Ateşin Kurbanı

Od Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... Více

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Şahbanu Anjali♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Kristal Oyunlar❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Karşılıklı İhanet❦
Delinin Yıldızı❦
Kendini Öldürmek❦
Şahbanu Acısı❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Ateşin ve Suyun Uyumu❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
Savaşçı Kalbi♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Güneş'in Kızı♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Tehlikeli Delilik♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Gölge ile Savaşçı♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Benim Hükmüm ❦

2.2K 184 340
Od Elizabethstark1

Herkese Merhaba! Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı yazınız.
:) yorumlarda gelsin ama... Kendinizi belli edin lütfen.

Bölüm şarkısı ile okuyunuz. :) Bölüm Şarkısı: LP - Other People

Aşağıda Lepika, Vilraj var.

İyi okumalar!

Yayınlanma : 12.08.2018 (00:01)

Sashibai Şahlığı - Ghunda - Kılıç Sarayı

Naresh


Dayım Vilraj ile kılıç antremanı yapıyordum. Onunla dövüşmek hoşuma gidiyordu. Kendisinin dediği gibi kuralsız dövüşüyordu ve bu çok eğlenceli oluyordu. Rithu gibi oyunun kurallarına sadık değildi. Her şeyi kullanıyordu. Silahı sadece kılıcı değildi, aklını da kullanıyordu. Yeneceğim sırada ani bir hamlesi ile oyunu başa döndürüyordu. En sonunda elindeki kılıcı yere düşürsem bile sakladığı hançerini boğazıma dayamıştı. Ardından ikimizde gülmüştük.

Dayım "Berabere bitti, Şah!" dedi gülerek.

"Güzel bir dövüş oldu. Dışarıdan izleyen bir göze sormak lazım." dedim ve bizi izleyen Rithu'ya baktım. Yüz ifadesi oldukça donuktu.

Rithu "Şah'ın hamleleri başarılıydı ama Vilraj'ın sahtekar hamleleri oldu." dedi kaba sesiyle ve dayım güldü.

Dayım "Kıskanıyorsun böyle dövüşemediğin için, değil mi?" dedi alaycı bir şekilde ve Rithu derin bir nefes aldı.

"Sabrımı zorlama, Korsan. Senin gibi serserilerle uğraşacak vaktim yok."

"Şahlık Donanma Kaptanı olduğumu hatırlamanı isterim."

"Yeter, kavga istemiyorum ve ikiniz kavga ettikçe elinizdeki makamları kaybedeceğinizi hatırlamanızı isterim." dedim sertçe ve dayım omzunu silkti.

"Sorun yok, Naresh. Ben korsan olmayı her daim daha çok seviyorum ama Rithu için sorun olacaktır." dedi ve yanımıza Lepika geldi.

Gri, kadife peleriniyle amcasının yanındaydı. Kahverengi saçları açıktı ve pelerinine yayılmıştı. Ayrıca dikkatimi çeken kızın boynundaki morarmaydı. Bir çift elin sıkmış olabileceği izlenimi veriyordu. Yine de Lepika bir şey olmamış gibi amcasına gülümsemişti. Rithu ise şefkatle yeğenine bakmıştı. Rithu, ailesine düşkün bir adamdı. Özellikle ablasının ölümünden sonra daha da ailesini sahiplenir olmuştu.

Lepika "Seni ziyaret etmek istedim, amca." dedi nazik bir sesle.

Rithu "Çok iyi yaptın, Lepika. Boynuna ne oldu?" dedi ve Lepika gözlerini kaçırdı.

"Önemli bir şey değil." Dedi sessizce.

"Saygısızlık oldu ise bunun cezasını keserim." dedi sertçe ve Lepika gülümsedi.

"Amca, ben gerçekten iyiyim."

Vilraj "Lepika, amcan seni çok seviyor."

"Akrabası sonuçta, sevmemesi için bir nedeni yok." dedim ve Lepika bana baktı.

Lepika "Akrabalık ilişkileri oldukça farklıdır. Kanınız vardır, aynı soydan gelirsiniz ama yakın olamazsınız, Şah. Bunu çok yaşadım fakat amcamla böyle değilim. O, çok özel."

"Akrabalık ilişkilerim benim de zayıf, Lepika. Kime güveneceğimi seçmem çok zor oldu."

"İnsanlar akrabalarına güvenmeyecek de kime güvenecek, değil mi? Ama olmuyor, olamıyor. Bu yüzden zorlamaya gerek yok."

"Amcanın kıymetini bil. O birçok akrabamdan daha iyi benim için. En zor zamanlarımda yanımda oldu. İsyanımda, savaşlarımda her daim benimleydi." dedi ve Rithu gururla bana baktı.

Rithu "Yüce Sashibai ve onun Şah'ı Naresh Krisnae için canımı feda ederim."

Dayım "İşte milliyetçi Komutan Rithu-i Drahi konuştu!" dedi coşkuyla ve alkışladı. Lepika dayıma gülerken, Rithu ters ters bakmıştı. İstemsizce bende sırıtmıştım.

"Şah sende mi korsanın adi şakasına gülüyorsun? Yakıştıramadım."

Lepika "Amca, itiraf et komikti." dedi gülerek.

"Lepika, seni iyi terbiyeli bir kız sanırdım."

Dayım "Demek ki değilmiş. Bu kadar basit!"

"Sen hiç konuşma! Soytarı."

"Rithu, azıcık gülmeyi bilmelisin. Tanrıça aşkına bu kaba yüzünü ablam nasıl çekiyor?" dedim.

Lepika "Hadi, amca! Gidelim. Prihan benim için evinizde bir ziyafet düzenlemiş. Şah sizi ve gözdenizi görmeyi çok isterim." dedi ve dayım bana baktı.

Dayım "Bence kesinlikle gelir, neden gelmesin ki? Hatta ben ve eşimde geliriz. Ah, bakın tatlı ablamı da unuttuk. Gelmezse çok darılır." dedi ve dayıma tuhafça baktım. Sandhya'nın hoşlanmayacağını bile bile neler diyordu?

"Çok güzel! Yemekte görüşmek üzere, Şah. Hevesle sizi ve ailenizi bekliyor olacağız. Değil mi, amca?" dedi neşeyle ve Rithu ile kol kola girip, gittiler.

"Dayı sen ne yaptığını sanıyorsun? Sandhya zaten bu aralar delirmiş bir halde ve sen ortalığı karıştırıyorsun." dedim sertçe.

Dayım "Naresh, akıllı yeğenim. Bu kızdan kaçtıkça insanlar onunla üstüne gelecekler. Eğer sen kendi silahınla onların üstlerine gidersen, kaçacaklar. Gör, bak bu gece onları sıkıştıracaksın. Kendi evlerinde olacak."

"Sandhya delirecek!"

"Delirsin, boş ver. Emin ol, o da bu gece için oldukça hazırlıklı olacaktır. Deliren bir kadını kim durdurabilir ki?" dedi ve gözlerimi devirdim.

"Dayı, ortalıkta dolaşan Şahbanu Lepika haberleri var. Eğer bu gece o eve girersem, bu dedikodular artacak. Sandhya buna dayanamaz, o çok hassas ve ürkek bir kuş. Ellerimin arasında tutarken ölmesini istemiyorum."

"Güçlü durmak zorunda veya sen onu şahbanu yapmak zorundasın." dedi ve güldüm.

"Tamam, tamam. Hadi, ilk önce anneme sonra ise Sandhya'ya akşam yemeğini diyelim. Bakalım ikisinin tepkisi ne olacak?"

"Şah, aklında bir şey var olduğu için bana yanıt vermedin. Aklında bir şeyler planlıyorsun. Bana öyle bakma. Seni senden bile iyi tanırım, Naresh. Yakında beni şaşırtacağını biliyorum. O zaman tatlı ablamın yanına gidelim." dedi ve kılıç antreman sahasından ayrıldık.

Annemi çalışma odasında Arvind ile konuşurken bulmuştuk. Ciddi bir şeyi tartışıyor gibilerdi ama biz gelince susmuşlardı. Arvind son zamanlarda annemle daha çok vakit geçirir, onun adına çalışır olmuştu. Görünen buydu ve görünmeyen de vardı. Bu yüzden şimdilik yorum yapmayacaktım. Aradaki karmaşıklığa girmenin zamanı değildi. Sandhya'nın dediği gibi doğru zamanda, doğru kararlardı.

Ben Arvind karşısındaki tekli koltuğa oturmuştum. Dayım ise yanıma oturmuş ve Arvind'e bakmıyordu. Görünmezmiş gibi davranıyordu ama aklıma aralarındaki o güzel ilişki gelmişti. Dayımı uysallaştıran Arvind idi. Dayımın peşinde koşan, onun için deli gibi mücadale eden Arvind idi. Şimdi iki yabancı, iki düşmanlardı. Bunu görmek, acıydı. Bu onların seçimi olmuştu ve buna karışmamalıydım.

Annem bana ve dayıma bakmıştı. Yeşil gözleri oldukça meraklıydı. Beni son zamanlarda şaşırtıyordu. Yashila'nın yeğenini şahbanu yapmak istemesi, Rithu ile iyi anlaşmaya başlaması çok ilginç olaylardı. Birde tebrik etmeliyim ki Sandhya'yı sarayda yalnız bırakmayı başarmıştı. Yakın olduğu insanları kendi yanına çekmişti. Yine de beni yanına alamazdı.

Annem "Evet, Naresh. Neden buradasın?"

Dayım "Müstakbel gelinin bizi yemeğe davet etti." dedi heyecanla ve annem gülümsedi.

"Gerçekten mi? Demek ki Lepika'yı tanımaya karar verdin, oğlum."

"Anne, Rithu yeğeni adına ufak bir yemek düzenliyor. Beni de davet ettiler." dedim ve Arvind bana baktı.

Arvind "Bu yemek çok önemli olacak. Farkındasınız değil mi?"

"Elbette."

Annem "Gözden gelecek mi? Bana kalırsa, gelmesin. Sonuçta o bir cariye ya da dur, gelsin. Şahbanu ile arasını iyi tutmaya hakkı var. Benim gibi sonradan uğraşmasın." dedi neşeyle.

Dayım "Ablacığım, seni böyle hevesli görmek gözlerimi yaşartıyor. Lepika ile iyi anlaştığına göre sana benzeyen bir gelin buldun." dedi ve annem güldü.

"Bilgili, yetenekli kızları severim."

"Tamam, tamam. Sen hazırlan, anne. Dayı sende hazırlan ve beraber gidelim. At arabaları ile gitmemiz daha doğru olur, hava yağacak."

Dayım "Sen nasıl uygun görürsen, Şah. Hükümdar sensin ve bizler senin emrini yerine getirecek insanlarız." dedi anneme bakarak ve annem hiç umursamadı.

Odadan çıkarken Arvind dayıma olan özlem dolu bakışlarını yakalamıştım. Kısa süreliydi ama oldukça anlamlıydı. Demek ki hala Arvind için bitmeyen veye bitirilemeyen şeyler vardı. Bu onların sorunuydu. Belki de dayımın lanetiydi. Kendisi böyle diyordu. Bu benim lanetim diye dalga geçse bile içten içe üzüldüğünü biliyordum.

Sandhya'nın hizmetkarlarından öğrendiğime göre Sandhya kızlarımızın oyun odasındaydı. Kapıyı araladım ve içeriye baktım. Sandhya yere oturmuş kızlarla bebek oynuyordu. Oldukça güzellerdi. Masumlardı. Sandhya yüzünü komik ifadelere soktuğunda ise Saorah ve Chamsha gülüyordu. Ardından Sandhya'da onlarla gülüyordu. Chamsha kapıya doğru baktı ve minik eli kapıyı işaret ederek bir şeyler mırıldanınca Sandhya kapıya bakmıştı. Bende kapıyı açtım ve onlara gülümsedim. Ardından Saorah baba diye bağırarak bana koştu. Sarılmıştı ve onu havaya kaldırıp, döndürmüştüm. Bana sarılmış ve öpücüklere boğmuştu. Daha sonra Chamsha da yanıma gelmişti. Sandhya ise ayağa kalkmış ve bizi gülümseyerek izliyordu. Mutlu aile tablosu. Tıpkı hayal ettiğim gibiydik.

Kızların odasından ayrılmış, Sandhya'nın kendi odasına gelmiştik. Koltuğa oturduğumuzda sevgilimin yanağını nazikçe okşadım. Teni pürüzsüzdü, yumuşaktı. Elimi çektiğimde gözlerini açmıştı. Gece gibi gözleri vardı ve insanı içine hapsediyordu. Hoş, ben bu mahkumluktan memnundum.

"Günün nasıldı?" dedim ve derin bir nefes aldı.

Sandhya "Sinir bozucu."

"Neden?"

"Her şey üstüme üstüme gelince, sinirlerim bozuluyor."

"Bugün en sinir bozucu olan neydi? Anlat, hadi. Birbirimizden bir şey saklamak yoktu." dedi ve güldü.

"Evet, evet yok. Bugün en sinir bozucu olan Lepika ile konuşmamdı. Beni kışkırttı ve bende birazcık boğazını sıkmış olabilirim." dedi ve yaramaz bir kız çocuğu gibi baktı. Af dileyen ama yine yapacağım diyordu.

"Gerçekten bunu yaptın mı?"

"Arvind'e sorabilirsin. Eğer beni almasaydı, oracıkta canını alacaktım ama beni aldı."

"Sandhya yapabilirsin bunu nasıl? Senden böyle vahşi bir hareket beklemezdim." dedim gülerek.

"Beni kışkırttı, Naresh. Delirdim. Zaten gerginim, sinirimi ondan çıkarttım. Kafamı dağıtmak içinde kızlarımla oyunlar oynadım."

"Güzeldiniz. Bölmeye kıyamayacak kadar güzeldi." diye mırıldandım.

"Evet, seni yemeğe kadar görmem sanıyordum. Sen neden geldin?" dedi ve ellerime baktım.

"Prihan ve Rithu'ya akşam yemeğine gideceğiz, bizi davet ettiler ve dayım benim adıma kabul etti."

"Rithu mu davet etti? İnanmam! Kendisi beni bir savaş esiri olarak gördüğü için yok sayıyordu. Bak, bu çok ilginç. Neyse Prihan'ın güzel hatrı için giderim. Normalde hayatta onun evine adımımı atmam."

"Aslında bizi davet eden Lepika oldu, ışığım. Rithu onun için bir yemek düzenlemiş, dayım ise olaya hemen atladı." dedi ve Sandhya eteğinin kumaşını sıktı.

"Gitmiyoruz! Ben o çıyanın yüzünü görmek zorunda değilim." dedi öfkeyle.

"Aşkım, ışığım inan bana bende seni onunla yüz yüze getirmek istemezdim ama dayımın bir lafı yüzüne gidiyoruz."

"Gitmiyoruz dersin olur ve biter!"

"Hükümdarlar bir karar verdi mi, dönmezler Sandhya. Bunu iyi biliyorsun. Mızmızlanmayı bırak. İstedikleri kadar üstümüze gelsinler, umurumda değil."

"Belki de o kızı şahbanu yapmaya karar verdin. İnsanlar bunu diyecekler!"

"O insanlar umursamıyorum, benim umursadığım şey sen ve ben." dedim ve güldü.

"Annen de gelecek mi?"

"Evet."

"Bak, annen bile çoktan o kızı gelini olarak kabul etmiş. Ben neyim onun gözünde? Sashibai'ye varis veren bir tavuk." dedi homurdanarak.

"Sandhya!"

"Ne? Gerçekleri söylüyorum, Şah!" dedi ve derin bir nefes aldım.

"Yemeğe geliyor musun, gelmiyor musun? Ben gideceğim ve seninle tartışmak için vaktim yok, sevgilim." dedim ve ofladı.

"Bende geliyorum ama çocuklarımı asla o evin içine sokmam. Ayrıca orada çok uzun kalmayacağız." dedi ve güldüm.

"Kıskanç sevgilim benim! Ah, ışığım benim gözüm senin dışında birini görür mü? Eğer öyle bir şey olursa, Parsmet hemen bu gözleri kör etsin!" diye fısıldadım ve Sandhya yumuşamış gibi olmuştu.

"Parsmet kör etmeden önce ben oyabilirim." dedi ve cilveli bir gülüşle bana baktı.

"Seve seve oydurturum o gözleri o zaman." dedim ve dudağına öpücüğümü kondurdum.

"Hadi, git odadan yoksa çıkamayacağız. Bana göre hava hoş."

"Gidiyorum, seni odandan alırım." dedim ve alnından öptükten sonra odadan çıktım.

Kendi odama geçtiğimde hemen hazırlanmıştım. Kalın bir kazak, pantolon ve ceketim. Belime ise kılıcımı almıştım. Başlıklarımdan birisini takmayacaktım. Kutlama dışı hoşuma gitmiyordu. Odamdan çıktığımda, daha vaktim vardı. İster istemez kendimi şahbanu odalarında bulmuştum. Temizleniyordu, bakımı yapılıyordu. Şahana odalarından bile daha gösterişlilerdi. Sonuçta şah ile eşit konumdaki birisinin kullanacağı odaların bu kadar ihtişamlı olması lazımdı. Aryan beni görmüştü ve saygıyla başını eğmişti.

"Odalar hazırlanıyor." dedim ve Aryan gülümsedi.

Aryan "Evet, efendim."

"Şahbanu takıları çıkacak mı? Buna dair annem emir verdi mi?"

"Hayır."

"O zaman o takıların da çıkmasını istiyorum ama bunu gizlice yap, lütfen. Anneme diyebilirsin ama saray duymamalı. Duyarsa, senden biliyorum ve dilini de kaybedersin." dedim soğukça.

"Sarayımız yeni bir şahbanu ile canlanacak. Bu soğuk kış günlerinde, yeni şahbanu bu saraya baharı getirecek."

"Evet, hadım. Baharı getirecek bir şahbanu olmalı değil mi? Bu saraya çiçekler getiren bir şahbanu." diye mırıldandım.

"Çok güzel olacak, Şah."

"Bu odaları özenle hazırla, Aryan sana benim emrimdir. Görkemli ve büyüleyici olsun. Odaların sahibi olan şahbanuyla uyumu yakalasın." dedim ve başını eğdi.

"Emrinizi memnuniyetle yerine getireceğim."

"Kimse duymayacak!"

"Söz veriyorum."

"O zaman kolay gelsin." dedim ve odadan çıktım.

Buluşma noktasına gelmiştim. At arabaları hazırda bekliyordu. Annem ve Sandhya birbirinden uzakta duruyordu. Dayım ve Usha ise ikisinin ortasındaydı. Annem bordo pelerini içindeydi, Sandhya ise koyu mor pelerinin içindeydi. Beni görünce ikisi de yanıma gelmişlerdi.

"Anne, sen dayımlarla git. Ben Sandhya ile gideyim." dedim ve annem soğukça Sandhya'ya baktı.

Annem "Peki, Naresh." dedi ve Sandhya'nın ile at arabamıza bindik.

Onun karşısına oturmuştum. Yolculuk kısa sürmüştü. Yağan yağmur yüzünden hızla ablamların evine girmiştik. Girişte bizi ablam ve Rithu karşılamıştı. Ablam koyu yeşil elbisesi içindeydi. Sarı saçları toplanmıştı. Ev sahibesi olarak güler yüzlüydü. Rithu ise eşine ayak uydurmuş, sıcak bir gülümseme ile bizlere bakıyordu. Annemle Sandhya pelerinlerini çıkarmışlardı ve böylece yemek odasına geçebilmiştik.

Burada ise bizi Lepika karşılamıştı. Dakiah ortalıkta gözükmüyordu. Lepika hepimizle el sıkışmıştı ve samimiydi. Gri bir elbise giymişti ve saçları toplanmıştı. Boynundaki morlukları ise kapatmıştı. Yemeğe geçtiğimizde ortam oldukça sakindi. Yemekler yeniliyor, şakalar yapılıyordu. Sandhya bile sohbete katılıyordu. Ondan beklentim bütün gece somurtmasıydı ama dayım haklı çıkmıştı. Sandhya bu gece için oldukça hazırlıklıydı.

Salona geçtiğimizde ise ben tekli koltuğa oturmuştum. Sandhya ise bana en yakın olan koltuğa geçmişti. Lepika'yı bilerek benden uzak tutmaya çalışıyordu. Bu beni içten içe güldürse bile bunu belli etmeyecektim.

Lepika "Bu gece babamın da olmasını isterdim. Sizinle tanışmak istiyordu, Şah." dedi ve ona baktım.

"Babanız gelmedi mi?" dedim ve Rithu bana baktı.

Rithu "Abimin işleri vardı. O yüzden gelemedi."

Annem "Yakında işlerini bırakıp, gelmesi için bir neden olur." dedi ve elindeki kadehi yudumladı.

"Kesinlikle!" dedi keyifle ve Sandhya'nın yüzü donuktu. Lepika'ya baktığımda ise o bana bakıyordu. Gözlerindeki ifade düşünceliydi.

Dayım "Rithu, abin seninle konuşmuyordu diye hatırlıyorum nasıl barıştınız?" dedi sakalını kaşıyarak ve Rithu'nun kaşları çatıldı. Bu konunun açılmasından mutlu değildi.

"Bu seni ilgilendirmez, Vilraj."

Lepika "Kaptan, babamla amcamı ben barıştırdım. Madem merak ettiniz, bunu diyeyim." dedi ve dayım güldü.

Dayım "Halanız yüzünden küsmüşlerdi ve şimdi barışmışlar, çok ilginç değil mi?"

Sandhya "Neden küstüler ki?"

"Rithu'nun abisi, Lepika'nın babası Mahavir-i Drahi Şahbanu Yashila'nın ölümünün sorumlusu olarak küçük erkek kardeşi Rithu'yu bildi, Sandhya. Rithu'nun onu koruyamadığına inandı."

Ablam "Dayı, bu hassas konulara girme istersen." dedi nazikçe ve dayım güldü.

"Prihan, annen ve kocan bu konuları çoktan aşmışlar ki sarayda kol kola neşe içinde geziyorlar. Yazık Şahbanu Yashila'ya! Yandı ve öldü. Hatırası ise kendi bedeni gibi kül olup, savruldu."

Lepika "Zaman, en büyük rüzgardır Kaptan. Hiçbir şey onun karşısında direnemez. Halamın hatırası da zamanla savruldu ama bir parçası kalbimizde kaldı."

Annem "Lepika haklı. Zaman en büyük rüzgar ve kimse karşısında direnemez." dedi sessizce.

Sandhya "Halanı tanıdın mı, Lepika? Nasıl hatırlıyorsun?" dedi merakla.

Lepika "Evet, tanıdım. Oldukça zarifti, sevecen bir kadındı. Eminim sen de tanısan, sen de çok severdin." dedi ve üzgünce yere baktı.

"Sarayda herkesten duyduğum nezaketi ve zarifliği olmuştu. Hayatını anlatan kitaptaki resimde bile oldukça zarif duruyordu."

"İnsanlar ona genç kız iken Drahi Gülü diyorlarmış. Oldukça canlı, oldukça güzel olduğu için."

Annem "Lepika, aynı lakabı şimdi sana mı diyorlar yoksa ben mi yanlış duydum?" dedi ve Lepika utandı.

"Ben onun gibi değilim, Şahana. Bundan emin olabilirsiniz. Güzellik olarak da, huy olarak da ona benzemem." dedi utangaç bir şekilde.

Rithu "Lepika, alçak gönüllü oluşun bile ablam iken bunu inkar etmemelisin." dedi ve Sandhya sıkılgan bir şekilde bana baktı.

Annem "Bence Yashila'dan daha güzel ve daha zekisin, tatlım. Halan oldukça sakin bir kadındı ama sen öyle değilsin. Sen oldukça iyisin."

"Şahbanu Yashila'ya yeteneklerinin gösterilmesi için fırsat verilmedi. Babam ve Şahana Leylane, onu bastırdılar. Bu yüzden Lepika ile karşılaştırmanız gereksiz." dedim.

Dayım "Naresh, haklı. Şahbanu Yashila'nın dertleri başkaydı."

Annem "İstese çok güzel karşı çıkabilirdi ama yapmadı. O devletin sorunlarıyla değil kendi küçük dertleri ile ilgilenmeyi seçti. Fakat Lepika'da bu yok. O halasının kötü özelliğini almamış."

"Nereden biliyorsun?"

"Lepika birçok kez konuştum, kardeşim. Sizinle tanışmadan önce ben tanıştım."

"Sen her şeyi biliyorsun, değil mi? Unuttum bunu. Tanrıça aşkına o zaman bana Lepika'nın şahbanu olursa, alacağı ismi de der misin?" dedi sertçe ve annemin soğuk gülümsemesi ortamdaki sessizliğin özeti olmuştu.

Sandhya oldukça gerilse bile kendisini dikleştirmiş, cesurca anneme bakmıştı. Annem ise Sandhya'yı süzmüştü. Lepika ise gerilimli olan bu ortamda oldukça sakindi. İçimizde en çok üzülen ise ablamdı. Üzgünce Rithu'ya baksa bile Rithu umursamazdı. Dayımın yanındaki Usha ise ortamla ilgisiz gibiydi. Kaçamak bakışlarla dayıma bakıyordu ama sessizliği bozma cesaretini göstermişti.

Usha "Evet, Vilraj'ın sorusunun cevabını duyalım. İtiraf edelim ki bu gece bence en çok bu sorunun cevabını duymak için buradayız. Bırakın bu sahte gülüşleri, dostlukları. Normalde herkes birbirini burada bir kaşık suda bile boğacak kadar nefret ediyor." dedi alaycı bir şekilde ve dayım güldü.

Dayım "Usha, aşkım seni sevdiğimi demiş miydim? Demedi isem, diyeyim. Seni seviyorum!" dedi gülerek. Usha'nın dedikleri onu eğlendirmişti.

"Bende sorunun cevabını merak ediyorum. Evet, şahbanu olursa Lepika'nın ikinci ismi ne olacak?" dedim soğukça ve Lepika'nın soğuk bakışları beni buldu. Bakışlarında yanlış soruyu sordun der gibi bir ifade vardı. Oysa doğru soruyu sormuştum. Doğru soru ve doğru yerdeydi.

Rithu "Şah, böyle bir sorunun cevabı..." dedi ve annemin bakışları onu susturdu.

Annem "Madem dürüst olacağız, olalım. Evet bunu daha önce ben, Rithu ve Lepika konuştuk. Şahbanu olduğu zaman inci gibi nadide olduğunu düşündüğüm için Mote'yi uygun gördüm." dedi kibirle.

Sandhya "Şahbanu Lepika-i Mote. Çok iyiymiş." dedi ve sinirden gülmeye başladı. Sinirden kıkırdıyordu. Elini ağzına götürse bile kendi kontrol edemiyordu. O güldükçe ortamdaki gerginlik artıyordu.

"Işığım, iyi misin?" dedim ve bana baktı.

"Çok iyiyim, çok. Sinirlerim bozuldu."

Annem "Sandhya, terbiyeni takın. Haremde yetiştirilen bir cariye olduğunu unutma."

"Şah Anne, bunu hiçbir zaman bana unutturmadınız ki! Sayenizde kendimi doğma büyüme Sashibai hareminde düşüneceğim."

"Oysa Sandhya bir prenses idi, anne. Senin her seferinde görmezlikten geldiğin ama benim her seferimde hatırladığım. Bu yüzden o haremden bir cariye değil ki, terbiyesini haremden alsın." dedim soğukça.

Rithu "Savaş esiri." dedi umursamazca.

Dayım "Senin gözünü korkutan bir savaş esiri." dedi muzipçe.

Ablam "Dayı, kimsenin kimseyi korkuttuğu falan yok. Sandhya bir prenses ama yıkılan bir krallığın prensesi. Bunun herkes farkında."

Sandhya "Evet, herkes her şeyin aşırı farkında Prihan." dedi ve kadehindeki şarabı bir dikişte bitirdi.

"Sandhya, yavaş ol istersen." dedim ama o beni umursamadı.

"Nerede kalmıştık? Şahbanu Lepika-i Mote. Evet, Lepika yeni ismini sevdin mi?" dedi alaycı bir şekilde ve Lepika soğuk bir bakışla Sandhya'ya baktı.

Lepika "Bilmem, kulağa hoş gelmiyor değil Sandhya."

"Şahbanu olmak. Halkın istediği şahbanu olmak, çok iyi bir şey olmalı. Sashibalisin, özgürsün. Yetmiyor, köklü ailen var." dedi alaycı bir şekilde.

"Evet. Şahbanu olmamak için bir nedenim var mı?" dedi ve artık sabrım tükendiği için ayağa kalktım. Sandhya'yı ayağa kaldırmış, elini tutmuştum.

"Var, Lepika. Benim Sandhya'ya aşkım var olduğu sürece, yani ölümüme dek, sen veya bir başkası asla ama asla şahbanu olmayacaktır."

Lepika "Bu eve girdiniz, benim yemek davetimi kabul ettiniz. İnsanların diyeceği açık değil mi?" dedi merakla.

"İnsanların dedikleri bugün var, yarın yok ama ben Şah Naresh'in bugün dediği yıllar boyu vardır. Bunu böyle bilin. Sandhya gidelim. Anne sen çok sevgili damadınla ve Lepika ile sohbet edebilirsin." dedi ve salondan çıktım.

Peşimizden ablam gelmişti. Üzgündü. Sandhya'nın pelerinini getirtmişti. Sandhya ise üstüne almıştı.

Ablam "Naresh, ben bu gecenin böyle geçmesini istemezdim." dedi üzgünce.

"Önemli değil, abla." dedim ve ablam Sandhya'ya baktı.

"Sandhya, sana da Rithu adına özür diliyorum. Özünde iyi bir adam ama kontrolden çıktı."

Sandhya "Prihan, lütfen başkaları adına özür dileme yıpranan sen olursun. Ayrıca Rithu'nun artık bana olan niyetinin iyi olduğunu düşünmüyorum. Eskiden tanıdığım o adamı göremebilmiş değilim."

"Sandhya, ben ne diyeceğimi bilmiyorum. İnan bana, çok utanıyorum. Hem annem, hem Rithu. Beni bu gece zor durumda bıraktılar."

"Abla, sen bu gece mükemmel bir ev sahibiydin. Lütfen kendini suçlama." dedim ve gülümsedim. Hüzünlü Şahten ise buruk bir gülüşeme ile bana baktı.

"Ben sizin yanınızdayım, kardeşim. Aşkın önünde bir şey duramaz, bunu biliyorum." dedi ve uşak at arabımızın geldiğini demişti.

Yağan yağmurda ıslanmadan arabamıza binmiştik. İkimizde suskunduk. Saraya geldiğimize benim yatak odama geçmiştik. Sandhya üstündeki pelerini çıkarmış ve fırlatmıştı. Kendini koltuğa bırakmıştı. Bende yanına oturdum.

"Ne geceydi ama." dedim.

Sandhya "Lanet bir geceydi." dedi donuk bir sesle.

"Onlara cevaplarını verdik."

"Onlara cevaplarını versek bile konuşmaya devam edecekler, Naresh. Baksana, kız adını bile seçmiş. Şahbanu Lepika-i Mote Priya."

"O adı asla kullanamayacak. Hayalinde bile göremez."

"Hayalinde görmüyor ki, şimdiden yaşıyor. Yemekte alttan alta nasıl da övülüyordu, duymadın mı?"

"Benim duyduğum tek ses, senin narin sesindi." dedim gülümseyerek ama o beni umursamamıştı.

"Ben asla şahbanu olamayacağım, bunu anladım. Kesinlikle bunu anladım. Ne annen, ne Rithu beni şahbanu yaparlar."

"Sandhya, benim hükmüm üstüne hiçbir şey geçemez. Bunu öğrenmedin mi?" dedi sertçe.

"Ben öğrendim ama annen öğrenmemiş, görmüyor musun?"

"Ona da öğrenecek ve acı olacak. Göreceksin. Sana söz veriyorum."

"Tut o zaman sözünü. Dayanamıyorum artık. Nefesim kesiliyor, konuşamıyorum. Bıktım! Ben onlar gibi değilim. Herkesi düşman gözüyle göremiyorum ama onlar hemen beni düşman ilan ediyorlar. Kötülükle yaklaşıyorlar ve bende kötülükle yaklaşıyorum. Bu bana çok ters."

"Işığım, seni bu yüzden seviyorum. Sen, tanıdığım insanlar içinde en saf ruhsun ve benim bu saflığa ihtiyacım var." dedi ve bana gözleri dolu dolu baktı.

"Naresh, benim artık savaşmaya gücüm kalmadı. Yoruldum, tükeniyorum." diye fısıldadı ve ona sarıldım. Saçlarını okşadıkça, yaşlarının omzuma aktığını hissediyordum.

"Korkma, ben sana savaşma gücü vereceğim. Benim ışığım asla kolayca sönmez. Kimse seni söndüremeyecek ve sen beni aydınlatacaksın." diye fısıldadım ve ona baktım. Islak yanaklarını usulca öpmüştüm ve ona gülümsedim.

"Bu sarayı çekilebilir kılıyorsun." dedi gülümseyerek ve güldüm.

"Benim içinde aynısı geçerli. Sen ve evlatlarımız olmasa, inan bana burası benim için bir tımarhane olurdu." dedi ve ikimizde güldük.

Birbirimize sarılarak, huzurla uyumuştuk. Kahvaltıda ise neşemiz yerindeydi. Sandhya'nın yorgun görüntüsü yoktu. Oldukça mutluydu. Mutluluğunun nedenini sorduğumda ise sebebi rüyasında abisi Vityor'u gördüğünü demişti. Yorum yapmamıştım.

Toplantı ise oldukça sakindi. Annem ve Rithu ile dün geceyi konuşmamıştım. Onlar da açmamıştı. Çalışma odama çekilirken insanların şahbanu olarak Lepika'yı ne zaman ilan edeceğimi konuşuyorlardı. Sesler çok fazlaydı. Sabrımı zorluyorlardı ve kapımı sinirle çarparak kapatmıştım. Seslerin kesilmesi içindi. Benim hükmümü yok saymamalarını öğretmek için kan dökmem mi lazımdı? Sonra insanlar bana zalim diyorlardı ama nedenini kendileri veriyorlardı.

Bir süre kapım tıklanmış ve gel sesimle içeri Lepika gelmişti. Karşımdaydı. Onu alıcı gözüyle incelemiştim. Kahverengi saçları açıktı. Yüzü ise Drahilere özgü soğuktu. Hiçbir güzelliğini görememiştim. Hiçbir bilgelik kırıntısını gözlerinde bulamamıştım. Oysa Sandhya resmiyle beni kendisine büyülemişti. Hala o resmi saklar ve açıp, açıp bakardım. Canlısı yanımda olsa bile resmin yeri bambaşkaydı.

"Neden geldin?" dedim sertçe ve Lepika gülümsedi.

Lepika "Oturmayacak mıyım?"

"Kısa bir konuşma istiyorum ve oturmanı istemiyorum. Kabalığım için kusura bakma ama dün geceki küstah cevaplarını sindirebilmiş değilim."

"Peki, Şah. Oysa ben dost olmak istemiştim. Sana ve Sandhya'ya dost olarak yaklaşmak isterken, sizler beni düşman belliyorsunuz."

"Seni buradan kovmama nedenim, durduk yere bir insanı göndermek istememem." dedim ve güldü.

"İleride pişman olmanızı istemiyorum."

"Pişman olabilecek bir şey görmüyorum!"

"Şahbanu olacak kıza acıyorum. Sizin gibi ruhu canavar bir adama nasıl katlanacak? Yazık, çok yazık."

"Şahbanu Lepika Mote bunu bilir." dedim alaycı bir sesle.

"Galiba bazı şeyleri biraz abarttım ama buna mecburdum." dedi sessizce.

"Lepika sana da diyorum, yüzüne diyorum. Ben seninle evlenmek dahi istemiyorum. Aklımdan bu geçmiyor. Annem seni nasıl masallarla uyuttu bilmiyorum ama gerçek olan bu. Bu zamandan sonra bana 4 evlat vermiş kadını bırakıp, yeni birisine bakacak değilim. Ben kendi aşkımı buldum, ailemi kurdum."

"Bunu görüyorum. Sadece dediğim gibi abarttım." dedi gülümseyerek.

"O zaman neden geldin? Bu odaya girdiğinde insanların ne düşüneceğini bilmiyor musun?" dedim sertçe.

"İnsanlar senin bana evlenme teklifini ettiğini düşünecekler. Ben ne dersem diyeyim, bir şey olmayacak çünkü annen şahbanu takılarını çıkarttı. Bu da sözde düğünümüzün yakında olduğunu gösterir. Ben sadece emin olmak için geldim. Sandhya'ya olan aşkından emin olmak istiyordum."

"Annem tahmin ettiğim gibi yapmış, iyi güzel." dedim alaycı bir şekilde.

"Şahbanu takıları neden ortaya çıktılar? Halamı anmak istediğin için değildir diye düşünüyorum."

"Seni ilgilendirmez, Drahi Kızı."

"Şah, kaba davranışlarınızı görmezlikten geliyorum. Bence burada yeterince kaldım. Görüşmek üzere."

"İnsanlara konuşacakları malzeme vermeye bayılıyorsun, değil mi? Onlara ne diyeceksin?"

"Hiçbir şey! Bırakayım ne düşünürse, düşünsünler. Gerçek olanı görmeyecek kadar kör oldukları için acıyacağım sadece Şah."

"Git, odadan." dedim ve Lepika reverans yapıp, odadan çıktı.

Ben ise ofladım. Lepika oldukça tuhaf bir kızdı. Bilmeceli konuşmaları vardı, çözmek istiyordum ama şu an için uğraşacak zamanım yoktu. Ordu için planladığım kağıtları açtım ve onları inceledim. Çiziyor, karalıyordum. Akşam yemeği bile yememiştim. Basit bir salata yeterli olmuştu. Kişisel sorunlarım olsa dahi devletim önce gelirdi. Savaşlarım vardı ve bunların planları aksamamalıydı.

En sonunda odamdan çıkmış ve yatak odama geçmiştim. İçeride beni öfkeyle bekleyen Sandhya vardı. Gözlerinde gecenin korkutucu karanlığı vardı. Beni görünce ayağa kalkmıştı.

Sandhya "Naresh, açıklama bekliyorum!" dedi sertçe.

"Ne açıklaması?" dedim rahatça.

"Annen şahbanu takılarını çıkartmış ve odana Lepika girmiş. Çıkarken yüzündeki gülümseye göre evlenme teklifi etmişsin!" dedi bağırarak.

"Ne olduğunu bilmiyorsun, Sandhya."

"Ne olacak, Naresh? Daha ne olsun? Annen bugün karşıma geçmiş, senin düğünde ne giyeceğimi soruyor. Bende ne düğünü dedim ve duymadın mı, Lepika evlenme teklifini aldı ve ben takıları çıkarttım diyor."

"Sandhya, sakin ol. Ben teklif etmedim."

"Etmemişsindir ondan şüphem yok ama olmuyor, Naresh! Olmuyor!" dedi bağırarak.

"Bak, o takılar çıktı ama inan bana annemin emri ile değil."

"Umurumda değil çünkü artık inancım kalmadı. Sana, aşkımıza inancım kalmadı. İnsanlara karşı duramıyorum. Yalnız kaldım ve yalnız öleceğim, gördüğüm tek şey bu! Herkes beni senin cariyen olarak bilecek, Lepika ise şahbanu olacak. Sonra benim doğurduğum çocuklardan şahanalık makamını elde edecek."

"Bu cümlelerini ciddiye alamıyorum. Sandhya, ben babam gibi zayıf değilim." dedim sertçe.

"Git, evlen o kızla ve bitsin bu işkence." dedi ağlayarak ve öfkeyle topuğunu yere vurdu.

"Sinirle ne dediğini bilmiyorsun, kendini kaybetmiş durumdasın. Kendine gel, yalvarırım. Diğer insanları umursama, sevgilim." dedim ve ellerini tuttum. O ise ellerini benden çekmişti.

"Belki de Lepika ile sevişirsin. Sonuçta o Sashibaili birisi. İnsanların mutlaka bunu da ister." dedi sinirle.

"Sakin ol. Böyle bir şeyi düşünmen bile saçma!" dedim gözlerim irileşmiş bir şekilde.

"Değil! Buradaki insanlara göre değil."

"Diğer insanları umursama. Onlar bu aşkı yaşamıyor, sen ve ben yaşıyoruz. İkimiz birbirimizi sevdik, ikimiz birbirimize aşık, ikimiz seviştik, ikimiz birbirimizin ruhlarını biliyoruz. Diğer insanlar değil! Onlar bir hiç. Annem, Rithu, dayım ve diğerleri. Hiçler!" dedim bağırarak.

"Bunu kanıtlayabilsen keşke!" diye fısıldadı.

"Sandhya, beni tanıyacaksın. Benim hükmümü göreceksin!" dedim ve dolabımdan pelerinimi alıp, odayı hızla terk ettim.

Kılıçlarımı ise çalışma odamdan almıştım. Daha sonra en iyi atımı almıştım. Uzun bir yolculuğa çıkacak, Ghunda'dan ayrılacaktım. Fakat bundan önce son bir hamlem vardı. Atımla son hamlem için dayımın evine gitmiştim. Beni görünce şaşırmıştı. Yanında Usha'da vardı.

Dayım "Gecenin bu vaktinde ne işin var?" dedi merakla.

"Dayı, ben şehir dışına çıkacağım ve peşimden sende geleceksin." dedim ukala bir şekilde ve Usha'nın kaşları çatıldı.

Usha "Neden?"

"Çünkü emrim bu yönde." dedi ve Usha gözlerini devirdi.

"Şah, gecenin bir vakti kapımıza geliyorsun ve kocamla beraber şehir dışına çıkacağını diyorsun. Neden diye sormak, hakkım değil mi?"

Dayım "Bence bu deli oğlanın aklında bir şey var." dedi ve gözlerini kıstı.

"Evet, var. İçeriye geçeyim ve biraz ısınayım. Bu sırada size anlatayım ve uygulamaya koyalım. Üçümüzün işi çok." dedim ve içeri geçip, aklımdaki her şeyi anlattım.

Sonunda ise dayım şaşkınca bana bakıyordu. Ne diyeceğini bilmiyordu. Demesene de gerek yoktu zaten. Aklımdaki neyse onu yapıyordum. Hükmümü yapacaktım ve kimseden izin almaya ihtiyacım yoktu. Güvendiklerim kişilerin desteğiyle olacaktı.

Dayım hazırlanmak için yanımızdan ayrıldığında Usha ile baş başa kalmıştık. Korsan kadın oldukça düşünceliydi. Kahverengi gözleri bendeydi. Dudaklarını ısırmıştı.

Usha "Sence ben burada bunu tek başıma yapabilecek miyim?" dedi tedirgin bir sesle.

"Korkmana gerek yok, yapabileceğini biliyorum. En yetenekli insanlarını ve Sandhya'nın abisiyle iletişime geçmen yeterli olacaktır. Benim dediklerimi anlat." dedim.

"Bana inanacak mı?"

"Kardeşinin iyiliği için inanmak zorunda olduğunu belirtirsen, inanacak."

"Tanrıçam! Şah böyle olmak zorunda mıydı?" dedi ve omzumu silktim.

"Kader bu şekilde yazılmış. Neyse, sen dediklerim her şeyi yap. Gerisi bana kalmış bir şey." dedim ve gülümsedi.

"Bizleri seçmen, onurlandırıcı oldu. Korsanlara güven olmaz, bilirsin." dedi ve güldüm.

"Usha, siz korsanlar bile çevremdeki insan görünümlü yılanlardan daha güvenilirsiniz." dedim ve dayım aşağı inmişti.

Benim gibi siyah bir pelerin giymişti. Yanımıza gelmiş, Usha'nın alnından öpmüştü. Sonra neşeli yeşil mavi gözleri bana bakmıştı. Anlattığım planı sonunda sindirmiş olmalıydı ki, neşelenmişti.

Dayım "Hadi, Naresh gidelim. Yolumuza çıkalım ve hızla ilerleyelim."

"Tamam, dayı. Sence doğru bir plan mı?"

"Kesinlikle! Hatta aşırı eğlenceli olacak. Sana yakışan buydu bence. Sen diğer şahlar gibi sıradan olamazdın." dedi ve güldük.

"Haklısın, dayı çok haklısın." dedi ve dayımın evinden çıktık.

Atına binmişti ve yolumuza koyulmuştuk. Ghunda'nın dışına çıkıyordum. Saraydan ve insanlardan kaçıyordum. Onların zehirli dillerinin bana ulaşmasını engellemek için bunu yapıyordum. Onlara derslerini vermek için ortadan kayboluyordum. Tekrar dönecektim. Muhteşem bir dönüş olacaktı ve insanlara hükmümü öğretecektim. Kimsenin beni ezemeyeceğini gösterecektim. Benim hükmüm, benim yaşamımdı. Bunun için zalim olmaktan bile korkmazdım.

Güle, güle güzel Ghunda! Seni soğuk bir gecede terk ettiğimi düşünme sakın. Sadece gitmem gerekliydi. Kaybolmam gerekliydi ve ben bunu yapıyordum. Muhteşem bir dönüşle sana geri geleceğimi bil. Hükmümle geleceğimi asla unutma. Eğer unutursan, hükmümün ateşiyle sende diğer insanlar gibi yanarsın.

Vilraj

Lepika

Sizce yemeğe gitmeleri doğru muydu? Vilraj'ın mı, Naresh'in düşüncesi doğruydu?

Yemekten sonraki konuşmalar nasıldı? Tepkiler doğru muydu?

Sizce Lepika neden Naresh'in odasına geldi? Dediklerinde samimi miydi? Naresh bu kızı çözer mi?

❦  Sondaki Sandhya ve Naresh atışmasında -tartışma mı, emin olamadım.- kim haklı?

❦Sizce Naresh nereye gidiyor, neden gidiyor ve planı ne? Sarayın Naresh'in gidişine tepkisi ne olur?

Bundan sonraki bölüm Sandhya bölümü olsun diyorum. Çünkü Naresh'in yokluğunu en çok hissedecek kişi o. Tahminleri alalım.

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

Mukan Kağan Od Gürhan Öztürk

Historická literatura

2.3K 188 5
M. Ö. 209 – Esik, Orta Asya Mete Han, Çin'e karşı baskısını sürdürmektedir. Boy beylerini bir araya toplayarak son darbeyi indirmeyi planlamaktadır...
7.9K 951 21
Yavaş yavaş ölüyorum. Bunu biliyorum. Kimilerine göre bu bir intihar. Ama ben yüzlerce kişi ölmesin diye kendimi "FEDA" ediyorum.
986 125 6
"Jungkook ile tanışmış mıydın?"
AŞIK CİNİM Od Gece....

Historická literatura

57.5K 2.6K 32
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...