Ateşin Kurbanı

By Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... More

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Şahbanu Anjali♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Karşılıklı İhanet❦
Delinin Yıldızı❦
Kendini Öldürmek❦
Şahbanu Acısı❦
Benim Hükmüm ❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Ateşin ve Suyun Uyumu❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
Savaşçı Kalbi♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Güneş'in Kızı♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Tehlikeli Delilik♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Gölge ile Savaşçı♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Kristal Oyunlar❦

2.2K 172 362
By Elizabethstark1

Herkese Merhaba! Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı yazınız.
:) yorumlarda gelsin ama... Kendinizi belli edin lütfen. Vote/yorum bekliyorum. Bu kadar hızlı gelen bölümler bunu hakkediyor. :)

Bölüm şarkısı ile okuyunuz. :) Bölüm şarkısı : Lana Del Rey - Carmen (Hoşuma giden bir şarkı olduğun için seçtim, belki bölüme uyuyordur belki uymuyordur.)

Aşağıda  Usha ve Vilraj var. Ayrıca ufak bir çalışma :) :)

İyi okumalar!

Yayınlanma : 19.07.2018

**Ufak bir duyuru yapayım. Bugün bölüm yarım halde iken yayınlama hatasına düştüm komik bir şekilde. Çünkü başka bir hikayemle uğraşıyordum ve yanlışlıkla bu bölümü yayınladım. Gelen saçma bir bildirim oldu ise, özür dilerim!****

Sashibai Şahlığı - Başkent : Ghunda- Kılıç Sarayı

Sandhya

Anjali gitmişti. Şimdi ne olacaktı? Prihan'ı oyalamam lazımdı. Durduk yere falakaya yatırılamazdım. Prihan'ı oyalamalıydım. Canımı kurtarmam lazımdı. Tamam, Anjali ile anlaşma yapmıştım ama canım yanacak dememiştim. Ayrıca Naresh ile girdiğim iddialaşmayı da kazanmıştım. Bunu Anjali bilmiyordu. Bilerek dememiştim. Müttefik olmam, dost olacağımız anlamına gelmiyordu.

Prihan bana bakınca, kafamı kaldırdım ve cesurca ona baktım. Kendimi ezdirmemeye ve zaman kazanmaya çalışıyordum. Prihan ile göz göze gelmiştik. Bakışlarında sorgulayan bir ifade vardı.

Prihan "Aryan falakayı hazırla. Sen vuracaksın ve ben izleyeceğim." dedi ve gülümsedim.

"Prihan! Yanlış yapıyorsun." dedim sertçe ama beni umursamışa benzemiyordu.

"Naresh'in baş gözdesi olduğun için ayrımcılık bekleyemezsin, bunu öğrenmiş olman lazımdı. Ben haremin yöneticisiyim ve karşımda cariye var, bir şahbanu yok." dedi soğukça.

Alesha "Şimdi cevabını aldığına göre susarsın, Baş Habiria." dedi alaycı bir şekilde.

"Prihan, haremin yöneticisi olduğun halini sevmiyorum. Şahten halin daha iyi bir insan." dedim.

Prihan "Ben dengeyi getirmek ve huzuru sağlamak için buradayım. Kimseyi düşünemem, üzgünüm. Laflarım acı gelebilir."

"Sonradan pişman olmanı istemiyorum, her şey için geç değil."

"Annem mi beni durduracak? Yanılıyorsun." dedi ve gülümsedim.

"Evet, annen seni durduracak ve annen tekrardan haremi alacak. Harem, gerçek yöneticisine kavuşacak." dedim ve çevremdeki herkes delirmişim gibi bana baktı.

Alesha "Delirdin mi? Şahana için bunu demen şaşırtıcı."

Baruka "Yazık, korkudan ne diyeceğini şaşırdı." dedi ve içeri koşarak gelen Sahen vardı.

Sahen, bana ve Prihan'a baktı. Derin bir nefes aldı ve sonra Naresh'in beni ve Prihan'ı çalışma odasına çağırdığını demişti. Prihan ise buna şaşırmıştı. Ben ise içimden zafer çığlıkları atıyordum ama belli etmemeliydim. Erken seviniyor bile olabilirdim. Sakin olmalıydım ve oyunu devam ettirmeliydim.

Prihan ile içeri girdiğimizde ise Naresh ayaktaydı. Elinde bir defter vardı. Anjali ise oturmuş ve keyifle şerbet içiyordu. Ona baktığımda ise bana gülümsemişti. Bu iş oldu der gibiydi. Şahana geri dönmüştü. Bu küçük zafer için Anjali ile beraber birer kadeh şarap içebilirdim. Belki olabilirdi. Ah, ben ne düşünüyordum böyle? Saçmaydı. Kesinlikle saçmaydı.

Naresh ilk önce bana sonra ise ablasına baktı. Bakışlarında öfkesini kontrol eden bir ifade vardı. Prihan'a baktığımda ise kardeşine dimdik bir şekilde duruyordu. Korkusuzdu. Güçlüydü. Anjali'nin kızı olduğunu gösteriyordu.

Naresh "Abla, haremde ne oluyor?" dedi bıkkın bir sesle.

Prihan "Küs olduğun gözden ile diğer gözdeler kavga etti." dedi sakin bir sesle.

"Küs olduğum gözdemle yatağıma göndermeye çalıştığın gözdeler kavga etti. Gerçeği saklama. Hala bazı şeyleri öğrenmemişsin. Sandhya ile küs olmam, hemen yatağıma birisine yollaman gerektirmiyor. Üstelik onunla küs bile değilim."

"Ne?" dedi şaşkınca.

"Şahten, Naresh ile seni sınadık. Çünkü haremi yönetemediğini düşündüm ve Naresh'e bir kanıt sunmam lazımdı. Bu kanıtı sağladın." dedim gülümseyerek.

"Naresh! Beni böyle sınayamazsın." dedi sertçe ve Naresh elindeki defteri gösterdi.

Naresh "Abla, haremin maliye kayıtlarını inceledin mi hiç? Haremdeki borçlanmayı gördün mü? Lüksün, israfın arttığını gördün mü?"

"Bu olamaz, kardeşim. Evet, borçlanma vardı ama azdı." dedi şaşkınlıkla.

"Göründüğü gibi değilmiş işte. Harem başarılı yönetiliyor diyordum ama yanılmışım. Haremdeki sessizliği, yanlışların gizlenmesini mükemmel bir yönetim sanmışım."

"Kardeşim, harem benimle olduğu zaman huzurluydu. Bunlar birer oyun! Üstelik beni sınamak istemişsin. Bu ne demek?"

"Sandhya, haremin göründüğü gibi harika olmadığını söylüyordu ve bende seni sınamaya karar verdim. Gerçekler ortaya çıktı."

"Bunlar birer oyun olmalı!"

"Oyun olsa bile bu oyunu bozamadın. Haremin yönetimini anneme veriyorum." dedi ve Anjali zafer kazanmış bir şekilde gülümsedi. Prihan ise gözleri dolmuş bir şekilde annesine baktı.

Anjali "Harem sonunda doğru kişinin yönetiminde." dedi gülümseyerek.

"Sen bencil bir kadınsın, anne ve bu bencilliğinle kimseyi tanımıyorsun."

"Seni zamanında uyardığımı hatırlıyorum, kızım ama sen beni dinlemedin ve kaybettin. Annenle boy ölçüşemeyeceğini anlamadın mı?" dedi ve Prihan parmağı ile beni gösterdi.

"Seninle boy ölçüşenle güç birliği yaparak şu anki konumuna geldiğini hatırlamanı isterim. Bunu göremeyecek kadar kör değilim."

Naresh "Abla, yeter! Odadan çık ve eşyalarını annemin makam odalarından topla." dedi ve Prihan sinirle odadan çıktı.

Anjali ise ayağa kalktı ve oğlunun yanına geldi. İkisi birbirine baktılar. Naresh sorgulayan bir ifadeyele bakarken, Anjali oldukça sakin ve masum bir ifadeyle bakıyordu. Ardından oğlunun yanağını öptü ve defteri aldı. Ona gülümsemişti.

Anjali "Oğlum, ben gideyim ve harem için çalışayım. Malum kızım ortalığı çok dağıttı ve toplaması bana düştü."

Naresh "Bu ülke yönetimine karışacağın anlamına gelmiyor." dedi soğukça ve Anjali güldü.

"Olabilir ama harem benim elimde. Hadi, sen güzel gözdenle vakit geçir." dedi ve yanımızdan ayrıldı.

Naresh bana baktı ve ona gülümsedim. Daha sonra sarılmıştık. Saçımdan öpmüştü ve gözlerimi kapatmıştım. Onun beni sevmesini seviyordum. Bana olan aşkına aşıktım. Ben ona aşıktım. Ömrümün sonuna kadar onun yanında olurdum ve bunda kararlıydım. Ona baktım ve gülümsedik.

"İddiayı ben kazandım." dedim.

Naresh "Annemi tekrardan harem yöneticisi yaptın. İddiayı kazanınca, başka bir şeyde isteyebilirdin."

"Bence en doğru şeyi istedim, sevgilim."

"Annem sana tekrardan bir şey yapmaya kalkışırsa, şikayet etmeyeceksin. Sonuçta sen bunu istedin."

"Biliyorum, biliyorum fakat olması gerekiyordu. Anlıyor musun?"

"Seni ve annemi bugünlerde anlamak daha da zor oluyor. İkiniz şaşırtıcı derece uyumlusunuz ve bunun bozulmasını istemiyorum." dedi ve güldüm.

"Bu beni de şaşırtıyor fakat bu durum bozulacak. Annen beni tehdit olarak göreceği zamanlar yakındır."

"Bunu istemiyorum. Biliyor musun? Kraliçe Asenath sarayımıza geliyor. Şu an kendisi yolda."

"Ne?" dedim şaşkınlıkla.

"Evet, tek başına geliyor. Eşi ülkeyi yönetecekmiş."

"Bu çok ilginç." diye mırıldandım.

"Kesinlikle ilginç. Madem annem haremin başına geçti, onun bu konuyla ilgilenmesini sağlayayım değil mi?"

"Annen misafirleri sever. Emin ol, Sashibai'yi en güzel haliyle tanıtacaktır."

"Sende ona yardım edebilirsin diye düşünüyorum. Sonuçta aranız bu aralar çok iyi." dedi alaycı bir şekilde ve güldüm.

"Dalga geçme!" dedim gülerek.

"Senden şunu kesin istiyorum, Sandhya. Asenath'ın karşısında gerçek bir hükümdar eşi gibi ol. Bir şahbanu gibi. Seni ezmesine izin verme." dedi ciddi bir sesle.

"Dikkatini çekerim ki, ben hala Naresvati soyadını taşıyorum ve şahbanu olmadığımı gösterir. Bugün ablan bile şahbanu olmadığımı söyledi."

"Sandhya, aşkım, ışığım. Elbette şahbanu olacaksın ama zaman lazım. Zaten o zaman da azaldı." dedi ve derin bir nefes aldım.

"Acaba 5. çocuğumuzda nişanlandığımızı mı duyaraksın diye merak etmiyor değilim." dedim alaycı bir sesle.

"Anlıyorum ama sabretmeni istiyorum."

"Sabrımın sonunu görmek istiyorsun, bence. Sabret, sabret ve sabret. Nereye kadar gidecek bu iş, merak ediyorum."

"Ben sana bir söz verdim ve bu sözü tutacağıma Tanrıça Parsmet şahidimdir. Sen benim şahbanum olacaksın ve benimle eşit olacaksın. Göreceksin. Sadece zaman diyorum. Zaten azaldı, birazcık daha bekle."

"Naresh! Birde bana anlaşılmaz diyorsun. Asıl anlaşılmaz olan sensin." dedim sertçe ve güldü.

"Tamam, tamam benim güzeller güzelim. Şimdi oğullarımız nerede olduğunu söyle. Onlarla vakit geçirmek istiyorum."

"Abimin yanında olmaları lazım. Bu saatlerde binicilik ve okçuluk üzerine çalışıyorlar."

"Kılıç üzerine çalışmıyorlar mı?"

"Hayır, daha küçükler. 7 yaşından önce bunu düşünmüyorum."

"Peki o zaman. Sen annelerisin ve en iyisini bilirsin." dedi masum bir sesle.

"Elbette bilirim. Ben anneleriyim." dedim sertçe.

"Kızgın hallerine bayılıyorum. Kontrol edilmesi zor, fırtınalı bir deniz gibi oluyorsun. Hadi, ben kaçtım." dedi ve alnımdan öpüp, gitti.

Ben ise derin bir nefes aldım. Naresh'in beni anlamasını istiyordum. En azından bu konuda anlamalıydı. Beklemiştim, bekliyordum ve bu nereye kadardı? Ne zaman bu bekleyiş sona erecekti? Yıllardır kendimi buna hazırlıyordum. Çocuklarımı, bana bağlı olan insanları buna hazırlamıştım ama Naresh bir türlü istediğim şeyi vermiyordu. Şahbanu olmam için zamanı gelmeli diyordu ama bu çok saçmaydı! Daha ne zamanı vardı ki? Acaba Naresh öldüğümde mi beni şahbanu yapacaktı. Bunu ondan beklerdim.

Odama geçtiğimde, içeride Usha'yı görmüştüm. Korsan, içeride rahatça oturuyordu. Beni görünce oturuşu birazcık düzelmişti. Sürmeli gözlerinde merak vardı. Bana gülümsemişti. Bende ona gülümsedim. Usha bana Anjali hakkında gizli bilgiler vermeye başlamıştı. Ara ara yapıyordu ve değerli bilgilerdi. Mesela Anjali'nin dayısı Pravin'in bu aralar rüşvet dolapları döndürdüğünü Usha sayesinde öğrenmiştim. Bu önemli bir kozdu çünkü ileride o yaşlı adamı bununla yok edecektim. Şahbanu olabilirsem, o zamandı eğer olamazsam ne olurdu Parsmet bilirdi.

Yanına oturduğumda, kendime bir bardak şerbet koymuştum. Usha'ya da ikram etmiştim ve memnuniyetle kabul etmişti.

"Evet, Usha. Neden odamdasın?" dedim ve dudaklarında sinsi bir gülümseme meydana geldi.

Usha "Tebrik etmek istedim. Muhteşem bir oyundu. Hüzünlü Şahten'in gözyaşlarını gördükçe ne kadar başarılı olduğunuzu anladım." dedi keyifle.

"Prihan'ı üzmek istemezdim. Onunla ben, arkadaştık. Arkadaşlar birbirini üzmez." diye fısıldadım.

"Sandhya! Olması gerekiyordu ve oldu. Prihan o makamı terk etmeyi tercih etmedi ve sizde böyle bir oyunu uygun gördünüz. Şimdi kendini pişman etmenin lüzumu yok."

"Haklısın, haklısın ama hala benimle beraber olan Larysa'dan kurtulmuş değilim. Kurtulmakta istemiyorum ama ara ara karşıma çıkıyor."

"Larysa ve Sandhya. İki farklı kadın, aynı bedendeler ve aynı ruhu paylaşıyorlar. Bu çok garip." dedi ve güldüm.

"Birisi 17 yaşımdaki halime şu anki halimi anlatsa emin ol gülerdi. Ben asla barbar olamam der ve konuşmayı bitirirdi."

"Şu an ise karşımda 24 yaşında, kendi ayaklarının üstünde durabilen genç bir kadın var. O 17 yaşındaki halin yok."

"Evet, yok ama hala benimle beraber ve ara ara karşıma çıkıyor."

"Onu ardında bırakmaya çalış, Sandhya yoksa ilerleyemezsin."

"Arvind tam tersini diyor, biliyor musun? Ona göre Larysa ile beraber ilerlemeliyim."

"Arvind ile ne zaman uyuştuk ki, bu konuda uyuşalım." dedi gülerek.

"Usha, biliyor musun? Bence Vilraj'ın onunla bir ilişkisi yok. Yani seninle evlendiğinden beri yok." dedim ve acı bir gülümseme ile bana baktı.

"Bundan emin misin? Ben öyle görmüyorum çünkü."

"Usha, Vilraj sadece sana kırgın. Tamam, ilk başlarda çok kızdı ama bu kızgınlık kırgınlık oldu. Zamanla barışacağınıza inanıyorum. Çünkü o seni seviyor ve bu tahmin edebileceğimden daha fazla."

"Buna inanayım mı? Sandhya, Arvind ile benden daha yakınsın ama burada karşıma geçmiş Vilraj'ın bana sadece kırgın olduğunu ve beni sevdiğini diyorsun. Oysa ben yoruldum. Anlıyor musun? Yoruldum. Vilraj ile Arvind'i sürekli yan yana gördükçe içimdeki öfkeyi bastırmaktan yoruldum. Onların ikisini aynı oda da hayal etmekten yoruldum. Ben Vilraj'ı sevmekten ve onunla mutlu olmayı istemekten yoruldum." dedi ve derin bir nefes aldı.

"Eğer Arvind olmasaydı, mutlu olurdunuz." diye mırıldandım.

"Kesinlikle! Hatta daha önce evlenmiş olurduk." dedi homurdanarak.

"Arvind'i seviyorum ama eleştirdiğim yanı var. Onu gözümde kusurlu kılan özelliği bu aşk sarmalı. Yaptıkları bencilce ve sinsice geliyor."

"Ben ona göre oyunumu daha açık oynuyorum ve kaybediyorum. O piç ise sinsi ve masumiyet maskesi ile saklıyor gerçek benliğini."

"Ah, neyse. Çok dağıldı konu. Bana verebileceğin bilgiler var mı? Mesela Neraja'yı araştırdın mı? Bu rüşvetinin kaynağı nereden geliyor?" dedim ve Usha sırıttı.

"Seninle çalışmak, Anjali ile çalışmaktan daha kolay şekerim. Sen daha mantıklı şeylerle geliyorsun." dedi ve güldüm.

"Usha, sana Neraja hakkında düşüncelerimi tekrar söyleyim. Neraja rüşvet vererek, insanları kendisine bağladı. Kocasının parasıyla yaparsa, çok dikkat çekerdi. Mutlaka başka bir para kaynağı olmalı. Bu kaynağı sağlamanın yollarından en etkili olanı ise kendi bedeni olacağı düşüncesindeyim."

"Haklısın, Sandhya. Neraja'nın bir aşığı var ve bu kişi haznedarın yardımcısı Assen-i Bhedi. Yakışıklı, genç bir adam ve haznedar ona çok güveniyor."

"Devlet hazinesinden mi rüşvet dağıtıyorlar? Tanrıçam! Çok korkunç." dedim şaşkınlıkla.

"Assen, zengin birisi. Kendi cebinden de Neraja'ya para veriyor olabilir. Anlayacağın para parayı çekiyor."

"Neraja ve aşığı. Peki elinde bunu kanıtlayacak bir şey var mı?"

"Elbette! Bir aşk mektubu ve bu ilişkiye şahit olan birisi var. Onu saklıyorum ve yerini sadece ben biliyorum."

"Harika! Neraja sorununu da böylece bitiririz. Bunu Anjali bilmiyor değil mi?" dedim heyecanla ve kafasını salladı.

"Elbette bilmiyor."

"İyi o zaman. Ayrıca senden bir şey daha istiyorum. Neraja'nın elinde Pravin'in rüşvet yaptığına dair belgeler veya ispatlar var. Bunu Anjali'den önce ele geçirmem lazım."

"Anjali bilecek mi?"

"Hayır, bilmeycek. Ona başka bir yalan söylerim."

"Onunla müttefiksin ama arkasından iş çeviriyorsun. Bunu senden beklemezdim." dedi ve omzumu silktim.

"O uslu duracağına söz verdi, Usha. Ben vermedim ve bu istediğimi yapabileceğim anlamına geliyor. Pravin zamanında canımı acıtmasaydı, bunu yapmazdım."

"Tamam, o zaman. Anjali'ye iletmek isteyeceğin bir şey var mı?"

"Eski Kılıç yolunda yarın buluşmak istediğimi ilet."

"Söylerim, görüşürüz." dedi ve odadan çıktı.

Ben ise bardağımı bitirdim. Bu yaptığım yanlış değildi. Anjali'ye karşı ikili oynuyordum ve yanlış değildi. Kesinlikle değildi. Anjali ile ben düşmandım. Asla bozulamayacak türden bir düşmanlıktı. Geçici bir ateşkesin olması, savaş için silahlarımı hazırlamama engel olamazdı. Ateşkes bozulacak ve biz tekrardan birbirimizle kanlı bıçaklı olacaktık. Aradaki geçici dostluk unutulacaktı. Birbirimizle savaşacak ve birimiz ölmeden bitmeyecekti.

Elimdeki kristal kadeh düştü ve parçalara dağıldı. Yere dağılan kristal kadehe baktım. En nadide bir kristal bile böyle kolayca dağılabiliyordu. Kusursuzdu, dayanıklıydı, güzeldi ama şimdi bin parça dağılmıştı. Anjali veya benim sonumda böyle olacaktı. Dışarıdan kusursuz ve güzel olabilirdik. Fakat bir darbede böyle dağılacaktık. İkimizden biri darbeyi vuracak ve parçalarımız dağılacaktı. Kristalliğimiz, güzelliğimiz hatırlanacak mıydı? Yoksa sadece düşüşümüz mü akıllarda kalacaktı? O zaman bu ömrü neden yaşamıştık ki? Böyle bir sonla hatırlanabilmek için miydi? Ah, Parsmet! Bu çok korkunçtu. Lütfen, beni böyle bir sondan uzak tut.

Yere eğilip,en keskin kristal parçasını alacak iken kapım açıldı ve içeri Sahen girdi. Cücenin gözleri iri iri olmuştu. Elimdeki kristal parçasını görmüştü. Koşarak geldi ve elimden o parçayı aldı. Şaşkın gözler, kızgınlığa dönüşmüştü.

Sahen "Ne yaptığını sanıyorsun, Sandhya? Elini mi keseceksin?" dedi sertçe.

"Saklayacaktım." diye mırıldandım.

"Kırık bir kristal neden saklanır, anlamış değilim. Zamanında geldim de, elini kesmedin."

"Anlayamazsın ve anlayabileceğini de düşünmüyorum." dedim huysuzca ve Sahen gözlerini devirdi.

"Devilal'ın odasına gitmen gerekiyor, bunun için geldim."

"Ne?" dedim panikle.

"Atından düştü ve Şah kucaklayarak onu saraya getirdi."

"Tanrıçam!" dedim ve koşarak odamdan ayrıldım.

Devilal'ın odasına girdiğimde içeriden saray hekimi çıkıyordu. Odanın içine girdiğimde ise hemen yatakta yatmakta olan oğlumun yanına oturdum. Endişeyle ona baktığımda, masum ela gözler bana baktı ve safça gülümsedi. Ardından omzuma Naresh'in elleri gelmişti. Oğlum babasına baktığında daha mahcup bir gülümseme yüzünde oluşmuştu. Naresh ise yatağın diğer yanına geçmişti.

"Ne oldu, anlatın şimdi." dedim ikisine bakarak.

Naresh "Bir şey olduğu yok, Sandhya. Ufak bir kaza." dedi umursamazca.

"Ufak bir kaza ama oğlumun ayağı sarılmış, Naresh."

Devilal "Anne, gerçekten bir şeyim yok. Zaten hepsi benim suçum." dedi üzgünce.

Naresh "Devilal, suçlu değilsin. Suçlu olan o at. Çünkü seni dinlemedi ve kontrolden çıktı."

"Fakat ben o ata daha hızlı gitmesi için baskı yaptım."

"Ne? Devilal!" dedim.

Naresh "Sandhya, abartma. Çocuk bu, düşer. Ayağını incitti ve hekimde ağrısını almak için merhemle sardı. Birkaç gün dinlenecek. Ardından derslerine devam edebilir."

"Canı acımış, Naresh! Canımın canı acımış ve ben nasıl abartmayayım?"

"Korkma, sen üzüldükçe oğlumuzda üzülecek." dedi ve Devilal'e gülümsedi.

Devilal "Seni üzmek istemedim, anneciğim ama olan oldu işte."

"Bir daha kendini saklamak yok. Tamam mı?" dedim ve kafasını salladı.

Daha sonra alnından öptüm ve Devilal bana gülümsedi. Naresh ile odadan çıktığımızda Devilal hekimin verdiği ilaç ile uykuya dalmıştı. Naresh ile akşam yemeği için terasımıza geçmiştik. Yemeklerimizi yerken, bana bugün olan toplantısını devlet meselelerini anlatmıştı. Ben ise ona düşüncelerimi belirtmiştim. Tatlılarımız gelince, ona baktım.

"Devilal neden atının kontrolünü kaybetti?" dedim çikolatalı tatlıma kaşığı daldırırken.

Naresh "Çünkü kardeşini geçmek istedi. Üçümüz ata biniyorduk ve birden oldu. Yadraj bana atını nasıl ustaca kontrol ettiğini gösteriyordu. Daha sonra Devilal ben ondan daha iyiyim dedi ve atını harekete geçirdi. Daha sonra ben ona yetişemeden atı hızlandı ve üstünden attı. Tanrıçam! Çok korkunçtu. Kötü düştü ve şimdi sadece ayağı incinmiş, birde sırtında morluklar var."

"Yadraj ile kendisini mi yarıştırdı?"

"Evet, üstelik ona Yadraj'dan daha başarılısın dememe rağmen bunu yaptı."

"Naresh, oğlumuz kendisine rakip olarak kardeşini seçmiş ve bunun ilerisi çok korkunç." diye fısıldadım.

"Çocukluk hırsı diye görüyorum, Sandhya. Şu an için tehlikeli bir şey yok. Eğer dengeli davranırsak, ilerisinde de tehlike olmaz."

"Yadraj, hırslı bir çocuk. Başarılı ve tuttuğunu koparan. Devilal ise hassas. İçine kapanık ve kendine güvenmesi lazım." dedim ve Naresh onaylarcasına kafasını yavaş yavaş salladı.

"Devilal ileride kendisine güvenecektir, endişelenme. İkisinin aynı olmasını bekleyemeyiz."

"Yine de Yadraj'ın bu baskın davranışları, onun kendine güvenmesini engelliyor diye düşünüyorum. Yadraj onu rakibi olarak görmüyor. Yadraj daha çok kendi kendine yarışıyor ama Devilal onunla yarışıyor ve Yadraj her başarılı olduğunda tedirgin oluyor."

"Haklısın, sevgilim. Devilal bu huyunu bırakmalı."

"Ben çocukken böyle değildim, sen nasıldın? Acaba sana mı benzedi?" dedim düşünceli bir sesle.

"Ben daha çok kendimle yarışırdım. Kendi seviyemin üstüne çıkmak hedefimdi."

"Krisnae, o zaman Yadraj tam anlamıyla senin oğlun. Zeki, tuttuğunu koparan ve hırslı. Senden farkı çıkar ileride." dedim ve güldü.

"Devilal'ın davranışları ise benim diğer yanım. İçine kapanık, hassas ve çekingen. Sonuç olarak ikisi benim oğlum. İkisi de bizim asil kanımızı taşıyor."

"Doğru diyorsun ama geleceği düşünmemiz lazım."

"Daha onlar çocuk, bırak gelecek kaygısını."

"Devilal güçlü ama hassas. Bu hassasiyet ile ezilmesinden korkuyorum."

"Çünkü bu sarayda sende bir zamanlar hassastın ve seni ezdiler. Kendi başına gelenlerden dolayı böyle düşünmen normal ama ablam Prihan gözünün önüne gelsin. Hassas ama güçlü."

"Ablan yine de bu hassaslığı yüzünden hala acı çekiyor. Acısını içine gömse bile o acı onu boğuyor. Devilal ileride böyle olursa, ne olur?"

"Sandhya! Endişelenme. Devilal, ikimizin oğlu ve zamanı gelince gücünü gösterecek."

"Peki, peki. Haklısın. Erken endişeleniyorum." dedim ve daha sonra konumuz değişti.

Odamıza geçtiğimizde Naresh ile savaş sanatları hakkında konuşmuştum. Ona öğrendiğim, planladığım şeyleri diyordum. O ise bir kısmını desteklerken, bir kısmını eleştiriyordu. Fakat beni dinlemesi hoşuma gidiyordu. Ben ise onu dinlerken, notlar alıyordum. Sonunda ise elimdeki defteri almıştı ve okumuştu. Dudakları memnuniyetle kıvrılmıştı.

Naresh "İyi bir öğrencisin." dedi ve gülümsedim.

"İyi bir öğretmensin." dedim.

"Çok değiştin, Sandhya. Artangallı Larysa ile şu anki halin arasında fark var."

"Haklısın, Artangallı Larysa savaşlarla ilgilenmezdi ama burada ilgileniyorum çünkü toplumun yapısı savaşçı. Bu durum da beni savaş sanatlarını öğrenmeye itti."

"Seni orduma almak isterdim ama olamaz."

"Çünkü ben bir gözdeyim, değil mi? Şahbanu olsaydım, seninle orduda olurdum." dedim alaycı bir şekilde ve Naresh derin bir nefes aldı.

"Bir şey demiyorum."

"Diyeceğin şeyi ben senin yerine diyebilirim. Haklısın, ışığım." dedim onu taklit ederek.

"Sandhya! Yine şahbanu konusu mu? Beni bunaltma, lütfen."

"Ben sadece gerçekleri diyorum, aşkım ama sen burnunun dikine giden bir adam olduğun için beni bu konuda dinlememeyi tercih ediyorsun."

"Senden bir miktar daha sabretmeni istiyorum, anladın mı? Bir miktar."

"Bir miktar, bir miktar diye diye beni mezara gömersin." dedim sinirli bir şekilde ve yanından kalkıp, yatağa geçtim.

Sabahlığımı çıkarmış ve yatağın içine girmiştim. Naresh yanıma uzanmıştı ve bana sarılmıştı. Ona arkamı dönsem bile bana sarılmaktan vazgeçmemişti. Beni bu konuda bir miktar anlamasını istiyordum.  Beklemekten yorulduğumu görmesini istiyordum. Artık şahbanu olarak onun yanında yer almak istiyordum. Şahbanu Sandhya-i Priya. İkinci ismimin ne olacağını, bilmiyordum ama bu hali bile güzeldi. Bu isim için bekliyordum. Baş Habiria Sandhya-i Naresvati olmaktan sıkılmıştım. Artık adımın Sandhya-i Priya olmasını istiyordum ve bu isimle tarihe damgamı vurmak istiyordum.

Sabah uyandığımda gergindim. Pietr rüyamda bana kızıyordu. Neraja'yı korumam gerektiğini, onun benim arkadaşım olduğunu demişti. Bende ona her şeyin değiştiğini desem de, beni anlamamıştı ve sonunda beni boğmaya kalkmıştı. Titreyerek uyanmıştım ve Naresh'i uyandırmıştım. O ise, şefkatle bana sarıldı ve onun kollarında gevşemiştim. Ne kadar ona bazı konularda kızsam da, döneceğim yer onun kolları oluyordu.

Kahvaltıdan sonra Devilal'i kontrol etmiştim. Bugün ders çalışmayacaktık. Bugün ayağının daha iyi olduğunu demişti ve gülümsemişti. Beni üzmemek için ayağının ağrımadığını saklıyordu ama  acısını gözlerinden okuyordum. Ben ise onun bu masum yalanına inanmış gibi yapmıştım. Ayağına masaj yapmış ve ona kitap okumuştum. O ise keyifliydi.

İçeri Yadraj girmişti. Abisini yalnız bırakmak istememiş ve onunla oyun oynamak istemişti. İkisi de kardeş kardeş oynamaya başlamışlardı. Bir süre onları izledikten sonra yanlarından ayrılmıştım. Yapılacak işler vardı. En azından aklım Devilal'da olmayacaktı. Kardeşiyle oyunlar oynayacak ve sıkılmayacaktı.

Odama geri döndüğümde, Usha'yı görmüştüm. Yanında küçük kutu vardı. Onu odamda görmek, şaşırtıcıydı ve böyle girmesi kesinlikle hoş değildi.

"Ne oldu?" dedim yanına otururken.

Usha "Anjali ve diğerleri seni Eski Kılıç yolunda bekliyorlar. Ayrıca bu kutuda Pravin'in rüşvet dağıttığı isimler var. Tek tek yazılı." dedi tırnaklarına bakarken.

"Bu kadar çabuk yapabileceğini düşünmemiştim." dedim şaşkınlıkla ve güldü.

"Sandhya, ben çok yararlı bir insanımdır. Bakma, beni kötülediklerine. Bu bilginin karşılığında bir şey istemiyorum, nasıl olsa zamanı gelince şahbanu olacaksın. O zaman ödersin diye düşünüyorum."

"Teşekkür ederim." dedim ve küçük kutuyu sakladım.

Daha sonra Usha ile beraber odadan çıkmıştık. Eski Kılıç yoluna gelmiştik. Orada Rithu, Vilraj, Arvind ve beklemekten sıkılmış gözüken Anjali vardı. Onlara gülümsedim.

Anjali "Nerede kaldın?" dedi sertçe.

"Oğlum rahatsız ve onunla ilgileniyorum." dedim.

"Geçen her süre, aleyhimize işlediğinin farkında mısın? Haremin yöneticisi olmamla, henüz bir zafer kazanmadık." dedi ve derin bir nefes aldım.

"Şah Anne, her şeyin farkındayım ama ilgilenmem gereken birçok şey var. Çocuklarım bu listemde en başta yer alır." dedim ve güldü.

"Acaba bir yönetici olduğunda çocuklarını zamanı geldiğinde ikinci plana atacak mısın, merak ediyorum." dedi beni süzerek.

Vilraj "Evet, günlük atışmanızı yaptığınıza göre işimize dönelim. Zaten yeterince kalabalığız." dedi sıkılgan bir sesle.

Rithu "Şimdi ne olacak? Elimizde ne var?" dedi ve derin bir nefes aldım.

Anjali "Benim elimde rüşvet belgeleri var. Neraja'nın rüşvetle orduya soktuğu askerlerin listesi. Bütün gece uyumadım ve bu konuya çalıştım." dedi hevesle. Anjali geri dönmüştü ve bunu ispatlamıştı.

"Benim elimde ise rüşveti için paraları kimden aldığına dair kanıtlar var. Haznedar yardımcısı ile ortaklaşa yürütüyor. Üstelik yasak bir aşkın içinde." dedim Anjali'nin yeşil gözlerine bakarak.

Vilraj "Syon aldatılıyor mu?" dedi şaşkınca.

Usha "Evet, ne kadar acı değil mi?" dedi alaycı bir şekilde.

Arvind "Gerçek bir evlilik için acıdır, Usha. Ortada gerçek bir evlilik yoksa acı yok."

"Evlenmiş gibi konuştun."

Anjali "Tartışmanın sırası değil. Bunu duyduğuma şaşırdım açıkçası. Kardeşim bunu hakketmiyor ve soyadımızı bu kadın kirletti." dedi sinirle.

Rithu "Elimizde bunca kanıt varsa, tutuklanmaması için bir neden yok."

"Yalnız bir sorunumuz var." diye mırıldandım ve bana baktılar.

"Ne?"

"Neraja yargılanmadan idam edilmeli yoksa kendisiyle beraber bize zarar verebilir."

Vilraj "Yargılanmadan idam edilecekse, vatan haini ilan edilmeli."

Anjali "Astena soyadını kirletemeyiz!"

Rithu "Yargılanmasını mı istiyorsun yoksa soyadını korumak mı?" dedi Anjali'ye bakarak.

"Astena benim soyum ve soyum bir hainin kanıyla lekelenemez." dedi hırsla.

"O zaman şunu yapalım. Neraja, önceki ismini kullanarak suçlar işlemiş olsun. Neraja-i Astena olarak yazmasın, Evia Lyorran olsun. Böylelikle Astena soyu kirlenmez." dedim ve Anjali gözlerini kısarken, Vilraj kahkaha atmıştı.

Vilraj "Astena soyunu benden daha çok düşünüyorsun, Sandhya." dedi gülerek.

Anjali "Peki Evia Lyorran adını nerede kullanacak? Nasıl bu adı kullanarak vatan hainliği yapacak?" dedi merakla.

"Bu ismi kullanarak, vatan haini olabilmesinin en güzel yolu casusluk yapıyor gibi gözükmesidir." dedim soğukça ve Anjali'nin yüzünde zafer kazanmanın verdiği gülümseme vardı.

"Zekice! Yazdıracağım mektuplarda bu ismi kullanırsam, bu isimle hainlikle suçlanır."

Rithu "Peki kime casusluk yapacak?"

"Naresh'in savaşmak için sabırsızlandığı güney ülkelerinden birisi olması yeterlidir. Böylece Naresh'e savaşması için gerekli bahaneyi vermiş olacağız." dedim.

Vilraj "Dahice!" dedi beni alkışlayarak.

Rithu "Şah gerçeği bilecek mi?" dedi ve dudaklarımı ısırdım.

Korktuğum bir soruydu. Bunu yapıyordum ama Naresh'e ne derdim, ne demeliydim? Çocukluk arkadaşımın arkasından plan yapmak, beni Naresh'e kötü gösterir miydi? Benim hakkımdaki düşüncelerinin değişmesinden korkuyordum. Beni ışığı olarak görmeliydi. Masum ve temiz. Fakat şu an böyle değildim.

Arvind bana baktığında bir an için düşüncelerimi okuduğunu hissetmiştim. Bana şefkatle gülümsemişti.

Arvind "Komutan, bana göre bu soru gereksiz." dedi ve Rithu memnuniyetsizce baktı.

Anjali "Şah, zamanı gelince öğrenir ve ben bu duruma müdahale ederim. Sandhya doğru bir plan yaptı. Bizim buna odaklanmamız lazım."

Rithu "Sadece merak ettim. Sandhya, şahbanu olmak isteyen birisi. Acaba Naresh yanındaki şahbanunun annesi gibi entrikacı bir kadın olmasını mı ister diye düşündüm." dedi ve sertçe Rithu'ya baktım.

"Naresh'in yanındaki şahbanuyu düşünmek, sizin vazifeniz mi Komutan?" dedim sertçe ve Rithu güldü.

"Evet, vazifem. Sadece benim değil, tüm Sashibai'nin vazifesi. Sonuçta şah ile aynı konumda olacak bir kadın gelecek."

Vilraj "Rithu, ağzının ayarını bilmiyorsun. O kaba sesinle konuşuyorsun. Prihan'a bu sese dayanması için Parsmet sabır versin." dedi ve Rithu huysuzca ona baktı.

Anjali "Konu gereksizce dağıldı. Hadi, bu yılan planını biraz daha genişletelim ve bunun için benim odama geçelim. Ne dersiniz?" dedi ve kabul ettik.

Anjali'nin odasında her şey konuşulmuştu. En ince ayrıntısına kadar planlamıştık. Sonunda ise hepimiz birbirimize gülümsüyorduk. En çokta ben ve Anjali birbirimize gülümseyerek bakmıştık. Müttefikliğimiz bitiyordu ve biz tekrardan birbirimizle savaşacaktık. Kanlı bıçaklı olacaktık ve savaş devam edecekti. Ben şahbanu olmak için savaşacaktım, o ise benim yolumu tıkamak için uğraşacaktı. Yine de onunla müttefik olmak güzeldi. Buna değmişti. Birbirimizle savaşırken, bunu unutmayacaktım.

İki kristal olarak savaşacak ve sonunda birimiz düşerek kırılacaktı. Kırılan kristal olmamak için, elimden gelenin fazlasını yapmak zorundaydım. Gerekirse, kendi benliğimden uzaklaşacaktım. Bu bana acı verse de, olmak zorundaydı.


Vilraj

Usha


Sandhya'nın Anjali'nin arkasından iş çevirmesini doğru buluyor musunuz? Bunu Sandhya'dan bekler miydiniz?

❦Naresh ve Sandhya'nın oğulları hakkındaki düşüncelerini nasıl buldunuz?

❦Usha'nın yardımlarını nasıl buldunuz?  İleride başı belaya girer mi?

Neraja planı hakkında düşünceleriniz ne?

❦Naresh bu planı öğrenirse, Sandhya hakkında ne düşünür? Rithu'ya katılıyor musunuz bu konuda?

Bir dahaki bölüm Sandhya olacak. Kendisi bu bölüm bir değişikti sanki. Bakalım bu devam edecekti.

Continue Reading

You'll Also Like

2.1M 92.6K 81
Bu kitap Nemesis Yayınevi tarafından kitaplaştırıldığı için bölümler kaldırılmıştır. *** Ve bir gün susmayı öğrendim, kimse farkına varmadı. Söyleme...
7.9K 951 21
Yavaş yavaş ölüyorum. Bunu biliyorum. Kimilerine göre bu bir intihar. Ama ben yüzlerce kişi ölmesin diye kendimi "FEDA" ediyorum.
336K 3.9K 4
-TAMAMLANDI- Çocukluktan beridir sevdiği amcasının oğlu Ali ile evlenen Süreyya, düğün bittikten sonra hayallerini kurduğu eve eşi ile birlikte girer...
986 125 6
"Jungkook ile tanışmış mıydın?"