Ateşin Kurbanı

By Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... More

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Şahbanu Anjali♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Kristal Oyunlar❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Karşılıklı İhanet❦
Delinin Yıldızı❦
Kendini Öldürmek❦
Şahbanu Acısı❦
Benim Hükmüm ❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Ateşin ve Suyun Uyumu❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
Savaşçı Kalbi♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Tehlikeli Delilik♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Gölge ile Savaşçı♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Güneş'in Kızı♥

1.5K 123 244
By Elizabethstark1

Yorum ve oylamayı unutmayın!

Bölüm Şarkısı: Ariana Grande - God is a woman (Lyric Video) -Sebebi bu şarkının bana Saorah'ı anımsatmasıdır. :) -

Yayımlanma Tarihi: 05.01.2019 00:06

Aşağıda Dakiah, Manisha, Matsyana, Zanay var.

İyi Okumalar!

Sashibai Şahlığı - Ghunda - Kılıç Sarayı

Saorah - Yaş:18

Aynada kendimi hayranlıkla izliyordum. Ateşi taşıyan ela gözlerim, dolgun dudaklarım,  bal rengi saçlarım vardı. Bu kadar hayran hayran izlemek yeterdi. Saray dışına çıkıp, insanlarla konuşmam gerekiyordu. Sonuçta izin verilmişti. Abim Devilal buna izin vermişti. Bunun tadını doya doya çıkarmak istiyordum. İnsanların beni sevmesini ve asıl gücümün kaynağı olmalarını istiyordum. Annem bunu yapmıştı. Halk asıl gücüydü ve böylelikle kendisini kabul ettirmişti. Bende hükümdar olacak isem benimde asıl gücüm halkım olmalıydı.

Koyu kırmızı giydiğim tuniğin üstüne kısa kılıcımı ve hançerlerimi almıştım. Aslında okçuluğu daha çok seviyordum ama kendimi korumam için bunlar da lazımdı. Bir başkasının beni savunmasını beklemekten hoşlanmadığım için bunları alıyordum. Tehlikenin nerede ve nasıl geleceği belli olmazdı.

Odamdan çıkmıştım ve dışarı çıkmıştım. Küçük bir kafile istemiştim. Bu kafilede şaşırtıcı olan kuzenim Dakiah'ın olmasıydı.  Tek kaşımı kaldırdığım anda bana gülümsemişti.

Dakiah "Ghunda'yı tek başına incelemene izin veremezdim, kuzen." dedi ve gözlerimi kıstım. Bu sözden hoşlanmamıştım.

"Tek başıma hareket etmekten daha çok hoşlanırım, bir başkasının himayesine girmek bana göre değildir." dedim ve güldü. Gülünce babasına benzetmiştim ve ürpermiştim. Bir hainin oğlu olmak, oldukça kötü bir şeydi.

"Beni himayene giren birisi olarak görebilirsin. Çevrene saçtığın ışıkla kimse seni himayesi altına alamaz."

"Sözlerinle kalp kazanmasını biliyorsun, Dakiah."

"Kimin torunu olduğumuzu hatırlamanı isterim, kuzen." dedi ve güldüm. Babaannemin tatlı sözlerle insanları parmağında oynattığı herkes tarafından bilinen bir gerçekti.

Bize doğru gelen Lajit'i gördüğümde ise gülümsemem solmuştu. Ondan kesinlikle hoşlanmıyordum. Abimi sürekli alttan alta şişiriyordu, onu dolduruyordu. Abim Devilal özünde iyi birisiydi ama çevresindekilerden fazlasıyla etkilenmesi onu gittikçe öldürüyordu. Onu uyarmaya çalışmıştım ama beni umursamamıştı. Saorah her zamanki gibi çok bilmişlik yapıyorsun demişti oysa ben gerçekleri diyordum. Bu şişirmeler sonucu başına hiç iyi şeyler geleceğini düşünmüyordum. Bunun en güzel örneği dün olmuştu. Yadraj ile ikisi dünden beri konuşmuyorlardı. Aralarında bir kavga çıkmamasına rağmen ikisi de birbirinin yüzüne bakmıyordu ve ben bunun nedenini deli gibi merak ediyordum. Yadraj abimi sıkıştırırsam mutlaka bana derdi. Sonuçta ben onun altın kız kardeşiydim, benimle paylaşmayacak kimle paylaşacaktı?

"Ne işin var, Lajit? Neden geldin?" dedim sertçe ve Lajit'in yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu.

Lajit "Beni naip gönderdi, Şahten. Yalnız kalmamanız için." dedi ve derin bir nefes alıp, gözlerimi devirdim.

"Sen şuna seni yalnız bırakmak istemedim desen, nasıl olur? Abim yerine bunu sen daha çok istemişsindir."

"Şahten, kalbimi kırıyorsunuz. Abiniz de, bende sizin iyiliğinizi düşünüyoruz. Abiniz Devilal, sizi korumak istiyor."

"Bence kendi menfaatlerinizi korumak istiyorsunuz. Ne sanıyorsunuz beni? Alnımda saf, salak mı yazıyor? Niyetleri görmeyecek kör değilim." dedim sinirle ve Lajit derin bir nefes aldı.

"Ya benimle Ghunda'ya gelirsiniz ya da bu saraydaki yasağınız devam eder. Lütfen beni abinize bu şımarık davranışlarınızı söylemek zorunda bırakmayın, Şahten." dedi ve gözlerimi kıstım.

"Senden hiç ama hiç hoşlanmıyorum, Lajit. Sen çok sinsi birisisin ama bekle. Zamanı gelince senden de kurtulmasını bileceğim." dedim ve Lajit güldü. Beni ciddiye almışa benzemiyordu.

"Küçük, tatlı bir kızın gündüz düşlerine benziyor bu dedikleriniz. Açıkçası sizden daha merhametli olduğum için bu laflarınızı görmezlikten geleceğim."

"Küçük, tatlı bir kız öyle mi? Sen böyle demeye devam et, Lajit. Beni hafife al ama benim kimin kızı olduğumu unutma. Ben zalimliği ile zamanın en güçlü hükümdarı Şah Naresh Krisnae'nin ve bilgeliği ile bu topraklara yol gösteren Şahbanu Sandhya Sapheda'nın kızıyım. Ben bir şey diyorsam, yaparım." dedim ve atıma bindim. Ardından harekete geçirmiştim.

Salak Lajit. Salak! Hayatımıza girdiği güne lanet olsundu. Neden hayatımızdaydı ki? Neden? Kendisini ne sanıyordu? Her şeye karışma hakkını kim vermişti ona? Abim. Abimin saflıklarına doyum olmuyordu. Lajit'in ne kadar sinsi olduğunu görse, onu yanından kovalasa ne kadar güzel olurdu. Belki abimde kurtulurdu. Ah, hayır kurtulmazdı. Babaannemi nasıl unutabilmiştim? Babaannemden kurtulmak çok zordu.

Tüm günümü Ghunda'ya ve Ghundalı çiftçilere ayırmıştım. Elimden geldiğince tek tek konuşmaya çalışmış, sıkıntılarına dair notlar almıştım. Lajit'in bakışlarını umursamadan, insanlarla konuşmuştum. Emindim ki abime yaptığım her şeyi diyecekti ama umurumda değildi. Sonuçta bende veliaht olabilirdim, değil mi? Sadece öne çıkan Devilal abim olamazdı.

Dakiah ile beraber yürüyüp, sohbet ederken birden çantam çalınmıştı. Koşun, koşun çığlıklarımla askerler peşinden gitmişti.

Dakiah "Tanrıça aşkına! İnsanlar ne kadar aç." dedi sinirle.

"Pislik herif! Nasıl benim çantamı çalar?" dedim ve Lajit bana baktı.

Lajit "Sen burada kal, Şahten. Biz hallederiz." dedi ve gözlerimi devirdim.

"İşimi başkalarına bırakmayı sevmem, Lajit." dedim ve koşmaya başladım.

Çantamı bana doğru sallayan kişiyi görmüştüm. Pazarın dışına doğruydu. Gecekondu sokaklarına giden yoldu. Bu tehlikeye değer miydi? Çantam benim için değerliydi. Onun içinde aldığım notlar, gözlemler vardı. Askerleri oraya doğru yönlendirmek istemiyordum. Salak askerler, işlerini düzgün yapsalardı şu an bu hırsız çantamı bana doğru sallıyor olamazdı. Evet, Saorah kendi işini kendin yap. Bir başkasına bırakma.

Çantamı sallayan yöne doğru koştum. Bu kovalamaya son vermek lazımdı. Oyunu kendim kontrol etmeliydim. Belimdeki hançeri çıkardım ve önümdeki hırsıza fırlattım. Arkasına bakarken gelen hançeri görünce kendisini bir kenara çekmişti ve durmuştu. Şaşkınca bana bakıyordu ve kılıcımı çıkarıp, ona doğrulttum. O ise gülümsemişti. Kirli pasaklıydı ama oldukça yakışıklı bir yüzü vardı. Koyu kestane saçları, kahverengi gözleri vardı. Aynı zamanda tanıdık bir havası vardı ama kim olduğunu çıkaramıyordum. Kılıcını çıkarmıştı.

Hırsız "Güneş'in savaşçısı geldi karşıma kılıcıyla,

Kılıcında güneşin ışıkları yoktu, ölümü getirmek istiyordu.

Bilmiyordu ki karşısında Ay'ın savaşçısı olduğunu.

Güneşin güzelliği karşısında savunmasız kalamazdı Ay'ın savaşçısı." dedi ve gülümsedim.

Hırsızın şiirler bilmesi, üstelik bu şiirin bir Artangal şiiri olması çok komikti. Şimdi nasıl karşılık verecektim? Şiire şiir mi yoksa direk saldıraya mı geçmeliydim? Chamsha olsa direk saldırırdı ama bana göre birazcık flörtleşmenin zararı olmazdı, daha sonra saldırabilirdim.

"Baldan tatlı sözlerle kandıramaz düşman,

hiçbir zehirli kelime etki edemez benim yüreğime." dedim ve hırsız gülümsedi.

"Demek ki bilgin Ariyad'ı seviyoruz. Onun yazdığı şiirleri bende severim. Birçok yazısını okudum hoş,  o yazıları bulmak çok zordu."

"Bilgin Ariyad ile sohbet etme şansı buldum, yazılarından şiirlerinden daha etkileyici bir adam kendisi. Halam Shalin beni tanıştırmıştı."

"Bir gün bende tanışmak isterim, Güneş'in Kızı." dedi ve kılıcımı sıkıca kavradım. Hırsızla ne yapıyordum? Edebiyat sohbetlerine dalmıştım. O bir hırsızdı ve benim çantamı çalmıştı. Çantamı almam lazımdı.

"Bir hırsızsın ve birazdan seni hapishaneye göndereceğim. Ne ara bilgin ile tanışacaksın ki?" dedim alaycı bir şekilde.

"İnatlaşma, Güneş'in Kızı. Beni o bilginle tanıştıracaksın." dedi kendinden emin bir şekilde ve bu benim gittikçe sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

"Göreceğiz, hırsız!" dedim ve saldırıya geçtim.

Saldırmamı beklemediği çok açıktı. Kılıçlarımız çarpışmıştı. Onun kahverengi gözlerine karşılık benim ela gözlerimdi.  Geri çekildiğimde artık hırsız benimle ciddi ciddi dövüşür olmuştu. Dövüş tarzı çok farklıydı. Serseri, kuralsızdı ama benim hamlelerime mükemmel yanıt veriyordu. Çantamı almaya kararlı olduğum için pes etmeyecektim.

Ani bir hatamla kılıcım düşmüştü ve sırtımı kendisine bastırmıştı. Nefesini boynumda hissediyordum. Bundan hiç hoşlanmamıştım. Kesinlikle hoşlanmamıştım. Bir şeyler düşünmeliydim. Bir şeyler düşünmeliydim.

Hırsız "Evet, beni bilginle tanıştırırsan seni bırakırım Güneş'in Kızı."

"Rüyanda tanışırsın." dedim huysuzca ve beni iyice kendisine bastırmıştı. Canımı acıtmıştı. Bir şeyler düşün, Saorah. Çalıştır o beynini. Hadi, yapabilirsin.

Sağ kolum hala boştaydı. Dirseğimle karnına geçirirsem serbest kalırdım. Daha sonra hançerimi boynuna dayardım ve olay biterdi. Bana meydan okumanın cezasını alacaktı. Pis hırsız! Dirseğimi karnına indirdim ve özgür kalmıştım. Hançerimi çıkarmış ve hırsızın boynuna dayamıştım. Hırsız gülüyordu.

Hırsız "Bir anlık boşluğuma denk geldin, tebrik ederim iyi bir avcısın."

"Şimdi seni ait olduğun yere götüreceğim!" dedim ve ismimi bağıran birisini duydum.

Sesin sahibi Vilraj dayım idi. Bakışları ilk önce bana sonra hırsıza yönelmişti. Gözleri iri iriydi. Paniklemesinin sebebi neydi ki?

Dayım "Saorah, Parsmet'e şükürler olsun sizleri buldum ama beklediğim gibi buldum denilemez. Bence hançerini indir."

"Neden?" dedim ve hırsız güldü.

"Kendisi benim yaramaz oğlum Zanay-i Astena!" dedi ve şaşırdım. Hançeri çekmiştim ve kendisine çeki düzen veren Zanay'a baktım. Değişmişti ve ben onu tanıyamamıştım. Zanay bana gülümsemişti.

Zanay "Zanay-i Ezdae olacaktı, değil mi baba?" dedi bıkkın bir sesle.

Dayım "Zanay-i Ezdae hiç kulağa güzel gelmiyor."

"Beni nasıl buldun? Matsyana söyledi değil mi? Ah, cadı kız!"

"Şehre gizlice erkenden geliyorsunuz ve ortalığı karıştırıyorsunuz. Sizlerle gurur duyuyorum." dedi ve Zanay çantamı uzattı.

"Biraz oyun oynamanın kimseye zarar olmaz diye düşündük ve açıkçası çok eğlendik. Burası hala bıraktığımız gibi sanırım."

"Ben eğlenmedim! Yaptığın şey çok tehlikeliydi." dedim sinirle ve Zanay bana güldü.

"Beni şaşırttın açıkçası, Saorah. Aptal bir süs bebeği değilsin. Oldukça iyi dövüşüyorsun."

"Süslü olmam, dövüşmeyeceğim anlamına gelmiyor Zanay!"

Dayım "Hadi, Saorah'ın kafilesine gidelim ve bu yanlış anlaşılmayı düzeltelim."

Zanay "Kesinlikle!" dedi ve üçümüz beraber pazara inmiştik.

Üçümüz görünce Dakiah derin bir nefes almıştı. Lajit ise sorgulayan gözlerle bana bakıyordu. Ben ise umursamaz davranacaktım. Onunla uğraşacak havamda değildim. Fakat Lajit'in eline fırsat geçmişti. Elbette iğneleyecekti ve kendince beni küçük görecekti. Abime neler diyeceğini ise tahmin ediyordum. Benim zararsız olduğumu, tehlikesiz olduğumu diyecekti.

Lajit "Şahten nasıl olurda askerlerin işine karışırsınız? Neden güvenliğinizi düşünmüyorsunuz?" 

"Güvenliğimi düşündüğüm için çantamın peşine düştüm, Lajit." dedim.

"Abine bugün yaşanan her şeyi diyeceğime emin olabilirsiniz ve onun karşısında da bu şekilde hırçın olabileceğinizden şüpheliyim." dedi ve Vilraj dayım güldü.

Dayım "Lajit, bana çok yakından tanıdığım ve çok özlediğim birisini hatırlatıyorsun. Sinsilikte onu geçiyorsun." dedi ve Lajit'in mavi gözleri dayımdaydı. Sözlerinden hoşlanıp, hoşlanmadığından emin değildi.

"Kaptan bahsettiğiniz kişi yaşıyor mu?"

"Öldü ve bunun sebebi sinsiliğiydi." dedi ve Lajit'in yüz ifadesi bozulmuştu.

"Dayıcığım, acaba bu akşam yemeğe saraya gelebilir misiniz? İkizler Ghunda'ya döndüğüne göre bu kutlanmalı." dedim ve dayım bana baktı.

"Saorah, acaba bu teklifini babaanneni düşündün mü? Kendisiyle aynı ortamda bulunmak pek tercih ettiğim bir şey değil."

"Dayı! Akşam yemeğinde hep beraberiz başka bir şey duymak istemiyorum. Babaannem olsun veya olmasın hep birlikte olacağız. Prihan Hala'yı görmek istemiyor musun?" dedim ve Dakiah yere düşünceli bir şekilde baktı. Daha sonra Vilraj dayıma bakmıştı.

Dakiah "Annemin dayımı görmek isteyeceğinden şüpheliyim, Saorah. Bence bu akşam yemekte sadece dayımlar olsun."

"Dakiah! Halam dayımdan kaçarak ne elde edecek?"

"Acılar sonsuzdur, Saorah. Acılar gömülmek istenir ve acıları hatırlatan her şeyden kaçılır. Dayım baştan aşağı bizim için kaçılmak istenen acıyı gömülmek kendisi."

Zanay "Eninde sonunda biraraya geleceksiniz."

"Zanay bunu ertelemek, şimdilik daha iyi bizim için. Ghunda'ya yeni döndük ve tekrardan ayrılmak istemiyorum." dedi ve tam bir şey diyecek iken dayım omzuma dokundu. Bakışlarında anlayış vardı.

Dayım "Saorah, daha fazla baskı yapmamak en güzeli olacak. Hadi, saraya dönelim. Zanay sen direk eve gidiyorsun ve bu dilenci kılığından sıyrılıyorsun. Ardından saraya yemeğe gelin."

Zanay "Peki babacığım. Saorah seninle tanıştığıma memnun oldum." dedi ve elimi alıp, nazikçe öptü.

Ben ise ona gülümsemiştim. Bazen bakışlar birçok kelimeye bedeldi. Saraya döndüğümüzde ise ilk işim çiçek kokuları eşliğinde yıkanmak olmuştu. Tabii bundan önce Aryan'a misafirleri demiştim. O ise bir şey diyememiş ve saygıyla başını eğmişti. Özenle hazırlanmıştım. Saçlarımı daha bukleli hale getirtmiştim. Ardından askılı pembe bir elbise giymiştim. Belime gümüş bir kemer takmıştım. Boynuma doladığım inci kolye ile beraber inci bilezikte takmıştım. Ardından gözlerime sürme çekmiş ve dudaklarımı bir parça pembe boya ile renklendirmiştim. İnci tarak tokalarımı takarken içeri Chamsha gelmişti. O, benim gibi süslü değildi. Ben güzel giyinmeyi severken Chamsha daha çok sadelikten yanaydı. Boyundan bağlamalı zümrüt yeşili bir elbise giymişti. Siyah saçlarını toplamıştı ve kulağında babamızın hediye ettiği zümrüt küpeler vardı. Yeşil gözleri ile beni süzmüştü.

Chamsha "Neden her akşam yemeği senin için bir kutlama yemeğine dönüşüyor?" dedi ve ona gülümsedim.

"Güzelliğimiz çok önemli bir silah, kardeşim ve bunu zeka ile birleştirince durdurulmaz güç olmalıyız değil mi?" dedim ve inci küpelerimi takmıştım. İncileri seviyordum.

"Bu akşamki konuklarımızı duydum acaba onlar için mi süsleniyorsun diye merak etmiştim ama anladım ki, her zamanki halindesin."

"Tatlım, ben her zaman böyleyim unuttun mu?" 

"Bu akşam dayım ve ikizleri dışında da konuğumuz var. Babaannemin konuğu. Manisha-i Grospehe. Parinita Hala ile bağlantılı bir kız. Abim Devilal o kızın yemeğe dahil olmasını istemedi ama babaannem sence onu dinler mi?"

"Dinlemez!" dedim ve yasemin kokusunu boynuma sürdüm. Annem ejderha çiçeklerinin kokusunu severken ben yasemin kokusuna bayılırdım. Chamsha ise gül veya lavanta tercih ediyordu.

"Manisha'yı gördüm. Kendi halinde birisine benziyor ama neden abim Devilal onu istemiyor, anlamış değilim. Ayrıca Yadraj abimde de tuhaflık var. Kendisini ok atışına verdi. Eğer böyle bir şey yapıyorsa kafası dolu demektir, biliyorsun."

"Bana onu konuştur diyorsun kardeşim ve haklısın. Onunla konuşmam lazım. Bir günde ne yaşanmış olabilir, değil mi?" dedim ve aynada kendime son kez baktım. Kesinlikle güzeldim!

"Tamam, abla çok güzelsin aynalardan ayrıl." dedi ve koluna çimdik attım. O ise bana gülüyordu.

"Çok ayıp, Chamsha!"

"Bir seni gördüm aynalardan ayrılmayan birde babaannemi. Hoş, babam Shalin Hala'nın da senin gibi aynalara aşık olduğunu söylerdi."

"Güzelliğimizi biliyoruz, suç mu?"

"Ben annem gibi olmayı tercih ediyorum. Hadi, aşağı inelim." dedi ve beraber aşağı indik.

En son biz geldiğimiz için gözler bizdeydi. Kuğu gibi süzülmüştüm ve onlara gülümsemiştim. Ardından Yadraj abimin karşısına, Devilal abimin soluna oturmuştum. Babaannem baş köşedeydi. Vilraj dayım babaannemin solundaydı, Devilal sağ tarafındaydı. İkizler Matsyana ve Zanay ise Yadraj'ın yanına oturmuşlardı. Matsyana mavi gözleri ile beni süzmüş ve gülümsemişti. Koyu kestane saçları açıktı. Güzel bir yüze sahipti. Annesinden daha çok babasına benzetmiştim. Fakat bana çok farklı geliyordu. 9 senedir onları görmüyordum sonuçta. Yanında oturan Zanay ise daha  iyiydi. Hırsız halinden farklıydı.

Manisha'yı da görmüştüm. Oldukça ağırbaşlı duruyordu. Fakat kaçamak bakışlarla abim Devilal'e olan bakışlarını yakalamıştım. Yemek sırasında ona bakıyordu. Abim ondan tarafa bakmasa bile gerildiği açıktı. Yadraj abime baktığımda ise daha sakindi. Fakat Manisha'yı umursamamaya çalışması da dikkatimden kaçmayan bir konuydu. Anlaşılan bu üçlü arasında bir şeyler dönüyordu. Eh, konuşturur ve dertlerini öğrenirdim ama asıl konuşmayı Manisha'ya yapmam lazımdı. Sinsice, sessizce ilerleyerek bu iki şahranın arasına girmeyi planlıyorsa avucunu yalardı. Beni bilmiyor demek olurdu. Ona haddini güzelce bildirirdim.

Vişne soslu kekimden bir çatal aldığımda Zanay'ın bakışlarını yakalamıştım ve sinirime gitmişti. Birisinin dik dik bana bakmasından hayatta hoşlanmazdım.

"Neden bakıyorsun, Zanay?" dedim.

Zanay " Sadece gündüzdeki halinle yemekteki halinin çok farklı olduğunu düşünüyordum." dedi ve gözlerimi devirdim.

Matsyana "İkizimin kabalıklarına dair kusura bakma, Saorah. Ne yaparsın ki? Denizde kala kala kadınlara nasıl davranacağını unutmuş." dedi ve güldüm.

"Matsyana hala hatırladığım gibi eğlencelisin."

Yadraj abim "O kadar eğlenceli ki bana laf atmış. Deli, pasaklı kız vardı ya karşında duruyor Saorah."

"Ne?" dedim şaşkınca.

Zanay "Şaşırmana gereken bir şey yok. İkizimle beraber oyunlar oynamak istedik. Şehri ve insanları biraz tanımak için." dedi ve Vilraj dayım oğluna baktı.

Vilraj Dayım "Oynadığınız oyunla insanları korkuttunuz!"

Babaannem "Senin ve Usha'nın çocukları, hatırla bunu." dedi ve dayımın bakışları buz gibi babaanneme dönmüştü.

"Ben çocuklarımın yaptıklarından pişman değilim. Hatta gurur bile duyuyorum."

Matsyana "Burası düşündüğümden daha eğlenceli olacak. Kimsenin göründüğü gibi düşünmüyorum. Özellikle Zanay ile bugünü konuştuktan sonra daha da emin oldum." dedi ve kurnaz bir gülümseme yüzündeydi. Bu kıza dikkat etmeliydim. Bir korsandı ve korsanlara güven olmayacağını Ghundalı çocuklar bile bilirdi.

Chamsha "Herkes göründüğü gibi değildir, Matsyana. Bence sende göründüğün gibi değilsin. O deli, eğlenceli kişiliğinin altında kurnaz bir korsan var." dedi ve derin bir nefes aldım. Chamsha her daim düşüncelerini pat diye söylerdi. Birazcık beklese, daha iyi olurdu.Bu bir yandan iyiydi ama bir yandan başına belalar açtığı gerçekti.

Zanay "Sen ve kardeşlerin göründüğünden fazla mısın Chamsha? Açıkçası sadece ablan Saorah ile yakından tanıştım. O, göründüğünden daha derin birisi olduğunu bugün kanıtladı."

Yadraj abim "Acaba nasıl tanıştığınızı öğrenebilir miyiz?" dedi gözlerini kısarak. Daha sonra şarabını yudumladı.

Devilal abim "Açıkçası bende merak ettim."

Matsyana "Hırsızlık yapmış ve öyle tanışmışlar. Bunda garip bir şey mi var?" dedi hınzırca.

Yadraj abim "İkizler çok ilginçsiniz. Biriniz hırsızlıkla karşımıza çıkıyor, diğeriniz deli deli laf atarak. Neden düzgünce karşımıza çıkmadınız ki?" dedi Matsyana'ya baktı. O ise abim Yadraj'a cesurca bakıyordu.

"Olduğunuz gibi olmanızı istedik, Şahran Yadraj. Mesela sen her daim soğuksun. Mesela Saorah her daim kendini savunabilir."

Devilal abim "Bundan sonra hep bir aradayız, değil mi?"

Zanay "Ben burada olmayı planlıyorum ama ikizimi bilemem." dedi omzunu silkerek.

Matsyana "Elbette buradayım canım. Denizler çok eğlenceli ama Ghunda'da dikkat çeken şeyler var olduğunu düşünüyorum." dedi ve göz ucuyla Yadraj abime bakmıştı. Yadraj abim ise onu umursamışa benzemiyordu.

Vilraj dayım "İkizlerin burada kalması güzel olacaktır." dedi ve şarabını yudumladı.

Babaannem "Ah, aile yeniden birlikte olacak çok güzel!"

"Naresh ve Sandhya'da burada olsaydı keşke ve ailemizin huzurundan faydalanabilselerdi."

"Sandhya için sürpriz yapmak istedi Naresh. Yıllar sonra onu doğduğu topraklara götürmek istedi ve bence çok saçma bir karar. Sandhya artık eski Sandhya mı? O insanlar onu prensesleri olarak görecek mi? Görmeyecek! Karşılarında bir hükümdar var."

"Ben sana katılmıyorum, Şahana. Artangal halkı prenseslerini kucaklayacaktır." dedi ve babaannem güldü.

"Binlerce kadının intihar etmesine sebep olan, krallıklarının yıkılışına bedel olan prensese mi kucak açacaklar yoksa Sashibai Şahbanusu Sandhya Sapheda'ya mı?"

Yadraj Abim "Bence her ikisine kucak açacaklar, babaanne. İnsanlar, anneme sırtlarını dönemez sonuçta annem şahbanu olduğundan beri onlara daha da çok ilgilendi. Bunu hangi Artangal hükümdarı yapabildi ki?"

Chamsha "Abime katılıyorum. İnsanlar nankör olamaz."

Vilraj dayım "Çocukları duydun. Genç beyinler çok güzel çalışıyor, değil mi?" dedi gülümseyerek ve babaannem onu süzdü.

"Annem çektiği onca acı bile Artangal halkının annemi bağırlarına basmasına bir sebep, babaanne. Annemin neler yaşadığını çok iyi biliyorum, biliyoruz. O buraya geldi diye rahat olmadı ki! İnsanlar böyle düşünüyorsa çok yanlış düşünüyor." dedim ve aklıma güneydeki dayım Makpha gelmişti. Annemi üzdüğünü biliyordum ve bu  beni de üzmüştü. Annemi üzenleri asla affetmiyordum ve içten içe canlarının yanmasını istiyordum.

Chamsha "Bence Artangal seyahatleri iyi geçecek. Böyle dua edelim, böyle olsun. Parsmet duysun, Bhaegya gülsün." dedi ve konu değişti.

Gece boyunca Manisha konuşmamıştı. Kendince bizi gözlemliyordu. Yakında konuşurdu diye düşünüyordum. Bunun dışında sohbet çok güzeldi. İkizleri sevmiştim. Matsyana özellikle çok heyecanlı hikayeler anlatıyordu. Korsanlığı çok sevdiğini ama burayı da çok merak ettiği için geldiğini demişti. Zanay ise buradaki hayatı daha çok seveceğini düşündüğünü, korsanlıkta ikizi kadar başarılı olmadığını demişti. Ona göre edebiyatla ilgilenmek, hitabetle ilgilenmek denizlerdeki savaşlardan daha güzeldi. İkizler zıtlardı ama eğlenceli bir zıtlıktı.

Gecenin sonunda ise odalarımıza çekilmiştik ve uyumuştuk. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Bugün birçok şey yaşamıştım. Çok farklı olaylardı. Acaba babaannem gibi bende anılarımı bir deftere yazsa mıydım? Evet, kendisi anılarını bir deftere yazıyordu. Nedenini bilmiyordum ama bunu yapıyordu. Bunu gizlice öğrenmiştim zaten. Bir gün odasında almam gereken bir şey olmuştu ve o sırada bu defteri bulmuştum. Daha sonra okumuştum ve üzülmüştüm. Okuduğum şeyler çok üzücü şeylerdi. Çektiği çile, buram buram yalnızlık beni üzmüştü ve ona bakış açımı daha merhametli hale getirmişti. Bir yandan da korkmuştum. Ya ileride bende onun gibi olursam, ne olurdu? Kendimi sonsuz bir yalnızlık çukuruna hapsetmek istemiyordum. Bunun için elimden geleni yapacaktım.

Ertesi gün ise toplantılardan sonra annemin çalışma odasına çekilmiştim. Burayı Chamsha ile ortak kullanıyordum. Dünkü notlarımdan raporlarımı çıkarmıştım. Özenle yazmaya dikkat etmiştim. Abim Devilal ile uğraşmak istemiyordum. O, onunla kavga etmeyi sevdiğimi sanıyordu ama yanılıyordu. Onunla uğraşmak kim isterdi? Kontrol edemediği öfkesi, hep ben haklıyım tavrı çok yorucuydu  ama kendimi de tutamıyordum. Abim beni çıldırtıyordu.

Rapordan sonra Manisha'yı odaya çağırtmıştım. Evet, Yadraj abimle veya Devilal abimle konuşmadan bunu yapacaktım. Dün akşam yemeğinde çözmüştüm zaten çözeceğimi. Ortada bir aşk üçlüsü vardı. Kimin kime olduğunu ise Manisha sayesinde rahatça öğrenirdim.

Manisha gelmiş ve saygıyla başını eğmişti. Sarı saçları açıktı ve minik bir taçla toparlanıyordu. İpek, mavi bir elbise giymişti. Oturması için karşımdaki koltuğu gösterdikten sonra hizmetkarlardan şerbet istemiştim. Kızılcık şerbeti gelmişti ve şerbetimden bir yudum almıştım. Ona baktığımda ise o sessizdi. Elindeki kadehle oynuyordu. Konuşmaya niyeti yoksa ben başlardım.

"Evet, Manisha neden buradasın?" dedim soğukça ve kahverengi gözler bendeydi.

Manisha "Şahana beni buraya getirtti." dedi sakin bir sesle.

"Neden?"

"Şahten bu sizi ilgilendirir mi?"

"Ailemle alakalı her konu beni ilgilendiriyor, Manisha. Bunu bilmiyor musun?"

"O zaman yakında akraba olacağız, güzel bir düğün bekliyor. Bunu diyebilirim." dedi ve tek kaşım kalktı. Bu kız gündüz düşü falan görüyor olmalıydı. Nasıl bir salaklıkla abilerimden biriyle evleneceğini ima edebilirdi ki?

"Salak mısın?" dedim ciddi bir sesle ve kız irkildi.

"Efendim, anlamadım."

"Salak mısın diyorum ciddi ciddi. Kendi kendine böyle beklenti içine giriyorsun ya, salak mısın diye sorma ihtiyacı hissettim."

"Şahten Saorah, saygısızca davranmayın." dedi ve kahkaha attım.

"Saygısızca davranan sensin. Abilerimden hangisine gözünü diktin? Hangisiyle evlilik rüyası görüyorsun?" dedim alaycı bir şekilde.

"Şahran Devilal ile evleneceğim ve bu gerçekleşecek. Kendisi benimle seve seve evlenecek."

"O asla böyle bir şeye razı gelmeyecektir üstelik abim Yadraj ile aranda da bir şeyler olduğu açık iken. Dün ilk defa onu bu kadar katı gördüm. Sanki senden tarafı görmemek için çaba harcıyor gibiydi."

"Kendisiyle tanıştım ve bazı yanlış anlaşılmalar olmuş. Bunun sonucunu gördünüz, Şahten." dedi gergin bir şekilde.

"Altın saçlı kız sendin, değil mi? Abimin heyecanla bahsettiği kız sendin. Ah, Tanrıçam! Nasıl oyunlar oynuyorsun? Yadraj abim senden hoşlanmıştı ve sen şimdi onu umursamıyorsun, bencil hırslarınla Devilal abimle evleneceğim diyorsun."

"Hırslarımdan dolayı değil, yanlış anlama beni ama ben Devilal'den hoşlanıyorum."

"Yadraj abimin duygularını kırarak bunu yapıyorsun! Çok korkunç bir insansın, Manisha. Çok tehlikelisin ama karşında ben varım. Seni ben durduracağım. Abilerimin arasına girmeyeceksin." dedim sertçe.

"Bunu engelleyemezsin, Şahten. Bhaegya kaderleri yazdı ve oyunlar oynanıyor. Korkma, Yadraj bu acıyı çabuk atlatacaktır. Benim dışımda onunla ilgilenecek çok güzel kızlar var olduğunu görüyorum."

"O senin aşkını istedi ama sen Devilal'i istiyorsun. Söylesene, babaannem sana şahbanu olacağını mı vaat etti?"

"Asla! Ben Şahran Devilal'den gerçekten hoşlanıyorum, şahbanu olmak veya olmamak umurumda değil."

"İlk görüşte aşk mı diyorsun?"

"Evet, ben buna inanıyorum." dedi gülümseyerek.

"Fakat ben sana inanmıyorum, Manisha. Sen çok sinsi bir yılansın ve bende senin başını ezmesini bileceğim. Abilerimden uzak dur! Bu sana son uyarımdır." dedim sertçe ve gülümsemesi soldu. Elindeki içkiyi bitirdi ve ayağa kalktı. Bakışları donukça bendeydi.

"Asıl ben uyarıyorum, Şahten. Beni tanımıyorsunuz, beni zorlamayın. Birlikte iyi geçinelim ve gelecek iyi olsun. Abiniz Yadraj'ın benden hoşlanması benim suçum değil. Bunun çözümü de var üstelik. Bu konuda ben suçlu değilim. Benim isteğim ve arzum Şahran Devilal ile evlenmek. Bundan başka bir derdim yok."

"O zaman bu dileğin gerçek olmayacak, Manisha. Sen Şahran Devilal ile evlenemeyeceksin ve geldiğin fare deliğine geri döneceksin. Özenle o deliğe tıkayacağım seni." dedim ve küçümseyerek ona baktım. O ise donukça baktıktan sonra saygıyla başını eğmiş, gitmişti.

Salak kızdı. Kendisini ne sanıyordu? Şahbanu mu? Buna izin verir miydim? Hayallerimde Banuşah Saorah olmak var iken salak bir kızın hükümdar olmasına müsaade edeceğimi sanıyorlarsa yanılıyorlardı.  Ne abim Devilal şah olacaktı ne de o kız şahbanu olacaktı. Banuşah ben olacaktım ve hükümdar ben olacaktım.

Tıklanan kapıyla gel sesimle içeriye bir hizmetkar girmişti. Önüme bir kitap bırakmıştı ve üstünde bir not vardı. Kitap Bilgin Ariyad'ın şiirler kitabıydı.

"Kitabı zor buldum. Umarım hoşuna gider. Daha çok konuşmak dileğiyle Güneş'in Kızı! -Zanay-i Ezdae"

Kitap benim elimde olmayan bir kitaptı ve bu hoşuma gitmişti. Zanay ile çok ortak noktamız var olduğuna benziyordu. Bana çok güzel arkadaş olacaktı ve bundan hoşlanmıştım. Evet, babaannem gibi olmayacaktım. Sonsuz bir yalnızlıkta kaybolmayacaktım ve bu çevremdeki insanlar sayesinde engellenecekti. Banuşah olduğumda bile yalnız kalmayacaktım. Bunu hissettiren Zanay'a teşekkür etmeliydim. Ona minnetle sarılacak ve teşekkür edecektim. Ben asla yalnız kalmayacaktım.

Dakiah

Manisha

Zanay

Matsyana

♥Saorah'ı ve düşüncelerini nasıl buldunuz? Sizce ileride nasıl olur?

♥Dakiah, Manisha, Matsyana ve Zanay'ı nasıl buldunuz?

Lajit hakkında düşünceleriniz şimdilik ne? Saorah haklı mı yoksa abartıyor mu?

♥️Manisha olayını Saorah halleder mi?

♥️Zanay ve Saorah sizce nasıl ilerler bundan sonrası için?

Yorumlar gelsin! Görüşmek üzere!

Continue Reading

You'll Also Like

5.1K 1.1K 26
"Git." Dedim omuzlarından itiklerden. "Defol! Git buradan! Gitsene! Git dedim sana git! Defol!" Kollarımdan tutup kendisine çekti beni. İzin verdim...
2.3K 188 5
M. Ö. 209 – Esik, Orta Asya Mete Han, Çin'e karşı baskısını sürdürmektedir. Boy beylerini bir araya toplayarak son darbeyi indirmeyi planlamaktadır...
7.9K 951 21
Yavaş yavaş ölüyorum. Bunu biliyorum. Kimilerine göre bu bir intihar. Ama ben yüzlerce kişi ölmesin diye kendimi "FEDA" ediyorum.
111K 8.7K 190
''Boşanmayı kabul ediyorum.'' Sovieshu yarı rahatlamış, yarı pişman bir ifadeyle bana baktı. Maskaralık mı yapıyordu, yoksa samimi miydi? Şu ana kada...