Ateşin Kurbanı

By Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... More

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Şahbanu Anjali♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Kristal Oyunlar❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Karşılıklı İhanet❦
Delinin Yıldızı❦
Kendini Öldürmek❦
Şahbanu Acısı❦
Benim Hükmüm ❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Ateşin ve Suyun Uyumu❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Güneş'in Kızı♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Tehlikeli Delilik♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Gölge ile Savaşçı♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Savaşçı Kalbi♣

1.3K 122 130
By Elizabethstark1

Bölümü oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın!

Bölüm şarkısı: The Score - Revolution (Audio)

Yayınlanma tarihi:02.01.2019 (22:58)

Aşağıda Rithu, Prihan, Vilraj, Usha var.

İyi okumalar!

Sashibai Şahlığı - Ghunda - Kılıç Sarayı

Naresh - Yaş:37

Akşamüstü yanımda kitabını okuyan Sandhya'ya bakıyordum.Hamileydi ve buna çok sevinmiştim. Yeni bir çocuğumuz olacaktı ve bu beni mutlu etmişti. Ailem kocamandı ve bu benim çocukluk hayallerimden birisiydi. Kocaman bir ailem olacaktı ve bu sarayda olacaktık. Bu hayali gerçekleştirmiştik. Kocaman ailem vardı ve ben hepsini çok seviyordum.

Sandhya kitabını kapattı ve bana baktı. Bakışları yıllardır benim için aynıydı. Masum ve bilge. 17 yıldır hayatımdaydı. Beraber büyümüş, olgunlaşmıştık. Bu 17 yıl bana koca bir ömür gibi geliyordu. Birçok olay yaşamıştık. Bu olaylar bizi büyüttüğü gibi birbirimize daha çok bağlamıştı. Önümüzde de birçok olay olacaktı ve biz yine birbirimize bağlı olarak mücadele edecektik. Birbirimizden güç alarak önümüzdeki engelleri kaldıracaktık.

Sandhya "Naresh, bu gece benimle geliyor musun?" dedi ve derin bir nefes aldım. Bahsettiği şeyi biliyordum.

"Sandhya, Rithu seni öldürmek isteyecek kadar delirmiş olamaz. Gecenin bir vaktinde ona buluşmak istiyorum diye mesaj gönderdin ve o kabul etti. Bunun amacı seni ve dayımı öldürmek olabilir mi?" dedim bıkkın bir sesle.

"Evet! Benden hoşlanmıyor ve ölümüm için fırsat kolluyor. Bunun en güzel ispatını bu gece sana sunmak istiyorum."

"Rithu bu kadar salak bir adam mı? Koskoca devletin hükümdarını öldürmek, vatan hainliğine eştir ve cezası idamdır. Rithu bunu bilemeyecek kadar aptal olamaz."

"İnsanlar inandıkları şeyler uğruna gözlerini karartabilir, sonuçlarını düşünmez ve yapacaklarına odaklanırlar. Rithu'nun şu an odaklandığı şey, benim ölümüm. Bunu Lepika'ya da sor."

"Lepika tarafsız olabilir mi? Malum ikizleri doğduğundan beri amcasıyla küs. Rithu, onu Drahi ailesinden sürdü. Bana göre bu çok yanlıştı." dedim ve Sandhya derin bir nefes aldı.

"Onaylamadığı bir kadının abisinden Lepika çocuk yapınca Rithu'nun delirmesi oldukça normal." dedi sakince.

"Lepika oldukça akıllı bir kadın ve Drahilerin ona ihtiyacı var."

"Fakat çok sevdiğin komutanın Lepika'yı ailenin dışında tutuyor, beni öldürmek istiyor ve dayına verdiği zarardan bahsetmiyorum bile!"

"Rithu böyle bir adam değildi. Benim gözümdeki baba figürü oydu, biliyor musun? Bana olan tavırlarından bunu hissediyordum. Şimdi ise onu tanıyamıyorum ve bu beni üzüyor."

"Bu gece benimle gel ve artık Rithu'nun ne hale geldiğini gör."

"Gelmezsem ne olacak?"

"Sabah cesedimi almak için orada olursun. Çünkü ben oraya silahsız bir şekilde gideceğim ve kendimi savunmayacağım, Vilraj'dan da savunmasını istemeyeceğim."

"Sandhya!" dedim sertçe ama o benim bu sinirimi umursamışa benzemiyordu.

"Canımı tehlikeye atıyorum ama tek isteğim senin gerçeği görebilmen. Rithu artık bu devlete faydalı değil, sana faydalı değil. O, kontrolden çıktı. Benimle gel ve bu gerçeği gör."

"Geleceğim, Sandhya gelmezsem pişman olacağım bu açık." dedim sertçe ve bana gülümsedi. Elini yanağıma koydu.

"Her şey çok güzel olacak, sevgilim. Sana Rithu'nun ne hale gelmiş olduğunu göstereceğim." dedi ve yanağımı öptü.

Akşam yemeğinden sonra Sandhya ile hazırlanmıştık. Bu geceki buluşma önemliydi. Bir devrin sonu bile olabilirdi. Rithu bu devlete hep iyi hizmetlerde bulunmutştu. Eğer Sandhya'yı öldürmeye kalkışırsa kendi sonunu getirmiş olacaktı. Vatan haini olarak tutuklanacaktı ve idam edilecekti. Ablama acı verecekti ama bu kararı almak zorundaydım. Tanrıça'dan arzum ablamın acısının az olmasıydı. Onu üzmek istemiyordum.

Buluşma noktasına gelmiştik. Dayım ve Usha bizden önce buraya gelmişti. Usha, Vilraj'ın elinden tutuyor ve ona bakıyordu.Bizi gördükleri zaman gülümsemişlerdi. Dayımın bakışları ilk önce bana sonra Sandhya'daydı.

Dayım "Sandhya, bakıyorum Naresh'i ikna etmişsin."

Sandhya "İkna etmedim kendisi cümlelerimdeki doğruluğu gördü." dedi omzunu silkerek.

"O zaman Naresh, sen saklan olur mu? Rithu'nun seni görüp ürkmesini istemiyorum."

"Peki, dayı." dedim ve dayımın gösterdiği yere geçtim.

Dayımların arkası bana dönüktü ve karanlık beni saklıyordu. Ben sabırsızca beklerken onlar oldukça sakindi. Üçü birarada bir şeyler konuluyorlardı. Tanrıçam, yıllardır bende köreltmediğin şey sabırsızlık olmuştu. Sabretmek nedir, bir türlü öğrenememiştim. Bir an evvel her şey olsun ve bitsin istiyordum. Aslında sabrettiğim birkaç konum vardı. En güzel sabrı Medarat ile yapacağım savaşta gösteriyordum. Zamanı bir türlü gelmiyor gibiydi ama ben sabrediyordum. Hayatımın savaşı olacaktı ve tarihin yaptıklarımı kalıcı olarak yazacağı veya sileceği savaştı. Yenilirsem bu zamana kadar olan her şey silinecekti. Yenersem yaptıklarımın en üst zirvesi olacaktı. Zafer kazanmak zorundaydım, halkım için, gelecek için zafer kazanmak zorundaydım.

Adım sesleri duyunca karşıya baktım. Rithu ve arkasındaki 10 askeri gördüm. Kaba kendisinden emin bir şekilde duruyordu. Hemen çıkmamalıydım. İlk önce Rithu'nun hamlesini görmeliydim. Rithu oldukça kendine güvenen bir şekilde kılıcını çıkarmıştı. Karşısında hareket etmeyen üçlüye gülümsemişti.

Rithu "İşte tuzağıma düştünüz. Burada öleceksiniz. Sandhya eminim o küçük ülkende ölmeyi çok isterdin."

Sandhya "Ben zaten şu an ülkemdeyim, Komutan." dedi ve Rithu kılıcını Sandhya'nın boynuna uzattı. Daha sonra bakışları dayımdaydı.

"Kılıçlarınızı çıkarmayacak mısınız? Her şey bu kadar kolay mı olacak? Bu kadar kolay bir şekilde ölmenizi beklemiyordum."

"Kılıcımı çıkarmamı mı istiyorsun, Komutan? İyi o zaman. Naresh!"

"Ne?" dedi ve kendi kılıcımı çıkararak saklandığım yerden çıktım.

Kılıcımı Rithu'ya doğru uzattım. Öfkeyle ona bakarken Rithu'nun ağzı açıktı. Beni beklemiyordu ve ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Ben ise hayal kırıklığına uğramıştım. Bir zamanlar gözümde kahraman olan, öğretmenim olan bu adam tamamen kendisini bitirmişti. Yazık etmişti kendisine. Böyle olmayı hakketmiyordu ama kendisini bu sona götürmüştü. Şimdi ne olacaktı? Ne yapılacaktı? Geçmişindeki başarılar onu rezil bir ölümden kurtarmaya yeterli  miydi? Hayır! Hiçbir başarı şu an onu bu durumdan kurtaramazdı.

"Oyun bitti, Rithu! İndir o kılıcını anlıyor musun? Seni Sashibai hükümdarını öldürme girişiminden dolayı tutukluyor ve vatan haini olarak idam edilmeni emrediyorum!" dedim öfkeyle ve Rithu'nun kılıcı yere düştü.

Rithu "Şah! Ben, ben tuzağa düştüm. Beni onlar buraya çağırdı."

"Yeter! Her şeyi biliyorum, Sandhya bana her şeyi anlattı. Beni hayal kırıklığına uğrattın, Komutan."

"Şah!"

"Bitti! Kendini tutuklatmak için bu saray askerlerini getirmiş olmalısın. Tutuklayın!" dedim bağırarak ve askerler Rithu'yu tutukladı. Onu götürürlerken dayım zafer kazanmış bir şekilde ilk önce gökyüzüne sonra yanındaki Usha'ya baktı. Ardından Usha'yı öpmüştü. Sonunda intikamını almıştı. Verdiği sözü tutarak artık daha rahat uyuyabilirdi. Rithu'yu daha rezil bir hale sokmadan uyuyamam dediğini hatırlıyordum. Bir vatan haini olmaktan daha rezil bir hal ne olabilirdi ki? Tüm başarıları gölgeleyecek bir damgaydı.

Saraya döndüğümüzde çalışma odamdaydık. Usha ve dayımda bizimleydi. Oturmuştuk ve dayım kendisine bir kadeh şarap doldurmuştu ve keyifle onu içiyordu.

"Zafer senindir, dayı." dedim ve bana baktı.

Dayım "Zafer benim, haklısın. Kendime verdiğim sözü tuttuğum için mutluyum. Sonunda Rithu'yu ölmekten beter bir hale getirdim. Onun ne kadar aşağılık bir adam olduğunu gösterdim."

Usha "Her insan kendi hakkettiği sona kendisi gelir derler. Rithu kendi sonunu kendisi getirdi. Biz bir şey yapmadık."

"Bir yandan ona üzülüyorum, bir yandan ise çok kızıyorum. Bir insan bu kadar körleşmemeliydi." dedim.

Sandhya "Ben ona değil, Prihan'a üzülüyorum. Duyduğu zaman delirecek! Rithu'ya değer veriyor ve ona bir şey olmasını istemiyor"

Dayım "Rithu, Prihan'ın bu değerini hakketseydi düzgün davranırdı ama o hep çamura battı Sandhya. Prihan bunu böyle bilmeli."

"Ablam üzülecek ama Rithu'nun masum olmadığını kanıtlayacak bir şey diyeceğim." dedim düşünceli bir sesle.

Usha "Ne?" dedi ve ona baktım. Sürmeli gözleri meraklıydı. Zaman artık ondan yanaydı. Arvind'in ölümüyle beraber dayımla arasında hiçbir engel yoktu. Döndüklerinden beri ne kadar uyumlu olduklarını da görüyordum. Sanki Arvind hiç aralarında olmamış gibilerdi. Belki de böyle devam etmeleri daha iyiydi. Arvind'in ölümünü hatırladıkça aralarındaki ilişki zarar almayacak mıydı? Mutsuzluğa sürüklenirlerdi ve bu iyi olamazdı.

"Ablamın ilk eşinin ölümü benim ve Rithu'nun sayesinde. Babam o rezil  herife sürgün cezasını uygun gördü ama ben ve Rithu belgeyi değiştirdik, idam olmasını sağladık. Böyle bir durumda ablam hala Rithu için bir şeyler yapmak ister mi?"

Dayım "Rithu gelecekteki eşinin eski eşinin ölümünü sağlamış. Hayat tuhaf oyunlarla dolu." dedi muzipçe.

Sandhya "Prihan bunu duyduğu zaman sana da çok kızacak, Naresh hatta seni asla affetmeyecek." dedi yumuşak bir sesle.

"Beni  affetmeyecek ama Rithu'nun o kadar masum olmadığını görecek. Böylece Rithu'ya olan acısı azalacaktır." dedim.

"Çocukları itibar kaybına uğramayacak değil mi? Babaları vatan haini ilan edildi diye onlara bir şey olmamalı."

"Sandhya! Delirdin mi? O çocuklar Drahi kanı taşıdıkları kadar Priya kanı da taşıyorlar. Onlar asla bir şey olmayacak."

Dayım "Çocuklar asla babalarının suçunu çekemez. Bu büyük bir haksızlık olur."

"Senin çocuklar nerede dayı?" dedim. Artık konunun değişmesi lazımdı.

"Denizlerde bıraktım onları. Ne halleri varsa görsünler." dedi gülerek.

Usha "Matsyana, Astena gemilerinin başında. Zanay ise Ezdae gemilerinde." dedi yumuşak bir sesle.

"Demek ki doğru duymuşum. Çocuklar soylarını seçmişler." dedim ve dayım gözlerini devirdi.

Dayım "Zanay çılgın bir hayale kapılıp, Ezdae soyunu seçti. Kendisi o pislik aileyi düzelteceğine inanıyor. Bana sorarsan Parsmet bile o aileyi yola sokamaz ama çocuk işte, anlamıyor. Matsyana ise oldukça akıllı bir kız."

Usha "Birkaç elma çürük çıktı diye tüm çuvalı atamazsın, Vilraj. Evet, içlerinde çürük var ama işe yarayanlar da var bunu biliyorsun."

"Ben onlardan bir tek seni seviyorum, sevgilim ama gerisini bir çuvala doldurup atarım. Sonra keyfime bakarım." dedi ve Usha başını salladı.

Sandhya "Çocuklar buraya ne zaman döner peki?"

Usha "Bilmem canları ne zaman isterse. Bana göre Zanay önce dönecek, korsanlık ona göre değil gibi duruyor."

Dayım "Matsyana ondan daha başarılı. Zanay daha çok saray politikalarına karşı ilgili. Tanrıça aşkına! Usha, senden ve benden böyle bir çocuk nasıl oldu anlamıyorum." dedi ve güldüm.

"Çocuklarınız en değerli hazineleriniz, dayı." dedim.

"Benim en değerli hazinem Usha ve çocuklarım, Naresh. Onlarla ben varım ve yoluma devam ediyorum. Onlardan aldığım güçle." dedi ve kapım aniden açıldı.

İçeriye öfkeyle gelen ablam vardı. Gözleri iri iriydi. Odadaki herkese suçlarcasına bakıyordu. Peşinden gelen annem ise oldukça sakindi. O, buradaki kaosu izlemek için buradaydı. Rithu'nun tutuklanmasının bu kadar çabuk yayılması beklenen bir şeydi. Hanedan damadı, Ordular Komutanı Rithu-i Drahi-Priya tutuklanmıştı. Neden tutuklandığı ise yayıldığı zaman olanları düşünmek istemiyordum.

Ablam "Benim kocamı neden tutukladın  Şah Naresh?" dedi sertçe ve ona baktım. Sakin kalmalıydım, değil mi? Yoksa ablamın kalbini kıracaktım.

"Tutuklanması gerekiyordu ve tutuklandı. Tıpkı idam edilmesi gerektiği ve idam edileceği gibi." dedim sakince.

"Ne?" diye bağırdı. Annem ise oldukça donuk bir yüzle bana baktı. Bu dediğime şaşırmışa benzemiyordu.

Annem "Acaba ne yaptı da onun idam edilmesine karar verdin, Şah Krisnae? Birisini yargılamadan idam ediyorsan ciddi bir suçu olmalı değil mi?" dedi soğukça ve Sandhya'nın yanına oturdu. Yıllardır bana karşı soğuktu. Ben ona sıcak olmak istesem bile beni kendisinden uzak tutmakta başarılıydı. Bu hale gelmek beni üzüyordu.

Dayım "Prihan sevgili kocan Şahbanu Sandhya'yı öldürme girişiminde bulundu. Üstelik saray askerleri, ben, Usha ve Şah buna şahit olduk. Bu vatana ihanettir, vatan hainliğine eştir ve yargısız idama yol açar." dedi sakin bir sesle ve ablam duyduklarına inanmayarak ona baktı.

Ablam "Hayır, yalan bu! Bana buluşmaya gidiyorum demişti, Sandhya'yı öldürmek için değil."

"Sandhya'ya kılıcını doğrulttu, benim devletime kılıcını doğrulttu, senin devletine kılıcını doğrulttu. O adamı savunamazsın!" dedim ve öfkeli bakışları bana döndü.

"O adam benim eşim, Naresh ve böyle bir sonu hakketmiyor. İlk eşimin sonuyla aynı olamaz!" dedi sinirle.

"O ilk eşin seni aldattı, devletin hazinesini o cadı Leylane ile soydu. Hoş, şimdiki ise hükümdar öldürmek istedi. İkisinin de birbirinden farkı yokmuş." dedim alaycı bir şekilde.

"İkisinin yeri bende ayrı, onlara saygısızlık edemezsin!"

"İkisi de vatan haini, abla. Vatan hainlerine saygı duymak nasıl desem mantıklı değil."

Annem "Rithu ile ilgili kararından emin misin? "

Sandhya "Elbette eminiz, Şah Anne. Rithu idam edilecek ve ömrü boyunca vatan haini olarak anılacak. Onun hanedan damadı olması bu kararı bozamaz." dedi kendinden emin bir şekilde.

Ablam "Sandhya, o sana yardım etmişti. Seni desteklemişti şimdi bu yaptığın ne oluyor?"

"Prihan, tek bir ihanet tek bir kötülük o tüm iyilikleri iyi anları unutturmaya yeterlidir. Rithu'nun bana olan tek bir yanlışı bu iyilikleri sildirdi."

Dayım "Rithu kaybetti, Prihan. Onu sen bile kurtaramazsın." dedi ve ablamın bakışları bana döndü.

Ablam "Hayır, hayır. Ben onu kaybedemem. Ayrıca kardeşim adaletlidir, Rithu'nun iyi birisi olduğunu bilir." dedi ve bana baktı.

Ayağa kalktım ve ablamın karşısına geçtim. Öz ablalarım içinde en kırılganı, en narini, en zarifi oydu. Shalin gibi taşkın değildi, Krupa gibi soğuk değildi. O hep olgundu. İçimizde ise babamıza en yakın olan ve bana göre en çok benzeyendi. Hassas kalbiyle acı çekmemeyi arzuluyordu ama bu imkansızdı. Acı çekmemek bu zamanda imkansızdı. Öyle yada böyle acıdan kaçamazdık. Yapabileceğimiz tek şey, acıyı kucaklamaktı. Onunla bütünleşmeyi öğrenmekti.

"Rithu sana karşı iyi olmadı, abla. Senden bir şeyler sakladı, bende sakladım." dedim ve omzuna tek elimi koydum. Gözleri tedirgindi.

Ablam "Naresh, beni korkutuyorsun." dedi titreyen bir sesle.

"Bunu açıkladığım zaman benden nefret edeceksin, Rithu'dan da nefret edeceksin ama onun senin ona verdiğin değeri hakedip, etmediğini sorgulamış olacaksın. Belki de umursamazsın bilmiyorum."

"Söyler misin?"

"İlk eşin Alrab'ı idam ettiren, o emri veren bendim." dedim sakince.

"Ne?" diye bağırdı.

"Doğru duydun. Babam onu sürgün ettirecekti ama Rithu ile beraber o emri değiştirdim. Bunu onunla yaptım ve Alrab idam edildi." dedim soğukça ve ablamın gözlerinden yaşları aktı. Kafasını sallıyordu. Duyduklarını ret ediyor gibiydi.

"Hayır, hayır! Alrab'ın katili ile evlenmiş olamam, benim kardeşim bana bunu yaptırmış olamaz!"

"Gerçekleri duydun. Şimdi bu sarayda en masum kişi Rithu mu? Bunu ikimiz yıllardır sakladık ve şimdi açıklıyorum." dedim ve ablam derin bir nefes aldı.

"Senden nefret ediyorum, Şah Naresh Krisnae! Senden ve bu çelik gibi olan zalimliğinden nefret ediyorum!" diye bağırdı.

"İstediğin kadar nefret et, istediğin kadar kin tut. Bu gerçeği değiştirmeyecek. Şimdi Rithu'nun yasına hazırlanmanı öneririm, abla. Alrab'ın intikamı mı alıyor acaba? Belki de yas tutmazsın." dedim ve ablam yüzüme tokat attı. Gözleri iri iriydi, derin derin nefes alıyordu.

"Seni asla ama asla affetmeyeceğim. Hayatım boyunca senin ve devletimin isteklerini yaptım, kendimi hiçe saydım ama sen bunu hakketmiyormuşsun. Tanrıça'dan dilerim ki, benim yaşadığım acının daha beterini yaşarsın. Hiç beklediğin bir anda, beklediğin bir şekilde olsun." dedi ve ağlayarak odadan çıktı.

Beni affederdi, bana kıyamazdı bunu çocukluğumuzdan beri biliyordum. Ablam hiçbir zaman bana kıyamazdı. Bu acısıyla başa çıktığı zaman beni affedeceğini biliyordum. Rithu'nun kaybını atlatacaktı, kendisini bulacaktı ve beni affedecekti. Beni anlardı belki. Bu zor olsa da beni anlamasını istiyordum. Fakat anlamazdı. İnsanlar bencil yaratıklardı. Sadece kendilerini düşünür, kendilerinin yaşadıklarını sanırdı. Diğerlerinin ne olduğunu umursamak, bu bencilliğin kırılmasına sebepti. Peki kim bencillikten vazgeçmek ister ki? Kim kolayı bırakıp zoru seçmek ister?

"Sandhya, odamıza çekilelim." dedim donukça ama annem karşıma dikilmişti. Bakışlarında sorgulayan, yargılayan bir ifade vardı.

Annem "Gitmiyorsun, Şah. Hesap vermeden gitmiyorsun." dedi ve ona baktım.

"Neyin hesabını verecekmişim?"

"Bu dediklerin gerçek miydi? Gerçekten Alrab'ın idam fermanını daha şahran iken sen mi yazdın? Bunu Rithu ile beraber mi yaptın? Buna nasıl cesaret edebildin?"

"Evet, anne. Bunu yaptım ve pişman değilim."

"Ablan çok acı çekti, bebeğini düşürdü. Verdiğin zararı görmedin mi? Tamam, Alrab'ı bende sevmezdim ama bu kadarı gaddarlık."

"Anne, ben o zamandan pişman değilim. Adaleti sağladığıma inanıyorum. Bugün açıklama sebebim ise ablamın Rithu'yu gözünde masumlaştırmamasıydı. İsteseydim açıklamazdım."

"Sen bir canavarsın, Şah Krisnae!" dedi sertçe.

"Sen bu canavarı yetiştirdin, sen büyüttün ve bunun sonuçlarına katlanmayı bileceksin Şahana!" dedim öfkeyle ve gözlerini kıstı.

"Böyle olacağını bilseydim, geçmişte daha farklı davranırdım bundan emin olabilirsin. Senin şah olmanı istedim ama ablalarının canlarını yak diye değil. Bu ülkeyi düzgün yönetmeni istedim."

"Senin de canını yaktım, değil mi? Senin de canın acıdı ve bu yüzden kızgınsın, benden hoşlanmıyorsun."

"Sen asla benim canımı acıtamazsın." dedi ve yalandı. Kocaman bir yalan. Bunu göremeyeceğimi mi sanıyordu?

"Yalan! Ben senin canını acıttım, seni hayal kırıklığına uğrattım. Bunu çok güzel biliyoruz, neden saklama peşindesin?"

"Benim canım acımaz, ben üzülmem, ben kırılmam bunu öğrenemedin mi? Yazık, sana acıyorum. Sen zavallısın."

"Neden?"

"Çünkü herkes senden korkacak. Korkarak yaklaşacaklar, asla sevilmeyeceksin. Kim bir canavarı sevmek ister ki?" dedi ve ellerimi yumruk yaptım.

Dayım "Şahana ileri gitme istersen, bu kadarı fazla oluyor."

"Fazla mı? Gerçekleri diyorum. Hayatın kendisi kadar gerçek bunlar. Naresh bir canavar, bir zalim. Buna bir zamanlar tolere edebiliyordum ama şimdi olmuyor. Naresh için diğer çocuklarımın canlarının acımasına göz yumamam."

"Rithu'nun ölümüne engel olamazsın, anne. O ölecek." dedim sertçe.

"Rithu'yu umursayan kim? Benim korkum ablan Prihan. Onun hisleri, onun acısını umursuyorum. Eğer ablana bir şey olursa seni pişman ederim, anlıyor musun?"

"Elinden geleni ardına koyma, anne. Senden korkan senin gibi olsun. Ben yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Bunu bana sen öğrettin." dedim sinirle ama o beni umursamadı. Annem sinirden gülmüştü.

"İnsanın kendi canavarının yüzüne bakması da tuhaf bir hismiş. Bir yandan tanıdık bir parça arıyorsun ama diğer yandan ne zaman bana saldıracak, kendimi nasıl savunacağım diyorsun." dedi alaycı bir şekilde ve Sandhya ayağa kalktı. Annemle benim arama girmişti. İlk önce ona sonra bana bakmıştı. Bakışları hüzünlüydü.

Sandhya "Hadi, odamıza çekilelim Naresh. Kendimi yorgun hissediyorum." dedi narin sesiyle.

"Senin bu halinin baş mimarı, Sandhya! Acaba ne zaman bu canavar seni ısıracak? Ne zaman canını yakacak?"

"Naresh asla benim canımı yakmayacaktır, bundan emin olabilirsin. Hayallerden uyanıp, gerçeklerle yüzleşmeni çok isterim ama sen yıllardır kendini kandırıyorsun. Hadi, gidelim."

"Gidelim, sevgilim. İyi geceler!" dedim ve Sandhya ile beraber odadan çıktık.

Üstümdekileri çıkarmış ve pijamalarımı giymiştim. Yatağa, Sandhya'nın yanına yattım. Onu alnından öpmüştüm. Daha sonra kollarımla onu sarmıştım. Kokusunda huzur duymak, bu kokuda uyumak hayatımın hediyelerinden biriydi. Onu seviyordum. Çaresizce onu seviyordum. Sandhya için her şeyi yapardım ve bu uğurda kendimi feda edebilirdim. Sandhya'ya zarar veremezdim. Evet, onu çok  severken neden zarar vereyim ki? İnsanlar sevdiklerine zarar vermezdi. Ben buna inanıyordum.

Güneş doğmadan kalkmış, hazırlanmıştım. Toplantıda Rithu'nun durumunu ilan etmiştim. İnsanlar şaşırmış ardından ayıplamışlardı. Daha sonra normal yaşamlarına devam etmişlerdi. Tuhaftı. Bir anda bunu kabullenmeleri, ayıplamaları çok tuhaftı. Oysa bu insanlardan daha çok Rithu devletini düşünürdü. Zaten Rithu'yu bu noktaya getiren de bu olmamış mıydı? Devletin çıkarları diyerek yanlış adımlar atmıştı ve bedelini canıyla ödeyecekti. Keşke hükümdarlığımın ilk yıllarındaki gibi kalsaydı, o zaman daha iyi bir yaşama sahip olurdu.

İdamı yarın halka kapalı olacaktı. Hanedan damadı olduğu için kendisine böyle bir ayrıcalık yapabilirdim.  Son defa ablamla bugün görüşmesini sağlamıştım. Bu onlara gerekiyordu. Son konuşma, son bakış, son dokunuş. Çok farklı olsa gerekti. Her savaşa gittiğim zaman Sandhya'yı son defa görür gibi davranıyordum ve o buna çok kızardı. Bana geri döneceksin derdi ve gülümserdim. Bunun bir garantisi yoktu. Maute'nin nefesi üzerimde ise Sandhya'ya geri dönemezdim. Ölümün nefesine kim karşı koyabilirdi ki?

Öğleden sonramı ise kafamı dağıtmak amacıyla çocuklarımla geçirmeyi tercih etmiştim. Onlarla kılıç antremanı yapıyordum. Şimdi karşımda Chamsha vardı. Simsiyah saçlı, yemyeşil gözlü bir kızdı. Ablası gibi değildi. O askerlikle daha çok ilgileniyordu ve hevesle benimle savaşlara gelmek isityordu. Ben ise zamanı değil diyordum. Biraz daha büyümesi lazımdı. Daha sonra baba kız savaşlara giderdik elbette.

Birkaç hamle sonrası Chamsha yere düşmüştü. Yeşil gözleri heyecanlıydı. Ben ise gülümseyerek onu yerden kaldırmıştım.

Saorah"Çok güzel yenildin, Chamsha!" dedi ve ona baktım. Anneme aşırı derece benziyordu. Fiziksel olarakta huy olarakta benziyordu.

Chamsha "Katılıyorum, abla. Çok güzel yenildim."

Yadraj "Son hamleyi sağdan yapmayacaktın, soldan yapsaydın biraz daha direnebilirdin." dedi ve haklıydı. Yadraj'da Chamsha gibi savaşçılık özellikleri ön plandaydı. Siyasetten anlıyordu ama savaşçılık daha çok ilgisini çekiyordu.

"Abin haklı,  Chamsha. Sağdan yaptığın hamle seni zayıf düşürdü." dedim.

Devilal "Hadi, baba sıra şimdi bende değil mi? Benimle dövüşeceksin!" dedi hevesle ve güldüm. Elinde tuttuğu tahta kılıçla hevesle durması hoşuma gidiyordu. Devilal'de kendi çocukluğumu görüyor gibiydim. Her daim babasından ilgi görmeyi isteyen, küçük bir oğlan çocuğuydu. Tabii benim babam benim gibi davranmamıştı ve bu bende derin yaralara sebep olmuştu. Fakat ben öyle değildim. Kendi çocuklarımdan asla sevgimi esirgeyemezdim.

Saorah "Abi, yenileceğin bir savaşa bile bile girmek aptallık değil mi? Babamı yenemezsin." dedi gözlerini devirerek. Devilal ise kılıcının kabzasını daha sıkı kavradı ve karşıma geçti.

"Ben yenileceğimi bilsem bile gireceğim savaşlardan asla korkmam, Saorah. Bunu öğrenemedin mi?"

"Açıkçası yenileceğini bildiğin bir savaşa girmek, çok onurlu bir davranıştır. Gururunu ayaklar altına alıyor gibi gözükebilir ama bu büyük bir gururun işaretidir."  dedim ve Devilal gülümsedi.

"Bende o zaman gururlu bir savaşçının kalbi var!" dedi hevesle.

"Evet, sende de savaşçı kalbi var Devilal. Tıpkı hepinizde olduğu gibi." dedim gülerek ve Devilal ile dövüşe başladık.

Dövüşürken hırslıydı. Bildiği teknikleri ustaca kullanmaya çalışıyordu. Fakat sonunda onu yenmiştim. Gelişme olarak ilk dövüşümüze göre uzun dayanabilmiştim. Bunu ona dediğim zaman ise mutlu olmuştu. Yadraj ise abisine hatalarını dediğinde Devilal peki demişti. Hatalarını demesinden memnun olmuşa benzemiyordu.

Yadraj "Hatalarımı de, Chamsha."

Chamsha "Memnuniyetle abi." dedi ve Yadraj kılıcını bana doğrulttu. Siyah saçlı, siyah gözlü bir çocuktu. Priya olmaktan ziyade annesinin kuzeyli tarafına benziyordu. Açıkçası Makpha'nın soğuk sertliğinden bir parça aldığını düşünmüyor değildim. Bazı düşüncelerinde bu soğuk sertliği bulmak mümkündü. Yarın ileride duygularıyla kararlar almaktan ziyade mantığı daha önde olacağı kesindi. Devilal ise Yadraj'ın tam tersiydi. O, duygularıyla tutkularıyla kararlar almaya uygun yapısı vardı. Dengeli olan birisi var mıydı? Saorah! O hem tutkuluydu, hem soğuk bir mantığa sahipti. Her iki tarafıyla kararlar alıyordu ve bunu annemden bile daha iyi yapıyordu.

"Oldukça cesursun, Yadraj. Kılıcını hemen bana doğrulttun ama düşmanına da saygı duymayı öğrenmelisin." dedim ve Yadraj gülümsedi.

Yadraj "Baba, haklısın. Bu çok küstah bir davranış oldu." dedi ve kılıcını indirdi.

"Fakat kaldırdığın kılıcı da indirmemesini bilmelisin. Aynı küstahlığa devam etmen gerekir."

Saorah "Ne yaparsan yap, pişman olma ve geri adım atma yoksa yenilirsin. Güzel bir ders oldu, babacığım." dedi düşünceli bir şekilde. Ela gözlerinde farklı şeyler vardı. Kimbilir o güzel aklından neler geçiriyordu.

"Ben senin bu dediğin şekilde ilerledim, Saorah ve şimdi oldukça güçlü bir hükümdarım. Tek bir kelimem ile ülkeler alırım, ülkeler yıkarım."

"Bende öyle olacağım. Tek bir fısıltım, benim hükmüm olacak." diye mırıldandı. Ona baktığımda ise bana yumuşakça gülümsemişti. Bu dediğini kardeşleri  duymamıştı. Devilal Yadraj'ı gözetlerken Chamsha etrafına bakıyordu. Bu cümle duyulsa çıkabilecek kavgaları düşünmek dahi istemiyordum. Çocuklarımda olmasını istediğim en son şey taht kavgasıydı.

Dövüşlerden sonra duş almıştım ve Sandhya ile günü özetlemiştik. Ona Saorah'ı ve son cümlesini dediğim zaman gülümsemişti. Veliahtlık için kızların hazır olduğunu demişti. Açıkçası ikimizde yıllardır kızlarımızı buna hazırlıyorduk. Sadece kafaları karışmaması için Yadraj ve Devilal arasında düşünüyor gibiydik. Oysa bizim aklımızda 4 seçenek vardı. Bu 4 seçeneği değerlendirmek istiyorduk. Hükümdar olmanın, hükmetmenin cinsiyeti yoktu. Bunu kırmak istiyorduk. Fakat hala veliaht kararını verebilmiş değildik. Biraz daha gözlem lazımdı ama aklımızda bir isim vardı. Bu ismin daha da hazır olması gerekiyordu. Fakat yarın açıklama yapmam gerekiyordu. Artık kızları saklayamazdım.

Güneş doğmadan evvel uyanmıştık, kahvaltıdan sonra ise Rithu'nun idamı edileceği yere gelmiştik. Burada kapalı bir alanda idam edilecekti. Ben, Sandhya, rahipler ile rahibeler vardı. Dayım ise son anda gelmişti. Bunu kaçıramam demişti. Annem ve ablamın olmamasına şaşırmamıştım. Kaldırabilecekleri bir manzara değildi.

Rithu askerler eşliğinde gelmişti. Beyaz giydirilmişti. Oldukça yüzü sakindi. Dizlerinin üstüne çökmüştü. Önüne ise bir kılıç konulmuştu. Bu kılıçla kendisini öldürecekti. Savaşçıydı ve bir savaşçıya uygun ölmesi gerekiyordu. Onuruyla, gururuyla kendisini öldürmeliydi. Pis bir celladın ellerine bırakmamalıydı.

Rithu kılıcı eline aldı ve gülümsedi. Daha sonra bakışları bendeydi.

Rithu "Bu hayatta yaptıklarımdan asla pişman değilim, Şah Naresh Krisnae. Yine olsa yine yapardım. Yine kendi ablama sırtımı döner, sizi desteklerdim. Yine Şahbanu Sandhya'yı ilk başlarda destekler sonra onu bırakırdım. Bu hayattan pişman değilim, olmayacağım. Bir savaşçı olarak ölme fırsatı verdiğiniz için memnunum Şah." dedi ve başımı salladım.

Rithu ise kısa kılıcı aldı ve kendine sertçe sapladı. O an içimde bir şeyler kopmuştu. Yere düştüğünde ise hemen rahipler kontrol etmişti. Öldüğünü başlarını eğmelerinden anlamıştım. Öğretmenim, babam, abim, savaşçım ölmüştü. Bir devir kapanmıştı ve benim içim donmuştu. Böyle olmasaydı diyordum ama imkansızdı. Herkes kendi sonunu kendisi yazardı. Parsmet inancı buydu. Rithu kendisini bu hale getirmişti. En azından  pişman değildi. Buna mutlu olaiblirdim.

Dayım "İşte bir devir daha kapandı, Naresh. Koskoca Rithu-i Drahi bir vatan haini olarak canına kıydı. Tarih bunu böyle yazacak." dedi soğukça.

"Tarih başka ne yazacak, merak ediyorum. Bugünkü toplantıyı da yazar mı sence?" dedim.

Sandhya "Bugün ve sonraki günleri daha özenle yazacaktır Naresh. Hadi, gidelim. Daha fazla Rithu'un cesedine bakmak istemiyorum."

"Haklısın, sevgilim haklısın." dedi ve üçümüz oradan ayrıldık.

Toplantıya bugün özel olarak 4 çocuğumu da katmıştım. Kzılar oldukça donuk iken Devilal çok hevesliydi. Yanında duran Yadraj ise kızların yüzünü güldürmeye çalışıyordu. Annem ise kendinden emin bir şekilde Devilal'e bakıyordu. İçten içe onu veliaht ilan edeceğimi sanıyordu ve çok komikti. Annemin Devilal'den yeni bir Naresh yaratmaya çalışması, komikti.

Sandhya ile oturmuştuk. Tüm gözler bizdeydi. İnsanlar hevesle yeni veliahtı duymayı istiyorlardı. Yeni veliahta yapacakları yalakalıkları şimdiden tahmin ediyordum ama istediklerini almadıkları zaman yüzlerinde oluşacak ifade beni şimdiden eğlendiriyordu. Oyun öyle değil böyle oynanırdı. Onlar körlerdi ve ben bu körlerle dans etmiş, kendi istediğim gibi 2 yeni veliaht adayı yetiştirmiştim. Şimdi elimdeki 4 seçenekten birisini seçecektim.

Sandhya "Devlet meselelerine geçmeden önce bugün sizlere yüce devletimiz Sashibai'nin gelecek hükümdarıyla alakalı kararımızı açıklamaya karar verdik. Daha fazla sizleri bekletemeyiz." dedi tok bir sesle.

Annem "İnsanlar bunun için sabırsız! Doğru ismi seçeceğinize şüphemiz yok."

"Evet, doğru ismi seçmeliyiz ve bunun için bir 5 yıl daha beklemeye karar verdik." dedim ve Devilal şaşkınca bana baktı.

Devilal "5 yıl mı? Baba neden 5 yıl?" dedi şaşkınca.

"Çünkü Chamsha 17 yaşında olacak.17 yaş benim için çok önemli, ben o zaman şah oldum ve şimdi 4. veliaht adayımın 17. yaşında açıklamayı uygun gördüm."

"Ne?" diye bağırdı.

"Evet, doğru duydunuz. Bundan sonra bilinsin ki Chamsha ve Saorah'da benim veliaht adaylarımdır. Hükümdar olmanın cinsiyeti olmaz bu yüzden kızlarımında veliahtlığını düşüneceğim. Bu sebeple 5 yıl sonra açıklayacağım."

Annem "Naresh sen devletin temellerini sarsıyorsun!"

Sandhya "Devletin temelleri sarsılmıyor, sağlamlaştırılıyor. Saorah veya Chamsha'da yönetebilir. Devlet Devilal veya Yadraj'a kalmak zorunda değil." dedi ve Saorah bana gülümsüyordu. Gözlerinde bana hayranlık vardı.

"Kızlarımdan birisi hükümdar olacak ise Banuşah olarak anılacak ve bu tarihimizde bir ilk olacak. Gelecek, parlak. Bunu görmüyor musunuz?" dedim ve arkama yaslandım.

İnsanlar şaşkındı ama ben kararlıydım. Devleti sağlamlaştırıyordum. Her şey devletim içindi. Ardımdan gelecek hükümdarı da özenle seçecektim. Benim adımlarımı takip edecek, devleti en yükseğe çıkaracaktı. Şanlı Sashibai olacaktık. Ben ve  varisimle olacaktı. Kadere farklı şeyler yazıyordum ve bundan pişman olmayacaktım. Kader hükmedecektim ve her şey benim, bizim dediğimiz gibi olacaktı.

Prihan

Usha

Vilraj

Rithu

♣Rithu'nun ölümü beklediğiniz gibi miydi? Yoksa merhametli bir ölüm mü oldu?

Prihan'ın tepkisi sizce nasıldı? Bundan sonra Naresh'e bakışı nasıl olur?

♣Naresh'in çocuklarıyla ilişkisini nasıl buldunuz?

Banuşah fikrini nasıl buldunuz? Sizce insanlar bunu kabullenecek mi? Anjali ne yapacaktır?

Evet, 4. kısım bitti. Final Kısmı olan 5. kısma geldik. 5 yıl zaman atlaması olacaktır. Ateşin Yazgısı. :)

♥Ateşin Yazgısından beklentileriniz nedir?

♥Karakterler sizce nasıl olacaktır?

En çok merak ettiğiniz karakter kim?

Continue Reading

You'll Also Like

44.5K 2.9K 51
TANITIM~ BİLGİLENDİRME!! Göğsünde milyonlarca sim parçasını barındıran kadifemsi gökyüzünün altında ölümün kollarına koşarken başladı her şey. Bu baş...
ASKERİM By pirenseess

General Fiction

57.9K 2.2K 39
Babanın düşmanları tarafından kardeşinle kaçırılırdın! Ailen'den, İkizinden ve Abinden ayrılıp hafızanı kaybedersen. Ya bu gerçekler birgün ortaya çı...
23.5K 794 19
Ceylin kendisini hep siyah olarak tanımlardı. Ilgaz ise bembeyazdı onun için. Bir bakımdan; Ceylin gece, Ilgaz ise gündüzdü. Şimdi ise gece ve gündü...
AŞIK CİNİM By Gece....

Historical Fiction

59.4K 2.7K 32
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...