Ateşin Kurbanı

By Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... More

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Şahbanu Anjali♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Kristal Oyunlar❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Delinin Yıldızı❦
Kendini Öldürmek❦
Şahbanu Acısı❦
Benim Hükmüm ❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Ateşin ve Suyun Uyumu❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
Savaşçı Kalbi♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Güneş'in Kızı♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Tehlikeli Delilik♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Gölge ile Savaşçı♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Karşılıklı İhanet❦

2.2K 159 275
By Elizabethstark1

Herkese Merhaba! Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı yazınız.
:) yorumlarda gelsin ama... Kendinizi belli edin lütfen.

Bölüm şarkısı ile okuyunuz. :)

Aşağıda Usha, Rithu ve Prihan var. Ayrıca Asenath kolajı.

Bölüm Şarkısı : Sia - Unstoppable  -Sia sevdiğimi demiş miydim? :')-

İyi okumalar!

Yayınlanma : 02.08.2018 (21:14)

Sashibai Şahlığı - Başkent: Ghunda - Kılıç Sarayı

Anjali


Çalışma odamda oldukça keyifliydim. Bugünkü tartışmanın bu kadar keyifli olacağını bile planlamamıştım. Tartışma olacaktı ama kavga etmeyeceklerdi sanıyordum. Fakat kardeşim ve damadım dünden hazırmış gibi birbirlerine girmişlerdi. Herkes bir anda paniklemişti. Bende rolümü oynamıştım. Oldukça paniklemiş gibi davranmıştım ama içten içe zaferimin tadını çıkarmıştım.

Üstelik istediğim gibi o Kralıçe Asenath'ı da korkutmuştum. Bana olan bakışlarında ürktüğünü görmüştüm. Bana göre bu ürkmenin olması lazımdı. Çünkü bu ülkedeki en güçlü kadının kim olduğunu görmesini istiyordum. Ona göre davranmalıydı. Saygı duymalıydı ve korku. Bu korku onun bana karşı tavırlarını düzenlerdi.

Kapım tıklandı ve içeri ablam Lilave girdi. Şaşkındı ve hemen karşıma oturdu.

"Ne oldu, abla?" dedim umursamazca.

Ablam "Ne olmadı ki? Saraydaki herkes bugün yaşanan kavgayı konuşuyor. Bu olayın asıl kahramanına sormak için buradayım."

"Şerbet ister misin?" dedim ve kendime bir bardak doldurdum.

"Bırak şu şerbeti. Bana olayı anlat." dedi heyecanla.

"Ben gerçekleri konuştum, olay bu." dedim ve şerbetimi yudumladım.

"Vilraj ile Rithu'nun yumruk yumruğa dövüşmesini beklemiyordum. İkisi de müttefik değil miydi? Şimdi kanlı bıçaklı oldular."

"Abla, onlar artık bundan sonra düşmanlar ve Rithu benim eteklerime kapanacak, eteğimi öpecek ve benim tarafımda olacak."

"Delirdin mi yoksa günlük tükettiğin şarabın sayısı mı arttı?" dedi alaycı bir şekilde.

"Delirmedim, hala senden zekiyim. Sadece attığım tohumlar yeşerdi. Rithu'nun bu aşırı milliyetçi düşüncelerini günün birinde kullanacağım aklıma gelmezdi."

"Ölen ablasına rağmen senin tarafında. Bu çok ilginç."

"Çünkü düşünceleri ağır bastı. Zavallı Yashila, erkek kardeşinin bu halini görseydi kesinlikle affetmezdi. Rithu sırf Sashibai daha iyi olsun diye ablasının oğulları yerine benim oğlumu seçti. Sashibai'ye ve onun geleneklerine sonuna dek sadık."

"Yashila'yı çok seviyordu ama korumadı."

"Koruyamadı! Yapamadı! Çünkü isyana katılınca, isyancı oldu ve bu ablasını korumasını engelledi. Hoş, isyan başarılı olmasaydı ablası onu korur muydu merak ediyorum."

"Ablası için acı verici bir durum."

"Düşündüm de, Yashila erkek kardeşini korurdu. Rithu ne yaparsa, yapsın Yashila onu seviyordu ve mutlaka yaşatırdı. Fakat Rithu ablasını yaşatamadı ve bunun bedelini bana ödetmeye çalışıyor. Zavallı!" dedim düşünceli bir sesle ve ablam bana baktı.

"Anjali, sen ve Vilraj ne olacak?" dedi ve bardağımı yudumladım.

"Bilmiyorum, abla. Belki de biliyorumdur ama bu beni korkutuyordur. Beni, Anjali-i Radhanka'yı korkutuyordur. Benim gibi bir kadın nasıl bundan korkabilir ki?"

"Korkuyorsun çünkü kardeşimizi kaybetmekten korkuyorsun. Onu hepimizden ayrı sevdin, Anjali veya Kanta. Kabul et." dedi ve kafamı salladım. Haklıydı ve bu benim canımı daha da acıtmıştı.

"Vilraj'ı ayrı sevdim çünkü onda kendi ruhumdan bir şeyler görüyordum. Benden bir parça, bana uymayan bir parça Vilraj'ın ruhundaydı ve bundan dolayı sevdim."

"Keşke senin, bizim yanımızda olsaydı." diye mırıldandı ve güldüm.

"O, hep böyleydi. Zıt olmak, hoşuna gidiyor bilmiyor musun? Sandhya kaybetse bile karşıma geçecek ve gururla iyi ki onun yanındayım diyecek deliliğe sahip." dedim ve acı dolu bir gülümseme ile ablama baktım.

"Vilraj için üzülme."

"Abla, Vilraj bir gün tamamen benimle bağını koparırsa ne olur biliyor musun? Kanta ölür! Kanta'yı bana hatırlatıyor. Nasıl oluyor, bilmiyorum ama hatırlatıyor."

"Sen hala Kanta'sın."

"Değilim! Ben Yükselen Banu'yum, Altın Habiria'yım, Altın Anka'yım ve bu isimleri toplayan Şahana Anjali-i Radhanka Priya'yım. Kanta-i Astena değilim." dedim ve derin bir nefes aldım.

Kapım açıldı ve içeri öfkeli bir halde Prihan girdi. Mavi, askılı bir elbise giymişti. Elbisesi sadeydi ve belinde gümüş bir kemer vardı. Sarı saçları dalga dalga beline geliyordu. Yüzü ise fırtınalı bir denizdi. Her an beni dalgalarıyla devirecekti. Karşıma geçmişti.

"Ne oldu, Prihan? Bu ne saygısızlık?" dedim sertçe ve kaşları çatıldı.

Prihan "Anne! Rithu'yu iktidar oyunlarından uzak tut!" dedi işaret parmağını bana doğrultarak.

"Bunu bana değil, Sandhya'ya diyeceksin." dedim soğukça.

Ablam "Prihan, tatlım, otur ve sakinleş." dedi ve ablama öfkeyle baktı.

Prihan "Sakin olamam! Annem sınırını aşıyor. Kocamı öldürüyor!" dedi bağırarak.

"Ne koca ama! Zamanında evlenmem diyordun ama şimdi adamın ölmemesi için benimle inatlaşıyorsun. Prihan, kendine gel."dedim sertçe.

"Ben zamanında aşkımı kaybettim o zaman toydum, gençtim ama şimdi 31 yaşında bir kadınım. O saf, toy genç kız değilim! Aynı acıyı bir daha yaşayamam." dedi ve kahkaha attım.

Ablam "Anjali, delirdin mi?" dedi şaşkınca.

"Delirmedim, delirmedim. Benim zavallı kızım, sırf bencilliğinden dolayı kocasının yaşamasını istiyor. O acıyı yaşamamak için, Rithu'yu koruyor yoksa Rithu'nun yaşaması yaşamaması onun umurunda mı?" dedim alaycı bir şekilde.

Prihan "Anne, ben sen değilim."

"Sen benim kızımsın, benim. Seni ben doğurdum, benim kanımda damarlarında dolaşıyor. Kısacası güzel kızım, benim bencilliğimi almışsın."

"Ben asla iktidar için senin gibi babamı ölüme terk etmem. Sen bencilliğinle babamı canavar olan oğlan kardeşimin ellerine teslim ettin. Kuzuyu kurdun önüne attın. Onu koruyabilirdin, saklayabilirdin ama sen ondan vazgeçtin."

"Hiçbir şey bilmiyorsun! Ben babanı kurtarmaya çalıştım ama olmadı. Yapamadım, beceremedim!"

"İstesen, yaparsın. Sen istediğin her şeyi yapan bir kadınsın, babamı mı kurtaramayacaksın? Bilerek yaptın, bilerek! Fakat ben senin gibi olmayacağım, ben koruyacağım. Rithu'yu koruyacağım."

"Babanın ölümünü kabullenememişsin. Yazık, çok yazık!"

"Bana acıyarak bakmayı kes, anne! Ben babamın Eski Kılıç Sarayı'nda yaşayabileceğini savunuyorum."

"Bunu bende istedim ama sen anlamak istemiyorsun! Sana göre her kötülüğün nedeni benim. Prihan acılarına bahane bulmayı bırak."

"Benim gerçeklerimi, benim acılarım olarak görme! Seni uyarıyorum, beni dinlersen zarar almazsın. Rithu'yu kavgalarına ortak etme. Kurdun önüne bir kuzu daha atma." dedi ve içeri Naresh girdi.

Oğlumun bakışları oldukça sertti. Neden bu kadar sertti? Ah, şu toplantı. Evet, evet bu konuyu konuşmamız lazımdı. Birbirimize kızmalıydı, bağırmalı ama en sonunda işi tatlıya bağlamalıydık. Ablama ve karşımdaki öfkeli Prihan'a baktım.

"Abla ve Prihan odamdan çıkın ve bizde Naresh ile konuşalım." dedim hissizce ve ablamla Prihan çıktılar.

Ben ise şerbetimin son yudumunu içtim sonra ayağa kalkıp, oğlumun karşısına geçtim. Ona baktım ve oldukça masum bir gülümse yüzüme yayıldı. Oysa Naresh yumuşamamıştı. Demek ki durum ciddiydi.

"Ne oldu?" dedim.

Naresh "Neden yabancı bir hükümdarın önünde iki önemli adamımı kavga ettirdiğini sorabilir miyim, anneciğim?" dedi sakin bir sesle.

"Güzel bir soru sordun. Niyetim kavga ettirmek değildi."

"Niyetin açık ve net, anne! Rithu ile dayımı birbirine düşürdün ve Asenath'ın önünde güç gösterini yaptın. Bunu göremeyecek kadar toy olduğumu mu düşünüyorsun? 27 yaşındayım, bunu bil. Karşında 17 yaşında şah olmuş bir çocuk yok!"

"Bunu da biliyorum. Karşımda yetişkin bir şah var. Niyetim o kraliçenin benden değil, bizden korkmasıydı." dedim ve Naresh güldü.

"Anne, zaman geçtikçe sende şu oluştu. Kendini Sashibai'nin bedenlenmiş hali olarak görüyorsun. Aldığın kararları ülkem için alıyorum diyorsun ama bu çok tehlikeli. Hiç kimse bu ülkenin bedenlenmiş hali olamaz, bunu bilmiyor musun?"

"Ben öyleyim, görmekle ilgisi yok. Ben kendimi bu ülkeye verdim, bunu görmüyor musun? 15 yaşında hareme girdim ve amansız bir savaşın içinde kendimi buldum. 20 yaşımda seni doğurdum ve dedim ki çilem bitti. Oysa bitmemiş daha yeni başlıyormuş, bunu gördüm. Onca tehlike atlattım, onca hakaret ve iftiralarla boğuştum. Sonunda ise sen şah oldun ve ben hakkettiğim konumdayım."

"Hükmümün ilk yıllarını özlüyorum, o zamanki halini özlüyorum ama şu an yavaş yavaş birbirimizden uzaklaşıyoruz farkında mısın? Birbirimizi tanımıyoruz, tanıyamıyoruz."

"O küçük kızı saraya getirdin ve biz birbirimizden uzaklaştık."

"Sandhya'yı suçlama!" dedi umursamazca.

"Neden?"

"Çünkü o suçlayacağın en son kişi."

"Naresh! Beni delirtmek mi istiyorsun?"

"Sen beni yeterince delirtiyorsun, anne. Bugün yaptıkların, önceden yaptıkların beni deli ediyor ama alıştım. Asıl korkum ileride biz ne olacağız?" dedi düşünceli bir sesle ve elimi yanağına koydum. Yeşil gözleri benim gözlerimdeydi.

"Anne ve oğul olarak devam edeceğiz. Sen benim elimi bırakmayacaksın." dedim yumuşak bir sesle.

"Bu uzaklaşmanın sonucu birbirimizin elini bırakabiliriz. Ben bunu düşündükçe, kahroluyorum. Çünkü benim senin dışında kimsem yoktu, anne. Babam yaşasa bile babalık yapmıyordu. Ama sen onun açığını kapatın ve şimdi bu durum beni üzüyor."

"Naresh, her ne olursa olsun seni sevmeyi bırakmayacağımı bil."

"Bende seni seviyorum, anne. Bir zamanlar sahip olduğum tek şey sendin." dedi ve bana sarıldı.

Bende ona sarıldım. Naresh'in korkularını anlıyordum çünkü zaman zaman beni de korkutuyorlardı. Oğlumla karşı karşıya gelirsem, ne olurdu? İçimi ürpertiyordu. Korkunçtu. Ona daha sarıldım. Naresh'i kaybetmek istemiyordum. Onunla her daim yukarıda olmak istiyordum. Bu istek normal değil miydi? Bir annenin bunu istemeye hakkı yok muydu?

Naresh'e baktım ve yanağını okşadım. O ise bana gülümsemişti.

Naresh "Anne, ne yaparsam yapayım yanımda olacaksın değil mi?"

"Elbette."

"O zaman Sandhya'yı şahbanu ilan ettiğim zamanda destek olur musun?" dedi usulca ve elimi yanağından çektim.

"Ne dediğinin farkında mısın?" dedim soğukça ve gülümsedi.

"Evet, farkındayım. Az bir süre kaldı ve kendini hazırlaman için bunu diyorum. Bende biliyorum desteklemeyeceğini."

"O kızı bu saraya şahbanu yapamazsın, kimsenin gücü yetmez." dedim sertçe.

"Benim gücüm yetecek ve sen bile durduramayacaksın, anne. Sana tavsiyem yanımda ol yoksa karşı karşıya geleriz."

"Naresh! O kızda şahbanu olma için gereken vasıflar yok. Sashibaili değil! Haremden bir cariye!" dedim sinirle.

"Nasılmış, anne? Nasıl hissediyorsun? Öfkeli değil mi? Bugünkü toplantıda bende senin gibi hissettim. Saf bir öfke duydum." dedi alaycı bir gülümsemeyle.

"Sırf beni kızdırmak için bunu dedin. Normal de bana sormadan bunu yaparsın."

"Kesinlikle! Kimsenin onayına ihtiyacım olmadığını en iyi sen biliyorsun. Yine de şunu aklında tut, anne. Sandhya'nın artık benim eşim olmasının zamanı geldi ve sende bir şey yapmayacaksın."

"Karşı karşıya gelmemizden korkuyordun!"

"Evet, korkuyorum işte bu yüzden sana bunu diyorum. Şimdi benim gitmem lazım." dedi ve ben bir şey diyemeden gitti.

Öfkeliydim, içim içime sığmıyordu. Sinirle masamın üstündekileri devirdim ve büyük bir gürültü odanın sessizliğini bozmuştu. Kapım açılmış, içeri Aryan girdi. Şaşkınlıkla bakıyordu.

"Ne bakıyorsun, temizlet şuraları!" dedim öfkeyle.

Aryan "Hanımım, siz iyi misiniz?" dedi endişeyle.

"Ne görüyorsan, o haldeyim Aryan! Temizlet buraları, dağıldı her yer!" dedim ve odadan çıktım.

Sinirimi nasıl atabilirdim, öfkemi nasıl bastırırdım fikrim yoktu. Bahçeye çıktım, biraz yürümem lazımdı. Eski Kılıç'a doğru yürürsem, kafam dağılırdı. İçimdeki öfke ateşi sönerdi. Sakinleşmeliydim. Ben güç için doğmuştum, güç bendim, güç benim hayatımdı. Yoktan kendimi var etmiştim ve şimdi bu sarayın sahibiydim. Küçük bir kız mı bana tehdit olacaktı? O mu beni yok etmeye cesaret edecekti? Eceli olurdum. Onu da yakardım. Yashila gibi Sandhya'yı da yakardım. O kız yanmayı hakkediyordu. Evet, evet yanmayı hak ediyordu. Sandhya kimdi ki? O kız bir savaş esiriydi ve şimdi Sashibai'ye meydan okuyordu. Sashibai kurallarına meydan okuyordu. Bunun bedeli olmalıydı. Sandhya yanmalıydı.

Ufak bir kahkaha sesi ile uzakta duran üçlüye baktım. Sandhya ve Usha vardı. Vilraj bir şey anlatıyordu ve oldukça samimi bir ortamdı. Benim ilgimi çeken ise Usha olmuştu. Bu ikilinin yanında ne işi vardı? Vilraj ile araları iyi değildi ve Sandhya ile ortalığımız bitmişti. Şimdi bunların arasında ne işi vardı? Onları izlemek istiyordum. Usha'nın davranışlarına göre çözecektim.

Omzuma dokunan bir el ile irkildim ve yanımda duran Arvind'i gördüm. Sessizce gelmiş ve beni korkutmuştu. Sinirli bakışlarıma aldırıyor gibi gözükmüyordu.

Arvind "Neden insanları uzaktan izliyorsunuz?"

"Bu seni ilgilendirmez!" dedim sinirle ve oradaki üçlüye baktı.

"Aslında Usha'yı görmek sizi şaşırttı, değil mi? Sizinle dost olan bu kadın, ölümünü arzulayacağınız düşmanınızın yanında. Hep dediğim gibi. Hainlerle savaşa gidilmez."

"Düşündüğümden daha zekisin. Sence Usha'nın oradaki işi ne?"

"Bence Usha Vilraj için orada. Sandhya ile anlaşabilecek birisi değil."

"Yalancısın!" dedim ve güldü.

"Şahana buna ister inanın, ister inanmayın ben görüşümü söylüyorum."

"Arvind, Arvind. Çok yanlış kişinin tarafındasın. Keşke benim tarafımda olabilseydin. Sandhya çok yanlış bir dost."

"Sandhya ile dostum çünkü onun içindeki saf ışığı seviyorum. Bir zamanlar benimde taşıdığımı düşündüğüm saf ışık onda var."

"O sana değerini veriyor mu?"

"Elbette!"

"Peki kardeşimle durumunuz ne? Hala sevgili misiniz?" dedim merakla.

"Dışarıdan ne görünüyorsa, ne yorumlanıyorsa oyuz." dedi gülerek.

"Dışarıdan çok değişkensiniz! Bazen bunlar sevgili diyorum, bazen ise değil. Çok karmaşık geliyor."

"Şahana emin olun, içerisi daha karışık." diye mırıldandı.

"Vilraj ne zaman düzgün oldu ki? Her şeyde karmaşıklığı seviyor."

"Ben her daim onu seveceğim ve sığınacağı limanı olacağım. Usha gibi kafa karıştıran bir rüzgâr değil. İsterseniz, yanlarına gidelim."

"Hayır. Gerek yok. Ben saraya dönmeliyim." dedim ve sinsi bir gülüşle bana baktı.

"Nasıl isterseniz, Şahana." dedi ve yanımdan ayrıldı.

Usha ile ilgili düşüncelerimi kafamdan atlamalıydım. Bana ihanet edecek kadar delirmemiş olmalıydı. Onu koruyacak kimse yoktu ve istediğim anda canını alırdım. Bunu yapacak güçteydim. Usha ise zeki bir kadındı ve kimin yanında yer alacağını biliyordu diye düşünüyordum. Bir aptal Sandhya'nın tarafına geçerdi.

Akşam yemeğini tek başıma yemiştim. Daha sonra ise akşam Ghunda amfi tiyatroda sergilenecek olan tiyatro için hazırlanmıştım. Kraliçe Asenath için düzenlenmişti ve tüm halk davetliydi. Sadece Naresh üst düzeyde güvenlik önlemi almıştı. Çünkü aklında hala Sandhya'nın suikast olayı vardı. Bu olay onu ürkütüyordu.

Güzelce giyinmiştim. Atıma rahatça binebilmek için pantolon giyecektim. Siyah pantolonumun üstüne koyu kırmızı tunik giymiştim. Etek kısmı altın işlemeliydi. Üstüme ise kısa bir pelerin alacaktım. Belime ise kısa kılıcımı almıştım. Sarı saçlarımı ise minik bir örgülü topuz yapılmıştı. Pelerinimi aldım ve odamdan çıktım.

Tiyatro ekibinin yanına gittim. Naresh, Sandhya ve Asenath üçlü olarak sohbet ediyorlardı. Sandhya beyaz bir gömlek tunik giymişti. Omuzları açıktı. Gömleğinin üstüne korse giymişti. Siyah pantolonu ise tamamlanmıştı. Daha sonra ona hadım cücesi mor bir pelerin vermişti. Asenath ise oldukça farklıydı. Açık mavi boyundan bağlamalı bir üst tercih etmişti. Göbeği açıktı. Morluğunu pudra ve yaldızlı boya ise kapatmaya çalışmıştı. Eteği ise oldukça cüretkardı. İki yandan yırtmacı vardı ve bu yırtmaçlar kalçasındaki kemere kadardı. Altın rengi sandaletleri ise parlıyordu. Bileklerinde altın bilezikleri vardı. Kuzguni saçları açıktı ve yılan sarmış bir taç takmıştı. O da benim gibi kısa bir kılıç tercih etmişti.

Yanlarına gittiğimde bana bakmışlardı ve onlara gülümsedim.

"Kraliçe Asenath, isterseniz bir pelerin alın. Üşüyebilirsiniz." dedim ve Kraliçe güldü.

Asenath "Korkmayın, korkmayın ben üşümem. Kardeşiniz Vilraj bana ceketini verir." dedi yaramaz bir ifadeyle. Mavi makyajlı gözleri heyecanla irileşmişti.

"Kardeşim mi? Oldukça şakacısınız."

Naresh "Dayımla Kraliçe düşündüğümden daha samimi olmaya başlamış. Kraliçe yanlış kişi ile flörtleşiyorsunuz. Size tavsiyem dayımdan uzak durun. Aşıklarının kalbini kırma gibi kötü bir huyu var." dedi ve Sandhya kıkırdadı.

Asenath "Korkmayın, Şah. Benim kalbimi kıracak erkek henüz doğmadı. Kendime eğlenceli birisini arıyorum, öyle düşünün." dedi ve atlarımız geldi.

Güzel atıma binmiştim. Daha sonra ayrılmıştık. Naresh ve Asenath ortaydı. Naresh'in solunda Sandhya vardı. Ben ise Asenath'ın sağındaydım. Olmam gereken yerde Sandhya vardı ama sakin olmalıydım. Sinirlerimi yıpratırsam, kendimi kaybedersem olacakları görmüştüm. Güçten uzaklaşmıştım. Şimdi geri kazanmıştım ve bunu bozmamalıydım.

Tiyatro alanına gelmiştik. Amfi düzenindeydi ve Ghunda'nın biraz daha dışarısındaydı. Yine de kalabalıktı. Tiyatronun güvenliği ise Sandhya'nın abisi Mithra'nın sorumluluğundaydı. Geldiğimizde bizi karşılamıştı. Benim dikkatimi çeken şey ise Kraliçe'nin yüzüne bakmıyor oluşuydu. Sanki ona bir soğukluk vardı. Kraliçe ise ona dikkatle bakmıştı. Acaba Asenath Mithra'yı mı arzulamıştı ve çocuk ters bir tepki mi vermişti? Olabilirdi. Asenath, oldukça farklı bir kadındı. Çapkın diyebilirdim. Fakat böyle bir durum olmadığı da belliydi. Tuhaftı. Çok tuhaftı.

Mithra'nın raporundan sonra tiyatro alanına geçebilmiştik. Hanedanlık üyelerinin oturduğu yere geçmiştik. Asenath'ın yanına oturmuştum. Sandhya ise şahbanu gibi Naresh'in yanındaydı. Asenath ise Naresh'in diğer yanındaydı. Bu beni çok geriyordu ama sabretmeliydim. Asenath'ın şımarıkça isteği üzerine Vilraj Kraliçe'nin dizinin dibine oturmuştu. Birbirleriyle şakalaşmışlardı ve sonuç olarak bu olmuştu. Tabii Vilraj isteği üzerine yanına Arvind'i almıştı. Arkama baktığımda ise Usha gergin bir şekilde kardeşimi izliyordu. Göz göze geldiğimizde ise beni umursamamıştı. Ben ise derin bir nefes aldım ve önüme döndüm.

Asenath "Tiyatroyu çok severim, Şah! Bu arada lütfen bizli sizli konuşmayalım. Sonuçta arkadaşça izlemeye geldik." dedi neşeyle.

Naresh "Bu sevgiyi duyduğum için burada kaldığın süre içinde bol bol tiyatrolar izletmek istedim, Kraliçe."

"Konusu ne?"

Sandhya "Mitolojik bir hikaye, Kraliçe Asenath. Parsmet'in yardımcı ruhlarından Kaderin Ruhu Bhaegya ile genç erkek aşkı Ajiat'ın hikayesi. Ünlü yazar Vellame-i Zaksber yazdı."

"Yazarı duymuştum. Kendisi aynı zamanda gezgin değil mi?"

"Evet!"

"Yetenekli bir adam. Çok güzel oyunları var. Hoş, ben daha çok gezi yazılarını seviyorum." dedim.

Vilraj "Seçilecek oyun mu bulamadınız?" dedi huysuzca ve güldüm. Vilraj'ın düğünde taktığı Ajiat çiçekleri aklıma gelmişti. Demek ki o çiçekleri boşuna istememişti.

"Huysuzlanma ve oyunu izle, Vilraj. Bak, amfi dolu! Sırf senin zevkine özel bir oyun sergilenemez."

"Sadece Bhaegya ve Ajiat'ın hikayesi hoş değil. Daha komik şeyler seçilebilirdi. Mesela aynı yazarın Aptal'ın Güncesi. Kraliçeye dram izlettirilmemeli."

Arvind "Bence gayet güzel bir seçim, Vilraj." dedi ve ikisi bakıştı. Arvind'in bakışları oldukça anlamlıydı.

"Neden sevmediğimi biliyorsun." diye mırıldandı.

"Seni üzen şeyleri, bende sevmiyorum ama bu hikâye bizim için özel biliyorsun." dedi ve Asenath Arvind'e baktı.

Asenath "Arvind ve Vilraj çok ilginç bir ilişkiniz var. Merhamet ile aşkın karıştığını görüyorum." dedi ve güldüm.

"Gördüklerinize katılıyorum, Kraliçe." dedim.

Vilraj "Abla, her şeye o güzel burnunu sokmasan olmaz mı?" dedi bana bakarak ve sırıttım.

"Konu sen olunca, ister istemez karışıyorum."

"Dikkat et, o güzel burnunu kesmek zorunda kalmayayım."

"Ah, tatlı kardeşim. Sen asla bana kıyamazsın ki!" dedim masum bir sesle ve Vilraj güldü.

"Abla, ben kimlere kıydım bilmiyorsun. Mesela sana ilk aşkımı boğarak öldürdüğümü demiş miydim? Ağzımdan yanlışlıkla kaçtı, güzel Kraliçe Asenath'ı korkuttu isem özür dilerim." dedi alaycı bir şekilde ve Asenath gerilse bile bunu yansıtmamak için gülmüştü.

Asenath "Bunu senden beklemezdim fakat bunu demiş olman, gözümdeki cazibeni binlerce kez yükseltti. Eğlenceli ve vahşi! En sevdiğim." dedi heyecanla ve Vilraj güldü.

"Kraliçe beni gözünüzde abartmayın, bunu hakketmiyorum."

Naresh "Oyun başlıyor." dedi ve herkes sustu.

Oyun güzel bir dansla başlamıştı. İzlemek oldukça zevk vericiydi. Daha sonra ise Bhaegya'yı oynayan kişi gelmişti. Oldukça eğlenceli replikleri vardı ve herkesi güldürüyordu. Ajiat'ın replikleri ise daha çok düşündürücü olmuştu. Her Ajiat repliğinde ise Arvind Vilraj'a aşkla bakmıştı ve eli ile nazikçe elini okşamıştı. Bu Vilraj'ı germişti ama ona karşı koymamıştı. Vilraj'ın gerilme nedeni, Usha idi. Usha'ya gizlice baktığımda hoşnutsuzca bakıyordu.

Oyun bitmişti ve Ajiat ölmüştü. Çiçeğe dönüşme sahnesinde ise oyuncular izleyicilere Ajiat çiçeklerini atmışlardı. Bize özel olarak bir buket getirilmişti. Asenath çiçeğe hayranlıkla bakmıştı ve Naresh'e döndü.

Naresh "Oyunu sevdin mi, Kraliçe?" dedi merakla.

Asenath "Oldukça güzel ve düşündürücüydü. Çok hoşuma gitti, kötü sonuna rağmen."

Sandhya "Keşke böyle bir son olmasaydı." diye mırıldandı.

"Kötü sonlar bana daha gerçekçi geliyor, Sandhya. Hayatımız iyiliklerle dolu değil." dedim ve bana baktı.

"Yine de iyilikler hayatımızda varlar, mutlu sonlar da gerçekçi olabilir."

"Çok safsın! Saf bir mutlu sonu olan bir hayat bana anlatır mısın? Yok! Ama ben sana mutsuz son anlatabilirim. Aklıma geldi mesela. Krallığını ve ailesini kaybeden bir prenses! Bundan daha kötü sonlu ne olabilir ki?" dedim gülümseyerek ve Sandhya gözlerini kısmıştı.

Naresh "Hanımefendiler, isterseniz saraya dönelim. Amfi tiyatroda daha fazla kalmak hoşuma gitmiyor. Aklıma kötü anılar geliyor." dedi ve bana sertçe baktı.

Atlarımızın yanına gitmiştik. Halkın ilgisiyle saraya dönmüştük. Usha, Vilraj'ı hemen almıştı ve götürmüştü. Bu gece onun için zordu. Zavallı Usha! Ona acıyordum. Odama girdiğimde üstümdekileri hemen değiştirmiş ve geceliğimi giymiştim. Şimdi güzel bir uyku zamanıydı. Dinlenmeli ve güzel gözükmeliydim. Güçlü ve yıkılmaz. Gösterişli ve kudretli. Tıpkı küçük bir kızken istediğim gibi olmalıydım. Kanta'nın hayalini Anjali olarak yaşıyordum.

Güne ise güzel bir rüya ile uyanmıştım. Rüyamda ilk başta Yashila yanıyordu ardından yanan kişi Sandhya'ya dönüşmüştü. Attığı çığlıklar tuhaf bir şekilde beni mutlu etmişti. Nefretimin bu kadar kuvvetli oluşu beni şaşırtmıştı. Sonuçta o benim gözümde hala küçük bir kız çocuğuydu. İlk geldiği günden beri onun büyüdüğünü görmememiştim. Küçük kız olarak gözümde devam edecekti.

Sabah toplantısında ise Rithu ve Vilraj yoktu. Dünkü kavgalarının cezası kesilmiş olmalıydı. Toplantıda ise beni şaşırtan durum Asenath'ın Naresh'in teklifine onay vermesiydi. Hiçbir şeyi onaylamayan Kraliçe bugün savaş sırasındaki ülke desteklerini kabul etmişti. Geleceğe yatırım yapıyordu. Kendi krallığı ile ülkemizin sınır komşusu olması için sabırsızdı. Savaşmak için sabırsızdı.

Toplantı sonunda Kraliçe odama giderken, benimle gelmişti. Konuşmak istediğini deyince, onu kırmamıştım. Karşıma oturmuştu. Hizmetkarlar emrettiğim gibi kurabiye, kek gibi yiyeceklerle donatmıştı. Kraliçe'ye en özelinden bir kadeh şarap ikram etmiştim. Kraliçe kristal kadehi dudaklarına götürdü ve nazik bir yudum aldı. Bana dikkatlice bakıyordu.

Asenath "Şahana, bugün sizinle dostça konuşmak için geldim." dedi tatlı bir sesle.

"Konumuz ne olacaktı?" dedim ve şarabın tadına baktım. Oldukça güzeldi.

"Sizin hikayeniz kadar olmasa da, Sandhya'nın da hikayesi oldukça ilgi çekici. Bir krallığın prensesiydi ve şimdi haremde. Buradaki ilk zamanları nasıldı?"

"Saf bir kız çocuğu düşünün. Yabancı bir ortama koyuyorsunuz ve ondan yaşamasını bekliyorsunuz. Durumu özetleyecek şey bu."

"Nasıl kabullendi?"

"İlk başlarda ismini hemen kabullenmedi, Baş Habiria olduğunu kabullenmedi zamanla oldu, Kraliçe. Oğluma aşık oldukça, buradaki hayatı gördükçe alıştı."

"Bunu her insan yapamaz diye düşünüyorum."

"Burada önünüze iki seçenecek sunulur, Kraliçe Asenath. Ya güçlü birisi olup, yaşacaksın ya da zayıf olduğun için öleceksin. Sandhya veya Larysa, masum olsa bile içindeki yaşam arzusu çok fazlaydı. İlk başlarda gücün büyüsünden uzak durmak istedi ama zayıf olarak öleceğini anlayınca güçlenmek istedi."

"Gücü kontrol edebiliyor, Şahana. Anlatılandan oldukça farklı ama değişmeyen şey gücü kontrol edebilmesi." diye mırıldandı ve şarabını yudumladı.

"Anlatılan mı?" dedim ve tek kaşımı kaldırdım.

"Anlatılan mı, dedim. Ah, dediğim şeye takılmayın. Görünenden farklı demek istemiştim." dedi gülerek.

"Neyse, boş verelim bu küçük kızı. Kardeşim Vilraj ile samimiyetiniz oldukça ilgi çekici. Dikkat edin, eşi çok kıskançtır."

"Eşi mi? Ortada bir eş göremediğimi söylemek isterim." dedi alaycı bir şekilde.

"Öyle demeyin. Vilraj, Usha'yı sever ve Usha onu sever."

"Görseydim, dediklerinize inanırdım. Bu cümle birer kuru iddiadan ibaret. Kardeşinizle ufak bir flörtümüz var. Beni oldukça eğlendiriyor, Şahana. Ülkenizi güzel hatırlamamı sağlayacak güzel nedenlerden birisi olacak."

"En azından kardeşimi götürmüyorsunuz."

"Teklif ettim ama kabul etmedi. Hoş, ona başka tekliflerde de bulundum ama onun isteklerinin imkansızlığı yüzünden olamadı."

"Vilraj, delidir. Zor adamdır ve onunla aşk yaşamak gördüğüm kadarıyla zor." dedim gülerek ve kapım tıklandı.

Gel sesimle içeri Rithu girmişti. Asenath'ı gördüğünde şaşırmıştı ve gitmek istemişti. Fakat buna Asenath engel olmuştu.

Asenath "Bende gidecektim, Komutan. Gitmeyin, kalın. Görüşmek üzere Şahana. Sohbetiniz keyif vericiydi." dedi nazikçe ve odadan çıktı.

Rithu ise karşımdaydı. Oturması için yer gösterdim ve oturdu. Oldukça gergindi ve kendini sıkıyordu. Neden burada olduğunu tahmin edebiliyordum. Zamanında bunu tahmin etmiştim. Çünkü Rithu'yu tanıyordum. Değerlerine, ülkesine ve kurallara düşkün bir adamdı. Kimse ona bu düşüncelerini yıktıramazdı. Kendisi bunlardan vazgeçemezdi.

Rithu "Neden burada olduğumu anlayacak kadar zeki bir kadınsın, Anjali." dedi ve güldüm.

"Gün gelecek senin bana diz çökeceğin aklıma gelmezdi, biliyor musun?" dedim.

"Bundan eğleniyor olduğunu görüyorum ama ben bunları bir kenara bıraktım. Buna mecburum, anlıyor musun?"

"Seni en başında uyardım. O kızla olamayacağını dedim ama sen inat ettin. Eh, sonunda gerçeği gördün."

"Haklısın demekten nefret ediyorum ama haklısın. Sandhya'yı desteklemek, hataydı. Şimdi ise geç olmadan doğru bildiğimi yapmak istiyorum."

"Doğruyu görmene sevindim. Evet, geçmişte ikimizde oldukça birbirimize yanlış davranmış olabiliriz ama şimdi durum farklı."

"Bundan sonra senin yanındayım. Prihan'ın dedikleri umurumda değil."

"Kanıtla bunu." dedim hırsla ve Kaba'nın yüz ifadesinde sinsi bir gülüş oluştu.

"Kanıtlayayım. Sana Sandhya'nın her düşüncesini anlatayım, nasıl olur ama bundan önce demem gereken başka bir şey var. En büyük kanıtım bu."

"Söyle!"

"Usha, Sandhya adına casusluk yapıyor. Senin adına birçok bilgiyi Sandhya'ya verdi. Buna inanmalısın."

"Arvind'in dediği gibi hainlerle savaşa gidilmez. Buna inanırım çünkü Usha'yı son günlerde bulamıyorum. Bulursam Sandhya'nın yanında görüyorum. Demek ki benimle işinin artık bittiğini düşünüyor."

"Seninle işi bitti çünkü kardeşinle evlendi."

"Sandhya güçlendiğini gördü ve kafasında benim devrimin biteceğini düşünüyor. Ona bunun bedelini acı bir şekilde ödeteceğim. Acı bir şekilde olacak."

"Buna dair şüphem yok. Düşmanlarına acı vermek konusunda ustasın." dedi alaycı bir şekilde.

"Rithu, tatlım, seninle ortaklık yapacaksak geçmişi unutacağız diyorum. Sandhya'yı sen olmadan da yokedebilirim ama sen yapamazsın. Bu yüzden bana ihtiyacın var. Böyle iğneler gibi cümleler kurmazsan, sevinirim. Şimdi bana en başından itibaren anlat. Sandhya ile ortaklığının her detayını bilmek istiyorum."

"Usha ne olacak?"

"O mu? O iş bende! Hadi, anlat!" dedim gülümseyerek ve Rithu her şeyi anlattı.

Anlattıklarını dinledim. Dinledikçe birçok fikir, plan zihnimde oluştu. Küçük kızın ilerlemesinin en yakın şahidi, benimleydi. Ona ihanet etmişti, tıpkı Usha'nın yaptığı gibi. Rithu'yu çok güzel kullanacaktım. Ailesi, kurucu ailelerden birisiydi. Halka olan etkileri büyüktü. Bu bile Rithu'yu silahlarımdan birisi yapmam için nedendi. Rithu'nun gücünü de kullanacak ve Sandhya'yı durduracaktım.

Kendimi durdurulamaz hissediyordum. Bu hissi seviyordum. Durdurlamayan güç olmayı seviyordum. Ben, gücün bana ait olmasını seviyordum. Güç, bendim. Benim dışımda kimse olamazdı. Buna iznim yoktu.

Rithu

Prihan

Usha

Prihan ve Anjali tartışmasında kim haklı?

Anjali ve Naresh'in karşı karşıya gelmesini ister misiniz?  Bu durumda neler yaşanır?

Rithu'nun yerinde olsaydınız, ne yapardınız? Onun nasıl bir adam olduğunu biliyorsunuz, ona göre düşünelim. :)

Anjali'nin Usha konusundaki planı ne sizce?

Sandhya Rithu'nun kendisini bırakması ve ihaneti karşısında ne yapacaktır?

Bir dahaki bölüm tatlı Vilraj'dan olacak. Onu özlediğimi fark ettim ve ondan yazmak istedim. Onu özleyen var mı?  Onu bu bölüm nasıl buldunuz? Asenath ile eğlenceli diyalogları var bana göre ehehe.

Continue Reading

You'll Also Like

AŞIK CİNİM By Gece....

Historical Fiction

58.4K 2.6K 32
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...
7.9K 951 21
Yavaş yavaş ölüyorum. Bunu biliyorum. Kimilerine göre bu bir intihar. Ama ben yüzlerce kişi ölmesin diye kendimi "FEDA" ediyorum.
2.1M 92.6K 81
Bu kitap Nemesis Yayınevi tarafından kitaplaştırıldığı için bölümler kaldırılmıştır. *** Ve bir gün susmayı öğrendim, kimse farkına varmadı. Söyleme...
AlGon🌼🤍 By okuyanladyy

Historical Fiction

56K 2.9K 49
"Aklına pek güvenme yani Alaeddin, bir güzelin gülüşüne bakar yitirmen" Diyen Orhan'a baktı Alaeddin... Etrafı kasıp kavuran Moğol, gözünü bu defa da...