Ateşin Kurbanı

By Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... More

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Şahbanu Anjali♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Kristal Oyunlar❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Karşılıklı İhanet❦
Delinin Yıldızı❦
Kendini Öldürmek❦
Şahbanu Acısı❦
Benim Hükmüm ❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
Savaşçı Kalbi♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Güneş'in Kızı♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Tehlikeli Delilik♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Gölge ile Savaşçı♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Ateşin ve Suyun Uyumu❦

2.3K 152 187
By Elizabethstark1

Herkese Merhaba! Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı yazınız.
:) yorumlarda gelsin ama... Kendinizi belli edin lütfen. Vote/yorum bekliyorum. Bu kadar hızlı gelen bölümler bunu hakkediyor. :)

Bölüm şarkısı ile okuyunuz. :) Mumford & Sons - Broken Crown.

Aşağıda Enıtken, Krupa, Parinita, Shalin, Grija, Azusa, Vilraj var. Sandhya'nın giyimi de aşağıda.

İyi okumalar!

Yayınlanma :08.09.2018 (00:06)

Sashibai Şahlığı - Ghunda- Kılıç Sarayı

Sandhya


Yemek için hazırlanmam yeni bitmişti. Siyah saçlarım toplanmıştı ve incilerle süslenmişti. Mor elbisem ise gümüş çiçekler işlenmiş ve minik pırlantalar etek uçlarımda parıldıyorlardı. Sürmemi çekmiş ve lavanta kokumu tercih etmiştim. Naresh ise aynada kendisine bakıyordu. Ceketinin işlemelerine dokunuyordu. Koyu bordo dizlerine kadar gelen ceketi, içine giydiği siyah gömleği ve siyah pantolonu ile oldukça şıktı. Ayağa kalkıp, yanına geldim ve bana döndü.

"Başlığını takmayacak mısın?" dedim.

Naresh "Şah olduğumu bir şapka ile mi belirteceğim? Saçma. Belimdeki kılıcım tüm gerçeği gösteriyor." dedi ve bukle olmuş bir saçımı kulağımın arkasından çıkarmıştı.

"Ben nasıl olmuşum? Bir cariye gibi mi yoksa bir şahbanu muyum?" dedim ve beni gülerek süzdü.

"Sen her daim şahbanuydun, sevgilim."

"Şah! Çok kaçamak cevaplar veriyorsun ve bu hiç hoşuma gitmiyor. Gerçekten güzel gözüküyor muyum?"

"Aşkınla öyle kör oldum ki, ne giyersen giy benim için her daim güzel olacaksın."

"Chamsha'da bugün benim annem hep güzel demişti, babasından öğrenmiş olmalı bu cevabı." dedim gülerek.

"Benim küçük dolunayım ne derse, doğrudur." dedi ve alnımdan öptü. Aynada yan yana birbirimize bakmıştık. Naresh'in uzun ve yapılı vücudunun yanında benim narin ve zayıf bedenim oldukça kırılgan gözüküyordu. Yine güzel bir uyumumuz vardı. Birbirimizi tamamlıyorduk. Naresh benim yanımdaydı, bende Naresh'in yanındaydım.

"Çok uyumlu değil miyiz, Naresh?"

"Ateş ve suyun uyumu ne kadar uyumlu olursa, o kadar uyumluyuz." dedi düşünceli bir sesle.

"İkimiz büyük güçlerin, zıt güçlerin uyumuyuz. Birbirimizi tamamlıyoruz, aşkım. Birbirimize kavuştuk, efsanelerdeki gibi olmadık. Krisnae ve Sapheda kavuşamadı, Efendi Ateş, Hanım Su'yu bulamadı ama biz birbirimizi bulduk."

"Geleceği bilemezsin, Sandhya. Kaderi yönetemeyiz sadece seçimlerimizle yönlendiririz."

"Benim seçimim her daim sensin, Şah Naresh. Ne olursa, olsun ben seni seçiyorum. Benim bu hayatta sahip olduğum sen ve evlatlarım, aşkım."

"Bende seni seçtim, ışığım. Neyse artık konuklarımızın yanına gidelim. Şah Krisnae ve Şahbanu Sapheda'yı görsünler."

"Evet." dedim gülerek ve odadan çıktık.

Kol kolaydık. Bizi görenler sağ ellerini yumruk yaparak, sol göğüslerine bastırarak selamlıyorlardı. Şahbanu ve Şah, bu sarayın sahipleriydi ve elbette saygılarını sunacaklardı. Bundan sonra buna alışmam lazımdı. Artık basit bir cariye değildim. Bir şahbanuydum. Bu ülkenin ve sarayın hanımıydım, Naresh ile eş güçte hükümdardım. Kimsenin ezemeyeceği birisiydi. Herkesin saygı duyacağı güçte bir kadındım. Beni artık kim durdurabilirdi ki?

Yemek salonuna geldiğimizde içerideki herkes ayağa kalktı. Priya ailesi ve diğer kan bağı bulunan kişiler buradaydı. Naresh'in deyimiyle aile yemeği olmuştu. Ayrıca yabancı ülkelerden gelenlerden sadece Medarat elçisi Prens Enıtken bizimle olacaktı. Masanın başında iki sandalye vardı. Naresh ile yan yana oturacaktım. Eski şahbanular, şahlarının yanında otururmuş. Zamanla bu gelenek bozulmuş ve şahın sağ tarafına oturmaları istenmişti. Şimdi ise Naresh beni yanına alarak, eskiyi takip edeceğinin işaretini veriyordu.

Naresh ile yerimize geçmiştik. Benim sol tarafımda Prens Enıtken vardı, Naresh'in sağ tarafında ise annesi Anjali vardı. İşaretimle yemeğe başlamıştık. Sohbetler oldukça güzeldi. Arkadan gelen müzik sesiyle beraber ortam büyüleyiciydi. Anjali ile ufak şakalaşmalar yaşıyorduk. Bu Naresh için güzeldi çünkü gözlerinde huzurlu bir ifade görmüştüm. Annesi ve sevdiği kadın anlaşıyor, şakalaşıyordu. Onun için bu olay mucizevi bir olay değil miydi? Sadece ateşkes vardı. Düğünden sonra Anjali hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını görecekti.

Naresh şarap kadehimi özenle doldururken, ona gülümsedim. O da bana çapkınca gülümsemişti. Gümüş ayaklı kristal kadehi elime aldım ve bir yudum aldım. Şarap oldukça keskindi. Önceki içtiklerimizden farklı bir tat verse de oldukça zevkliydi. Prens Enıtken'in sürmeli gözleri ile karşı karşıya geldiğimde bana gülümsedi.

Enıtken "Şahbanu, içtiğiniz şarap Medarat şarabıdır. Nasıl, sevdiniz mi? Sizler için özel olarak getirdim." dedi ve gülümsedim.

"Oldukça güzel. Keskin bir tadı var." dedim ve bir yudum daha aldım.

"Aynı zamanda insanın içtikçe içesi gelir. Yaşadığımızı hissettirir. Hayat kısa, Şahbanu ve yaşamayı hissetmemiz lazım."

Naresh "Enıtken, benimle yaşıtsın değil mi? Fakat çok şey yaşamış gibisin. Bir yaşta bin olay yaşamış ve bu olayları bastırmak için farklı yollara başvurduğunu düşünüyorum." dedi samimi bir şekilde ve Enıtken güldü. Vilraj ise Anjali'nin yanında Enıtken'i süzmüştü.

Vilraj "Bizim Arvind gibi değil mi?" dedi gülerek.

Enıtken "Zor bir hayatım oldu. Ölümün kıyısından çok döndüm. Hanedanımda kadınlar tahta çıkar ama onlar için ben bile tehdit oldum. Beni bu sürede koruyan ise, canımdan çok sevdiğim Asenath oldu." dedi tabağındaki tatlı ile oynayarak. Yüzünde acı çeken, mutsuz olan bir ifade vardı. Zorluklarla mücadele etmişti. Görünen neşeli yüzün altında derin bir keder vardı.

"Her şey yaşandı ve bitti, Prens. Yaşamanın kıymetini bilmek gerekiyor. Sevdiklerimiz avuçlarımızdan kaysalar bile onların güzel hatıralarına sarılabiliriz. Bize kattıkları güzel hatıralarla yolumuza devam etmeliyiz." dedim buruk bir gülümsemeyle. Aklıma abim Vityor gelmişti ve dudaklarımdan kelimeler dökülmüştü.

Anjali "Sandhya haklı. Sevdiklerimizi nasıl kaybettiğimizi değil, onların bize kattıklarını hatırlamamız daha iyi. Zihnimiz acı çekmez böylece. Kalben daha rahat oluruz." dedi yavaşça. Yeşil gözleri donuklaşmıştı. Acaba kimi düşünüyordu? Bunu merak etmiştim.

Enıtken "Yine de yaşananlar unutulmuyor, güzel hanımlar. Bir kenara itemiyorum. Ruhum eziliyor, dayanmak zor oluyor. Ah, bu bir düğün öncesi yemek ama sizleri kederimle boğdum."

Naresh "Prens, bizlere kralınızdan bahsedebilir misin? Kendisini eşimle beraber çok merak ediyorum."

"Ülkeme gelin ve görün." dedi gülerek.

"Yakın bir zamanda olamayacak ne yazık ki. Göründüğü gibi ülkemde büyük bir isyandan çıktı ve toparlanması lazım. Buradaki düzeni oturtmadan ülkemden dışarı çıkamam."

Vilraj "Elimizde olsaydı, hemen gelirdik. Kraliçe Asenath eminim ki, arkadaşlığımı özlemiştir." dedi alaycı bir şekilde ve Enıtken güldü.

Enıtken "Asenath, sizden çok bahsetti Kaptan. Onun dikkatini dağıtabilen 2. erkek oldunuz ve tebrik ederim. Yine de eşi Makpha kadar büyük etki bırakmadınız."

"Kraliçe eşini çok mu seviyor?" dedim ve kadehten bir yudum aldım. Enıtken ise gülümsemişti. Gülümseyişinde gizli bir alay vardı ve bundan hoşlanmamıştım.

"Kraliçe, Makpha için her şeyi yaptı. Onu yeniden yarattı ve Makpha Asenath için kendinden vazgeçti, benliğinden bambaşka bir adamı ortaya koydu. Ancakhmona'nın Kızı aradığı aşkı Ancakhmona'dan olmayanda buldu."

Naresh "Kraliçe şanslı." dedi alaycı bir şekilde ve birbirimize baktık. Bakışlarındaki alaycılığın nedeni belliydi. Abim Vityor! Can sıkıcıydı.

Anjali "Asenath için çok mutlu oldum. Ne yalan söyleyeyim kardeşimle olan bağından dolayı evliliğinden mutsuz olduğunu düşünmüştüm." dedi ve Prens güldü.

Enıtken "Biz Medaratlılar sizler gibi değiliz. Aşk konusunda daha açığız. Ayrıca bu Sashibai insanlarında ne var? Neden sizlere çekiliyoruz ki? Çok saçma." dedi gülerek. Anlaşılan hedefinde Arvind vardı ama zordu. Vilraj'a olan saplantısı açıktı.

"Bence sizler macera arıyorsunuz, Prens. Aşkı, macera olarak görüyorsunuz." dedim.

"Kral Makpha gibi konuştunuz, Şahbanu. Bir an için onun sesini duyduğumu sandım. Asenath ile Kaptan Vilraj yüzünden tartışmalarında bu cümleyi demişti." dedi ve gerildim. Gerginlikten kadehimdeki şarabı hızla bitirmiştim.

Naresh "Sandhya, yavaş iç. Sarhoş olmaya mı niyetlendin, ışığım?"

Anjali "Sarhoş olmamanı tavsiye ederim yoksa yarını iyi geçiremezsin, Sandhya. Yarından itibaren yorulacaksın, güzel kızım."

"İyiyim ben, sarhoş olacağımı sanmıyorum." dedim ve kadehime şarabı doldurdum. Enıtken ise neşeliydi.

Enıtken "Medarat şarabı sarhoş olmayanları bile sarhoş eder, Şahbanu. Yavaş için ve tadını çıkarın yoksa bu hızla sarhoşluk kaçınılmaz olacaktır." dedi ve onu umursamadım.

Haklı çıkmıştı. Makpha Vityor denkleminden dolayı hızlı içmiş ve sarhoşluk kaçınılmaz olmuştu. Sarhoş iken daha çok gülüyor, kıkırdıyordum. Dengemi kaybetmiştim ve her şeye gülüyordum. Özellikle Prens beni çok güldürüyordu. Ayrıca gözümden kaçmayan şey Enıtken'in Arvind'e asılmasıydı. Baya baya Arvind'e cilve yapıyordu ama Arvind görmezlikten gelse bile gülümsüyordu. Gecenin sonu onlar için çok farklı olabilirdi. Arvind'in kafa dağıtması lazımdı. Vilraj'ın büyüsünden sıyrılırsa, daha mutlu olabilirdi.

Sarhoşluktan yürüyemez haldeydim ve beni Naresh ile Vilraj taşıyordu. İkisinin ortasında gülüyordum. En son benim gibi sarhoş olan Shalin ile bağıra bağıra şarkı söylüyordum. Krupa'nın huysuz bakışları, Parinita'nın gülüşleri ve Prihan'ın mahcup ifadesi vardı. Bizim şarkımıza Enıtken eşlik etmişti. O da çakır keyifti. Arvind'ini çağırmış ve odaya gitmişlerdi.

"Ne geceydi! Çok güzeldi, Prens'in sohbetini çok sevdim." dedim gülerek.

Naresh "Bu kadar içecek ne vardı, Sandhya?" dedi homurdanarak.

"Ah, içtim! Ne yapayım, içtim! Keyif benim değil mi? Şarabın tadıyla abim Vityor'dan kaçmak istedim. Adam öldü diyorum ama siz bana yaşıyor diyorsunuz. Çok ayıp!"

"Abinin hayaletinden kaçmak için içiyorsan, her gün sarhoş olmak zorundasın. Abin adım gibi eminim ki yaşıyor ve Kainndarei'de."

"Değil! Benim abim asla vatanına sırtını dönmez, benim gibi yapmaz." dedim kıkırdayarak.

Vilraj "Sandhya, gerçekleri umursamaz bile gözüksen bile içten içe kırılıyorsun."

"Hayır, ben kırılmam. Kırılmamak zorundayım, Vilraj! Hem sen nasıl hissettin bu gece? Arvind'ini elinden aldılar!" dedim alaycı bir şekilde.

Naresh "Sandhya, pişman olacağın davranışlarda bulunma."

"Ne, Naresh? Gerçeği diyorum işte. Arvind Vilraj'ın elinden gitti, Medarat Prensi onu aldı! " dedim gülerek.

Vilraj "Naresh, umursama şu an sarhoş ve ne dediğini bilmiyor."

"Gerçekleri diyorum! Arvind'i kıskanmadın mı? Bir an için bile onu başkasının yanında görmek kalbini sızlatmadı mı?" dedim.

"Sandhya, Sandhya. Ben Usha ile evliyim ve gayet mutluyum. Bunu biliyorsun, küçüğüm." dedi ve yatak odamıza gelmiştik.

Vilraj gittikten sonra kendimi yatağa bırakmıştım. Sonra Naresh'in uyarıları ile saçımdaki tokalar çıkmış, yüzümdeki sürmeyi silmiştim. Geceliğimi ise Naresh giydirmişti. Daha sonra kafamı yastığa koyar koymaz uyuyakalmıştım.

Sabah ise Naresh'in dürtmesi ile gözlerimi yavaşça açmıştım. Gülerek bana bakıyordu. Oysa benim başım ağrıyordu. Dün gecenin küçük bir hediyesiydi. Cidden şarabı fazla içmiştim ve kendimi berbat hissediyordum.

"Bana dokunma, uyumak istiyorum." diye homurdandım.

Naresh "Seni uyarmıştım, küçük hanım ve sen beni dinlemedin. Hadi, hadi kalk. Kahvaltıda ayılman için gerekli içeceği içersin ve toparlarsın."

"Kalkmak istemiyorum." dedim ve kafama yastığımı bastırdım. Naresh ise yastığımı çekmişti.

"Kalk, küçük hanım bugün işimiz çok." dedi ve beni zorla yataktan kaldırdı.

Kahvaltıda içtiğim acı içecek ile kendimi toparlayabilmiştim. Sersemlik gitmiş, baş ağrısı beni bırakmıştı. Kendimi daha iyi hissediyordum. Naresh'in yanından ayrılmış ve hazırlıklara başlamıştım. Büyük bir koşuşturma vardı. Bu düğünün diğer Priya hanesinin üyeleri gibi olmayacağı açıktı. Sabretmeliydim.

Haremin göremediğim büyük bir odası düğün için hazırlık yeri olmuştu. Makyaj masaları kurulmuş, bu gece için giyeceğim elbisem hazır beni bekliyordu. Sahen'e neden burası böyle diye sorduğumda, Şahana'nın emri olduğunu ve kendisi ile beraber birkaç kişinin burada hazırlanacağını demişti. Demek beni hazırlık aşamasında yalnız bırakmaya niyeti yoktu. Elbiseme son kez ona baktım ve dokundum. Bu gece için onu giyecektim ve çok özel olacaktım. Mor iç elbisemi giydim. Dümdüz ve sadeydi. Sadece kol kısmım şeffaf bir mor kumaşla kaplıydı.

Kapım açıldı ve emrim üzerine Azusa buraya geldi. Saygıyla bana bakarken, ona sarıldım. Madem gelin alayı burada hazırlanacaktı bende bu sarayda samimiyetini hissettiğim insanlardan birisi olan Azusa'yı çağırırdım. Diğer gözdeler gibi değildi. Bana karşı kötü düşünceleri yoktu tersine iyi niyetiyle beni desteklemişti.

Azusa "Tanrıçam, Sandhya hazırlığa başlamadın mı?"

"Hayır, gelin alayı ile aynı anda hazırlanmam gerek bu yüzden Şahana ve ekibini bekliyorum. Bakalım buraya gelin alayı için kimleri getirecek. Bu sırada bende birkaç kişiyi çağırdım. Benim tarafımda olacak olan gerçek insanları." dedim gülümseyerek ve mahcup bir ifadeyle bana baktı.

"Teşekkür ederim, Şahbanu." dedi yumuşak bir sesle.

"Ah, şahbanu demene hiç gerek yok. Ben hala Sandhya'yım unuttun mu? Asıl şahbanu dersen çok kızarım!" dedi ve güldü.

"Peki, sen nasıl istersen Sandhya.

"İşte bu!" dedim neşeyle ve kapı açıldı. Bu sefer gelen ikili Grija ve Usha idi.

Usha bana gülümserken, Grija ise emir almayı bekleyen bir hali vardı. Onun için tuhaf olmalıydı. Fakat gerekliydi. Sonuçta abimin eşiydi, değil mi? Akrabamdı. Yanlarına gittim ve Grija saygıyla başını eğdi.

Grija "Beni emretmişsiniz, Şahbanu. İsteğiniz nedir?" dedi ve Usha güldü.

Usha "Tanrıça aşkına! Grija, Sandhya bugün için askeri bir eğitim almayacağına göre neden seni gelin alayına çağırmış olabilir? Ah, tatlım gelmezsem üzülürdüm biliyor musun? Sonuçta evlilik yemininde şahitlerden biriydim. Şahana beni davet etmemişti ve bende senden bekliyordum." dedi ve ona bakınca aklıma dün gece Vilraj'a dediklerim gelmişti. Bu beni utandırmıştı. Tanrıçam! Sarhoş iken neden dilimi tutamamıştım ki? Vilraj'ın yüzüne nasıl bakacaktım?

"Usha, haklı Grija. Hazırlık için buradasınız. Sakın itiraz etme, emrimdir. Ayrıca Usha Vilraj bana kızgın mı?" dedim ve güldü.

"Kesinlikle kızgın değil, neden gelin hanıma kızma ihtiyacı duysun ki? Seni bıraktıktan sonra geldiğinde gülümsüyordu."

"Bilmiyorum, onu kırmış olabilirim." diye mırıldandım.

"Ah, Vilraj mı kırılacak? Ona hayatta bir şey olmaz, hiç tatlı canını sıkma." dedi ve içim rahatlamıştı. Usha onu en iyi tanıyan insandı

Grija "Şahbanu, benim burada olmam uygun mu?" dedi sessizce ve elini tuttum. Mavi gözlerine baktım.

"Sen benim gerçek akrabamsın, Grija. Abimin eşisin, lütfen burada kal." dedim ve Grija gülümsedi.

"Peki, abinin eşi olarak kalacağım ama buradaki her şey bana çok yabancı. Kendimi bildim bileli askerlerin içindeydim ve şimdi böyle şeylerde olmak, garip hissettiriyor."

Usha "Anın tadını çıkar, Grija. Düğünden sonra yine askerlerin arasında gezmeye devam edersin."

Azusa "Şahana nerede kaldı? Acaba tüm sarayı mı getirecek?" dedi ve bana baktı. Omzumu silktim.

"Bende bilebilsem neyin peşinde olduğunu, çok güzel olacak." dedim ve sonunda Anjali gelebilmişti.

Anjali ve ablası, şahtenler ile beraber karşımdaydı. Arkasında ise giysiler taşıyan hizmetkarlar vardı. Anjali beni görünce yanıma gelmiş ve sarılmıştı. Yeşil gözlerinde samimi bir neşe vardı. Anın tadını çıkarmak istiyordu. Ateşkesi yaşamalı ve bir şey olmamış gibi davranmalıydık.

Anjali "Seni beklettiğim için özür dileriz, Sandhya. Ablamın huysuzluğu ile uğraştım. Hadi, hadi Şahbanu'nun ve benim saçıma başlansın. Diğerleri ise kendi aralarında karar verirler." dedi ve dediği oldu.

Kuaföre geçmeden önce Usha ve Grija'nın kıyafetlerini getirtmiş, öyle başlamıştım. Siyah saçlarım açık bırakılacaktı. Örgülerden oluşan bir topuzum tepemde olsa bile siyah saçlarım belime kadar geliyordu. Makyajım ise daha özenliydi. Siyah sürme çekilmiş ve dudaklarıma boya kağıdı bastırılmıştı. Ayrıca göz kapaklarıma hafif siyah boya sürülmüştü. Aynadaki ben oldukça farklıydı. Asenath kadar abartılı makyaj yapmasam bile tuhaf hissetmiştim.

Aynada kendimi incelerken omuzlarıma konan eller beni ürkütmüştü. Aynada gördüğüm yüz ise Anjali'nin idi. Sarı saçları onunda açıktı. Örgülerinde altın zincirler ve minik yakutlar vardı. Herhangi bir makyaj yüzünde yoktu. Herhangi bir yaşlılık belirtisini göremiyordum ve güzelliği hayran bırakıyordu.

Anjali "Hayatım, elbiseni giydirelim mi yoksa herkesin bitmesini mi beklersin? Takılarını ben takacağım için sormak istedim."

"Takılarımı sen mi takacaksın?" dedim şaşkınlıkla. Bu detayı bilmiyordum.

"Evet, sonuçta hanedana katılıyorsun. Benim gibi Şahanalar gelinlerinin takıları takarak onu kabul ettiğini göstermiş olur. Bir Priya geleneği anlayacağın üzere."

"İlginçmiş. Herkes bitsin, öyle elbisemi giyineceğim."

"İyi o zaman, ben giyiniyorum." dedi ve yanımdan gitti.

Bende kalkmış ve benden sonra Usha oturmuştu. Hazırlıkları oturarak izlerken, Anjali giyinip gelmişti. Bordo omuzları açıkta bırakan kadife bir elbise seçmişti. Omuzlarında alevler içindeki altın renkli anka kuşu vardı. Ayrıca ateşlerin uçlarında kırmızı yakutlar vardı. Boynunda ise yakut kolyesi vardı. Yanıma oturmuştu.

Anjali "Hayatım, heyecanlı mısın?" dedi ve gülümsedim.

"Şimdilik bir heyecanım yok ama eminim ki bu gecenin sonunda kalbim heyecandan duracak." dedim ve dudaklarımı ısırdım. Acaba Naresh beni beğenecek miydi yoksa sıradan mı görecekti? Bu bile kalbimin hızla atmasına neden oluyordu.

"Tatlı heyecanlar olarak düşün, kızım. Şanslısın ki, hayaline kavuştun." dedi ve sesindeki gizli acı beni üzmüştü. Bir zamanlar o da benim gibi şahbanuluk hayali kurmuştu. Ulaştığını sanmış ama başaramamıştı. Hayal kırıklığı, hayatı boyunca taşıyacaktı.

"Kaderin benim için böyle bir şey yazacağını bilmiyordum. Tek arzum krallığımın huzuruydu ama şu an bakın ki, en güçlü hükümdarla evleniyorum ve krallığım bir tozdan ibaret."

"Bende fakir bir kız iken tek derdim ailemin karnı doyması ve rahat yaşamasıydı. Kaderin beni böyle bir noktaya getireceğini asla bilmiyordum. Hala dün gibi aklımda dayımın beni hareme götürüşü, Sandhya. Şu an Şahana'yım ve ailem darmadağınık. Annem ve babamın cesedi, kül oldu ve yüreğime ateşleri düştü."

"İntikamını aldın." dedim soğukça ve ona baktım. Yüzünde gülümseme buruktu ama gözlerinde zafer kazanmanın verdiği gurur vardı.

"Aldım ve pişman değilim. Masum insanlara kıyanlar bunun bedelini aynı şekilde ödedikleri için kim beni suçlayabilir ki? Sahip oldukları güç günü geldi onları yaktı."

"Bazen senin yerinde olsaydım ne yapardım diye düşünüyorum. Birileri benim sevdiğim insanları canice katlediyor ve ben ne yapmalıyım? Sanırım aynı şekilde ölmelerini bende isterdim."

"Beni anlıyorsun ve bu yüzden benim karşımda başarılısın, Sandhya. Senin özün ile benim özüm, aynı. İkimizin de hırsları, ihtirasları, arzuları aynı. Bundan memnunum çünkü bir gün öldüğüm zaman, arkamda benim gibi düşünebilecek bir kadın olacak ve devletimin geleceği ona emanet olacak." dedi ve şaşırdım.

"Beni şaşırtıyorsun, Şah Anne." dedim ve güldü.

"Gözünde neyim, çok merak ediyorum. Hırsından gözü dönen, iktidar delisi bir kadın mı? Yapma, beni bu kadar basite indirgeme." dedi ve Shalin karşıma geldi. Koyu pembe elbisesi ile oldukça güzeldi. Başında ise çiçeklerden oluşan bir taç vardı.

Shalin "Gelin kaynana sohbete dalmışsınız ama Sandhya artık giyinmen lazım. Hadi, gel seni görümcelerin olarak giydirelim."

"Görümcelerim çok Shalin." dedim ve diğer şahtenleri işaret ettim. Shalin ise güldü.

"Sence Naresh onları abla olarak görüyor mu? Ben, Krupa, Prihan ve Parinita olacak. Hadi, gel seni giydirelim."

Anjali "Sonra takılarını takalım."

"Şah Anne, acaba kızlarımı da kontrol edebilir misin? Onları bugün çok ihmal etmiş gibi hissediyorum." Dedim.

"Korkma, Aryan ve Sahen'i onlar için görevlendirdim. Güneş ve Ay iyiler, endişelenme." dedi ve Shalin'in beni sürüklemesiyle giysi odasına girdim.

İçeride beni Prihan, Krupa ve Parinita bekliyordu. 3 şahten birbirinden güzeldi. Krupa krem rengi elbisesi içindeydi. Kahverengi saçları bukle bukleydi. Ela gözlerinde ise soğukluk vardı. Onu umursamamalı ve anın tadını çıkarmalıydım. Prihan ise buz mavisi bir elbise seçmişti. Parinita ise mavi gözleri merakla bana bakıyordu. Soluk yeşil bir elbise giymiş ve saçları dağınık topuzdu.

Prihan "Hadi, bakalım kız kardeşimizi hazırlayalım hanımlar." dedi ve şarkılar eşliğinde elbisem giydirilmişti. Mor elbisem üstüme oturmuştu.

Dışarı çıktığımda herkes hazırdı ve beni bekliyorlardı. Takılarımı ise yastıklarıyla taşıyan hizmetkarlar vardı. Anjali ise beni süzdü ve gülümsedi. Ardından takılarımı takmıştı. Tacımı, parmaklarıma birkaç yüzük, bileziklerim, belime gümüş kemerim ve ayağıma gümüş halhalım. Hepsinde ayrı ayrı tekerlemeler, maniler söylenmişti. Ben ise sessizce Anjali'ye bakmıştım. O ise hissizdi. Herhangi bir şey demiyordu.

Takıları taktığında aynada kendime baktım ve kesinlikle aynadaki kadın ben değildim. Daha farklı, daha özel bir kadındı ve kesinlikle bir hükümdardı. Larysa'nın barbar diyeceği bir kadın olduğu da açıktı. Belimdeki gümüş hançer bu barbarlığın simgesi olarak oradaydı. Üstündeki elbise mordu. Kol kısmında omuzlar hafif şişirilmişti. Daha sonra kumaş yırtmaç olarak ayrılıyor, iç elbisesinin kol kısmı gözüküyordu. Şeffaf mor kumaş kolunu sarmıştı. Elbisesi mordu ve gümüş işlemelere sahipti. Ejderha çiçekleri elbette vardı ama ejderha ile anka kuşunun dansı daha belirgindi. Pırlantalar ise yıldızlar gibi parlıyordu. Belinde ise ejderha motiflerin olduğu kemeri vardı. Kadının siyah saçlarında ise gümüş telleri sarkan ametistlerle süslü taç vardı. Çok güzeldi. Şah Naresh'in şahbanusuydu.

Aynada kendimi incelemeyi bırakmıştım. Ben olduğuma inanmıştım. O kadın bendim. Şah Naresh'in biricik aşkı, biricik ışığı Şahbanu Sandhya idim. Anjali'ye baktığımda ise bana gülümsemişti.

Anjali "Baheda Heen Shahbaanu Sandhya-i Sapheda!" dedi ve içerideki herkes onun dediğini tekrarlamıştı. Bunu evlilik yemininden sonra da duymuştum. Çok yaşa Şahbanu Sandhya Sapheda. Şimdi Anjali'den duymak oldukça tuhaftı.

"Yaşadığım süre boyunca sizlere layık olacağıma yemin ederim." dedim ve ellerimi göğsümde dik bir şekilde birleştirip, Anjali'ye doğru uzattım. Şükranlarımı sunmuştum.

Daha sonra en önde ben ve Anjali arkamızda ise gelin alayı ile birlikte çıkmıştık. Yolda bize katılanlar olmuş, hizmetkarlar altınlar, çiçekler saça saça Altın Salon'a gelmiştik. Burası isminin hakkını veren bir salondu. Hanedan kutlamaları burada olurdu. Altından avizeler, aynalı tavanı ile oldukça gösterişli bir yerdi. Buraya ilk gelişim Neraja'nın dansı için olmuştu. Oldukça sinir bozucuydu ama şimdi kendi düğün kutlamam yapılacaktı. Bunun için mutluydum.

Benim için ayrılan divana oturdum. Yanıma ise Anjali oturmuştu. Daha sonra minderlere oturmuşlar ve eğlence başlamıştı. Balkonlar insanlarla doluydu. Danslar başlamıştı ve danslara katılan cariyeler vardı. Sahen ise kızlarımı getirmişti. Onları görünce çok mutlu olmuştu. Saorah lila tonlarını tercih ederken, Chamsha ise koyu mor tercih etmişti. Onları bu şekilde giydiren kim diye düşününce Anjali ile göz göze gelmişti. Torunlarının bile nasıl giyineceğine planlaması ürkütücüydü.

Eğlence güzeldi. Şaraptan uzak durarak yemekleri atıştırıyor, sohbetlere katılıyordum. Ortam büyüleyiciydi.

Shalin "Ah, acaba Naresh bugün dayak yiyecek mi?" dedi ve şaşkınca ona baktım.

"Ne?" dedim ve Anjali güldü.

Anjali "Halk arasında gelin alayı ile buluşuncaya dek damat yumruklanırdı. Tabii biz onu yapmıyoruz."

"Neden ki?"

Shalin "Asla böbürlenmemesi ve eşinin sözünden çıkmaması için!" dedi neşeyle.

Parinita "Sandhya, belindeki kemer Nemdas'ın kemeri olduğunu biliyor musun?" dedi ve belimdeki ejderha motifli kemere dokundum.

"Hayır. Shalin ile beraber seçmiştik ama bunu bana demedi." dedim.

"Nemdas'ın Ruhu olduğun için seçmiş olmalı. Zamanında tüm şahbanu takılarını incelemiştim, oradan hatırladım."

Lilave "Halhalın sakın dövmelerin çıkasıya kadar da çıkarma aksi takdirde şanssızlık peşinizi bırakmaz. Onu yaptırasıya kadar çok uğraştım, Anjali sana dememiş olabilir ama ben diyeyim."

"Ne çok şey varmış. Düğün olmadan evlenmek daha rahatlatıcı." dedim bunalmış bir şekilde ve dans eden kızlara baktım. Kızlarımla beraber Matsyana o dans edenlerin arasına karışmıştı.

Anjali "Şah ve Şahbanu düğünleri diğerlerinden daha farklı olur, Sandhya. Birçok detay var ve bunlara katlanmak zorundasın."

Prihan "Hepsine değecek, tatlım çok eğleneceksin." dedi karnını okşarken.

Krupa "Anne, insanlara paralar dağıtıldı mı? Yemek çadırlarının durumu ne? Umarım sadece şahbanumuzla ilgilenmedik." dedi iğneleyici bir sesle.

Anjali "Krupa, tatlım o iğneli dilin umarım Naresh'in yanında çıkmaz yoksa düğün demez seni Eski Kılıç'ın Şahten'i yapar. Delirdin mi? Elbette yapılıyor!" dedi sertçe.

"Bilemiyorum, anne. Malum ülkede kaos hüküm sürdü, biz Priyalar birbirine girdik."

Shalin "Krupa o küçük ağzını kapamazsan, ağzını dikerim senin! Yeter. Geldiğinden beri memnuniyetsizsin. Bu kibri bırak ve biricik oğlan kardeşimizin düğününe katıl." Dedi sertçe ve Krupa'nın ela gözleri annesine yönelse bile annesi umursamadı.

Anjali "Shalin haklı. Naresh'in düğünü bu ve bunun tadını çıkarmalıyız."

Prihan "Kesinlikle!"

Parinita "O zaman sizlerle bomba bir dedikodu vereyim mi? Usha en çok sen sevinirsin, bence." dedi ve Usha tek kaşını kaldırdı.

Usha "Ne oldu?" dedi merakla.

"Hizmetkarlarımdan duyduğuma göre bu sabah Arvind Prens Enıtken'in odasından çıkmış, zaten gece de odaya girmişlerdi." dedi hınzır bir ifadeyle ve Usha'ya göz kırparak. Usha ise gülmüştü.

"Şahten, onun adına çok sevindim demek ki bir prensi kendisine sevgili yapmış. Sashibai'den gider belki." dedi neşeyle.

Anjali "Arvind mi kardeşimden vazgeçecek? Rüya görüyor olmalısın."

"Arvind için en iyisi ne olacak ise o olsun diyelim." dedim.

"Orası öyle, tatlım ama bu prensin aşkı tehlikeli olabilir. Kendisi Medaratlı ve Arvind zamanında Medarat kölesiydi. O adamla nasıl mutlu olur ki?" dedi ve avucundaki bir yaraya baktı. Derin bir kesikti.

"Aşkı yaşamayı hakkediyor. Arvind Vilraj'ı bekleyerek ömür geçiremez."

Usha "Geçirir, Sandhya. O yılan geçirir." dedi homurdanarak ve konu değişti.

Sohbetlerden bunalmıştım ve Shalin ile beraber dans eden kızların yanına gelmiştik. Zaten bu zorunlu olan bir şeydi. Şahbanu olarak bu danslara katılmam zorunluydu. Benimle beraber ise Shalin'de dansa katılacaktı. Çember olup dönen kızların içine katılmış, bedenlerimizi raks ettiriyor ve Aşk için diye bağırıyorduk. Kalçamı bir sağa bir sola hareket ettiriyordum. Eteklerim havalanıyor, bileziklerim birbirine çarpıyordu. Çalgının sesi kesilmiş, kızlar durmuştu. Karşıya baktığımda ise Naresh'i görmüştüm. Onun burada ne işi vardı? Dövmelerim yapılmadan erkek alayının gelmesi yasaktı. Belki başka bir şey vardı.

Naresh gülümseyerek beni süzerken, annesi kulağına bir şeyler fısıldamıştı. Naresh ise gülmüştü.

Naresh "Dans devam etsin." dedi coşkuyla ve gülümsedim.

"Sevgiliyi görmek benim için bayramdır." dedim melodik bir şekilde. Az önceki şarkısının bir sözüydü ve şarkı çalmaya devam etti.

Bizler dans ederken ortaya geçme sırası bana gelmişti. Elleri bir sağa sola götürüyordum. Etrafımda dönmüş ve çemberdeki her kız beni selamlamıştı. Sonunda bitmişti ve alkışlar yükselmişti. Naresh ise yanıma gelmişti. Kafası sarı toza bolca bulanmıştı. Anlaşılan bu Vilraj'ın işiydi. Damadıma gülümsedim.

Naresh "Şimdi bırakalım, insanlar dövmelerimizi işlesinler."

"Sana da mı yapılacak?" dedim şaşkınlıkla.

"Şah ve şahbanu düğünleri farklı olur. İkisinin eşitliğini vurgulamak adına geline çizilen desenler damada da çizilir. Yarın gece birbirimizi yıkayacağız anlayacağın." dedi ve güldüm.

Daha sonra ikimiz ortaya oturtulmuştuk. Hazırlanırken elime çizilen beyaz şekiller, özel kına ile bir daha çiziliyordu. Anjali ilk bana çizerken, Vilraj ise Naresh'e ilk çizen olmuştu. Ellerim ve ayaklarım bu desenlerle kaplı olacaktı. Sırayla çizmek isteyen, iyi dileklerini sunmak isteyenler çizmişti. Ellerim ve ayaklarım bunlarla dolmuştu. Hepsi güzel duruyordu. Sonunda bittiğinde ise ayağa kalkmıştık. Naresh dövmeli elleri ile alnımdan öpmüş sonra dudaklarımız buluşmuştu. İnsanlar ise alkışlıyordu.

Eğlence biraz daha sürmüş, Naresh ile dans ettikten sonra odalara çekilmiştik. Normalde aynı odada kalmamamız gerekiyordu. Anjali bunu dese bile Naresh umursamamıştı ve beni yatak odasına sürüklemişti. Yorulduğumu ise odaya girdiğimde anlamıştım.

"Naresh şu takıları çıkarmama yardımcı olur musun?" dedim ve sevgilim yanıma gelmiş, tek tek bilezikleri, yüzükleri, kemeri ve gümüş tacımı çıkarmıştı. Kıyafetten kurtulmuştum ve geceliğimi giymiştim.

Naresh "Halhal kalmış."

"Hayır, ona dokunma! Uğursuz bir evlilik istemiyorum." dedim ve kendimi geri çektim. Naresh ise kahkaha krizine girmişti.

"Böyle saçma bir şeye inanıyor musun?"

"Annen özel yaptırmış, bırak bileğimde kalsın. Yarın çıkartırsın."

"Şu dövmelere ne demeli peki? Tanrıçam, böyle saçma bir gelenek mi olur?" dedi ve güldüm.

"Koca oğlan mızmızlık yapma." dedim ve yatağımıza girmiştik.

"Ellerim, ayaklarım ejderha ve anka kuşuyla doldu." Dedi ve kendi elimi gösterdim.

"Bak, benim avucumda bile var. Ben şikayet ediyor muyum? Yarın çıkacak ve bitecek."

"Yarın ilk gecemiz olacak."

"4 çocuktan sonra ilk gece biraz komik değil mi?" dedim gülerek ve alnımdan öptü.

"Lütfen, ciddi olur musun?"

"Komik şeyler diyorsun, Naresh. Ah, çocukların düşüncelerini bilemiyorum. Onların yerinde olsaydım tuhaf hissederdim."

"Şanslı çocuklar ki, anneleri ve babalarının evliliğini görüyor. Chamsha ve Saorah çok tatlılardı. Morun tonlarında koşuşturuyorlardı."

"Annenin eseri. Kızları o şekilde giydireceğini bilemezdim." dedim ve esnedim.

"Anlaşılan uykun gelmiş. Hadi uyuyalım. Bende yorgunum." dedi ve birbirimize sarılarak uyuduk.

Güneş doğmadan ise kalkmıştık. Naresh hemen odadan gönderilmişti. Anjali güneş doğar doğmaz kapımızda olduğu için Naresh odadan kovulmuştu. Hafif bir kahvaltıdan sonra Anjali'nin emri ile çiçekler içindeki küvete sokulmuştu. Kendimi yine onca rahibenin önünde utanmış hissetmiştim. Tanrıçam! Çok utanç vericiydi. Anjali bunları neden bana yapıyordu ki? Evlilik yeminine gerek var mıydı? Yoktu! Neden o zaman rahibeler beni kutsuyordu?

Daha sonra saçım yapılmıştı. Anjali kendisine değil, bana önem veriyordu. Kendi sarı saçlarını örgülerle topuz yaptırmıştı. Benim saçım ise incilerle süslenmiş bir örgülerim tepeme dolanmış, siyah saçlarım belime kadar açıktı. Daha sonra şahbanuluk gümüş mor tokam örgülerime takılmıştı. Makyajım ise dün gece yapıldığı gibi olacaktı. Bu sırada Anjali giyinip, gelmişti. Ateş kırmızısı ve altın rengiyle oldukça gösterişliydi. Eteği uzun ve yeri süpürüyordu. Kol kısmı genişti. Altın ve gümüş renkler karışıktı. Anka kuşu motifi hakimdi.

Anjali "Sandhya, hadi gelinliğini giydirelim. Sonra şahbanu odana geçer, orada tacını takarım." dedi ve beni makyaj masasında kaldırdı.

Hizmetkarlarım ve Anjali'nin yardımıyla mavi gelinliğim giydirilmişti. Bilerek mavi seçmiştim. Annemin ve Artangal'ın hatırası içindi. İç elbisemi giymiştim. İç elbisemin sadece kol kısmında ejderha çiçekleri motifleri vardı. Daha sonra elbisemi giymiştim. Belime kemerim takılmış, gümüş kolyem boynuma yerleştirilmişti. Aynada son kez kendime baktım. Bu seferki kadın tanıdıktı. Oldukça güzeldim. Maviye hayat vermiştim. Kol kısmım bu sefer yırtmaçlıydı ve iç elbisemin desenlerini gösteriyordu. Tül olmasına rağmen çiçek desenleri vardı. Koyu mavi kumaşın üstünde gümüş renkli ejderha ve altın renkli anka kuşu belirgindi. Hanedanın ve kendi simgemi özellikle istemiştim. Eteğimle yerleri süpürmekte Anjali ile yarışıyordum.

Anjali "Hadi, salona geçelim." dedi ve beraber benim odama geçmiştik.

İçerisi kalabalıktı. Gelin alayı buradaydı ve sabırsızlıkla beni bekliyorlardı. Şahtenlerin hepsi birbirinden güzeldi. İçlerinden bordo elbisesiyle göz kamaştıran Prihan, benim tacımı taşıyordu. Anjali özenle tacımı takmıştı. Şahbanu Nemdas'ın Priya tacı kafamdaydı artık. Hafifti ama gücünü hissettiriyordu. Bu tacı taşıyacaktım.

Anjali "Dilerim ki, bu ülkeye iyilik getirirsin Şahbanu Sandhya Sapheda! Halkımızı, ülkemizi mutluluklara boğarsın." dedi ciddiyetle.

"Ben bu ülkenin şahbanusuyum ve bu ülkeye ışığımı saçacağım." dedim ve birbirimize baktık.

Daha sonra ise yemin alanına gelmiştik. Bir daha yemin edecek, sonra zafer meydanına at arabamızla gidecektik. Bana göre yemine gerek yoktu. Zaten evliydik ama Anjali olsun demişti. Halkın bu evliliğe inanması lazım deyince Naresh onu mantıklı bulmuştu. Yemin alanına gelirken Anjali ve diğerleri sepetlerinden inciler, çiçekler atıyorlardı.

Naresh'i ise damatlığının içinde gördüğümde kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu. Ateşim, Şahım koyu kırmızılar içindeydi. Siyah şalvarı, koyu kırmızı gömleği ve koyu kırmızı işlemeli kaftanı ile harikaydı. Ateş gibiydi. Ayrıca kaftanındaki işlemelerin benimkilerle aynı olması beni sevindirmişti. Yakasında da ejderha çiçeklerim vardı. Her şey rüya gibiydi ve ben oturup, ağlayabilirdim.

Rahibeler ve sarayın önünde bir kez daha yemin ettikten sonra tören alanından ayrılmıştık. Üstü açık at arabamıza binmiştik. Naresh beni özenle oturtmuştu. Benim kıyafetim ona göre daha özen istiyordu. Sonra ise araba hareket etmişti. Önümüzdekiler insanlara altınlar, inciler saçarken bizler ise el sallıyorduk.

İnsanlara gülümseyerek el sallarken, aklıma zafer alayım gelmişti. Bir zamanlar bu insanlar bana pislik atıp, esir olduğum için dalga geçerken şimdi onların şahbanusu olmuştum. Bhaegya çok garip oyunlar oynamıştı. Küçük Artangal Prensesi bu ülkenin şahbanusu olmuştu. Artangallı Cariye bir anda Işığın Şahbanusu oluvermişti. Mutluydum, gururluydum. Kendime verdiğim sözü tutmuştum. Bir zamanlar aşağıladıkları bu kız, şimdi onların hükümdarıydı. Zafer benim olmuştu. Tanrıçam! Şimdi ağlayabilirdim. Sana şükürler olsun ki verdiğim sözü tutmuş ve bu kızdan bir hükümdar yaratmıştım.

Naresh "Sandhya, çok güzelsin!" diye fısıldadı ve ona gülümsedim.

"Şahım da benimle uyumlu." dedim ve küçük bir kıza gülümsedim. O ise bana el sallamıştı.

"Bu insanlara iyi bak. Bundan sonra onlar bizim evlatlarımız olacak. Yaralarını saracağız."

"Evet. Bu yüzleri asla unutmadım Naresh. Bana isyan etseler bile onlara elimi uzatacağım."

"Sapheda ol ve onlara yol göster." dedi ve araba durdu.

Parsmet heykeline en son geldiğimde etraf kirliydi ve ben gecelikleydim. Şimdi ise etraf temizlenmiş, Parsmet heykelinin dibine karanfiller bırakılmıştı. Ben ise gelinliğimle halkın karşısına çıkacaktım. Heykelin dibine geldiğimizde insanlar bize bakıyordu. Saygılılar ve mutlulardı. Büyük bir kısmı beni inceliyordu. Naresh elimi tutmuş ve bir adım öne çıkmıştık.

Naresh "Ateşin Evlatları, Sashibai Halkı

Bugün buraya büyük bir ilan için buradayım. Tarihi güne şahitlik ediyoruz. Karşınızdaki kadın Artangal Prensesi Larysa Artaga ve benim eşim. Evet, atalarımın kurallarını bozdum ama artık onların devri geride kaldı. Benim devrim başlıyor, ateşin devri başlıyor ve artık eskiye yer yok.

Bu bizim kaderimiz, bu bizim yolumuz. Bizim yolumuz, Krisnae ve Sapheda'nın yoludur, bizim yolumuz Parsmet'in yoludur. Sizlerden isteğimiz ise bizi takip etmeniz olacaktır. Takip edin ve ışıkla karanlığın ateşle suyun hükmünü yaşayın. İmkansızlar gerçekleşsin ve altın çağı kucaklayın.

İşte şimdi karşınızda sizlere bunu yaşatacak olan iki hükümdar var. Şahbanu Sandhya-i Sapheda Priya ve Şah Naresh-i Krisnae Priya! Hükümdarlarınızı selamlayın ve Parsmet'i onurlandırın." dedi gür bir sesle.

İnsanlar saygı dolu bize bakarken, kapalı bulutların ardından güneş çıkmıştı. İlk önce arkamızdaki Parsmet'i sonra ise bizi aydınlatmıştı. Güneş bize doğru gelirken, işlemelerim ışıldamış ve renklerin dansı ateş ile suyun uyumuna dönüşmüştü. İnsanlar hayranlıkla bize bakarken, biz birbirimize bakmıştık.

Sonra birden birisi Çok Yaşa Şah Krisnae, Çok Yaşa Şahbanu Sapheda diye bağırmış ve binlerce insan bu sesi tekrarlamıştı. Olmuştu. İnsanlar beni bağırlarına basmıştı. Güneşin, ışığın üstümüze gelmesiyle sanki ilahi bir işaret gelmişti. Bu onları etkilemişti.

Naresh "Çok yaşa, Şahbanu! Ülkeme ışıklar saç." dedi ve gülümsedim.

Evet, ben bu ülkeye ışıklar saçacaktım. Karanlıkla dans edecek, aydınlığımı ülkeye dağıtacaktım. Ateşin ve suyun uyumunu herkese gösterecektik. Gelecek bizdendi, Parsmet bizdendi. Artık bizi kim durdurabilirdi ki? Sashibai benimle beraber çok güzel günler yaşayacaktı. Yemin ederim ki, önümde kimse duramayacak ve hükmüm büyük olacaktı. Kimse önümde duramazdı. Kimse!

Vilraj

Krupa

Azusa

Enıtken

Shalin

Grija

Parinita

Prens Enıtken'in konuşmalarını nasıl buldunuz?

Anjali'nin davranışları nasıldı sizce? Düğünde böyle davranmasını bekler miydiniz?  Ayrıca diğerleri nasıldı? En samimi kimdi?

Sizce Enıtken ve Arvind olabilir mi? Vilraj bunu umursar mı? Sandhya'nın sarhoş iken dedikleri doğru mu?

Sandhya ve Anjali konuşması nasıldı? Sizce Sandhya Anjali'nin yaşadıklarını yaşasa aynısını mı yapardı?

Düğünden önceki eğlence sizce nasıldı? Beklediğiniz gibi miydi? Daha düğünün tamamını göremedik.

Bir dahaki bölüm Naresh bölümü olacak. Düğün onun için nasıldır sizce? Neler olur onda? Naresh'den neler duymak istersiniz, yazın bakalım. Görüşmek üzere!

Continue Reading

You'll Also Like

12.8K 668 21
Genç bir kız, hayatındaki tek önemli insanın erkek arkadaşı olduğunu düşünüyordu. Onun yanında mutlu ve güvenilir hissediyordu, ve sırf onunla birlik...
147K 9.9K 47
| Düzenleniyor... | Kimberly Lamar, adı çıkmış bir leydi. Erkeklerin gözde sevgilisi. Onunla olmak için sıraya giren insanlar onları piyon olarak kul...
111K 8.7K 190
''Boşanmayı kabul ediyorum.'' Sovieshu yarı rahatlamış, yarı pişman bir ifadeyle bana baktı. Maskaralık mı yapıyordu, yoksa samimi miydi? Şu ana kada...
430K 27K 60
⭐️ Wattys 2019 "Genç Yetişkin" kategorisi kazananı! ⭐️ • "Çünkü bazı hataları unutamıyorum." Mırıltısı tenimi yalayıp geçerken tüylerim ürperdi. "Hiç...