Ateşin Kurbanı

Od Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... Více

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Şahbanu Anjali♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Kristal Oyunlar❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Karşılıklı İhanet❦
Delinin Yıldızı❦
Kendini Öldürmek❦
Şahbanu Acısı❦
Benim Hükmüm ❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Ateşin ve Suyun Uyumu❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
Savaşçı Kalbi♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Güneş'in Kızı♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Gölge ile Savaşçı♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Tehlikeli Delilik♥

1.3K 111 178
Od Elizabethstark1

Bölümü yorumlamayı ve oylamayı unutmayınız!

Aşağıda Zanay, Chamsha, Matsyana, Rachna  var.

Bölüm Şarkısı: Blackbear - idfc

Yayımlanma Tarihi:13.01.2019 (00:04)

İyi Okumalar!

Sashibai  Şahlığı - Ghunda - Kılıç Sarayı

Saorah

Önümde hedef tahtam vardı. Ok yay talimi yapıyordum. Yan tarafımda ise Matsyana ve Chamsha kılıç dövüşü yapıyorlardı. Chamsha, Matsyana'dan yeni taktikler öğrenmek için hevesliydi. Matsyana ise ona öğretiyordu. Onlara bir süre katılmış daha sonra düşünmek için ok atmaya başlamıştım. Yadraj abimin dün dediklerini düşünüyordum. Lajit'in pis oyunlar içinde olduğunu ve tehlikede olabileceğimi demişti. Bu kanıya nereden varmıştı çünkü Lajit benimle uğraşmaya bayılırdı. Yoluma hep bir diken gibi çıkardı. Belki bu sefer pis oyunları benim üzerimde değildi ama tedbirli olmak gerekiyordu.

Peki Lajit ne planlıyordu? Benimle beraber kimi düşürmeyi planlıyordu? Chamsha olabilir miydi? Evet, olabilirdi. Sonuçta o da veliaht adayıydı ve Lajit asla onu onaylamazdı. Fakat Lajit'in Chamsha ile bir sorunu yoktu. İkisi birbirlerine normal davranıyordu. Yadraj abim olabilir miydi? İkisinin arasında soğuk bir gerginlik vardı. Ayrıca Yadraj abim çocukluktan beri Devilal abimin önüne geçiyordu. Belki Lajit bu duruma müdahale etmek isteyebilirdi. Hem beni hem de onu gözden düşererek mükemmel bir iş ortaya çıkarmış olurdu. Yine de içime bu da sinmemişti. Başka birisi olmalıydı diyordu içimden bir ses. Benimle beraber kim tehlikedeydi?

Son okumu attığımda bir alkış sesi gelmişti. Sol tarafta Zanay beni alkışlıyordu.Siyah pantolonu, beyaz gömleği ve lacivert yeleği vardı. Kılıcı ve hançerleri belindeydi. Saçları oldukça düzgündü ve annesini anımsatan sıcak kahverengi gözleri ise bendeydi. Ona gülümsemiştim ve yanıma gelmişti.

Zanay "Ok atmayı seviyorsun demek ki." dedi ve omzumu silktim.

"Kılıçta kullanırım ama ok atmanın yeri benim için ayrı. Ne zaman kabuğuma çekilmek, düşünmek istesem ok atarım." dedim ve yayımı boşalan ok sandığımın içine bıraktım.

"Ne düşünüyordun?"

"Bir şeyler düşünüyordum." dedim ve omzumu silktim.

"Bana demediğine göre oldukça önemli ve özel olmalı. Neyse yakında diyeceğini umuyorum." dedi ve güldüm.

"Neden sana demek zorundaymışım? Ne sen beni tamamen tanıyorsun, ne de ben seni tamamen tanıyorum. Bu sarayda öğrendiğim bir şey varsa her şeyini herkesle paylaşmaman gerektiğidir. Bunu öğren." dedim alaycı bir şekilde ama o karşımda ciddiydi.

"Çünkü ben sana her şeyimi diyorum, Saorah. Bu büyük bir hata olacak olsa bile umurumda değil." dedi ve ben bir şey diyememiştim. Bu kadar açık olması beni şaşırtıyordu ve ne yapacağımı bilememe sebepti. Çünkü nasıl davranacağını tahmin edemiyordum. Her an, her  şekil olabilirdi.

Ah diye gelen sesle arkama döndüğümde Chamsha düşmüştü ve Matsyana ona gülüyordu. Chamsha'nın ona pis pis bakmasına aldırmıyordu. Yadraj abimde oradaydı, ne zaman gelmişti ki? O da Chamsha'ya gülünce Chamsha daha da öfkelenmişe benziyordu. Yanlarına gittiğimde ise Chamsha'yı kaldırdım ve o da üstündeki tozları silkelemişti. Yeşil gözleri abime ve Matsyana'ya sinirle bakıyordu.

Chamsha "Gülmeyin!" dedi sinirle.

Matsyana "Elimde değil, Chamsha. Çok kötü poponun üstüne düştün." dedi gülerek.

"Hile yaptın ve düşmemi sağladın." dedi bağırarak ama Matsyana omzunu silkti.

"Bir korsanla dövüşüyordun, farkında mısın? Karşında bir asker yoktu. Her türlü hileyi yapabilecek bir korsan vardı." dedi ve Zanay ikizinin yanına gelmişti.

Abim "Chamsha kızmaktan vazgeç. Güzel bir hile öğrenmiş olduğunu düşün. Bunu asla unutmazsın."

Chamsha "Evet, asla unutacağımı sanmıyorum." diye homurdandı.

"Chamsha! Daha fazla kızma artık. Onunla dövüşmekte isteyen, bir şeyler öğrenmek isteyen sendin ve neden somurtuyorsun? Çocuk gibi davranma." dedim ve beni umursamadı.

Matsyana "Ablan haklı, hadi devam edelim mi yoksa küçük kızlar gibi mızmızlanacak mısın? Ah, küçük şahtenin canını fazla mı acıttım?" dedi ve Chamsha tahta kılıcının sapını sımsıkı tuttu.

Chamsha "Asla pes etmem! Huyum değildir."

"Bunu sevdim!" dedi hırsla.

Abim "Chamsha kalçasının acısı dinesiye kadar benimle dövüşmeni isterim." dedi ve Matsyana'nın mavi gözleri abimdeydi. Bu sefer o gözlerde daha da hırslanma ve heves görmüştüm.

"Olabilir. Chamsha nazik poposunun acısı geçerken bende başka popoların canını acıtırım." dedi ve abim güldü.

"Belki de sıradaki sensindir, Matsyana. Chamsha, kardeşim, canını acıtanların canını acıtacağıma emin olabilirsin." dedi kendinden emin bir şekilde ve Chamsha gözleribi devirmişti.

Chamsha "Benim intikamımı almana gerek yok, ben kendim alırdım." dedi ama abim umursamamıştı. Tahta kılıcı almıştı ve kendinden emin bir duruşla Matsyana'ya bakıyordu. Matsyana ise kurnaz bir gülümseme ile onu izliyordu. Chamsha ise abimin yerine geçmişti.

Daha sonra kenara çekilmiştik ve abimle Matsyana'nın dövüşünü izlemeye başlamıştık. İkisi oldukça hırslı, kuralsız ve ateşli dövüşüyorlardı. Matsyana'nın hileleri, abime işlemiyordu. Abimin hileleri de ona işlemiyordu. Oldukça ateşli bir dövüşme diyebilirdim ve sonu gelmedikçe sıkılmaya da başlamıştım. Zanay'ın omzuma dokunmasıyla ona baktım. Kulağıma doğru eğilmişti.

Zanay "Benimle beraber Ghunda'ya gelir misin? Göstermem gereken, konuşmamız gereken şeyler var." diye fısıldadı.

"Harika olur!" diye mırıldandım. Sonuçta artık istediğim gibi saraydan ayrılıp, gezebilirdim. Babamın bunun için sonsuz izni vardı. O, Devilal abim gibi beni baskılamıyordu tersine destekliyordu. Halkın arasına karışmam için sonsuz izni vardı.

Daha sonra oradan ayrılmıştık. O beni beklemek için sarayın dış kapısına gitmişti, ben ise hızla odama geçmiştim. Üstümdekileri çıkarmıştım. Siyah pantolon, omuzlarımı açıkta bırakan koyu kırmızı tunik giymiştim. Belime ise siyah, kalın deri kemer dolamıştım. Kılıcımı ve hançerimi yerleştirdikten sonra bal rengi saçlarımı at kuyruğu yapmıştım.  Yasemin kokumu süründükten sonra hazırdım. Zanay'ın yanına geldiğimde ise beni boydan boya süzmüş ve gülümsemiştim. Güzel görünmeyi, beğeni dolu bakışları seviyordum.

Zanay ile konuşa konuşa Ghunda'nın merkez çarşısına gelmiştik. İnsanlar müşteri çekmeye çalışıyordu. Fiyatları karşılaştırınca normaldi. Bu hafta hatta geçen haftaya göre daha ucuzdu. Buna sevinmiştim. Halk kıtlık çekmiyordu, istediğini istediği gibi alıyordu. Bunu babama desem fena olmazdı.

Zanay ile konuşa konuşa ilerlerken sonunda beni eski bir eve getirmişti. Aslında eskide sayılmazdı. Anahtarı çıkardı ve kilidini açtığında içeri girdik. İçerisi bir tür depo gibiydi. Ayrıca eski koltuklar vardı. Tozdan dolayı öksürmüştüm. İçerisinin havasızlığı beni rahatsız etmişti. Fakat buraya gelme nedenimizi merak ediyordum.

Zanay "Sen burada bekle. Öksürüyorsun, yukarıya çıkma. Ben şimdi geleceğim." dedi ve gitti.

Fare var mı diye çevreme bakarken Zanay koca bir sandıkla gelmişti. Taşırken zorlanıyordu ve sonunda önüme bırakmıştı. Açtığında ise sarı sarı altınlar görmüştüm ve şaşkınlıktan ağzım açılmıştı. Altınlara dokundum ve gerçekti. O ise bilmiş bir şekilde gülümsüyordu.

"Bu ne demek oluyor, Zanay? Biz nereye geldik, neden buradayız, bu ne bana açıklar mısın?" dedim.

Zanay "Biz şu an Arvind'in evindeyiz. Bu ev babama kaldı ve babamda burayı kirli işleri için kullanıyor. Hoş, bende burayı kirli işlerim için kullanıyorum. Mesela önündeki sandık bunun en güzel örneği."

"Bu sandık ne için?" dedim ve altınlara dokunmayı bıraktım. Zanay'ın karşısına dikilmiştim.

"Senin için, Saorah." dedi ve daha da şaşırdım.

"Ne?" dedim ve güldü.

"Evet, senin için Güneş'in Kızı. Bu altınlardan sandık sandık çok var ve hepsi senin tarafından harcanacak."

"Kabul etmem mümkün değil!" dedim sertçe.

"Neden? Bunlara ihtiyacın olacak."

"Benim zaten kendi gelirim var. Bu altınlarla ne yapayım?"  dedim ve gözleri altınlardaydı.

"Şu anki gelirinle halka büyük yardımlar yapamazsın veya olası bir isyanda kendini savunamazsın, kendi ordunu kuramazsın." dedi ve gerildim.

"Düzgün konuş!" dedim sertçe.

"Aslında ne demek istediğimi anladın, Saorah. Ben buraya geldim ve kendimi sana çekilirken buldum. Sana çekildikçe hükümdarımı seçmiş oldum. Sen benim hükümdarım olmalısın."

"Buna kısa sürede karar veremezsin, delilik bu!" dedim ve bir adım bana gelmişti. Yüzü yakınımdaydı. Gözleri gözlerimdeydi. Ben ona inatla bakmaya devam ederken  o da bana inatla bakıyordu.

"Benim babam Vilraj-i Astena ve annem Usha-i Ezdae. Onların deliliği benim kanımda var iken bana akıllı birisi olacağımdan söz edemezsin." dedi ve istemsizce yanaklarım kızarmıştı. Tanrıçam! Kendimi kontrol etmeliydim. Evet, kendimi kontrol etmeliydim. Cesur olmalıydım. Lafımı ona çekinmeden demeliydim.

"Bu sandıkları harcarsam sana borçlanırım ve ben birisine borçlanmayı asla sevmem." dedim ve  omzunu silkti.

"Hükümdar olduğun zaman ödemiş olacaksın. Bu sandıkları biriktirecek değilim. Bir şekilde harcanmalı ve doğru şekilde olmalı."

"Ben bunları nasıl harcarım? Zanay, delinin tekisin." dedim ve daha da yakınıma gelmişti. Bu kadar yakın olmak, bu kadar dibimde olmasından rahatsız değildim. Beni bu şekilde asla sindiremezdi.

"Ben seçimimi yaptım, Saorah. Sende bana verdiğin sözü tut ve hükümdar ol. Bu toprakların senin tarafından yönetilmeye ihtiyacı var." dedi yumuşak bir sesle.

"Veliaht seçilirsem çok güzel olur. Annemleri konuşturmaya çalışıyorum ama olmuyor." dedim ve geri adım attım. Fazla yakınlık iyi şeyleri getirmezdi.

"Veliaht seçilirsen sorun olmaz. Bu sandıklarla halkın kalbini kazanmak için çeşitli şeyler yaparsın ama seçilmezsen sorun olur. Bu altınlarla ordu oluşturulur ve isyan edersin." dedi ve derin bir nefes aldım.

"Tanrıça biliyor ki asla isyanı düşünmedim, annemle babamı üzmek istemem. Fakat arzuladığım taht için savaşmam gerekebilir ve bunun için annemle babamın olmaması lazım."

"Sence seçilir misin? Buna inanıyor musun?"

"Bence ben seçilmeliyim ama bilmiyorum. Annem ve babam bizleri çok seviyorlar  ama veliaht konusunda oldukça gizliler." dedim ve derin bir nefes aldım. Önümde parlayan altınlara baktım. Bir anda gelmişlerdi ve benim için şanstı. Zanay'ın dediği gibi kullanacaktım.

"Neyse varis seçimine kadar bunlarla halkın sevgisini çalışabilirsin. Nasıl kullanacağını biliyorum."

"Evet, halkın sevgisini kazanmam lazım. Bu sevgi benim gücüm olmalı. Varis seçildiğim zaman ortaya çıkacak sorunları bu sevginin gücüyle bastırmalıyım."

"Ayrıca saray içindeki sana muhalif olan insanları da halletmemiz lazım."

"Onları nasıl hallederim hiç düşünmedim. İlk önce kim  olduklarını tespit etmeliyim." dedim ve  elimi tuttu.

"Beraber tek tek onların kim olduğunu bulacağız ve başlarını ezeceğiz." dedi ve elimi öptü. Ben ise ona gülümsemiştim. Bu davranışlarla, sözlerle kalbimi çalamazdı değil mi?

"Biliyor musun? Bu sözlerin, bu sadakatin başka kızları deliye çevirir ama ben normal karşılıyorum. Sonuçta daha önce de bir iki sevgilim oldu ve bana hayran olanlar var. Bu sözlere düşecek başka kızlar bul." dedim kibirle ve Zanay güldü.

"Belki de ben daha değerli bir kızın kalbinin peşindeyimdir. Başka kızları deliye çeviririm ama ben bir başkasına deli oluyorumdur." dedi ve kafamı salladım.

"O değerli kızın kalbini alman için Bhaegya yüzüne gülsün." dedim alaycı bir şekilde ve aramızdaki mesafeyi kapattı. Beni kendisine çekmişti. Gözleri gözlerimdeydi.

"Bhaegya'nın yüzüme gülmesini beklemekten ise kendi kaderimi kendim yazarım."

"Ya arzuladığın şey senin için çok tehlikeli ise ne olacak? Senin iyiliğini için uyarmak zorundayım, Zanay." dedim ve çapkın bir gülümseme yüzündeydi. Alnı alnıma değmişti ve bakışlarımda kaybolmuşa benziyordu.

"Ben tehlikenin kendisi isem ne olacak, Saorah? Ya arzuladığın şey senin için çok tehlikeli ise ne olacak?"

"İncinebilirsin. Zorlanabilirsin. Bu hem senin için hem de o değerli kız için zor olur."

"Umurumuzda olmayacağını düşünüyorum."

"Evet umurumuzda olmaz." dedim gülerek ve gözleri dudaklarımdaydı. Aklımdan geçen şeyi mi düşünüyordu? Bu kadar ileri gidilmemeliydi. Hemen bir anda olacak şeyler değildi ve ben buna hazır hissetmiyordum. Bir anda her şey hızlı gelişirse, hızlı sona ererdi. Kendimi onun kollarından kurtarmıştım ve geriye çekilmiştim. O ise kendisini toparlamıştı.

"Bence artık buradan gidelim." dedi sessizce ve sandığı kapatıp, götürdü.

Daha sonra evden ayrılmıştık. Saraya dönesiye kadar farklı konulardan konuşmuştuk. Sanki o yaşadığımız şey olmamış gibiydi. Böylesi iyiydi. Çünkü istemsizce birbirimize çekildiğimizin farkındaydık. Bu insanlar duysa kesinlikle ayıplardı fakat olmuyordu. Karşı koymak güçtü. 9 yıl sonra karşı dikilmişti ki! Onun bu kadar değişmiş olacağını, ilgimi çekebileceğini nereden bilebilirdim? Çocukken pek Zanay'ı umursamazdım. Matsyana daha eğlenceli geliyordu, Zanay ise bir daha içine kapanıktı. Şimdi ise daha farklıydı. Parsmet, bu durumda bana yardım et. Çıkış yolu bulmalıyım. Çünkü ben cidden tehlikeliydim. Ona zarar vermek istemiyordum.

Saraya geldiğimde ilk işim kısa bir duş almak olmuştu. Sonra mavi bir elbise giymiştim ve saçlarımı açık bırakmıştım. Hizmetkarlarımdan öğrendiğime göre yaramaz bir durum yoktu. Saray sakindi ve bu güzeldi. Bu sarayda nasıl karmaşık günler yaşanmıştı? Hepsi aklımdaydı. Komutan Rithu'nun ölümü, Arvind'in ölümü bunlara örnekti. Aklımdan silinmeyecek örnek ise anneme karşı olanların isyanıydı. O günlerdeki kaosu unutmam mümkün değildi. Küçük bir kız çocuğunun yaşamaması gereken zamanlardı. Annemin o günlerdeki gerginliği, babamın sert davranışlarını hatırlıyordum. Hizmetkarların kan ve zalimlik kelimelerini duydukça korkuyordum. Bana göre bu iki kelime korkunçtu, telaffuz edilmemeliydi ama şimdi bu iki kelimenin aslında korkunç olmadıklarını görüyordum. Gerektiği zaman kan ve zalimlik olmalıydı. Ölçüsünü bilmeliydik.

Yemeğe kadar Zanay'ın bana verdiği kitabı okuyordum. Yemekte ise kardeşlerim, babam, annem ve babaannem vardı. Babaannemi görmem şaşırtıcıydı çünkü o kendi başına yemeğini yerdi. Babaannemin yanına oturmuştum. Yemek ise güzeldi. Babaannem bana oldukça tatlı davranıyordu ama bu tatlılığa aldanmamalıydım. O zehirli bir kadındı. Zehriyle ya uyuştururdu ya da öldürürdü. Ben ise bu zehri karşı koymalıydım. Yoluma çıkacak olan bu zehri bastırmak istiyordum.

Önümde tatlımı yerken babama baktım. Ona hayrandım. O benim kahramanımdı. O benim gözümde her şeyi yapabilirdi. Şah Naresh Krisnae idi ve ben onun kızı olmaktan gurur duyuyordum. Onun biricik güneşiydim.

"Baba bugün Ghunda'ya indim." dedim ve bana baktı.

Babam "Ne gördün?" dedi merakla.

"Fiyatlar inmiş ve halk mutlu." dedi ve annemle bakıştılar.

"Annen sayesinde oldu. Ticareti biraz daha canlandırmak istedi ve tacirleri destekledi." dedi ve annem gülümsemişti.

Annem "Fiyatlar normaldi ama yavaş yavaş artmaması lazım. Bu yüzden böyle bir şey yaptım."

Babaannem "Halkı buna alıştırmamalısın, Sandhya."

"Alışmayacaklar ki!" dedi umursamazca ve kadehinden bir yudum aldı.

"İnsanları kendine bağlamakta ne kadar usta olduğunu unutmuşum." dedi huysuzca ve annem güldü.

"Senin kadar değilimdir ama yıllardır bu saraydayım. Bir şeyler öğrenmişim demek ki!"

Babam "Başka bir şey gördün mü Saorah? İnsanlarla konuştun mu?" dedi ve kafamı salladım.

"Hayır, sadece basit bir gezintiydi babacığım." dedim ve abim Devilal bana baktı. Ela gözlerini bana dikmişti.

Abim "Boşu boşuna mı saraydan ayrıldın? Bunu yapacağına daha farklı şeylerle uğraşabilirdin." dedi ve derin bir nefes aldım.

"Boşu boşuna değildi. Zanay ile beraberdim." dedim ve abim güldü.

"Sana tavsiyem ona fazla güvenmemen kardeşim. O bir korsan ve seni hayal kırıklığına uğratabilir."

"Bu seni ilgilendirmez!" diye tısladım ama o gülmüştü.

"Ne oldu, canını mı acıttı? Sen benim kardeşimsin ve senin iyiliğin için bunları diyorum."

Babaannem "Abin Devilal haklı, Saorah. Zanay bir korsan ve korsanlara güvenilmez. Menfaatleri için her şeyi yaparlar."

"Zanay öyle birisi değil!" dedim ve annem baktı.

Annem "Zanay'ı kötülemeye  gerek. Bildiğimiz insanların çocuğu neden kötü olsun ki? Şah Anne, beni şaşırtıyorsun. Zanay senin yeğenin değil mi? Kardeşinin oğlu."

Babaannem "Torunlarım daha önce gelir." 

Babam "Zanay basit bir arkadaş  ve benim kızım kendisini üzen arkadaşları seçmez değil mi?" dedi ve yeşil gözleri benim üzerimdeydi.

"Evet, baba. Zanay benim arkadaşım ve ben asla beni üzecek insanları seçmem. Bazı insanlar gibi çevremde dilleri, düşünceleri pis olan insanları tutmam." dedim ve abim Devilal'e öfkeyle baktım. O ise rahattı.

Abim "Umarım ben yanılırım, Saorah." dedi ve konu kapanmıştı. Başka konular hakkında konuşmuştuk ve sonra dağılmıştık.

Odama geçtiğimde ise kendimi yorgun hissediyordum. Bir süre kitap okumuştum sonra ise geceliğimi giymiş ve yatağıma yatmıştım. Bugün çok güzeldi. Geleceğim için maddi imkanlarım artmıştı ve planlarım daha kuvvetli olacaktı. Ayrıca Zanay'ın benim tarafımda çalışacak olması da güzeldi. Zekiydi, kurnazdı ve benden yanaydı. Kendi tarafımdaki insanları seçerken özenli olmak zorundaydım. Ben abim Devilal gibi değildim ki! O kendisini onaylayanları iyi kötü demeden yanında tutuyordu. Bir gün başına bir şey gelirse bu yanında tuttuğu insanlarından dolayı gelecekti.  Zavallı abim. Keşke zehirli sarmaşıklarından kurtulabilseydi o zaman her şey çok güzel olurdu.

Gün doğmadan kalkmıştım. Kahvaltımdan sonra giyinmiştim. Boyundan bağlamalı toz pembe bir elbise giymiştim. Elbisenin uçlarında ejderha çiçeklerinin işlemesi vardı. Bende annem gibi bu çiçekleri seviyordum. Sarı saçlarımı arkadan tutturulmuş ve pembe incili bir toka takılmıştı. Pembe inci küpelerimi taktıktan sonra yasemin kokumu sürünmüştüm. Odamdan çıkmış ve toplantı salonuna gelmiştim.

Toplantı ise normaldi. Olağanüstü konular işlenmemişti. Kendi fikirlerimi savunmuştum ve bazıları babam tarafından onaylanmıştı. Mesela benim sayemde sınırlara ek silahlar gönderilecekti. Bundan dolayı çok mutlu olmuştum. Babaannem ve onun sadık takipçilerini bastırarak tek başıma bu fikri savunmuştum. Annem ve Vilraj dayı destek vermişti. Şimdi sonuç ortadaydı. Saray işlerinden de anlıyordum. Bunun kanıtıydı.

Toplantıdan sonra annem beni odasına çağırmıştı. Onunla beraber eski cariyelerin, kimsesiz kızların olduğu kızlar evinin gelirlerini ve giderlerini incelemiştik. Sonunda ise bırakmıştık. Şerbetimi yudumlar iken annemin siyah gözleri bendeydi. Aklında bir şeyler vardı ama ne olduğunu kestiremiyordum. Aslında annemin bu huyunu da beğeniyordum. Kimseye ne düşündüğünü belli etmeden ilerlerdi. Bir düşüncesinin altında binlerce şey çıkardı.

"Ne oldu, anne?" dedim ve bardağımı bıraktım.

Annem "Saorah seninle açık konuşmak istiyorum. Zanay ile ne kadar yakınsın?" dedi ve gözleri bendeydi. Hareket etmemem için özel gücü var gibiydi. Bedenim kasılmıştı. Yine de teslim olamazdım. Ona gülümsemiştim.

"Yakın bir arkadaşlık."

"Ne kadar yakın bir arkadaşlık?"

"Arkadaşlık, anne! Sende abimle babaannem gibi  Zanay'ı mı kötüleyeceksin?"

"Ah, hayır! Benim Zanay'a güvenim sonsuz sonuçta annesini ve babasını biliyorum. Ben sadece duygularınıza güvenemiyorum. Onunla arandakilerin basit bir arkadaşlık mı yoksa daha fazlası mı olacak onu düşünüyorum. Hoş, daha fazlasını asla bu topraklar kabul etmeyeceğini biliyorum. Lepika demişti." dedi ve parmağımdaki inci yüzükle oynamaya başladım.

"Daha fazlası olamaz diyorsun kısacası." diye mırıldandım.

"Ah, öyle demiyorum sadece daha fazlası olursa mücadele vermen gerekebilir. Aşk için mücadele vermek, taht için mücadele vermekle aynı güçte. Bu seni yıpratsın istemiyorum."

"Ben kendimde bu gücü görüyorsam engel olur musun yoksa destekler misin?" dedim sessizce ve ona baktım. Yüzünde anlayışlı bir gülümseme vardı.

"Aşkın kazanmasından yanayımdır, Saorah. Eğer gördüğüm aşk gerçek ise desteklerim. Duygularla süslenmiş menfaatleri asla desteklemem."

"Zanay ile arkadaşım ve daha fazlası olur mu, inan bana hiçbir fikrim yok. Zamana bırakmak en iyisi diye düşünüyorum."

"Senin hayatında hep doğru kararlar alacağını biliyorum çünkü sende kardeşlerinden farklı olarak duygularınla mantığını aynı anda kullanma var kızım."

"Anne!"

"Bu yüzden hayatına alacağın insanlar konusunda içim rahat."

"Fakat abim Devilal için huzursuzsun değil mi? Manisha'dan memnun değilsin."

"Anjali'nin o kızı ne amaçla getirdiği belli ve abin bunu umursamıyor. İnat uğruna o kızla bile evlenir diye düşünüyorum. Bu yüzden kızı aniden gönderemem ama buradan gitmesi için çeşitli baskılar yapabilirim."

"Sonuçta sen şahbanusun, bu sarayın ve ülkenin hanımısın."

"Evet, Saorah. Manisha'nın aslında yanlış kişinin yanında bu saraya girdiğini anlamasını sağlayacağım. Anjali benim hakkımda ne dedi bilmiyorum ama Manisha beni tanıyacak."

"Sana seve seve yardım ederim, anneciğim." dedim ve annem güldü.

"Bundan sonuna kadar eminim Saorah! Sen bana yardım edersin. Manisha hakkında ne düşünüyorsun peki?"

"O kız küçük bir sinsi bana göre. Kadınlığını tamamen kullanıyor. Masum, nazik birisi oluyor ve abimin duygusallığını biliyor. Eh, en azından Yadraj abimle Devilal abim barıştı."

"Yadraj abin inatçıydı ama çok konuştum ve ikna oldu. Umarım Manisha'nın etkisini atlatır ve başka kızları ilgisini çeker. Ah, Tanrıça aşkına! Ne çabuk büyüdünüz ve ben sizlerin duyguları hakkında konuşmalar yapıyorum!" dedi ve güldük.

"Zaman çabuk geçiyor, anne! Zaman ruhu Samaye yavaş hareket etmeyi sevmez, bilmiyor musun?"

"Samaye zamanı aktırıyor ve bizler farkında olmuyor." dedi ve kapı tıklandı. Annemin gel sesiyle içeri Chamsha girmişti. Üstünde siyah pantolonu, yeşil tuniği vardı. Simsiyah saçlarını topuz yapmıştı ve yeşil gözleri sürmeliydi. Oldukça vahşi ve güzel gözüküyordu.

Chamsha "Bensiz dedikodu mu yapıyorsunuz? Hiç yakıştıramadım." dedi ve koltuğa oturdu.

Annem "Küçük hanım, sen yeni gelen devşirme askerlerin eğitimine katılırken bizde ablanla hesapları inceledik ve küçük bir mola verdik."

"Mithra dayımla devşirme askerleri eğitmek daha zevkli geliyor, üzgünüm ama burada hiç hesaplar kontrol ediliyor gibi değildi. Daha çok dedikodu vardı." 

"Sen yokken neler konuştuk neler Chamsha! Bir duysan, şaşkınlıktan ağzını kapatamazdın." dedim alaycı bir şekilde ve Chamsha gözlerini kıstı.

"Hiç komik değilsin. Oysa ben seni buraya bir eğlence için çağırmıştım."

Annem "Eğlence mi?"

"Evet, eğlence! Dün Yadraj abimle Matsyana kılıç dövüşünde berabere kaldılar. Yenen olmayınca ikisi de daha da hırslandılar ve bugün bir daha dövüşecekler! Fakat ödüllü bir dövüş. Kaybeden kazananın 25 gün boyunca yanında olacak ve hizmet edecek. Çok heyecanlı değil mi? Bende herkesi davet ettim."

"Gelir miyim bilmiyorum." dedim ve Chamsha'nın gözleri beni süzdü. Gözlerinde gizli bir alaycılık vardı.

Chamsha "Seninkisi geliyor iken asla bunu kaçıracağını sanmıyorum." dedi alaycı bir şekilde.

"Benimkisi Zanay mı oluyor?"

"Nasıl da tanıyorsun ama!" dedi gülerek.

"İlla Zanay için gelmek zorunda değilim. Zanay da diğerleri gibi benim için, Chamsha." dedim sertçe ama Chamsha kıkırdayarak gülüyordu.

"Eminim öyledir, ablacığım."

"Chamsha!" dedim sinirle.

Annem "Chamsha, ablanı sinirlendirme. Baksana sesi inceldi ve gözleri irileşti." dedi ve Chamsha gülmeyi bırakmıştı.

Chamsha "Tamam, anneceğim. Hadi, abla! Bence bu dövüşü kaçırmak istemezsin. Korsan ile Şahran karşı karşıya hadi gel." dedi ve ayağa kalktım.

"O zaman üstüme daha rahat giysiler giyeyim. Böyle uzun elbiseyle izlemek istemiyorum." dedim ve Chamsha kafasını heyecanla salladı.

Annemin odasından çıkmış, benim odama girmiştik. Hızla siyah bir pantolon ve lacivert tunik giymiştim. Saçlarımı ise açık bırakmıştım. Chamsha ikide bir çabuk ol dediği için herhangi bir makyaj bile yapmamıştım. Sadece saçıma örülen minik örgülere boncuklar takılmıştı. Onun bu sabırsız halleri beni bıktırıyordu.

Dövüş alanına geldiğimizde Yadraj abim ve Matsyana'yı ilk fark etmiştim. Matsyana koyu kestane saçlarını at kuyruğu yapmıştı ve mavi gözleri abimin üstündeydi. Bir şeyler hakkında sohbet ediyorlardı. Fakat beni asıl geren şey ise Devilal abim, Lajit, Manisha ve Zanay'ın yanındaki kızdı. Kızın kızıl saçları vardı, beyaz tenliydi. Siyah etek giymişti, beyaz omuzları açık gömleğinin üstünde belinde korsesi vardı. Kılıçları, hançerleri de belindeydi. Beni gördüğü zaman Zanay'ın koluna girmişti ve daha sonra kahkaha atmıştı. Zanay ise ona ters ters bakmış ve kendisini çekmişti. Daha sonra benden tarafa bakmıştı.

Chamsha Matsyana ve Yadraj'ın yanına gitmişti. Ben ise karşımdaki grubun yanına gidecektim. Yanlarına gittiğimde hepsine gülümsedim. Sinir olduğum şeyi belli etmemeliydim. Maskemin altında kalmalıydı. İlk önce bu kızın kim olduğunu, ne olduğunu çözmeliydim. Daha sonra icabına bakardım.

"Merhaba!" dedim gülümseyerek.

Devilal Abim "Hoş geldiniz, kızlar! Bizlerde sizleri bekliyorduk. Rachna karşında kız kardeşim Saorah var. Chamsha ile zaten tanımışsın." dedi ve Rachna yeşil gözleri ile beni süzdü. Daha sonra ise elini uzatmıştı.

Rachna "Memnun oldum, Şahten Saorah. Ben Rachna-i Lomri. Korsanım ve Zanay'ın sevgilisiyim." dedi tatlı bir sesle ve ben gerilmiştim. Gözlerim irileşmişti ve Zanay'a baktım. Beni kandırmıştı! Bana yalan söylemişti. Ah, sakin olmalıydım. Sakin olmalıydım.

"Memnun oldum ama Zanay bana senden bahsetmemişti." dedim soğukça. Sonra onun elini sıkmıştım ama bilerek sert sıktığım için hemen geri çekmişti.

Zanay "Çünkü kendisi eski sevgilim ve bunu o da biliyordu. Buraya gelmeden çok uzun zaman önce bitirmiştik." dedi soğukça ve Rachna'ya sertçe bakıyordu.

Rachna "Ah, Zanay! Sen ve ben ne zaman kopabiliriz ki? Söylesene annen babandan hiç koptu mu?" dedi alaycı bir şekilde.

"Ne yazık ki sen annem gibi değilsin. Sen menfaatçisin ve bunun için buradasın."

Lajit "Açıkçası çokta yakışıyorsunuz. İki korsanın uyumu mükemmel oluyor. Bir korsanı korsandan başka kim anlar ki?" dedi ve ellerimi sıkmıştım. Lajit bunları derken göz ucuyla bana bakıyordu. Canımı nasıl acıtabilirdi, buna bakıyordu ve itiraf etmeliydim ki canımı acıtmıştı. Parsmet aşkına! Ben nasıl bu hale gelebilmiştim ki? Şu an buradan ayrılmak ve kendimi odama kapatıp, kitaplarıma vermek istiyordum ama yapamazdım. Kaçarak düşmanlarımı sevindiremezdim. Burada kalmalıydım. Canım acısa da, ruhumda ve kalbimde bir yerler sızlasa bile kahkahalarımı atmalıydım.

"Lajit haklı. Korsanlar birbirilerini anlar sonuçta sinsiler, menfaatçiler değil mi?" dedim ve Zanay'ın bakışlarındaki üzüntüyü görebiliyordum. Eski sevgilim dese bile bunu bana dememişti ve Rachna'ya göre bir şeyler bitmiş gibi değildi.

Chamsha'nın başlıyor demesiyle dövüşü izlemeye başlamıştık. Bilerek Zanay'dan daha uzak bir köşeye geçmiştim. Küçük sinsi dediğim Manisha bile şu an bana Zanay'dan daha sevimli geliyordu. Hatta ara ara konuşmuştum ve Zanay'ı görmezlikten gelmiştim. Dövüş ise güzeldi. Yadraj abimin hırsı ile Matsyana'nın sınırsızlığı birleşince ortaya keyifli bir dövüş çıkmıştı. Sonunda yenen ise abim olmuştu. Çünkü Matsyana'nın hilesi abime değil kendisine etki etmişti. Abim Matsyana'ya bilmiş bilmiş bakarken dil çıkarmıştı.

Dövüş sonrası onları tebrik etmiştim ve gidecektim. Onlar eğlenceden, Ghunda'ya gitmekten bahsediyorlardı ama benim Rachna ile aynı yerde bulunma sabrım kalmamıştı. Gitmeli ve Zanay'ın verdiği her kitabı iade etmeliydim. Kafamı dağıtacak bir şeyler yapmalıydım. Karşımdaki insanlara baktım.

"Görüşmek üzere ben sizlerle Ghunda'ya gelemeyeceğim." dedim ve Matsyana hayal kırıklığına uğramış şekilde baktı.

Matsyana "Neden ki? Beraber eğlenirdik."

"Üzgünüm kendimi yorgun hissediyorum." diye mırıldandım.

Devilal Abim "Saorah, sen Ghunda'ya gelmeyi severdin."

"Bu sefer sevmiyorum, abi! Fakat başka bir zamana seninle baş başa Ghunda'yı gezerim Matsyana."

Rachna  "Şahten Saorah, sizi yakından tanımak isterdim. Ülkemizin Güneş Şahtenini tanıdım diye diğer korsanlara hava atardım. Sevgilim benden önce tanıdı ama olsun."

Zanay "Rachna buraya ne amaçla geldin bilmiyorum ama ben senin sevgilin falan değilim. Bunu biliyorsun, nasıl ayrıldık biliyorsun ama neden benimle uğraşıyorsun?" dedi sertçe ama Rachna onu umursamadı.

"Ben gidiyorum. İyi eğlenceler!" dedim soğukça ve orada ayrıldım.

Odama geldiğimde ise gözlerimden yaşlar süzülmüştü. Ağlamamalıydım. Evet, Zanay kimdi ki? O kimdi? Bir erkek için mi ağlayacaktım? Daha önceki sevgililerimden ben ayrılmıştım ve bu kadar canımı acıtmamıştı. Şimdi Zanay'a ağlayarak ona değer verdiğimi gösteremezdim. Asla bunu yapamazdım. O aptaldı, yalancıydı, pis bir korsandı. Korsanlar iki yüzlü olurdu ve o da iki yüzlüydü. Parsmet'in yardımıyla iki yüzlülüğünü bugün görmüştüm. Evet, ona karşı mesafemi koyacaktım ve desteğini istemeyecektim. Açıklamasını zaten yapmıştı o kızın yanında.  Rachna soyismi gibi tilki yüzlü ile mutlu olsundu. Ben ise hükümdar olmak için mücadele etmeye devam edecektim.

Banyo sonrası Zanay'ın bana verdiği kitapları kutulara doldurmuş ve hizmetkarlarımla göndertmiştim. Ardından annemin bana verdiği Artangallı bir siyasetçinin yazdığı Bilge Hükümdar kitabını okumaya başladım. Yemeğimi ise tek başıma yemek istemiştim. Zaten canım sıkkındı. Annemle babamın karşısında somurtmak istemiyordum. Özellikle babam canımın sıkkın olma nedenini öğrenirse Zanay'a pek hoş şeyler olmazdı. Kimse onun güneşini üzemezdi, canını yakamazdı. Güneşini üzeni babam üzerdi.

Akşam Zanay benimle görüşme isteğini ret etmiştim ve bir daha görüşmek istemediğimi belirtmiştim. Bir daha da yanıma gelmemesi üzerine haber göndermiştim. Kesinlikle bunu istemiştim. Onsuz hayatıma devam edeceğimi bilmesi lazımdı. O da gitsin Rachna ile denizlere açılsındı. Korsandı sonuçta. Bir korsan ile bir şahtenin arasında ne olabilirdi? Komikti. Çok komik! Arkadaşlığı bile beceremezdilerdi.

Aradan geçen 14 gün boyunca kendime odaklanmıştım. Zanay yokmuş gibi davranıyordum ama ondan kaçarak bunu yapıyordum. Zanay'dan kaçıyordum, o beni kovalıyordu. Chamsha ve Matsyana bana kızıyorlardı ama umurumda değildi. Zanay'a konuşma hakkı tanımayacaktım. Konuşursa her kelimesine inanacağımı biliyordum. Koşulsuzca, sorgulamadan ona inanmak istemiyordum.

Vilraj dayımla da konuşmuştum. Ona göre Zanay'ı dinlemeliydim. Ortada çok pis bir oyunun döndüğünü ve çözmeye çalıştığını dese bile beni ikna etmemişti. Oğlunu savunacaktı elbette! Onun iyiliğini düşünecekti, beni mi düşünecekti? Buna göre konuşması normaldi.

Çalışma odamdan ayrılmadan önce hizmetkarım bir not getirmişti. Akşamüstü Eski Kılıç yolunda beni Matsyana beklediğini, özel olduğunu yazmıştı. Acaba nedendi? Gidip, konuşabilirdim. Oraya geldiğimde ise beni bekleyen Matsyana değildi. Onun yerine Zanay bekliyordu. Geldiğimi de görmüştü. Kollarını kavuşturmuştu. Of! Geri gidersem olmazdı. Mecburen buna katlanacaktım.

Karşısına dikildiğimde ise kahverengi gözleri bendeydi. Ben ise kaşlarımı çatmış bir şekilde ona bakıyordum. Kollarımı kavuşturmuştum.

"Beni kandırdınız! Matsyana'ya inandım ama karşımda Zanay'ı görüyorum. Ben sana demedim mi artık bir daha konuşmayacağız diye? Ne bu şimdi?" dedim sertçe.

Zanay "Saorah, bana başka bir şans bırakmadın ki! Artık bende böyle bir hile yaptım. Matsyana'yı zor ikna ettim ama yaptı. Konuşmamız lazım."

"Bence yeterince konuştuk! Rachna ile sana mutluluklar dilememi istiyorsan o başka!" dedim öfkeyle.

"Rachna ile benim aramda yemin ederim ki bir şey yok. Parsmet şahidim olsun, sana yalan söylüyorsam Krisnae'nin karanlığında boğulayım, Sapheda'nın ışığı beni kör etsin, Bhaegya kaderimi bozsun, Samaye zamanımı yavaşlatsın ve hiçbir işim iyi olmasın, Maute ise genç yaşımda beni en beter ölümle yanına alsın Saorah Rachna ile  aramda bir şey yok!" dedi ve gözlerim iri iri oldu. Büyük bir yemin etmişti.

"Böyle büyük konuşma, bundan hoşlanmadım." diye mırıldandım.

"Seni nasıl ikna edebilirim söyler misin? Tüm büyük güçler beni cezalandırsın diyorum bana inanman için."

"Delisin!" diye homurdandım.

"Evet, deliyim. İtirazın var mı? Deli olmasaydım bu kadar dikkatini çekmezdim."

"Bende tehlikeliyim mesela! Sende bu yüzden çekilmezdin." dedim alaycı bir şekilde.

"Şimdi sana onun buraya nasıl geldiğini açıklarsam Rachna'yı buraya davet eden Lajit olmuş. Ne dedi de buraya getirtti bilmiyorum. Babamla beraber bunu bulduk. Rachna'nın tayfasından birisi bunu dedi."

"Lajit mi?" dedim şaşkınca.

"Evet. Rachna neden, ne amaçla geldi bilmiyorum ama tahminim var. Hiç iyi şeylerin peşinde değil."

"Lajit, benimle seni hedef almış. İkimizin gözden düşmesini istemiş. Tanrıçam!" dedim şaşkınca. Yadraj abimin günler öncesi dediği şey buydu. Lajit'in planı benimle Zanay üzerineydi. İlk önce Zanay'dan soğutacaktı sonra ise benimle beraber Zanay gözden düşürelecekti. Korkunç adam!

"Saorah ne diyorsun?"

"Lajit ikimiz için hiç iyi şeyler planlamıyor. Rachna buraya kesinlikle basit bir kıskançlık oyunu için gelmedi. Onda tehlikeli sırların var mı?" dedim ve gözlerini kaçırdı.

"Bunu daha sonra konuşalım, olur mu? Sanırım bir şeyler tahmin ediyorum. Rachna tilkilikler peşinde ve Lajit ile ortak çalışacak. Niyeti beni kazanmak değil başka şeyler."

"Pislik Lajit! Anne Maute onun yanına al." dedim öfkeyle.

"Bence onları boşverelim. Bana özür dilemelisin."

"Hiçte bile! Hatalıydın." dedim sinirle ve güldü. Gülüşü çok güzeldi ve içimi ısıtıyordu. Ben herkese güneş olabilirdim ama benim güneşim başka birisi gibi geliyordu.

"O zaman rüşvet vermeliyim." dedi ve yere koymuş olduğu kutuyu bana verdi. Ben ise açtığımda yasemin çiçeklerinden bir taç vardı. O tacı başıma yerleştirmişti.

"Tanrıçam! Çok güzel." dedim gülümseyerek. O ise bana bakıyordu.

"Yasemin çiçeklerinin kokusu bana seni hatırlattığı için böyle bir taç yaptırdım." dedi ve utanmıştım.

"Özür dilerim, seni dinlemeden davrandım ve aramıza mesafe koydum." dedim ve beni kendisine çekmişti. Bakışları benim ela gözlerimdeydi.

"Olsun, ben senin bu hırçınlıklarına da alışırım, yasemin kokulu şahten. Sen çok değerlisin ve ben bu hazineyi kaybetmek istemiyorum."

"Sen ise benim için çok tehlikeli bir deliliksin ama ben bununla ne yapacağımı, karşı koyar mıyım inan bilmiyorum."

"Samaye ikimizinde yardımcısı olsun." dedi ve ona sarılıp, gözlerimi kapadım.

Zanay'ı hayatım boyunca yanımda istediğimi fark etmiştim. İster arkadaş olarak ister bambaşka şeyler olaraktı. Onunla bir şekilde tamamlandığımı hissediyordum. Onunla daha da güçlendiğimi hissediyordum. Acaba aynı hisleri babam ve annemde birbirleri için hissetmişler miydi? Peki annemin dediği gibi aşk için mücadele, taht için mücadele kadar yorucu muydu? Ah, bunları neden düşünüyordum ki! Zaman her şeyi gösterecekti. Şu an net olan düşmanlarımın saldıraya geçtiğiydi. Bunun farkında olarak karşı hamlemi yapmalıydım ve yoluma devam etmeliydim.

Rachna

Yadraj

Chamsha

Zanay

Matsyana

♥Saorah-Zanay ilişkisi hakkında düşünceleriniz ne? İlerisi için beklentiniz ne?

Sandhya-Saorah konuşması hakkında düşünceleriniz ne? İkisi Manisha'ya nasıl davranacaktır?

Rachna hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce o neyin peşinde? Zanay'ın mı başka bir şeyin mi?

Saorah'ın Rachna hakkında tepkisi doğru muydu, bunu bekler miydiniz? Bundan sonra ona nasıl davranır?

Sizce Saorah Lajit'e bu olayın bedelini nasıl ödetir? Ne yapsın isterdiniz?

Bir dahaki bölüm Sandhya'dan olacaktır. Bakalım o neler yapacak.

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

1.4K 94 13
"... Verdiğim son nefese kadar ellerim ellerinde, gözlerim gözlerinde ve sevgin tam kalbimin üzerinde olacak. Seni seviyorum sevgili kahvelerinin mav...
2.1M 92.6K 81
Bu kitap Nemesis Yayınevi tarafından kitaplaştırıldığı için bölümler kaldırılmıştır. *** Ve bir gün susmayı öğrendim, kimse farkına varmadı. Söyleme...
63K 3.9K 47
Selanik'te yolları kesişen mesut iki gençten; Harbin getirdiği yazgıyla kedere bürünen iki yüreğe. ''Eyvâh! .. Ne yer, ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh u...
AŞIK CİNİM Od Gece....

Historická literatura

57.8K 2.6K 32
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...