "Evet, en güçlü  unvanıyla ölecek. Çok tatlı, değil mi?" dedi alaycı bir şekilde.

"Ölünce o çok sevdiği Naresh'e kavuşmuş olacak. Tabii yanmış halinden onu tanıma fırsatı olabilir mi, emin değilim." dedim gülümseyerek.

Ezna "Yine de Şah ve yanındakilerin olduğundan emin miyiz?"

"Elbette! Naresh'in tüm giysileri, hançerleri ve yüzükleri yanmış bir cesette çıktı. Üstelik boy ve görünüm olarak uyuyordu. Sadece çok yanmış bir cesetti." dedim ve ürperdim.

"İçimi huzursuz eden bir şey bu. Keşke Kral Makpha orayı yaktırmasaydı ve Şah'ın ölüsünü görebilseydik."

Enıtken "Kral Makpha'nın nefreti meşhur oldu. İnsanlar artık biribirlerine beddua ederken Kral'ın nefreti seni bulsun diyor. Bence de Makpha orayı yaktırmamalıydı."

"Makpha'nın orayı yaktırma nedeni, kardeşinin ona ihaneti olmuş. Öfkeyle alınan bir karar bu. Zanay denilen çocuk Naresh'i itmiş ve Mithra Zanay'ın tarafına geçmiş. Makpha'ya Naresh'i savunmuş ve Zanay ile ikisinin oradan ayağı kayıp, yuvarlanmışlar. Gerçi Makpha Zanay'ın bilerek oradan Mithra ile kendisini attığını söylüyor. Naresh'i kurtarmak için bunu yaptığını anlayınca Makpha'da oradan kurtulmamaları için yaktırıyor." dedim.

"Peki cesetler başkasının cesedi olabilir mi?" dedi düşünceli bir şekilde ve derin bir nefes aldım.

"Bilmiyorum! Hiçbir şey bilmiyorum. Görünen ne ise o, Enıtken." dedim sertçe.

Ezna "Şah Naresh ve yanındakiler yaşıyor olsaydı mutlaka dönerlerdi. Dönmemeleri için bir sebepleri var mı?"

"Sana katılıyorum. Naresh yaşıyor ve beni öldürmüyor, geri gelmiyor. Çok komik olurdu!" dedim gülerek.

Enıtken "Öldüğüne inanmak en güzeli olacak. Çünkü yaşıyor ise neden geri gelmedi sorusuna cevabımız yok. Yaşıyor ise mutlaka geri dönmeliydi. Yaşananların intikamını almak için bunu yapmalıydı."

"Öldüğü bu kadar kesin iken yaşadığını düşünmek komik. Zavallı Şah Naresh! Bedeni paramparça oldu ve hükmettiği ateş onu yaktı. Sıra o çok sevdiği Sandhya'sında olacak. Belki de Sandhya'yı da boğmalıyız ne dersiniz? Ateş ve su gibilerdi sonuçta."

Ezna "Bence ölülerden daha çok yaşayanlara bakmalıyız. Naresh öldü ve arkamızda kaldı. Sandhya ve şu Chaaya Korsanları çok daha önemli." dedi sertçe.

"Haklısın, çok haklısın." dedim ve arkama yaslandım. Başka konular hakkında konuşmuştuk. Ardından yanlarından ayrılmıştım. Hazırlanmam lazımdı.

Akşam yemeği yerine büyük bir ziyafet vardı. Medarat halkı eğlenmeyi seviyordu ve moral için gerekliydi. Özenle hazırlanmıştım. Siyah altın zincirden askıları olan bir elbise giymiştim. Bacağımın iki yanından derin yırtmaçları vardı. Etek kısmı şeffaftı. Belimde kalın altın kemerim vardı. Siyah saçlarıma altın boncuklar takılmıştı ve yılan tacımı takmıştım. Kalın iki altın bileziğimi de taktıktan sonra makyajım yapılmıştı.  İşte hazırdım.

Makpha'da hazırdı. Onunla beraber ziyafet alanına gelmiştim. Yerimize geçmiştik ve yemek başlamıştı. Sohbetler, şaraplar, danslar ve müzikler! Oldukça güzeldi. Kusursuz bir ortamdı. İnsanlarımın neşe içinde olmasından dolayı memnundum. Çocuklarımda mutluydu. Lyersa kendi sevgilileriyle dans ederken Numgal bizlerleydi. Onların mutluluğu da benim için çok önemliydi. Tamrea'yı kaybetmiş olabilirdim ama diğer evlatlarım yaşıyordu. Onlarla hayata devam etmek daha önemli olmuştu.

Makpha'ya baktığımda ise oldukça keyifliydi. Altın tozlu şarabı içerken yanındakilerle derin bir sohbet içindeydi. Naresh'in ölümüden sonra daha rahattı. Evet! Hayatının bir amacını gerçekleştirmişti ama en büyük amacı olan Sandhya için daha çok sabır gösteriyordu. Nefretinin boyutu korkunçtu. Fakat onu acı çekerken de görmüştüm. Tamrea'nın cenaze töreninde kızımızı asla lahide yerleştirmek istememişti. Çok ağlamıştı, çok acı çekmişti.

Bir asker yanıma gelmiş ve kulağıma bir şeyler fısıldamıştı. Duyduğum an gözlerim iri iri olmuş ve askerin elindeki kağıdı almıştım. Askere gitmesine dair emir verdikten sonra ruloyu açmıştım. Makpha bana bakmıştı.

Makpha "Ne oldu, sevgilim?" dedi merakla.

"Chaaya Korsanları'nın lideri yazılı bir mektup göndermiş. Köleleri kışkırtan başka bir yazı ama bizlere yönelik olduğu söyleniyor." dedim sertçe.

Enıtken "Oku ve öğrenelim." dedi ve yazıyı okumaya başladım.

"Medarat'ın Bahtsız, Özgürlüğe Hasret İnsanları!

Ben Chaaya Korsanları'nın Lideri Yaduveer. Biliyorum beni görmediniz, sesimi duymadınız ama yazdıklarımla aranızdayım. Belki Sashibaili bir öğretmenim, belki de Medaratlı özgürlüğünü kazanmış birisiyim. Hakkımda çıkanları duydukça gülüyorum. Ben kimim? Bunun bir önemi yok. Şunu bilin. Ben amaçları uğruna ölebilecek bir gölgeyim. Damarlarımda tutkuyla amacıma adım adım yaklaşıyorum. Gölgemin bir nefesi bile başınızdaki hükümdarları nasıl korkuttuğunu biliyorum.

Bugün Kainndarei'deki 1500 köleyi daha serbest bıraktım. Basit korsan değilim, özgürlükler için bir savaşçıyım. Kraliçe Asenath ve Kral Makpha beni anlıyor olmalılar. Zira kendileri Sashibai için hayaller kuran savaşçılar değil mi? Özellikle Kral Makpha'nın özgürlük anlayışına hayranım. Kendisi yeterince Efendi Ateş'in Oğlu olduğunu kanıtlıyor. Düşmanlarına olan acımasızlığı ise dillerden düşmüyor. En büyük düşmanının ölüsünü parçalattı, kız kardeşinin kanlı göz yaşları dökmesine sebep oldu. Kral Makpha'yı tebrik ediyorum. Sayenizde güçlendim ve hayalim olan korsanlığa başladım. Sizin Şah Naresh'i yakmanız benim denizlerdeki hükmümün başlangıcı oldu. Kölelerin özgürlük umudu oldum. Köle dostlarım için savaşmaya başladım.

Kraliçe Asenath, bana kızıyor musunuz? Aynaya her baktığınızda ne görüyorsunuz? O güzelliğinize ne oldu? Çölü yansıtan yüzünüz parçalanmış ve bana olan öfkenizle o yüz ifadesi kimbilir ne oluyor? Şah Naresh gibi konuştum sanırım. Komik geldi açıkçası ama ortak düşünceler bence. Aynaya her baktığınızda ne düşündüğünüzü çözmek için Şah Naresh olmamak lazım.

Açıkçası böyle yazıları sadece sizler için yazmıyorum. Sashibai halkı içinde yazıyorum. Sonuç olarak yazılarım her iki ülke tarafından oldukça ilgi görüyor. Her iki halk için umut oluyorum. Her iki tarafın hükümdarlarından şaşırtıcı bir şekilde Banuşah Sandhya yazılarımı takdir ettiğini duyuyorum. Ona verdiğim zararlara rağmen saygı duyması onun yüce gönüllüğünü gösterir.Fakat Kraliçe Asenath ve Kral Makpha bana saygı duymuyor. Beni çok üzüyorsunuz. Sayemde Zazada ve Gomzae ellerinizde iken neden nankörce davranıyorsunuz? Kalbimi kırdığınız bir gerçek. Oysa sizlerle dost olabileceğimi umuyordum. Görüyorsunuz Medarat halkı! Hükümdarlarınız oldukça nankör ve kibirlerinden körler.

Medarat Halkı! Kölelik zincirleriniz çıkabilir, özgürlük yaşayabilirsiniz. Her insan eşittir. Kadın veya erkek fark etmez. Üstün halk yok, farkında mısınız? Üstün bir halk var ise neden bu halk tüm topraklara sahip değil. Bunu düşünün ve yanıt verin.

Şunu bilsin ki, ben durmayacağım ve durdurulmayacağım. Üstelik şunu  da ilan etmem etmek istiyorum. Sashibai Medarat savaşı yakın. Sashibai sınırına askerler yerleştirirken sizler oturup, şarap için. Ben bu savaşta gayet uslu duracağım zaten yapacağımı yaptım diyorum. Üstelik bu savaşta Sashibai'nin tarafındayım. Gölgeyi ışık dağıtır ama buna rağmen ben ışığın yanındayım. Işıkla kurtuluşa ereceksiniz, Medaratlılar! Bırakın ışık, topraklarınıza yayılsın. Çöl ve buzun hükmü sona erirken neden ışığı kucaklamıyorsunuz? Bırakın ışık hükmünde kurtuluşa erin. Nefret ve kin ile hiçbir hüküm süremez ama  bilgelik hüküm sürebilir. Bunu bilin, bunu görün ve bunu hissedin.

Ben Chaaya Korsanları'nın Lideri Yaduveer!" 

Elimdeki kağıdı hemen bir top haline getirmiştim. Karşımdaki kişinin küstahlığı sinirlerimi bozuyordu. Ellerim titriyordu. Küstahlık ve kibir! Bu yazının sahibi her kimse ölecekti. Küstahlığının bedeli aptallık olacaktı. Acı olacaktı. Çok acı! Naresh bile karşımda böyle alaycı olmamıştı. Tanrıçam! Şu an bu Yaduveer'i görsem parçalardım.

Makpha "Anlaşılan bir haddini bilmez ile karşı karşıyayız." dedi soğukça.

"Canını alacağım onun! Bu ne küstahlık." dedim öfkeyle.

"Naresh sandım bir yerinde ama Naresh bu kadar aptal değildi. Düşmanlarına saygı gösterirdi."

Numgal "Sonuç olarak aptallığının bedelini ödemiş olacak, değil mi ? Düşmanlarımızın sonu hep bu oldu anne. Kendin bizzat anlattın. Şah Naresh aptallığının bedelini ödemedi mi?"

"Oğlumuz haklı, Asenath. Bu serseri korsan canını sıkmamalı."

"Farkında mısın? Dış ticaretimiz çöktü, denizlerdeki hakimiyetimiz sona erdi." dedim öfkeyle.

Numgal "Bu hakimiyeti Sashibai'ye de kaptırmadık. Ödünç verdiğimizi düşün. Üstelik alt tarafı bir korsan. Kolayca satın alınabilir. Medarat her daim zengindir."

"Dediği gibi Sashibai sınırlarına askerler yığıyor ise bu hiç iyi değil! Savaşa hazır değiliz."

Makpha "Onlarda savaşa hazır değil iken karşımıza çıkmışlardı. Çok tuhaf bir kader oyunu gibi değil mi?" dedi düşünceli bir şekilde.

"Onlar istedikleri kadar güçlü olsunlar, umurumda değil. Sandhya ölecek, benim tek bildiğim bu. Sıkıldım bundan. Yeter! Çok uzadı bu savaş durumu." dedim umursamazca.

"Bence de uzadı. Ghunda'yı gezmek için sabırsızım." dedi gülerek.

Numgal "Tanrıçamız bizden yana olacak ve onları bir kez daha dağıtacağız." dedi ve sohbetin konusu değişti.

Gece odamda iken takılarımı çıkarmış, geceliğimi giymiştim. Son bir defa buruşturmuş olduğum kağıda baktım. Yazısını daha önce görmediğimden emindim. Farklı bir insandı. Farklı bir insanın düşünceleri ile karşı karşıyaydım. İtiraf etmeliydim ki, bir ara acaba Naresh mi diye düşünmeden edememiştim. Çünkü yüzüme baktığımda hissettiklerimi bir tek onun gibi kudretli bir hükümdar anlayabilirdi. Fakat sonradan küstalığını gösterince Naresh bu kadar seviyesizleşemez ve bu kadar saklanması için bir sebebi yok demiştim. Farklı birisiydi, kesinlikle farklıydı. Chaaya Korsanları'nın Lideri Yaduveer farklı birisiydi. O zaman neden aklıma Naresh geliyordu? Naresh ölmüştü ama yanmış ruhu aramızdaydı.

Makpha'nın yanına yatmıştım ve o da beni kollarının arasına almıştı. Saçlarımdan öpmüştü ve rahatlamıştım. Onun bana olan aşkına güvenmesem bu nefret dolu adamı yanımda tutmazdım. Bana olan aşkıyla savaşıyordu ama nefretiyle düşmanlarının ölümü oluyordu. Makpha duygularını güçlü yaşayan bir adam olmuştu. Aşkta ve nefrette bunu göstermişti. Siyah gözlerine baktığımda düşünceliydi. Bana bakmıştı ve ona gülümsedim. Yıllardır yanımda olan bu adamı sevmekten, onunla olmaktan asla vazgeçmemiştim. O bendim, ben oydum. Bunu bilerek yan yanaydık. Ölümde de bu olacaktı.

Makpha "Sevgilim, bir şey mi oldu?"

"Hiç! Seni ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha anladım, Makpha." dedim ve alnımdan öptü.

"Bende seni seviyorum, aşkım. Seninle kendimi buldum ve seninle kendimi kaybedebilirim."

"Beni kaybetmekten korkuyor musun? Ben çok korkuyorum. Kaç yaşına geldim ama gerçek bu." diye mırıldandım ve güldü.

"Elbette korkuyorum! Mesela 3 yıl önceki savaşta o pislik Naresh'in hançeri ile seni öldüreceği anda ne yapacağımı bilemedim. Hemen kırbacımla onu sürükledim ve sana yaptığının bedelini ödettim. Ayrıca farkında olmadan güzel kızımızın intikamını da almış oldum."

"Sence Sandhya ile olan savaşımızda da birbirimizi kaybeder miyiz?" diye fısıldadım.

"Asla! Ben her daim seninle olacağım çöl güneşim. Senin yerin benim yanım olduğu gibi, benim yerim ise senin yanındır. Sen olmadan hayata devam etmek anlamsız."

"Gerçekten mi?" dedim şaşkınca.

"Evet, nefret dolu bir adam gibi gözükebilirim ama sevdiğim zaman çok seviyorum. Ben o Sandhya gibi devam edemem."

"Ah, Makpha! Aşkın gücü bence oldukça zehirli. Ya yaşatır ya da öldürür."

"Buna katılıyorum." dedi sessizce.

"Sence Chaaya Korsanları'nın Lideri kim? Yeni birisi mi?" dedim merakla.

"Açıkçası Naresh'in ölüsünü görmesem, gözlerimin önünde yuvarlanmadığını, onu kılıcımla yaralamadığımı bilmesem Naresh mi diye düşünürdüm. Tabii onun biraz daha küstah hali. Fakat Naresh öldü. Üstelik Naresh saklanacak bir karakter değil, sabırsız ve atak birisiydi."

"Chaaya Korsanları'nın bizden olmasını isterdim. Ne Medaratlılar, ne de Sashibaililer. Gerçi şu an Sashibai tarafındayız diye bildirileri var."

"Sashibai'ye zarar verdiler ama onların tarafındalar. Çok ilginç değil mi? Madem bu savaşta onların yanındasın neden zarar verdin? Açık açık kendini göster değil mi? Menfaatleri uğruna çalışıyorlar."

"Kesinlikle! Bize zarar verdiler ama Sashibai sınırımızı korudular, Sashibai Korsanları yola geldiler. Çok düşündürücü." diye mırıldandım.

"Naresh olsaydı böyle davranmazdı. Kendisine zarar vermezdi. O korsanın kafası karışık." dedi ve esnedim.

"Kesinlikle aşkım! Artık uyuyalım, değil mi?" dedim ve ona sarılarak uyudum.

Uykumda bir kez daha beyaz savaşçıyı ve gölgesini görmüştüm. Yine aynı sona sahip olmuştum ve bağırarak uyanmıştım. Uzun zamandır görmediğim bu kabusu yine görmek benim hoşuma gelmiyordu. Bu kabusun anlamı çıkmamıştı, olmamıştı. Naresh karşımda siyah zırhla çıkmış ve ölmüştü. Sandhya ise savaştan ne anlayacaktı ki? Kendimi bu konuyla sıkmak anlamsız ve gereksizdi. Savaş bizim için çok rahat bir savaş olacaktı. Ülkemdeki sıkıntılara rağmen oldukça rahat olacaktı. Buna inanıyordum. Tanrıça Ancakhmona benimleydi. Onun gücüyle Sashibai'yi ve Parsmet yenecektik.

Toplantılardan sonra Makpha'nın odasındaydık. Beraber ordunun durumunu inceliyorduk. Kölelerin ufak ve önemsiz isyanlarını bastırmak orduyu yorsa bile yine de gücümüz yerindeydi. Fakat orduya gerekli bütçeyi ayırabileceğimden şüphe duyuyordum. Üretim vardı ama dışarıyla bağlantımız kesilmişti. Kazancımız düşmüştü ve ekonomik olarak zayıftık. Şanslı olduğum konu zenginliğimizdi aksi takdirde başa çıkamazdık. Fakat bir savaş uğruna tüm zenginliğimi oraya yatırmak istemiyordum. Makpha bana katılıyordu. Halkıma ağır vergiler kesmekte istemediğim açıktı. Çıkmazda olmaktan nefret ediyordum ve bir kez daha Chaaya Liderine lanetler olsundu. Gölgeler içinde saklanarak işimi bozuyordu.

Kapı tıklandı ve gel sesimle içeriye Lyersa ile Enıtken girmişti. Lyersa beyaz, ince askıları olan düz bir elbiseyle karşımdaydı. Siyah saçlarını toplatmıştı ve altın bir halka başındaydı. Sürmeli gözlerinde derin bir endişe vardı. Enıtken ise tedirgindi. Oturmuşlardı ve ikisi de birbirine baktı.

Makpha "Ne oldu?" dedi sakin bir sesle.

Enıtken "Sakin olmanızı istiyorum." dedi sakin bir sesle.

"Açıkla, Enıtken." dedim sabırsızca.

Lyersa "Anne, Zazada ve Gomzae'yi kaybettik. Banuşah Sandhya'nın öncülüğündeki baskınla valilerimiz öldürülmüş ve mızraklara bastırılan başları bizlere gönderilmiş." dedi ve gözlerim iri iri oldu.

"Ne?" diye bağırdım.

Makpha "Bu nasıl olur?" dedi sertçe.

Enıtken "Banuşah bizim adımıza sahte mektuplarla valileri kandırmış ve ordularımızı göndermiş. Yazılan sahte mektuplarda  şehirlerdeki askerlerin derhal tutuklanması, onların hain olduğu ve yeni ordunun geldiği yazılıymış. Valiler ise mektupların altında sizlerin  mühürleri olunca sorgulamamışlar ve askerleri tutuklamışlar.  Savunmasız şehirleri Banuşah Sandhya kolayca almış oldu, üstelik tüm ordusuyla bunu yapmamış. Her şey yoluna girdiği zaman ise valilerin başlarını ve askerlerimizi sefil bir halde gönderdiler." 

Lyersa "Banuşah Sandhya'nın zekasına hayran kalmamak elimde değil. Sizlerin mühürlerini taklit etmesi, sahte mektuplarla valileri kandırması takdir edilesi." dedi sakin bir sesle.

Makpha "Mektuplardaki mühürleri nasıl elde ettiği açık. Sashibai'ye göndermiş olduğumuz mektuplar!" dedi öfkeyle.

"Bunu ondan beklemezdim. Enıtken, o toprakları geri almamız mümkün değil mi?" dedim.

Enıtken "Üzgünüm, çok üzgünüm Asenath. Bölgedeki halk Banuşah Sandhya'yı görünce bizim şansımızı yitirmiş olduk."

"Onları özgür bıraktım, köle yapmadım! Nankörler." diye bağırdım.

Lyersa "Anneciğim, sakin ol. Öfkeni savaş meydanlarında göster. Banuşah sinsice ilerlemiş olabilir ama savaş meydanlarında sinsilik işe yaramış."

Makpha "Tebrik etmeliyim ki, savaş stratejilerinde oldukça başarılı. Sahte mektuplarla kaybettiği toprakları geri aldı. Üstelik bunu tüm ordusunun gücüyle yapmadı." dedi düşünceli bir şekilde ve şaşırdım. Sandhya'yı övmüştü.

"Beni şaşırtıyorsun, sevgilim." dedim.

"Düşmanımızın kendisini kanıtlamasından memnunum. Sandhya'nın başka nasıl stratejileri var merak ediyorum. Naresh'in ona güzel şeyler öğrettiği belli. Ölü Şah, onunla gurur duymalı."

Enıtken "Bundan sonra ne olacak? Karşımızda savaş stratejileri yapabilen bir hükümdar var. Bununla nasıl baş edeceksiniz?"

"Onun bu ufak hilelerine düşecek değilim! Karşımda yok olmaya o da mahkum! Ne Sandhya beni durdurabilecek ne de Chaaya Korsanları. Sonunda düşmanlarım bana diz çökecek." dedim bağırarak.

Makpha "Çöl Kraliçesini duydun. Bundan sonra yapmamız gereken hızla hazırlanmak. Zazada ve Gomzae kaybettik ama yakında Sashibai topraklarının hepsi bizim olacak. Sandhya bırakın  şimdilik zafer kazandığını düşünsün. Bu savaş düşündüğümden daha zevkli olacak." dedi gülümsedi. Siyah gözlerinde yanan ateş korkunçtu.

Savaş geliyordu ve düşmanımız kolay olmayacağını göstermişti. Eh, istediği kadar zor olsundu. İstediği kadar stratejiler yapsındı. Benim karşımda hiçbir şansı yoktu. Güçlüydüm, güçlüydük. Sandhya ise tekti, yapayalnızdı. Yenilecekti, ezilecekti. Naresh gibi tek başına ölecekti. Ben ise Makpha ile hükmedecektim. Sonunda kaderimi yaşayacaktım. Beyazlar içindeki savaşçının ve gölgenin karşımda şansı yoktu.

Enıtken

Makpha

♥Chaaya Korsanları hakkında düşünceleriniz ne? Amaçları ne olabilir?

♥Chaaya Korsanları'nın Lideri'nin mektubu hakkında düşünceleriniz ne?

♥Sizce gerçekten Chaaya Korsanları Sashibai'yi mi destekliyor yoksa oyun mudur?

♥Asenath-Makpha çifti hakkında ne düşünüyorsunuz? Baştan bu bölüme kadar onlar hakkında ne dersiniz?

♥Sandhya'nın bu stratejisini ondan bekler miydiniz? Bu onu tehlikeli yapıyor mu? Sizce daha nasıl şeyler yapabilir?

Bir dahaki bölüm Sandhya'nın bölümü.Sevgilerle!

Seguir leyendo

También te gustarán

VAZİFE Por ALGON

Ficción histórica

13.9K 769 31
Osman bey Alaeddine vazife vermişdir. Ama bu vazife onların planladığı gibi olmaz ve başka kötü şeyler olur
algon Por algon

Ficción histórica

27.2K 1K 33
Algonsuz hayat hayat mıdır lov -Segiii
336K 3.9K 4
-TAMAMLANDI- Çocukluktan beridir sevdiği amcasının oğlu Ali ile evlenen Süreyya, düğün bittikten sonra hayallerini kurduğu eve eşi ile birlikte girer...
2.6M 140K 63
Dünyada minimuma inen insan sayısı beş vampir krallığını büyük bir kriz ve kuraklığa sürüklemiştir. Artık krallar daha vahşi ve kontrol edilemez duru...