Ateşin Kurbanı

By Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... More

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Şahbanu Anjali♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Kristal Oyunlar❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Karşılıklı İhanet❦
Delinin Yıldızı❦
Şahbanu Acısı❦
Benim Hükmüm ❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Ateşin ve Suyun Uyumu❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
Savaşçı Kalbi♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Güneş'in Kızı♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Tehlikeli Delilik♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Gölge ile Savaşçı♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Kendini Öldürmek❦

1.9K 160 281
By Elizabethstark1

Herkese Merhaba! Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı yazınız.
:) yorumlarda gelsin ama... Kendinizi belli edin lütfen.

Bölüm şarkısı ile okuyunuz. :)

Aşağıda Rithu ve Pravin var.

İyi okumalar!

Yayınlanma : 07.08.2018

Sashibai Şahlığı - Başkent: Ghunda - Kılıç Sarayı

Anjali


Sonunda Kraliçe gitmişti. Birçok kez bizi ülkesine davet etmişti. Şimdi gitmişti ve saray eski düzenine kavuşmuştu. Savaşlara devam edecektik ve gücün, iktidarın sahibi olmak için çabalayacaktık. Keskin bir savaştı. Kaybedenin sonunun tahmin edilemezdi. Ölüm bile kaybeden için ödül olurdu. Ölümden beter olacaktı.

Gün içinde çalışma odaydım. Önümdeki belgeleri inceliyordum. Kapım tıklandı ve gel sesimle içeri Usha girdi. Küçük hain oldukça mutlu gözüküyordu. Karşımdaki koltuğa oturdu ve bana baktı. Sürmeli gözleri dikkatle bana bakıyordu.

"Ne oldu, Usha? Neden geldin?" dedim ve elimdeki kalemi bıraktım. Rapor hemen hemen bitmişti.

Usha "Sohbet etmek için geldim." dedi ve güldüm.

"Haklısın, gelin ve görümce olarak sohbet etmemiz doğru olur. Anlat bakalım, bu mutluluk sebebin ne? Yüzünde güller açıyor, her zamankinden daha farklı görünüyorsun."

"Vilraj ile ben, barıştık. Tekrardan birlikteyiz." Dedi heyecanla ve tek kaşım kalktı.

"Vilraj seninle barıştı mı?"

"Aslında biz hiç küsmedik ki!"

"Sizin adınıza sevindim ama Arvind için üzüldüm. Bunu duyunca, nasıl tepki verecek acaba?"

"Bence kedisiyle mutlu olmaya devam etsin." dedi alaycı bir şekilde.

"Zavallı Arvind! Çok yanlış bir adama aşık oldu ve bunun bedelini ağır bir şekilde ödüyor. Sen ise sabrettin ve istediğini aldın. Artık çok mutlusundur."

"Evet, çok mutluyum! Hayal ettiğim gibi oldu. Başarılı bir korsanım, aşık olduğum adamla evlendim ve çocuklarım oldu. Başka ne isteyebilirim ki?"

"O zaman Vilraj'ı kontrol edebilirsin diye düşünüyorum, Usha. Sonuçta benim tarafımdasın, değil mi?" dedim tatlı bir sesle ve Usha ise gözlerini kaçırmıştı.

"Kesinlikle Anjali." dedi yavaşça.

"Üstelik Rithu benim tarafımda ama nedense bir türlü Sandhya hakkında konuşturamadım. Aptal adam."

"Konuşmadı mı? Konuşsa oldukça yararlı olurdu."

"Değil mi? Küçük kızın attığı veya atacağı her şeyi bilirdim. Yine de birkaç şey öğrendim."

"Ne?" dedi ve gülümsedim.

"Mesela casus ağının olduğunu biliyorum, o casusların birkaçını satın alma niyetindeyim." dedim gülümseyerek. Bunu deme nedenim oldukça, basitti. Sandhya'nın oyalanması lazımdı. Normalde bunun gibi küçük şeylerle uğraşmazdım. O adamlarından şüphe edecekti ve onlara baskı yapacaktı. Bu baskı sonucu taraftarlarını kendisine küstürecekti.

"Hangi casuslar?"

"Keyfim hangisini isterse, Usha! Daha karar veremedim. Rithu'yu biraz daha konuşturarak öğreneceğim."

"Bende yanında olmak isterim." dedi ve kaşlarımı çattım.

"Onunla baş başa konuşmak istiyorum, Usha. Senin görevin, yerin ayrı Rithu'nun yeri ayrı tatlım."

"Keşke herkes benim ve Rithu gibi gerçekleri görebilse, değil mi? Sandhya boş bir hayali kovalıyor ama bunun farkında değil. Vilraj ise sırf size inat olsun diye destekliyor."

"Ah, güzel Usha. Herkes senin gibi gerçekleri görebilse, değil mi? Ne yazık ki, olmuyor. Sandhya kaybedecek, Vilraj kaybedecek ve sen doğru kişinin yanında olacaksın."

"Ben her daim kazanmaya oynarım, Şahana. Kaybettiğim tek bir oyun var."

"Arvind!"

"Evet." diye mırıldandı.

"Zeki bir adam, aynı zamanda sinsi. Masumum diyerek çevirmeyeceği dolap yok. Kendisi gibi masum olarak gördüğü Sandhya'yı da bu konuda çok güzel eğitti. Onun gibi bir adamın yanımda olmasını çok isterdim."

"Sandhya'ya olan sadakati gözler önünde."

"Bu sadakatin bozulması lazım ama nasıl bilmiyorum. Bilseydim, şu an yapardım."

"Senin gibi zeki bir kadından bir şey kaçmazdı. Ne diyelim ki? Yazık olmuş. Sandhya kaybettiği zaman, Arvind'in sonunu ben hazırlayabilir miyim? Geçmişten kalma bir hesabımız vardı ve artık cezasını vermeliyim."

"Ne yapacaksın ki? Adamın elinden hayat sebebini aldın." dedim ve güldü.

"Vilraj'ı almam, yetmiyor Anjali. Onun yüzünden Vilraj ile hayatım ertelendi. Kaç defa acılar içinde kıvrandım, kaç defa onların ikisini yanyana gördükçe içim yandı? Bunların bir bedeli olmalı."

"Senin kalbin sert, Usha. Sevebileceğin insan sayısı az." dedim ve güldü.

"Belki de bu yüzden iyi anlaşıyoruzdur, Anjali." dedi ve kapım tıklandı.

Gel sesimle içeri giren Vilraj idi. Oldukça sinirli gözüküyordu. Usha'yı burada görünce ise kaşları çatılmıştı. Ah, benim güzel kardeşim ne güzelde rol yapıyordu. Bende ona uyacak ve bu oyunu sürdürecektim. İçimden bir gülme isteği gelse de bastırıyordum.

"Ne oldu, Vilraj? Neden buradasın?" dedim ve bana baktı. Daha sonra Usha'nın karşısına oturdu.

Vilraj "Güzel ablamı özlemiş olamaz mıyım?"

"Sinirli görüyordum."

"Çünkü gün içinde defalarca sevdiğim birisiyle tartıştım ayrıca sevgili Usha'yı burada görmek de sinirlerimi iyice gerdi."

"Kiminle tartıştın?"

"Arvind! Ona Usha ile yeniden birlikte olmak istediğimi anlattım ve delirdi. Beni Sandhya'ya şikâyet etti ve o da beni haklı bulunca, kudurdu. Onu anlamıyorum."

Usha "Ah, zavallıcık gerçek yüzünü gösterdi."

"Arvind bunu kabul etmeli. Ben olmadan da hayatına devam edebilir ve ben kendi hayatıma devam etmeliyim. Tamam, onunla güzel bir aşk yaşadım ama bitti. Ben Usha'yı seviyorum, bunu görmeli."

"Aşk için savaşıyor, bundan doğal ne var?" dedim şaşkınca. Rol olarak düşünüyordum ama durum gerçekti.

Kapım açıldı ve içeri telaşla Aryan girdi. İri yarı adam, heyecanlıydı. Panikti. Bana odaklanmış, diğerlerini görmemişti. Yine ne haber getirdi diye merak ediyordum. Aryan'ı bu kadar panikleten şeyi merak ediyordum. Zavallının bir gün kalbine zarar vereceği düşüncesindeydim.

"Ne oldu, Aryan?" dedim.

Aryan "Hanımım, Baş Habiria'nın odasında hırsızlık olmuş ve ortalığı birbirine kattı." dedi panikle ve şaşırdım.

"Ne?" dedim şaşkınca.

"Evet, bir hırsızlık vakası ile karşı karşıyayız."

"Bir bu eksikti. Hangi salak o odaya dalmak ister? Madem paraya ihtiyacı vardı, bana gelseydi. Gidip, şu olayla ilgileneyim."

Usha "Bende seninle geleyim. Vilraj, sen ikizlerle eve gidebilirsin. Ben size yetişirim, sevgilim." dedi ve kardeşim ona hayranlıkla baktı.

Vilraj "Geç kalma." dedi yumuşak bir sesle ve Usha gülümsedi.

"Bundan sonra hiç geç kalmam, merak etme."

"Cilveleşmeniz bitti ise gidelim." dedim sertçe ve Vilraj güldü.

Vilraj "Abla, kıskanmayı kes. Kendin hiç aşk yaşamadın, çevrendeki aşk dolu çiftleri kıskanıyorsun. Çok ayıp, çok. Sana hiç yakıştıramadım."

"Vilraj, sen hiç büyümeyecek misin? Hadi, Usha gidelim." dedim ve odadan çıktık.

Sandhya'nın odasına gelmiştik. Oldukça panik ve gergindi. İlk önce Usha ile bakışmış sonra bana bakmıştı. Yanında Azusa vardı. Gergin olan Sandhya'yı yatıştırmak için yanında olmalıydı. Diğer iki gözdeden nefret eden Sandhya'nın bu kızla olan arkadaşlığı tuhaf geliyordu. Onu nasıl rakip olarak göremezdi ki?

Odaya baktığımda ise darmadağınıktı. Ciddi bir hırsızlık olmuştu. Sandhya korkmakta haklıydı. Benim aklımı kurcalayan ise kim bu kadar gözünü karartmıştı? Bunu anlamıyordum. Haremin güvenliğinde bir sıkıntı vardı ve bu can sıkıcı bir durumdu. Askerlere azar çekmem, ceza vermem lazımdı. Harem benim kontrolümde olan bir yerdi ve asla bir kusuru olamazdı.

"Hırsızlık olmuş, Sandhya. Ne çalındı?" dedim ve Sandhya bana baktı.

Sandhya "Şah Anne'm, takı kutum çalındı. Değerli mücevherlerimin olduğu kutu çalındı."

"Aryan, haremdeki her cariyenin eşyalarının aranmasını istiyorum. Tek tek aranacak. Haremin düzeninin bu şekilde bozulması, affedilemez."

Aryan "Hanımım emrinizi yerine getireceğimden şüpheniz olmasın."

Sandhya "O kutu çok önemli, Şah Anne. Küçük bir kutu ama çok önemli."

"Naresh'in hediyeleri mi vardı?" dedim, kafasını salladı.

"Küçük takılar ama önemli bir kutu."

Usha "O kadar önemsiz takılar varsa, boşver."

"Bulunması lazım!" dedi inatla.

"Tamam, tamam bulunacak. İçin rahat olsun. Başka bir sorun var mı?" dedim.

"Yok. Bu oda dağınık, o toparlanacak."

"Çocuklara bir şey olmadı değil mi?" dedim merakla.

"Korkmayın, onlar güvende."

"İyi o zaman. Oğluma abartılı anlatma boş yere paniğe kapılmasın. Devletini mi yönetecek yoksa haremdeki cariyesini mi koruyacak değil mi?"

"Kesinlikle katılıyorum, Şah Anne'm. Siz her şeyi düzeltecek güce, kudrete sahipsiniz." dedi tatlı bir sesle ve onu süzdüm.

"Korku sana yaramış, hep böyle kal Sandhya." dedim gülerek ve odadan çıktım. Usha ise arkamda kalmıştı.

Askerleri toplamış ve azarlamıştım. Başları önünde dinlemişlerdi. Cezalandırmayı ise daha sonra yapacaktım. Odama geçtim. Akşam yemeğimi yemiştim. Tek başıma yemiştim ve bundan memnundum. Sandhya ile aynı ortama gelmek beni istemsizce geriyordu. Hoş, önceden de tek başıma yerdim. Abhay'ın benimle olamadığı zamanlarda, çocuklarımı toplar ve onlarla yerdim. Şimdi ise tektim. Yalnızlık beni ürkütmüyordu. Buna alışmıştım.

Çalışma odamda iken kapım tıklandı. Gecenin bu vaktinde gelen kim olabilirdi ki? Kitabımı okuyordum ve Aryan'dan kimsenin rahatsız etmemesini istemiştim. Gel sesimle içeri Rithu ve Arvind girdi. Parsmet aşkına, gece gece gözlerim bana bir oyun mu oynuyordu?

"Şaka mısınız yoksa gerçek mi? Arvind senin burada ne işin var?" dedim ve Arvind'in yüzünde sinsi bir gülümseme meydana geldi. Oturmalarını işaret ettim ve oturmuşlardı.

Rithu "Bhaegya bize gülüyor olmalı, Anjali. Arvind doğru yolu gördü." dedi heyecanla ve kaşlarım çatıldı.

"Aptal mısın? Arvind Sandhya için ölür." dedim kuşkuyla Arvind'e bakarken.

Arvind "Güzel inanmışsınız, Şahana. Hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Ben Vilraj için Sandhya'nın yanındaydım. Bir araç olarak görüyordum. Tıpkı hain Usha'nın sizi araç olarak gördüğü gibi."

"Şaka yapıyorsun!"

"Ciddiyim, Şahana."

"Vilraj Usha ile beraber olma kararı alınca mı aklın başına geldi?" dedim alaycı bir şekilde.

"Sandhya'nın bugün gerçek yüzünü gördüm. O bencil, küstah şımarık küçük bir kız çocuğu. Nankörlükle bana onların beraberliğine karışmaya hakkın yok dedi. Bana dedi bunu! Vilraj'ın yıllardır yanında olan adama bunu deme cesareti gösterdi. Hain Usha'yı korudu."

Rithu "Hatırla Şahana. Arvind'i buraya ben çağırdım, gerçek sadakati benden yana olacak." dedi kibirle ve Arvind'e baktım. Sinsi ve zeki bir adamdı. Her şey üst üstte geliyordu ve bu karmaşıklıkta kandırılmak kolay olurdu.

"Kandırmadığına nasıl inanabilirim?" dedim ve Arvind gülümsedi.

Arvind "Komutan'a hemen inandınız."

"Onu yıllardır tanıyorum. O da beni yıllardır tanıyor."

"Şahana bana güvenin ve inanın."

"Sandhya'nın en büyük planlarından birisini söyle. Madem benim tarafımdasın, göster kendini." dedim ve arkama yaslandım.

"Dayınız Pravin'i öldürmek. Bunu şahbanu olduğu zaman yapmakta kararlı ama artık yapamaz. Elinde kanıtlar yok." dedi ve masama bir takı kutusu bıraktı.

"Bu da ne?" dedim merakla.

Rithu "Pravin'in kimlere rüşvet verdiği, rüşvet aldığı gibi listeleri içeren Sandhya'nın takı kutusu. Bugün haremdeki birkaç askerle birlikte çaldık." dedi gülerek ve şaşırdım.

"Sandhya'nın bu kadar delirmesine şaşırmamak lazım." diye mırıldandım ve kutuyu açtım

İçinden belgeler çıkmıştı. Özenle kişiler ve paralar yazıyordu. Dayımın bu hareketi sinir bozucuydu. Daha da sinir bozucu olanı ise bunların Sandhya'nın eline geçmesiydi. Nasıl geçmişti, bilmiyordum ama şimdi doğru kişinin elinde olduğu kesindi. Dayımın canını kurtarmıştım, bana minnet duymalıydı.

Arvind "Şimdi sadakat yeminime inandınız mı?" dedi ve ona bakım.

"Hemen olacağını sanmıyorum, Arvind ama bu iyi bir hamleydi itiraf etmeliyim ki. Zeki bir adam olduğunu kanıtladın." dedim.

"Size çok yardımım dokunacak, emin olun."

"Sandhya bunları nasıl ele geçirmiş?"

"Usha bulmuş. Ah, Şahana. Usha ile Sandhya, göründüğünden daha samimiler bilmiyor musunuz? Usha, birçok bilginizi Sandhya'ya getirdi ve getirmeye devam ediyor."

Rithu "Şahana bunun farkında, Arvind. Onu kullanmak istiyor, yanlış bilgilerle Sandhya'yı oyalamanın peşinde." dedi ve Rithu'ya baktım.

"Bunu dememeliydin." dedim sertçe ve Arvind güldü.

Arvind "Korkmayın, ben burada bir dost olarak bulunuyorum." dedi gülerek.

"Dostluğunu kanıtlaman için birçok şey sunacağım, emin olabilirsin. Bundan sonra kardeşimle görüşmeyeceksin, Sandhya ile ilişkin olmayacak. Sadece bana çalışacaksın, anlıyor musun? Eğer ihanet edersen, eğer ters bir hareketini görürsem, işini bitiririm."

"Usha'yı öldürmediniz."

"Zamanını doldurmasını bekliyorum, Arvind. Daha zamanı dolmadı."

"Seve seve Usha'nın ölümüne yardımcı olurum."

"Yarın daha detaylı konuşuruz. Umarım Sandhya'ya veda etmişsindir."

"Bugün itibariyle ettim."

Rithu "Göreceksin, Anjali. Her şey istediğin gibi olacak."

"Şimdi odamdan çıkın. Yarın daha detaylı konuşuruz. Dinlenmem ve uyumam lazım." dedim ve ikisi odamdan çıktılar.

Ben ise önümdekilere baktım. Onları alıp, kilitli çekmeceme koydum. Burada kimse elleyemezdi. Daha sonra Aryan'ı çağırdım. Merakla bana bakıyordu.

"Aryan, bu takı kutusunu al ve içini küçük takılarla doldur. Ardından yarın Sandhya'ya ver."

Aryan "Hanımım, siz bu kutuyu nereden buldunuz?"

"Ona karışma, sen dediğimi yap. Kutuyu kabul edecektir, eğer kabul etmezse etmeme nedenini sor."

"Peki, hanımım." dedi ve kutuyu alıp, gitti.

Ben ise yatak odama geçmiştim. Geceliğimi giymiş ve saçlarımı açmıştım. Beyazlarıma bakmıştım. Şakaklarımdalardı. Çoğalmamışlardı. Sadece yılların, zamanının geçtiğini hatırlatıyordu. Güzelliğin, gençliğin kül olduğunun belirtisiydi. Bununla yüzleşmeliydim. En azından kalbim, ruhum yaşlanmıyordu. Kendimi hala otuzlu yaşlarda gibi hissediyordum. Leylane bile kendini yaşlanmış olarak asla görmemişti. Güzelliğini korumak adına elinden gelen her şeyi yapardı. O bile bunları yapıyorsa, ben neden kendi güzelliğimi düşünmeyeyim ki?

Hoş, başıma ne geldi ise bundan dolayı gelmemiş miydi? Dayımın beni hareme vermesi, Abhay'ın güzelliğime aşık olması ve birçok şiir yazması. Bu bir lanetti. Benim lanetimdi. Sıradan birisi olsaydım, daha sakin bir hayatım olurdu. Gecekondu mahallesindeki o serserilerle evlenmez, normal bir tüccar veya dayım sayesinde sarayda çalışan bir memurla evlenirdim. O adamın çocuklarını doğurur, büyütürdüm. Sakin ve huzurlu bir hayat sürerdim. Peki o zaman bile içten içe bu düzeni değiştirme arzusu duymayacak mıydım? Duyardım. Sakin bir hayatı benimseyemezdim.

Aynadaki kadına baktım. Yeşil gözlerinde gizli bir yorgunluk olsa da savaşmaya, hayatta kalmaya olan arzusu büyüktü. Avcı bir kadındı. Savaşçı bir kadındı. Kesinlikle bu sarayın hanımı olan bir kadındı. Gücün, iktidarın efendisiydi. Ait olduğun yerdesin diye bana haykıyordu ve bende ona katılıyordum. Kesinlikle ait olduğum yerdeydim. Kimsenin bozamayacağı, büyülü bir mevkii.

Yatağıma yattım.Uykumda bambaşka bir yerdeydim. Kelebeklerin uçtuğu, kuşların cıvıldadığı huzurlu dolu bir yerdi. Üzerimde basit, askılı koyu kırmızı bir elbise vardı. Saçlarım ise açıktı ve rüzgarla dans ediyordu.

"Parsmet'in diyarına mı geldim?" dedim etrafa bakarken ve karşımda 15 yaşlarında gencecik bir kız çıktı.

Kirli, yamalarla dolu bir elbise içindeydi. Güzelim sarı saçlarını ise iki yandan ördürmüştü. Yeşil gözlerinde ise benimle ortak olan tutkulu bakışlar vardı. Elini uzatmıştı ve tuttum. Beni bir yere kadar getirmişti. Elimi bıraktığında ise koşarak karşıya gitmişti. Orada bir kadına sarılmıştı. Kadının yüzü parlasa bile sarı saçlarını görüyordum. Onlar annem ve Kanta idi. Neden yanıma gelmemişlerdi ki? İçimi acıtmıştı.

Gözümden bir damla yaş düşmüştü. Ardından yanağımda bir el hissetmiştim ve elin sahibine baktım. Ela gözleriyle, yumuşak bakışlarıyla Abhay karşımdaydı. Yanaklarımdaki yaşı silmiş ve alnımdan öpmüştü.

"Abhay." diye fısıldadım.

Abhay "Anjali, benim güzeller güzeli sevgilim." dedi ve gülümsedim.

"Seni görmek, sesini duymak şaşırtıcı." dedim ve elimi alıp, avcumun içini öptü.

"Seni çok özledim, aşkım." dedi ve ne diyeceğimi bilememiştim. Gerilmiştim.

"Ben, ben..." dedim ve Abhay güldü.

"Değişmediğini görmek, güzel. Hala bazı şeylerden kaçıyorsun. Yaşarken de, ölürken de hep aynısın."

"Beni biliyorsun işte." dedim utangaç bir şekilde.

"Birçok şey yaşadık, Anjali. Yine de seni sevmekten asla vazgeçmedim. Ölümüm olacağını bile bile senden vazgeçemedim."

"Ben senin ölümünü getirdim, hükümdarlığının sonu oldum."

"İstemediğim bir hükümdarlıktı, beceremediğim bir hükümdarlıktı ve sonu felaket olacağı açıktı."

"Ben senin ölümünü hiçbir zaman istemedim, Parsmet şahidim olsun ki istemedim. Bunu durdurmak için çabaladım ama geç kaldım." dedim ve derin bir nefes aldım. Ağlamamak için kendimi tutuyordum.

"Sevgilim, ruhumun ateşi her şeye hükmün geçer ama kadere geçmez. Bunun farkında değilsin. Hiçbir zamanda olmadın."

"Ben Anjali'yim! Küllerimden yeninden doğan benim, iktidarın sahibi olan benim, gücün sahibi olan benim ben! Nasıl hükmüm geçmez?" dedim öfkeyle ve Abhay bana sarıldı.

"Hükmün geçebilseydi, inan bana düzen bozulurdu." dedi ve ona baktım.

"Sen yaşardın, iktidar için ölmezdin ve ben daha rahat nefes alırdım. Prihan beni suçlamazdı."

"Prihan, beni çok seviyor biliyorsun."

"Çünkü senin gibi hassas." diye mırıldandım.

"Yine de şu an senin gibi güçlü ve tutkulu bir hükümdar devletimi yönetiyor, Anjali. Bu yüzden rahatım."

"Naresh, beklediğim gibi iyi bir hükümdar. Yine de bana karşı yanlışları var. En büyük yanlışı ise Sandhya." dedim ve Abhay güldü.

"Priya kanını boşuna taşımıyor, aşkım. Tutkuyla sevmek bizim kanımızda var. Azaedin'in Nemdas'ı sevdiği gibi, benim seni sevmem gibi Naresh o kızı seviyor." dedi ve usulca dudaklarıma yöneldi.

Öptüğü an, büyük bir acı hissettim. Kalbimdeydi ve bıçak yarası gibiydi. Dudaklarımı çektiğimde ise bedenime baktım. Sol göğsümde büyük bir yara vardı ve kanıyordu. Abhay'a baktığımda ise üzgündü. Elinde herhangi bir kılıç, hançer olmamasına rağmen bu yara nasıl oluşmuştu? Tanrıçam, yardım et! Ben ölmek istemiyordum.

"Abhay ben, ben ölmek istemiyorum. Bu ne demek oluyor?" dedim panikle ve onun kollarının arasında yere yığılmıştım. Gözlerim Abhay'ın gözlerindeydi.

Abhay "Kazanamayacağın savaşlara girmenin bedeli, Anjali. Yavaş yavaş kendini öldürüyorsun, elindeki hançeri görmüyor musun?" dedi ve elimdeki hançeri gördüm.

"Saçmalıyorsun!" diye bağırdım.

"Kendini kaybettikçe, kendini öldürüyorsun aşkım. Kaybedeceğin savaşlara girme."

"Aptal! Ben kazanacağım." dedim öfkeyle ve elimdeki hançer kendi kalbime batırmıştım.

Derin bir acıydı. Büyüktü ve hançeri kalbimde hissediyordum. Kanın hançerin çevresindeki sıcaklığını da hissediyordum. Hançeri bırakmak isterken, kendi kalbime saplamıştım. Abhay'a baktığımda ise, ela gözlerinde yaş vardı. Ağlıyordu. Yaşlarının sebebi bendim ve bu bana daha fazla acı vermişti.

"Ağlama!" diye fısıldadım.

Abhay "Ben seni defalarca uyarmıştım, neden beni dinlemedin ki?" dedi üzgün bir sesle.

"Ben, ben ölemem. Anka kuşu ölemez." diye mırıldandım ve titreyerek uyandım.

Nefes nefeseydim. Terlemiştim. Ah, ne rüyaydı! Uzun zamandır Abhay'ı görmüyordum ve gördüğüm zaman bunun gibi felaketle sonuçlanıyordu. Göğsüme baktığımda ise kan yoktu. Aptalca bir rüyaydı ve etkisinden çıkmalıydım. Böyle bir şeyin gerçek olması imkansızdı. Kalbime hançer batırmam, girdiğim savaşları kaybetmem imkansızdı.

Yatağımdan kalktım ve banyoma girdim. İlk başta elimi yüzümü yıkacakken, fikrim güzel bir banyo olmaya dönüşmüştü. Bedenimin gevşemesi ve bu kâbusu unutmam lazımdı. Banyo sonrası ise ferahlamanın verdiği mutlulukla giyinmiştim. Bordo elbisem her zamanki gibi anka kuşu motifleri ile işlenmişti. Belime ise kalın altın kemer takmıştım. Saçlarımı ise örgülerle açık bırakmış ve yakut uçlu altın zincirleri olan tokalar takışmıştı. İşte kudretli Şahana Anjali karşımdaydı. Böyle bir kadın nasıl kaybedebilirdi ki? Nasıl ölebilirdi? Saçmalıktı! Deli saçmalığıydı.

Kahvaltıdan sonra toplantı için gitmiştim. Oldukça iyi geçmişti. Toplantı bittiğinde ise Naresh'in çalışma odasına geçmiştik. Onun yanındaki sandalyeye oturdum. Naresh ise beni inceliyordu ve bundan rahatsızlık duymuştum.

"Ne oldu, oğlum?" dedim.

Naresh "Yorgun gibisin, dün gece iyi uyumadın mı?" dedi ve güldüm.

"Kötü bir kâbusun etkisi bunlar."

"Bana anlatabilirsin, anne."

"Hayır, önemsiz bir rüya ve inan bana canını sıkmaya değmez."

"Peki haremdeki hırsızlık meselesine ne diyeceksin?"

"Ah, cariyenin birisi çalmış. Gece vakti saraydan çıkarken yakalandı ve kutu Sandhya'ya teslim edildi. İnan bana, duyunca şok oldum. Askerleri ise cezalandırdım."

"Sandhya bu konuda senden övgüyle bahsetti." dedi ve güldüm.

"Ciddi misin?"

"Emin ol, dedi. Zavallım bu hırsızlık meselesi onu çok korkutmuş."

"Korkmasına gerek yok, Naresh. Harem güvenli bir yer."

"Cariyenin amacı neymiş peki?"

"Bilmiyorum. Yakalandığı an öldürmüş kendisini. Herhalde o takılarla kaçmak istedi." dedi ve oğlum güldü.

"Haremde olmak istemeyen kızların kaldığı binaya gidebilirdi. Oradakiler gibi yeni bir hayat kurması daha iyi bir seçim olurdu."

"Aklı çalışmamış ki, hırsızlığa kalkışmış."

"Harem kadar çürüyen bir yer, anne." dedi ve kaşlarım çatıldı.

"Orayı mı kaldırcaksın?"

"Ben yapmak isterim elbette ama benim dışımda isteyenler de var. Onlar, bunu kendi adlarıyla yapacaktır." dedi gülerek.

"Saçmalıyorsun! Harem ülkenin geleneksel yerlerinden birisi. Devlet içinde önemli bir konumda."

"Eskiden öyleydi ama şimdi çürümüş, kokuşmuş bir leş yuvası olarak görüyorum. Düzeni bozan bir yer."

"Annen ve gözden de o beğendiğin yerden, farkında mısın?" dedim alaycı bir şekilde ve omzunu silkti.

"Bataklığın içinde 2 altının olması, oranın bir bataklık olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Seni de anlıyorum, anne. Haremin bataklığını görüyorsun ama güç için orayı sahipleniyorsun." dedi ve gerildim.

"Haremi kaldırsan zerre umursamam."

"Yalan söylemeyi beceremiyorsun. Yine de korkma, anneciğim. Harem şimdilik duruyor ama gelecek için bilemem." dedi alaycı bir şekilde.

"Neden diğer ülkelerin raporlarını incelemiyoruz? Bu konuşma, gereksiz bir şekilde uzadı." dedim ve beraber raporları inceledik.

Daha sonra ise ben çalışma odama çekilmiştim. Sakin kalsam bile içten içe Naresh'in dedikleri beynimdeydi. Deli oğlum kuralları yıkmaya kararlıydı ama bu kadarını beklemiyordum. Ülkenin temel taşları ile oynuyordu. Naresh kontrolden yavaş yavaş çıkıyordu ve ben bu durum karşısında çaresiz kalmaktan hoşnutsuzdum. Naresh'i her daim kontrol edebileceğimi düşünürken oğlum iyice yoldan çıkmaya kararlı olduğunu gösteriyordu. Parsmet, ne olur bana yardım et. Oğlumu kontrol etmemi sağla, ne olur. O olmadan ben, ben olmadan o bir hiç. Bunu görmesini sağla, yalvarırım.

Çalışma odamda kağıdımı karalarken, kapım tıklandı ve gel sesimle içeri dayım Pravin girdi. Karşıma oturmuştu. Yaşlı adam bana bakıyordu. Soğuk yüzünde yorgunluk belirtisi yoktu.

Dayım "Anjali, beni çağırmışsın. Hadımın dedi." dedi ve önündeki şerbetten kendisine bir bardak koydu.

"Seni çağırdım çünkü konuşmamız gereken rezilliklerin var." dedim sertçe ve dayım güldü.

"Neymiş o?"

"Rüşvetlerin, dayı! Seni kaç defa uyarıyorum ama sen beni dinlemiyorsun, bildiğini okuyorsun. Bana ise senin arkanı toplamak kalıyor. Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedim sinirle.

"Aslan payımı alıyorum, Anjali. Bu ülkeyi yönetenler olarak, aslan payımız olmalı değil mi? Şu an şahlıkta hangi soy önde? Graje-Astena soyu!"

"Aptal adam, devlette rüşvet olmaz. Ayrıca her soy eşittir. Bu bir kanun."

"Kanuna tüküreyim! Priyalar bu kanunu kendi kibirlerini saklamak için koydu ve ben bu kanunu tanımıyorum. Eşit olsalardı, geçmişte bir Priya kızı ile evlenirdim."

"Ölen Priya sevgilin yüzünden hanedanlıktan nefret ediyorsun. Hoş, bu nefret bizi bugünlere getirdi."

"Aklını hala kullanabildiğinin ispatı olan cümleler!" dedi alaycı bir şekilde.

"Yine de bu nefret sana devlet içinde kuralsızlık hakkı vermiyor!" dedim masaya elimi vurarak. Dayım irkilmemiş ve korkmamıştı. Umursamazca şerbetini yudumlayıp, bana bakmıştı.

"Bunu ispatlayamazsın."

"İspatlarım! Hatta Bhaegya yüzüne güldü ve ispatlar benim elime geçti. Benden önce Sandhya'nın elindeydi." dedim ve dayım güldü.

"Küçük kaltak beni bitirecek belgeleri nasıl elinde tutmayı beceremedi, acaba? Büyük bir yeteneksizlik olmalı." dedi gülerek.

"Orasını boşver. Şimdi kendine dikkat etmeni söylüyorum ve bu sana son uyarım! Yoksa bizzat kendi ellerimle yok ederim seni."

"Kendini öldürmüş olursun." dedi umursamazca ve ürperdim. Rüyamdaki kanlı hançer aklıma gelmişti.

Kapım tıklandı ve gel sesimle içeri Arvind girmişti. Oldukça özenli giyinmişti. Dayımın karşısına oturmuştu. Dayım ise Arvind'i süzüyordu ve bana bakmıştı.

"Dayı, karşında bir düşman yok." dedim.

Arvind "Oldukça rahat olun. Buraya Şahana'nın dostu, arkadaşı olarak geldim." dedi sakin bir sesle.

Dayım "Anjali, bu aralar insanları büyülüyorsun. Bu kadar kişiyi birden yanına çekmenin anlamı bu oluyor." dedi Arvind'e bakarak.

"İnsanlar doğruyu görüyor. Evet, Arvind neden geldin?" dedim umursamazca.

Arvind "Vilraj'a her şeyi dedim, Şahana. Ona bundan sonra sizin tarafınızda olduğumu dedim ve delirdi. Hakaretler savurdu."

"Ah, çok güzel!" dedim neşeyle.

"Ona doğru yola gelmesini söyledim ama bana küfretti. Çok can yakıcı bir durum."

"Korkma, ben seni korurum ve o deli asla dokunamaz. Doğru kişiyle çalışıyorsun. Sana bunun garantisini verebilirim."

Dayım "Arvind, doğru kişi mi Anjali?" dedi şüpheyle.

Arvind "Sizin sırrınızı kurtardım, daha ne yapabilirim? Şahana için çalışacağım ve bunu görecek. Rithu'dan daha faydalı olacağım." dedi kadife sesiyle ve sinsi bir gülümseme yüzünü sardı.

"Zaman bana bunu gösterecek. Benim yoluma girdi isen bunun çıkışı yoktur, Arvind. Usha'yı örnek al. Onun sonunu örnek al ve asla unutma." dedim ve gülümsedim. Arvind ise düşünceli bir şekilde bana baktı ve gözlerindeki sinsi pırıltıyı gördüm.

Elimdeki kozlar gittikçe güçleniyordu. Sandhya ise devamlı kan kaybediyordu. Böyle bir savaşı kazanmamam mümkün müydü? Değildi. O aptal rüyada olduğu gibi kendimi öldürmeyecektim. Hançer, Sandhya'nın göğsüne saplanacaktı. Ölecekti, yok olacaktı ve ben kudretimle, gücümle yaşamaya devam edecektim.

Rithu

Pravin

Sizce Arvind neyin peşinde? Anjali'ye dediklerinde samimi miydi?  Anjali Arvind'e güvenmeli mi?

Sandhya Pravin'i yok edebilir mi?  Ellerindeki kanıtlar uçtu. :/

Anjali'nin rüyasını  hakkında yorumlarınız neler?

Naresh'in düşünceleri hakkında düşünceniz ne?

Bir dahaki bölüm Sandhya'dan olacak. Onu özleyen var mı? :')

Continue Reading

You'll Also Like

241K 20.6K 52
Özgür(Toprak) sadece toprak ve kum zeminde görünebilen bir gençtir. Hayatın ona verdiği bu farklı özelliğe alışmaya çalışır. Farklı bir hayat çoğu in...
336K 3.9K 4
-TAMAMLANDI- Çocukluktan beridir sevdiği amcasının oğlu Ali ile evlenen Süreyya, düğün bittikten sonra hayallerini kurduğu eve eşi ile birlikte girer...
802K 32.5K 38
"Sen ..." dedi adam boğazındaki acı tortuyu bastırmaya çalışarak; "Sen benim en karanlık odalarıma girip, hiç sevilmemiş saçlarıma dokundun." Sigaras...
ASKERİM By pirenseess

General Fiction

57.9K 2.2K 39
Babanın düşmanları tarafından kardeşinle kaçırılırdın! Ailen'den, İkizinden ve Abinden ayrılıp hafızanı kaybedersen. Ya bu gerçekler birgün ortaya çı...