Ateşin Kurbanı

By Elizabethstark1

510K 32.2K 36K

TAMAMLANDI! THE WATTYS 2020/TARİHİ KURGU KAZANANI Tarihikurgu #1 Tarih #1 Aşkın, iktidarın ve gücün savaşı! B... More

2020 Watty Ödülleri Kazananı
♦Bilgilendirme - Ülkeler♦
Bilgilendirme-Karakterler ♦
Bilgilendirme: Şahlar&Şahbanular
Bilgilendirme: Haritalar
Yeni Kitap!-2020/2021-Gazap Tanrısı'nın Çocukları♥♥♥
Resim & Şah ♦
Korkular & Altın ♦
Vekil & Düğün ♦
Zafer & Onur ♦
Işık & Hazine ♦
Uyanış ♦
Zafer Alayı & Aile ♦
Güven & Kızılcık Sopası ♦
Cezalandırma & İçgüdü♦
Sarhoş & Cariye ♦
Hırçın & Tutku ♦
Sorumluluk & Değişmek ♦
Buluşma & Etkilemek ♦
Odak & Kardeşler ♦
Uyuyan Güç & Zalim, Şarap♦
Masumiyetin Sorgusu & Adaletin Vicdanı ♦
Sessizliğin İnfazı & Acıyı Kucaklamak ♦
Basit & Sıradanlık ♦
Kılıç Düellosu & İhanet ♦
Müttefik & Kelime Oyunu ♦
Güç Yolu ♦
Korku Deliliği & Zalimlik Bedeli♦
Anka Kuşu & Ejderha ♦
Merdiven & Hükümdar Eşi ♦
Kuralsız Şah♦
Nemdas'ın Ruhu ♦
Aşkın Gücü♦
1. Kısım Ateşin Kurbanı Yapay Zeka Görselleri ♦
İkinci Kısım:Ateşin Işıltısı - Karakterler ♠
Tutkuyla Sevmek ♠
Gösteriş ♠
Canavar ve Küçük Kız♠
Kara Hırs♠
Maskeyi Kırmak ♠
Sen Kimsin?♠
Kırmızı İp♠
Şımarık Kız♠
Tecrübesizlik ♠
Beklenilen Kişi ve Haber♠
Sapheda'nın Gözyaşları♠
Anka'nın Çığlıkları♠
Özgürlüğü Öğrenmek♠
Gölgelerin Oyunları♠
Ufak Tefek Sohbetler/Notlar/Duyurular
Hiçliğin Zehri ♠
Karanlık Ateş♠
Söz♠
Suyun Kızı♠
Korku ve Felaket♠
Merhamet ve Zalimlik♠
Boğmak♠
Ayna Kırıkları♠
Anka Hırsı♠
Yıldızlarla Dans♠
Acıdan Delirmek♠
Tutkunun Ölümü♠
Derin Yaralar♠
Yaşamak ♠
Diz Çöktürmek♠
Aşk Suç Mu?♠
Zamanı Gelince & Kraliçenin Ateşi♠
2. Kısım Ateşin Işıltısı Yapay Zeka Görselleri ♠
Üçüncü Kısım:Ateşin Hükmü Karakterler❦
Masumiyetim Silahım❦
Gizli Bir Sorun❦
Canavarın Hükmü❦
Oyun❦
Kurdun Adaleti❦
Yeniden Yükseliş❦
Kristal Oyunlar❦
Işığı Bul❦
Bencillik ❦
İki Kılıç❦
Medarat Yılanı❦
Karşılıklı İhanet❦
Delinin Yıldızı❦
Kendini Öldürmek❦
Şahbanu Acısı❦
Benim Hükmüm ❦
Özgür Bırakılan Kuş ❦
Çöl Köleleri❦
Güç Savaşı ❦
Zalimlik ve Kan❦
Tufan❦
Kaderi Değiştirmek❦
Kış ve İsyan❦
Işığın Teslimiyeti❦
Siyah, Mor ve Altın❦
Çölün Kızı❦
Acı Uçurumu❦
Hükümdar Hazırlıkları❦
Ateşin ve Suyun Uyumu❦
Eskisi Gibi Olmayacak❦
Delinin Savaşı❦
Yenilginin Zaferi❦
Ejderha Tacı❦
3. Kısım Ateşin Hükmü Yapay Zeka Görselleri ❦
4. Kısım : Ateşin Çığlığı - Karakterler♣
Kalplerdeki Savaş♣
Benim♣
Morun Etkisi♣
İçe Bakmak♣️
Planlar ve Gelecek♣
Hükümdar ve Baba♣
Sevgim Yetmedi♣
Orta Yol♣️
İspatlama♣
Baba Katili & Zincirler♣
Düşmanlık İçin Dostluk♣
Ölümü Düşünmek♣
Vicdan Kafesi♣
Soğuk Kibir♣
Zayıf Noktalar♣
Karanlıktaki Fısıltılar♣
Kraliçe Taşı♣
Gücün Dikenleri♣
Elimi Tut♣
Ufak Tefek Sohbetler/Sorular🔥🥀
Dikenli Gül♣
Ateşkes♣
Hüküm Bedelleri♣
Savaşçı Kalbi♣
4. Kısım Ateşin Çığlığı Yapay Zeka Görselleri ♣
5. Kısım:Ateşin Yazgısı♥
Hükümdarlık Naibi♥
Güneş'in Kızı♥
Meydan Okumak♥
Artangallı Şahbanu♥
Güzel Bir Hata♥
Düşünceler♥
Hassas Kalp♥
Tehlikeli Delilik♥
Ejderha Ateşi♥
Güç Kaybı♥
Hükümdarın Geleceği♥
Priya Tutkusu♥
Parçalanan Hayaller♥
Bilinmeyen Sızı♥
Geç Gelen Adalet♥
Bir Şahran♥
Rezil♥
Fırtına Öncesi♥
Zaferi Müjdelemek♥
Gelecek İçin Hayaller♥
Kan Yağmuru♥
Maute'nin Nefesi♥
Sashibai'nin İyiliği♥
Kendini Kaybetmek♥
Sönmeyen Ateş♥
Buzun Kıvılcımı♥
Savaş Öncesi♥
Yanan Şahbanu♥
Krisnae'nin Düşü♥
Banuşah♥
Son Emir♥
Gölge ile Savaşçı♥
Sapheda'nın Hüznü♥
Kan Oyunu♥
Krisnae&Sapheda(FİNAL)♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-1 ♥
5. Kısım Ateşin Yazgısı Yapay Zeka Görselleri Part-2 ♥
♦♣♠♥Yeni Kitap♦♣♠♥
Kapaklar♦♣♠♥
❤Ateşin Kurbanı The Wattys2020 Özel Kapağı, 2020 Sohbet❤
Gölgenin Aşkı Yayında!

Şahbanu Anjali♠

2.8K 199 199
By Elizabethstark1

Herkese Merhaba! Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı yazınız.
:) yorumlarda gelsin ama... Kendinizi belli edin lütfen.

Bölüm şarkısı ile okuyunuz. :)

Aşağıda Yashila, Leylane var.

İyi okumalar!

Yayınlanma : 18.05.2018

Sashibai Şahlığı - Başkent: Ghunda - Kılıç Sarayı

Anjali (Yaş:33)

Abhay ile evlenmiştim. Şahbanu olmuştum. Abhay benim için kuralları yıkmıştı. Onun kollarının arasındaydım. Bu sefer daha farklıydık. Daha heyecanlı sevişmiştik. Bir şah ile cariye olarak değildi, iki eş olarak beraber olmuştuk. Aramızdaki sınırlar kalkmıştı. Kendimi tamamen ona ait hissetmiştim. O da bana aitti.

Saçlarımı oynamasında, parmağının çıplak tenimde gezinmesinden Abhay'ın uyanmış olduğunu anlamıştım. Ona baktığımda yüzündeki gülümseme muazzamdı. Ela gözlerinde saf bir mutluluk vardı. 

Abhay "Günaydın Şahbanu'm!" dedi ve onu öptüm.

"Günaydın Şah'ım." dedim cilveli bir sesle.

"Ah, Anjali. Ben nasıl bir delilik yaptım ve seni Şahbanum yaptım? Ben delinin tekiyim."

"Pişman mısın?"

"Kesinlikle değilim. Sen en doğru seçimim olacaksın."

"Peki bir Şahbanu'nun tüm haklarına sahip miyim?"

"Elbette."

"Yani yetkilerim seninle eşit mi?"

"Eski dönem Şahbanuları nasıl davranıyorsa, sende öyle davranacaksın." dedi ve istediğim cevabı alınca gülümsedim.

"Güzel! İnsanlara bir şahbanu nasıl olur göstereceğim. Devleti beraber düzelteceğiz."

"Devletime senin gibi birisi iyi gelecektir."

"Peki Yashila'ya ne olacak?" dedim sessizce.

"Haremde kalacak. Sonuçta 4 şahranımın annesi, Anjali. Onu kovmamı bekleme."

"Haremde kalmasın, Eski Kılıç daha iyi."

"Neden onu Eski Kılıç gibi lanetli bir yere sürüyorsun?"

"Sonuçta onu boşadın, haremde kalması uygun olmaz fakat 4 şahranımızın da annesi. Bu onu soylu yapar. Eski Kılıç, iyi."

"Tamam, senin dediğin gibi olsun."

"Ayrıca haremde yetkilerim arttığına göre Şahana'ya dur diyebilirim. Gereksiz harcamalar yapıyor. Halkımın açlıktan nefesi kokarken, Şahana nasıl elmaslara düşkün olabilir ki?"dedim ve Abhay güldü.

"Ah, Anjali. Sen dünden hazırmışsın Şahbanu olmaya. Bu işi hemen üstlenmen beni şaşırttı. Sanki yıllardır bunun için eğitilmiş gibisin."

"Abhay, abartıyorsun." dedim utanarak.

"Neyse, şimdi ikimizde kalkalım. Katılmam gereken toplantılar var. Eğer zamanın olursa, sende katıl."

"Bugün katılamam çünkü düzenlemem gereken birçok şey var. Şahbanu odasına yerleşeceğim, haremdekilere altınlar dağıtacağım, Yashila'nın yerini ayarlayacağım ve saygıdeğer kayınvalidemle konuşacağım."

"Ayrıca aşkım, yarın halka seni sunacağım."

"Çok iyi! Onun içinde hazırlanmalıyım."

"Her şey çok güzel olacak, zümrüt gözlüm."

"Her şey çok güzel olacak, Abhay." dedim ve onu öptüm.

Beraber kahvaltı etmiştik. Ardından o gitmişti, ben ise hazırlanacaktım. Habiria kıyafetleri yerine Şahbanu kıyafetleri giyecektim. Bu kıyafetler gösterişli, güzellerdi. Habiria elbiseleri ise sadece güzel olurdu. Şahbanu elbiselerinde, asillikte vardı.

Kendime canlı kırmızı bir elbise seçmiştim. Üzerinde altından işlemeler vardı. Belime ise şahbanu takılarından olan kalın kırmızı yakutlarla süslü kemer takılmıştı. Sarı saçlarım ise örgülerle toplanmış, bir kısmı açık bırakılmıştı. Altından minik yakut taşlı zincirler saçlarıma yerleştirilmişti. Boynuma da yakut kolye takmıştım. İşte hazırdım. Güzeldim, oldukça güzeldim. Gücümün doruğunda olduğumu hissediyordum. Sonunda Şahbanu olmuştum. Şimdi sıradaki hedefim Şahana olmaktı.

Yanımda duran Aryan'a baktım. Bana gülümsüyordu.

Aryan "Sashibai sonunda gerçek bir Şahbanu görecek." dedi ve güldüm.

"Aryan, her şey yeni başlıyor."

"Haremdeki herkesi örgütledim çoğu kişi sizin tarafanızda olacak."

"Hadi, Şahbanu odama gidelim." dedim ve odadan ayrıldık.

Haremde yürürken, herkes bana bakıyordu. Dikkatler bendeydi. Ben ise başım dik olarak, kibirle aralarından geçiyordum. Şahbanu odasına gelmiştim ve kapı açıldı. İçerisi gül kurusu rengiyle döşenmişti. Yaldızlar vardı. Tam anlamıyla Yashila'nın sade zevkine uyuyordu. Yashila uzun kanepede oturmuştu ve o da bir Şahbanu gibi giyinmişti. Beni karşısında görünce, şaşırmıştı. Ayağa kalktı ve karşıma dikildi.

Yashila "Bu ne demek oluyor, Anjali?" dedi sertçe.

"Anjali demeyeceksin, karşında Şahbanu Anjali var. Baş Hanım veya Şahbanu demen daha doğru olacaktır." dedim ve kahkaha attı.

"Delirdin herhalde."

"Ah, bilmiyorsun. Artık ben Abhay ile evliyim ve şahbanu benim. Sen ise 4 şahran annesi olan, vasıfsız bir kadınsın." dedim soğukça ve gözlerindeki nefret parladı.

"Anjali! Yıkılmayacak kurallarla oynuyorsun. Bu sevdadan vazgeç ve çıkar bu giysileri. Abhay zaten deli ama sende bu deliliğe uyma."

"Gerçeklere ne zaman delilik denilmeye başlandı, acaba? Gerçek bu. Ben artık en tepedeyim ve sen bir hiçsin. Ya da dur, daha hiç değilsin. Hiç olduğunu sana göstereceğim."

"Anjali pişman olacağın hareketlerde bulunma."

"Ben hiçbir zaman pişman olmadım. Her hareketimin arkasında dururum. Aryan, hemen şu kadını karşımdan alın ve Eski Kılıç'a sürgün edin." dedim sertçe ve Yashila'nın gözleri iri iri oldu.

Aryan "Hanımım, orası daha hazır değil."

Yashila "Anjali! Haddini aşıyorsun."

"Hiçbir şeyi aştığım yok benim. Haremde kalamazsın, bu kadar basit." dedim sertçe.

"Buna hakkın yok."

"Ben Şahbanu Anjali-i Priya'yım. Sen nesin? İzle ve gör, sana gerçek bir Şahbanu nasıl olur göstereceğim. Aryan, madem  hazır olması lazım o zaman Yashila'yı bir zamanlar kaldığım o ıssız habiria odasına kilitleyin ve kimseyi içeri almayın. Çocukları dahil kimse göremeyecek." dedim ve Yashila elini kaldırdı.

Elini korkusuzca tutmuştum. Sertçe çevirmiş ve sırtına değiyordu.  O ise acısını göstermemek için dişlerini sıkıyordu.

Yashila "Bunu yapamazsın." dedi dişlerini sıkarak ve bende kolunu daha çok sıktım.

"Artık benim hükmüm başlıyor. Tanrıça Parsmat kızı Şahbanu Anjali'yi kutsasın." dedim.

"Emrediyorum, kimse bana dokunamaz." dedi bağırarak.

"Emrediyorum, ilk önce burada şahbanu giysilerini takıları çıkarılacak daha sonra odasına götürelecek." dedim ve emrimle Aryan ile beraber Yashila'nın hizmetindeki birkaç Azlaki harekete geçti.

Yashila şaşkındı. Hizmetinde olanların bir anda ona sırt çevirmesi, acı bir durumdu. Kolunu bıraktım, o ise bana baktı.

Yashila "Lütfen, azıcık merhametin varsa bu giysileri burada çıkartmama izin verme. Cariyelerin arasından iç elbisemle o şekilde geçmek istemiyorum." dedi ve gülümsedim.

"Bir şartla yaparım." dedim tatlı bir sesle.

"Ne?"

"Herkesin içinde diz çöküp, eteğimi öpecek ve Şahbanu Anjali saltanatın daim olsun diyeceksin." dedim ve  Yashila  öfkeyle bana baktı.

"Hayatta yapmam bunu!" diye bağırdı.

"O zaman diğerini tercih edersin. Seçim senin."

"Ben bunu hayatta yapmam! Hayatta kendimi küçük düşürmem."

"Zaten yeterince küçük düştün, farkında mısın? Kocan seni boşadı, kocan seni terk etti, kocan seni asla sevmedi. Bundan daha kötüsü ne olabilir ki? Yazık, sana acıyorum." dedim alaycı bir sesle ve Yashila'nın gözleri doldu.

"Anjali, dilerim ki benden daha beter bir duruma düşersin. Ama hayır, sana diz çökmekten ise burada bu kıyafetleri, takıları teslim ederim. İç elbisemle haremde beni istediğin kadar dolaştır, hatta Eski Kılıç'a da iç elbisemle gideyim yine de sana diz çökmem."

"Ah, olsun. Bunun yerine harika bir fikir verdin. İç elbisenle gideceksin. Azlakiler, bu kadını soyun ve şu güzelim saçlarını kesin. Omuzlarının altına kadar. Sonuçta artık saraydan değilsin, uzun saç ne işe yarayacak ki?" dedim ve güzel saçlarına dokundum.

Yashila'nın gözleri dolu dolu olmuştu. Ben ise gülümsüyordum. Aryan ve azlakiler Yashila'yı soymuşlardı.Sadece beyaz iç elbisesi ile kalmıştı. Saçları ise açılmıştı. Aryan elindeki altın makasla saçlarını kesmişti.  Yashila ise nefretle bana bakıyordu. Soğuk bir gülümseme ile ona baktım. Yere düşen bir tutam saçını aldım.

"Üzülme, artık buna ihtiyacın yok." dedim.

Yashila "Bunun bedelini ödeyeceksin."

"Daha dur, Yashila. Annemin ölümünün bedelini ödemedin. Bunu ödeyeceksin." dedim soğukça.

"Pişman değilim. Sen benim hayatta en sevdiğim kişiyi aldın, bende seninkisini aldım."

"Götürün bu kadını. Daha fazla görmek istemiyorum. Gördükçe aklıma ölen annem geliyor." dedim ve Yashila götürüldü.

Benim ise gözlerim dolmuştu. Annemin kömürleşen cesedi aklıma gelmişti. Oysa o bunu hak etmemişti. Bu şekilde ölmeyi hak etmemişti. Onun tek arzusu mutlu bir yaşamdı ama bu onun elinden alınmıştı. Tanrıçam! Neden böyle masum bir kadına korkunç bir ölüm verirsin ki? Suçu neydi?

Derin bir nefes aldım ve ağlamamak adına kendimi tutuyordum. Güzel günümü, anneme duyduğum acıyla kötüleştiremezdim. Hizmetçilere verdiğim emirle Yashila'nın saçlarını temizlettirdim. Sonra da koltuğa oturdum. Odaya baktım ve acı bir gülümseme yüzüme yerleşmişti. Bu odaya, bu giysilere, bu makama kavuşmak için sabretmiştim. Şimdi ise istediğim konumdaydım. İstediğim yerdeydim.

Haremden gelen tebrikleri kabul ediyordum. Abhay'ın birçok gözdesi beni tebrik ediyordu ama gözlerinde kıskançlık vardı. Onların yapamadığını yapmış, Abhay ile nikahlanmıştım. Onlar ise cariye olarak kalmışlardı. Kapım aniden açıldı ve içeri Şahana Leylane gelmişti. Öfkeli gözleri benim üzerimdeydi. Ben ise ayağa kalktım ve onun karşısına dikildim. İkimizin gözleri birbirine kinle bakıyordu.

Şahana "Bu ne demek oluyor?" diye bağırdı.

"Bir şey olmuyor, Şah Anne. İnsanlar beni kutlamaya geliyorlar. Yeni gelininizi sizde kutlamayacak mısınız?" dedim masumca ve yüzüme tokat attı.

"Küstah fahişe!"

"Küstah fahişe dediğiniz kişi, şu an şahbanu olduğunu dikkatinizi çekerim."

"Ben seni şahbanu olarak görmüyorum. Sen özgür değilsin, hareme bağlısın. Oğlum bir delilik  yapmış olabilir ama senin bu deliliğe uymaman gerekirdi."

"Gerçekler asla delilik değildir. Şahbanu oldum artık. Kim bana karışabilir ki?" dedim ve kahkaha attı.

"Kendini bu şekilde avut çünkü kimse şahbanu olarak seni görmek istemeyecek. Parsmat aşkına, kim bir cariyenin şahbanu olmasını ister ki? Sen Anjali, bu hayalin yüzünden birçok kişinin kanını akıtacaksın. İsyanlara neden olacaksın. Bunu düşün."

"İsyan falan olmayacak, Şahana!"

"Buna emin misin? Sashibai halkını tanımamışsın. Halkımız, geleneğine bağlıdır. Başlarında özgür bir kadını görmek ister."

"Ben onların içinden geldim, beni isteyeceklerdir." dedim ve kahkaha attı.

"İçlerinden gelmen, onlara iyilikler yapman onların seni kabul etmelerine yetmez bile! Bunlar zaten kural. Şimdi çıkar bu giysileri, takıları ve ait olduğun yere dön."

"Yapmazsam, ne olur?"

"Buna seni pişman ederim. Canın acır ve zorla bırakırsın."

"Sizden korkan, sizin gibi olsun. Ben ait olduğum makamı bırakmayacağım. Bu halkı ben yöneteceğim, ülkeyi ben düzelteceğim ve sizde karşıma çıkmayacaksınız."

"Karşına çıkmam için ikimizde aynı güçte olmalıyız, farkındasın değil mi? Ben karşımda basit bir böcek görüyorum."

"İyi o zaman. Görün bakalım o basit böcek ne yapıyor? Azlakiler, Şahana'yı derhal odamdan çıkartın ve bugün kimse ile görüşmeyecek. Emrim bu şekildedir." dedim sertçe ve gözleri iri iri oldu.

"Bunu yapamazsın."

"Yaparım. Ben Şahbanu Anjali'yim ve yetkilerim Şah Abhay ile eşit. Siz, benim altımda kalıyorsunuz." dedim ve iki Azlaki Şahana'nın koluna girmişti.

"Anjali! Seni buna pişman edeceğim, göreceksin! Seni bu saraya Baş Hanım yaptırmayacağım."

"Parsmat'e dua edin ki, ölüm emrinizi şu an vermiyorum. Hoş, ona da zaman var. Göreceksiniz ki, ölüm emriniz iki dudağımın arasından çıkacak ve sizde öleceksiniz. Yazık, sizin gibi birisinin ölüm emrini veren bir böcek oluyor. Çok zor olmalı."

"Ben seni öldürmekten beter yapacağım. Göreceksin."

"Göreceğiz. Aryan ne duruyorsun? Götür şu yaşlı bunak cadıyı!" dedim sertçe ve Leylane götürüldü.

Odada bulunan habirialara ve onların yanındaki kızlarına baktım. Hepsi korkmuş ve ürkmüş gözüküyordu. Korku, hükmedenler için mükemmel bir silahtı. Ben bunu bu sarayda öğrenmiştim. Güçün dostu, korkuydu sertlikti.

Akşamüstü çalışma odasında tektim ve emrettiğim üzere hazine kayıtları gelmişti. Hazine resmen bomboştu. Sürekli borçlar çıkıyordu ve bu oldukça can sıkıcı bir durumdu. Yapılan harcamalar ise oldukça gereksizdi. Şahana'nın mücevher koleksiyonu için yapılan harcamalar, harem hazinesinden alınıyordu. Buna ne gerek vardı ki? Yazacağım emirle buna son verebilirdim. Böylece hazine toparlanırdı. Getireceğim kısıtlamalarla sarayın ekonomisini rahatlatacaktı. Hükmümü yazdım ve Şahbanu mührümü kullandım. Anka Kuşu, mührüm olmuştu. Seneler evvel yaptırmıştım ve yanımda tutuyordum. Şimdi kullanıyordum.

Kağıda mührümü basarken, kağım açıldı ve içeri çocuklarım girdi. Prihan, Krupa, Shalin ve oğlum Naresh. Bana gülümseyerek bakıyorlardı. Onlara oturması için izin verdim ardından ellerimle kızılcık şerbeti doldurdum. Sonra yerime geçtim.

"Evet, çocuklar." dedim ve gülümsediler.

Prihan "Anne, seni tebrik ederiz. İstediğin makama ulaştın ama daha savaşın bitmedi."

Shalin "Evet, anne."

Naresh "Annem savaşacaktır, neden karamsar konuşuyorsunuz ki? Savaşacak ve konumunda kalacaktır."

"Babanızın desteği ile olacak." dedim ve Naresh kahkaha attı.

"Anne, güldürme beni. Babam gibi silik bir adam mı destekleyecek? Seni şahbanu yapmış olabilir ama desteği verecek gücü görmüyorum."

Prihan "Naresh! Çok ayıp. Babamızla böyle konuşamazsın." dedi sertçe ama Naresh omzunu silkti.

"Aranızda gerçekleri gören tek kişi benim."

Krupa "Naresh'e katılıyorum. Babamın destek vermesi, çok zor." diye mırıldandı.

Shalin "Babam annemi seviyor, biricik aşkının üzülmesini istemez. Bu yüzden destekleyecektir. Anneciğim, kardeşlerimin dediklerini umursama ve makamının keyfini çıkar." dedi neşeli sesiyle.

"Naresh, sen ne yapardın?" dedim merakla ve yeşil gözlerinde coşku belirdi.

Naresh "Ben ne olursa, olsun tüm kuralları yıkardım. Her şeyi bastıracak gücüm var."

Prihan "Herkese karşı gelir miydin?"

"Evet. Bu zor bir şey değil."

"En büyük silahın ne olurdu?" dedim ve Naresh ukalaca gülümsedi.

"Sertlik, korku ve bir miktar zalimlik. Zalimliğin seviyesi artarsa, korku hükümdarlığı başlar. Bunu istemem ama mecbur kalırsam, olabilir. Ayrıca bu zalimliği çevremdeki herkese uygularım." dedi ve ablaları ürkmüş bir şekilde Naresh'e baktılar.

Shalin "İnsanları korkutmaya hakkın yok, Naresh."

"Var. Sashibai insanlarının anladığı tek dil bu, abla."

Prihan "Halkın sana küser." dedi ve Naresh sırıttı.

"Bana küsemezler çünkü onlar bana muhtaç. Bana küserler ise, rahatlıklarını nasıl sağlayacaklar? Kim onların refahını artıracak?"

Shalin "Anne, Naresh haklı olamaz! Bir şey der misin?"

"Naresh haklı. Sashibai'nin bu zor dönemlerinde gerekli olan tek yol bu." dedim soğukça.

Prihan "Anne! Saçmalık. Zorbalık olur."

Naresh "Zorba, zalim olmazsan ne olur biliyor musun? Halk tepene çıkar ve seni kendi kölesi yapar. Ah, abla! Sen asla bir ülke yönetemezsin. Tıpkı babam gibi nezakatten yanasın."

Shalin "Prihan hassas olabilir, ülke yönetemez ama ben yönetebilirim. Buna göre yetiştirildim ve Naresh, yönetim anlayışın çok yanlış! Zalimliği kılıcın yapamazsın." dedi ve Naresh'in gözleri kısıldı.

"Yapacağım ve siz hiçbir şey diyemeyeceksiniz. Haklı olduğumu göreceksiniz çünkü ve sizler benim yanımda olacaksınız."

"Bir zalimin yanında olmak mı? Tanrıça aşkına güldürme beni!"

"Yeter! Tartışmayı kesin." dedim sertçe ve kapım açıldı.

İçeri giren Abhay idi. Ela gözleri beni bulmuştu ve gülümsemişti. Ayağa kalktım ve yanına gittim. Sonra birbirimize sarılmıştık. Ardından Abhay dudağımdan öpmüştü. Çocuklarımıza baktık. Prihan, bize gülümseyerek bakıyordu. 

Prihan "Çok yakıştınız."  dedi ve Abhay güldü.

Abhay "Hep bugünleri bekledim." dedi bana hayranlıkla bakarken.

"Ben de, Abhay." dedim gülümseyerek.

Naresh "Umarım Şah Baba'm bu hareketinin devamını getirecek yüreğe sahiptir. Ben öyle bir yürek görmüyorum." dedi bize bakarak ve Abhay güldü.

Abhay "Naresh, yine zehirli dilinle zehirli cümleler kuruyorsun dikkat et."

"Gerçeklerin zehir olduğunu sizden öğreniyorum, efendim." dedi ve ortam gerildi.

"Abhay, neden bahçemizde akşam yemeği yemiyoruz? Beraber birçok şeyi konuşalım." dedim yumuşak bir sesle.

 Abhay "Harika olur. Çocuklarımız, sen ve ben. Ufak bir kutlama yemeği olur."

"Evet." dedim ve emrimle bahçeye yemek sofrası kurulmuştu.

Baş köşeye Abhay geçmişti, soluna ben geçmiştim. Karşıma ise Prihan oturmuştu. Diğerleri de yerleşmişti. Yemekler gelmiş ve yemeğe başlamıştık. Çeşitli konular üzerinde konuşuyorduk. Fakat Abhay bugün olanlardan bahsetmiyordu. Ben ona her şeyi anlatmış iken, o toplantıyı söylemiyordu. Bu sinirlerimi bozuyordu.

Abhay "Anjali, sence anneme doğru bir ceza mı verdin? Haremdeki otoritesini sarstın." dedi ve tatlısından bir parça aldı.

"Annen bunu hak ediyor, Abhay. Karışma." dedim ve şarabımı yudumladım.

"Yashila konusunda da sert davranmışsın. Saçları kesilmemeliydi. Şahbanu olur, olmaz bu kadar sert davranmamalıydın." dedi ve gözlerim iri iri oldu.

Ona baktığımda, gayet rahattı. Umursamazca tatlısını yiyordu. Ben ise yavaş yavaş sinirleniyordum. Ondan duymayı beklemediğim cümlelerdi.

"Abhay, ben ne yaptığımı gayet biliyorum. Her ikisinin anlayacağı dil, bunlardı." dedim sertçe.

Abhay "Annemin desteğini ve Yashila'nın desteğini kaybedemem, Anjali. Lütfen biraz kendini dizginle. Senden bunu isteyebilirim."

"Dizginlemek mi? Abhay, benimle dalga mı geçiyorsun? Sen Şah Abhay-i Daksh Priya'sın. Kimsenin gücüne bağlı olmaman gerekir." dedim sinirle ve Abhay çocuklara baktı.

"Çocuklar siz gidin, annenizle baş başa konuşmamız gereken konular var." dedi ve çocuklarım bana baktı.

Özellikle Naresh'in bakışları daha korumacı, daha savunmacı gibiydi. Sanki beni korumak istiyordu.

"Gidin, çocuklar." dedim.

Naresh "Anne!"

"Gidin, diyorsam gidin. Konuşmamız özel olacak."

Prihan "Hadi, Naresh gidelim." dedi ve gittiler.

Ben ise Abhay'a baktım.

"Çocuklar gitti." dedim sertçe.

Abhay "Nerede kalmıştık? Evet, ben Şah Abhay'ım ama tek başıma değilim. Bağımlı olduklarım insanlar var."

"Bu bağımlılık olmamalı, olamaz. Bir devletin hükümdarısın sen! Kimseye bağlı olamazsın."

"O dediğin eskidenmiş, Anjali şu an şah denilen makam bir kukla."

"Bunu bozabiliriz."

"Bozamayız, gücümüz yetmez." dedi ve sinirden güldüm.

"Naresh haklıymış, sen zayıf bir adamsın. Sanırım seni gözümde çok büyütüyorum." dedim huysuzca.

"Anjali!"

"Benden çok bahsettik, neden bana bugünkü toplantıları anlatmıyorsun?" dedim ve ofladı.

"Bugün önemli bir şey olmadı."

"Nasıl olmadı? Sashibai tarihinde ilk defa bir cariye şahbanu makamına gelmiş, önemli bir şey değil mi?"

"Senin bilmene gerek yok! Ben hallediyorum." dedi sertçe.

"Buna dair şüphelerimi yarınki toplantılarda gidereceğim."

"Gelmene gerek yok." dedi ve şaşkınca ona baktım.

"Ben bu ülkenin şahbanusuyum, biliyorsun."

"Evet, biliyorum. Senden sadece yarınki halk selamlamasına hazır olmanı istiyorum. Mükemmel bir görüntün olmalı, Anjali. Anlıyor musun? Sen benim güzel şahbanum olarak halkın karşısına çıkmalısın." dedi ve masadaki elimi tuttu.

"Ben her daim senin güzel şahbanunum ama aynı zamanda yönetimde destek alacağın kişiyim." dedim yumuşak bir sesle.

"Doğru, haklısın ama zamanı değil."

"Zamanı değil. Zamanı ne zamanmış?" dedim kendimi sıkarak.

"Bilmem. Belki yarın, belki de yarından da öte."

"Abhay! Ben daha fazla burada kalamayacağım. Sana beni neden şahbanu yaptın diye sorsam, eminim ki cevap alamayacağım." dedim ve ayağa kalktım.

Ayağa kalkmamla, oturmam bir olmuştu. Abhay kolumdan sertçe tutarak, beni oturtmuştu. Bileğimi sımsıkı tutmuştu ve bana sertçe bakıyordu. Bu bakışları, ilk tanıştığımız zamanda görmüştüm. Karşısında durmuştum. Cesurca, öfkeyle ama şimdi Yashila'nın ne hissettiğini anlıyordum. Abhay'ın ne yapacağını bilememenin verdiği korku, çaresizlik. Hayır, şu an burada kalarak ona boyun eğiyordum. Yashila'dan bir farkım olmadığını gösteriyordum. Sanki onun öfkesinden korkmuşum gibi. Hayır, buna izin veremezdim. Beni korkuyla eğitemeyeceği, evcilleştiremeyeceğini ona gösterecektim.

Bileğimi çektim ve ovuşturdum. Sertçe ona baktım.

"Beni korkuyla eğiteceğini sanıyorsan, yanılıyorsun." dedim öfkeyle.

Abhay "Seni bugünlere getiren benim, Anjali. Senin gücünün kaynağı benim. Bensiz bir hiçsin. Benimle iyi olman, senin yararına olduğunu bu zamana kadar anlamadın mı? Senin ayaklarına her şeyi seren benim. Ben olmadan, bir anlamın yok." dedi soğukça ve haklı olduğunu bildiğim için sustum.

Ayağa kalktım ve masadan ayrıldım. Sinirliydim, dudaklarımı ısırıyordum. Karşıma birisi çıkmasın diye dua ederken, Parsmat bana hediye gibi Rithu'yu göndermişti. Rithu, bana hoş gözlerle bakmıyordu. Önümü kesmişti.

"Önümden çekil, Şahbanu olarak emrimdir." dedim sertçe ama o kahkaha atmıştı.

Rithu "Şahbanuluğuna tüküreyim, soysuz fahişe!" dedi ve yüzüne tokat attım.

"Haddini bil!" diye bağırdım ve güldü.

"Hiçbir şeyden haberin yok değil mi?"

"Neyden bahsediyorsun?"

"Kimse senin şahbanuluğunu kabul etmedi, meclis bunu ret etti. Saray bunu kabul etmedi. Sen istediğin kadar Yashila'yı hapset ama herkes onu şahbanu olarak görüyor." dedi ve şok oldum

"Ne? Abhay bana bunu demedi!"

"Demez elbette. Biricik sevgilisini üzmek ister mi?" dedi alaycı bir şekilde.

"İyi, siz kabul edin veya etmeyin. Ben Şahbanu Anjali'yim. Kim engel olacak bana?" dedim ve güldü.

"Halk. Dalga dalga isyan hareketleri var, başkentte. Haberin var mı? Kimse özgür olmayan birisini başında görmek istemiyor. Cariyeden gelme birisi, nasıl şahbanu olur diyorlar? Haklılar. Sen bir cariyesin, Anjali. Senin tek vasfın Şah'a çocuklar doğurmak. Bundan öte bir şey olamaz."

"İnsanlarıma güveniyorum, onlar beni başlarında göreceklerdir."

"Hayalperestsin. Safsın. Buna inancak kadar zavallısın."

"Rithu!" dedim sertçe.

"Bu isyan kıpırdanması büyümeden bir an evvel bu şahbanu hevesinden vazgeç. Ülke zaten sefil bir halde, bir isyanı daha kaldıramaz."

"Ben bu ülkenin başına gelen en iyi şeyim, bunu kabullen. Asla makamımı bırakmayacağım."

"Göreceğiz. İzninizle Şah Hanım, Şah ile konuşmam gereken isyan kıpırtısı var." dedi ve önümden çekildi.

Ben ise derin bir nefes aldım. Hayır, isyan olamazdı. İsyan çıkamazdı. İnsanlar beni kabullenmeliydi. Özgür bir kadın olmamam benim suçum değildi. En azından Sashibai kanım vardı. bu yeterdi. Hem özgür olmayıp, hem yabancı olsam herhalde ülke yıkılırdı.

Odaya gelmeden önce Yashila ve Leylane'yi kontrol ettim. İkisi de sakinlerdi. Odama geçtim ve kıyafetlerimi çıkarttım. Geceliğim vardı. Bende kitap okumaya karar verdim. Kitabı okurken, uyuyakalmıştım. Abhay beni uyandırmıştı. Alnımdan öpmüştü ve özür dilerim demişti. Ben ise gülümsemiştim. Ardından Abhay bana beni kaybetmekten korktuğunu söylemiş ve bana sarılarak uyumuştu. Ben ise umursamadım.

Sabah olduğunda ise, Abhay ile dünkü tartışmayı unutmuş gibiydik. Hatırlanmaması gereken kötü bir andı. Aynanın karşısında özenle hazırlanmıştım. Sarı saçlarım açık bırakılmıştı. Şahbanu zincir tokalar bir örümcek ağı gibi saçlarımdaydılar. Uçlarında bu sefer yakut yerine inci vardı. Elbisem ise bordoydu ve altın işlemeler mevcuttu. Çeşit çeşit inciler vardı. Gösterişliydim. Hazırlığım bittiğinde ise Abhay bana hayran hayran bakıyordu.

Abhay "Harikasın, Anjali. Gerçek bir Şahbanu'sun." dedi beni süzerek ve gülümsedim.

"Teşekkür ederim." dedim yavaşça ve kahvaltımızı yaptık.

Ardından toplantıya katılacaktım. Abhay buna bir şey dememişti. Toplantı salonuna geldiğimizde, içeride kimse yoktu. Sadece dayım vardı. O da bizi görünce kalkmıştı. Endişeyle karşımızdaydı.

Abhay "Ne oldu? Neden kimse yok?"

Dayım "Herkes Şah'ı ve Şahbanu'yu protesto ediyorlar." dedi soğukça ve bana baktı.

"Bu ne cürret! Şahbanuları toplantıya geliyor ama onlar boykot ediyor, öyle mi?" dedim bağırarak.

"Evet, Şah Hanım. Sizi kabul etmiyorlar." dedi ve derin bir nefes aldım.

Abhay "İstediği kadar etmesinler, tek gerçek Anjali'nin benim eşim olduğu. Onlar etmiyorsa, bende bugünkü toplantıyı sizinle yaparım."

Dayım " Olur, Şah." dedi ve üçümüz toplantı yaptık.

Toplantı bitmişti. Sakindi. Kimse katılmamıştı ama Abhay bunu umursamamıştı.Bende umursamayacaktım. Ben de sakin kalacaktım. Toplantıdan sonra Yashila'yı Eski Kılıç'a göndermiştim ve Leylane'nin bir gün daha kapalı kalmasını emretmiştim. Şu an için o cadı, o odada hapis kalmalıydı. İstediği kadar sinirinden kudurabilirdi ama umurumda değildi.

Sıra halkı selamlamaktı. Yeni şahbanu olarak, beni görmeleri lazımdı. Ben bu ülkenin Şahbanusu idim. Yanımda duran Abhay'a baktım. O ise, bana gülümsüyordu. Heyecanlı değildi.  Daha çok mutlu gibiydi. Dışarı insanların karşısına çıkmadan önce derin bir nefes aldım. Sonra Abhay ile el ele tutuşarak, balkona çıktık. Dışarısı ise kalabalıktı. İnsanlar merakla bana bakıyorlardı. Sessizlik hakimdi.

Abhay "Sashibai halkı, Anka Kuşu çocukları! Karşınızda Şahbanu Anjali-i Radhanka Priya." dedi bağırarak ve tüm halk sessizdi.

 Kimse bir şey demiyordu. Ses yoktu. Cevap yoktu. Sonra bir yuh sesi gelmişti. Sonra Şahbanu Yashila-i Farha Priya sesleri yükselmişti. İnsanlar bir anda çirkefleşmişti. İsyan, isyan sesleri vardı. Ben ise donmuştum. Ne yapacağımı bilemiyordum. Tanrıça! Yardım et.

Abhay "Hemen içeri girelim, hemen! Askerleri hemen sürün, bu halkın anlayacağı dil sertlik olacak." dedi çünkü insanlar artık çığırında çıkmışlardı. Bağırtılar, yuhlamalar çoktu.

İçeri girdiğimizde gözlerim dolu doluydu. Aşağıdaki bağırışı duymak istemiyordum. Korkunçtu. Çok korkunçtu. Ben, bunu beklemiyordum. İnsanların beni kabullenmesini istiyordum. Ben onlardandım, onların içinden gelmiştim ama onlar beni ret ediyorlardı. Neden? Sırf özgür olmadığım için mi? Oysa ben onlara iyilik getirecektim. Ülkeyi yola sokacaktım.

Akşamüstü dışarı baktığımda başlayan isyan sonucu yangınların dumanlarını görüyordum. Halk yakıp, yıkmaya başlamıştı. Güzel Ghunda, isyanların sonucu yanıyordu. Bu isyan tüm Sashibai'ye yayılacaktı. Dalga dalga büyüyecekti. 

Yanımda ise oğlum Naresh vardı. Benimleydi. Babası Abhay ise isyanlar sonucu acil toplantı kararı almıştı ve annesi Leylane'yi derhal serbest bırakma emri vermişti. Leylane hevesle toplantıya katılacaktı. Sonuçta benim kötülüğümü istiyordu ve benim aleyhime çalışacaktı. Ben ise yaşadığım şok yüzüne toplantıya katılmama kararı almıştım.

Naresh "Anne." dedi.

"Efendim, Naresh?" dedim sakince.

"Şimdi ne olacak?"

"Bilmem."

"İsyanlar patlak verdi, büyüyecek. Bu ülke için iyi olmadı."

"Ülke, kendisi için iyi olanı görmedi." diye mırıldandım.

"Vazgeçecek misin?"

"Hayır."

"Planın var mı?" dedi ve ona baktım.

Elimle yanağını okşadım. Yeşil gözlerinde, kendi tutkulu bakışlarımı görmek beni mutlu ediyordu. Planımı sormuştu, oysa planım çok basitti.

"Bilmiyorum, Naresh. Zaman gösterecek. Tek bildiğim şey, benim Şahbanu Anjali-i Radhanka Priya olduğum ve benim bu unvandan vazgeçmeyeceğim. Ben bu ülkeden vazgeçmeyeceğim." dedim yavaşça ve tekrardan yanan şehre baktım.

Evet, isyanlar vardı. İsyanlar büyüyecekti. Dalga dalga yayılacaktı. Binlerce kişi bu uğurda ölecekti. Ben ise bu davadan vazgeçemeyecektim. Kimse beni bu davadan vazgeçeremiyecekti. Şahbanu Anjali olarak bu ülkeye hükmedecektim.

Yashila

Leylane

♠Sizce Anjali şahbanu olsaydı, ülkeyi yönetebilir miydi?

♠Anjali'nin şahbanu olunca, Yashila ve Leylane'ye olan davranışları doğru muydu?Siz olsanız ne yapardınız?

♠Abhay-Anjali ikilisinin bu isyanlar sonucu aralarındaki ilişki nasıl olur? İsyan sürecinde birbirlerini desteklemişler midir?

♠Genç Naresh'in düşüncelerini nasıl buluyorsunuz? Bu dediklerini hükümdarlığına yansıtmış mı?

Bu bölüm biricik ilham perime gelsin :* :* Auralorina ♥ ♥

Continue Reading

You'll Also Like

43.9K 2.6K 19
HERKESİN TANIDIĞI AMA ASLA YÜZÜNÜ GÖRMEDİĞİ BİRİNE İLK GÖRÜŞTE VURULUP DAHA SONRA YARALANIRCASINA AŞIK OLSANIZ NE YAPARDINIZ? Büyük iş adamlarının gö...
241K 20.6K 52
Özgür(Toprak) sadece toprak ve kum zeminde görünebilen bir gençtir. Hayatın ona verdiği bu farklı özelliğe alışmaya çalışır. Farklı bir hayat çoğu in...
882K 7.1K 68
YENİ BÖLÜMLER EKLENİYOR. EN GÜZEL HİKAYELER... KİŞİSEL GÖRÜŞLERE GÖRE SEÇİLİR KİTAPLAR!!!!! Y...
algon By algon

Historical Fiction

27.2K 1K 33
Algonsuz hayat hayat mıdır lov -Segiii