Limon Çiçekleri 41. Bölüm

En başından başla
                                    

"O kadar meraklıysan git kendin çektir! Ama tabii unutmuşum senin beynin normal insanlar gibi kafatasının içinde değil, başka bir yerinde."

"Tamam istiyorsan ben de çektiririm." dedi onu sakinleştirmek için ama söylediklerinin hiçbir faydası olmamış, aksine Lale'yi daha çok sinirlendirmişti.

"Ya sen ne yüzsüz bir insansın ya! Senin gibisini de görmedim! Hem gitsene artık sen. Başak bekliyordur seni. Benim yüzümden yeterince geç kaldın zaten, kızmasın sonra!"

"Hiçbir yere gitmiyorum. Ne söylersen söyle burada yanında kalacağım. Ayrıca kimsenin beni beklediği falan yok."

"Yaa ben de inandım. Başak beklemiyorsa Ayşe bekliyordur, Ayşe beklemiyorsa Fatma, Fatma beklemiyorsa Hayriye. İki tane memesi olduktan sonra senin için fark etmiyor nasılsa. Dilin dışarı sarkıyor hemen."

Batu onu sinirlendirmemek için susmayı tercih etti. Ne söylerse söylesin Lale'yi sakinleştiremediğine göre belki de en iyisi susmaktı, onu bu haldeyken daha fazla öfkelendirmek istemiyordu ama anlaşılan Lale onun bu suskunluğunu çok daha farklı algılıyordu. "N'oldu, sustun kaldın?? Başak'ı mı özledin yoksa?"

Batu bir şey söylemeden içini çekti.

"Özlediysen gitsene. Seni burada zorla tutan yok! Niye geldin ki zaten peşimden Mersin'e kadar?"

Onun bu söyledikleri Batu'ya Adana'dan çıktıklarından beri merak ettiği soruyu hatırlatmıştı. "Sen niye Mersin'e geldin peki?" diye sordu merakla.

"Sana ne?" diye patladı Lale. "Niye soruyorsun? Seni niye ilgilendiriyor ki? Belki ben de eski sevgililerimden biriyle buluşmaya geldim ne biliyorsun? Senin gibi bar köşelerinde öpüşeceğim ben de!"

Lale'nin söyledikleri karşısında Batu'nun yüzü kararmıştı. "Ben onunla öpüşmedim." diyebildi sadece. Ters bir şey söylememek için dişlerini sıkıyordu çünkü. Bir şey söylemeye hakkı olmadığını biliyordu ama Lale'nin sözlerinin hoşuna gittiği anlamına gelmiyordu bu tabii ki! Dişlerini öyle sıkmıştı ki çenesi gayri ihtiyari oynayıp duruyordu. Lale de fark etmişti bunu.

Lafını esirgemeden "Bir şey söyleyeceksen söyle, öyle tutma kendini!" diye çemkirdi.

"Yok, bir şey söylemeyeceğim." diyerek mahçup bir halde başını önüne eğdi Batu. Yaptığından sonra ne söyleyebilirdi ki? Ama bu cümle bile Lale'yi sakinleştirmek için yeterli olmamıştı. "Söyleme zaten! Hiçbir şey söyleme sen. Anca git elalemin kadınlarına oranı buranı ellet, sapık!"

Tomografi için sıraları geldiğinde Lale hala fırsat buldukça Batu'yu iğnelemeye devam ediyordu ama Batu ısrarla ona hiç cevap vermiyordu. Onun bu sessizliği Lale'yi daha çok delirttiği için hiç susmadan laf sokmaya devam ediyor, Batu da aynı şekilde yüzünde suçlanmış bir ifadeyle sessizce onu dinliyordu. Onların bu halini gören nöbetçi doktor ve asistanı haklı olarak evli olduklarını düşünmeden edememişlerdi.
"Üzerinizde herhangi bir metal eşya varsa eşinize verin isterseniz." diyecek oldu doktor ama Lale'nin kocaman açılmış ateş saçan gözleriyle karşılaşınca bunu dediğine diyeceğine pişman oldu.

Lale hışımla "O benim eşim falan değil!" dedi.

Doktor ister istemez şaşırmıştı. "Peki o zaman kusura bakmayın. Yine de üstünüzde kolye küpe falan gibi herhangi bir takı varsa çıkarmanızı rica edeceğim."

Lale öfkeyle ellerini boynuna götürüp haçlı kolyesini çıkarmak için uğraşmaya başlamıştı ama sinirden elleri titrediği için bir türlü klipsi açamıyordu. Onu daha fazla sinirlendirmemek adına sonsuz bir sessizliğe gömülmüş olan Batu sonunda dayanamadı. "Yardım edeyim mi?" diye çekingen bir sesle sordu.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin