Limon Çiçekleri 31. Bölüm

En başından başla
                                    

Lale bir şey demeden omuzlarını silkince Derya daha çok delirmişti. " Yeter artık çık şu melankolik ruh halinden ya! Kendine gel artık Lale! Burada böyle inzivaya çekilince ne oluyor, Batu'yu cezalandırdığını falan mı sanıyorsun?? Aç gözünü artık, çocuk seni kaç gündür aramıyor bile!"

Lale bu gerçeğin yüzüne haykırılmasının canını ne kadar acıttığını belli etmemeye çalışarak sessizce "Ben de onu aramıyorum." diyerek omuzlarını silkmişti.

"Çünkü aradığın zaman açmıyor! N'olur kendine gel artık ya. Bak bu şirkete ben de başvurmuştum ama beni aramadılar bile. Geri zekalı bir kıro için ayağına gelen şu fırsatı tepme lütfen! Yapacak bir işin olmadığı için bu kadar çok düşünüyorsun onu. Bütün gün evde boş boş oturursan tabii ki unutamazsın. Git işte şu mülakata, sana da bir değişiklik olur. Hem bakarsın iyi geçer? Bakarsın işe alırlar seni? Sonsuza kadar Arsuz'da ailenle kalacak değilsin ya!"

Derya'nın bu sözlerinden sonra Lale arkadaşına karşı çok mahçup olmuştu. Bu şirkete Derya kendi de başvurmuş olmasına rağmen onu değil, kendisini aramışlardı. Hem de başvuruyu yine onun adına Derya yapmış olmasına rağmen. Ve şimdi sırf içinden hiçbir şey yapmak gelmiyor diye bu mülakata gitmezse bu gerçekten çok büyük şımarıklık olacaktı. Hem belki de Derya'nın dediği gibi bu kez şeytanın bacağını kırardı. Bu işe alınmayı başarabilirse böylece şu iğrenç depresyondan da kurtulurdu.

Günlerdir Batu'dan haber alamıyordu. Adana'da yaptıkları konuşmadan sonra bir daha sesini bile duyamamıştı. Derya ve Melis de hiçbir şey söylemiyorlardı. Batu'ya olan öfkelerini sık sık dile getirdikleri için soramıyordu da zaten. Adana'dan döndükleri gece, babası Lena'nın Batu'yla konuştuğunu duyunca çok sinirlenmiş, ağzına geleni söyleyerek evde terör estirmişti. Lale onun neye bu kadar öfkelendiğini anlamıyordu, herhalde içgüdüsel bir şekilde Batu'yla arasında geçenleri hissedebiliyordu babası. Başka bir açıklama getiremiyordu yoksa. "O Barbieler'i Lena'ya sekiz yaşına bastığında ben alacaktım!" diye tutturmuştu çocuk gibi. Lena sekiz yaşına gelene kadar şu anda piyasada olan oyuncakların hiçbirinin kalmayacağını akıl edememesi imkansızdı, sırf huysuzluk yapmış olmak için böyle konuşuyordu, Lale artık bundan emindi. Neyse ki hiç değilse Adana'ya gittiği ortaya çıkmamıştı, bu hediyeleri Batu'yla Turgut'un beraber aldığını, çocuklara ulaştırmaları için Selçuk'la Melis'e verdiklerini söylemişti ısrarla. Babası o gün Adana'ya gittiğini anlasa herhalde evde kızılca kıyamet kopardı. Bu olayın tek iyi tarafı Daniel'ın artık Batu'dan eskisi kadar nefret etmiyor oluşuydu. Her ne kadar itiraf etmek istemese de Batu'nun aldığı hediyelere bayılan Daniel, dedesine karşı gücünün yettiğince savunmuştu onu ama ne yazık ki biraz geç kalmıştı. Batu Lale'nin hayatından çıktığı gibi yeğenlerininkinden de çıkıp gitmişti çünkü. Lena onunla konuşmakta ısrar ettiği için Lale birkaç defa yine aramıştı Batu'yu ama Batu her zaman olduğu gibi yine cevap vermeyince o da bırakmıştı artık. Bu arada nasıl olduğunu anlayamadan Temmuz bitmiş, Ağustos gelmişti. Ramazan ayının yaklaşması nedeniyle televizyonda dönmeye başlayan iftarlık reklamları ilk defa Lale'nin bu kadar sinirine dokunuyordu çünkü bu reklamlar ona Batu'yla aralarındaki farkı hatırlatmaktan başka bir işe yaramıyordu. Günler geçiyordu ama Lale'nin içindeki boşluk hiç dolmuyor, öylece duruyordu. Adeta bitki gibi yaşıyordu.

Ama dün itibariyle bir ilki gerçekleştirmiş, Derya'nın gaz vermesi sayesinde bütün akşamı bugünkü mülakat için hazırlanarak geçirmişti. "Böyle deli kızın çeyizi gibi giyinerek gitmeyeceksin herhalde!" diyen Derya gardrobunu talan ederek giyeceği kıyafetleri hazırlamış, kolundan tuttuğu gibi zorla kuaföre götürerek saçına fön çektirmesini sağlamıştı. Lale'ye sadece sabah dörtte uyanıp Derya'nın hazırladığı kıyafetleri giyip düzgün bir makyaj yaptıktan sonra, Antakya'ya havaalanına gidip uçağa binmek kalmıştı. Evden çıkmadan önce son bir kez aynaya baktığında, karşıdan kendisine bakan kız günlerdir paspallıktan dökülen o bakımsız kızdan çok farklıydı. Dün Derya'nın her önerisine itiraz etmişti ama şimdi kabul ediyordu, Derya gerçekten de bu işlerden anlıyordu. Dizlerinin hizasında biten siyah dar bir etek, üstüne giydiği kısa kollu beyaz gömlek, siyah topuklu ayakkabılar ve omuzlarından aşağı dökülen dümdüz fönlü saçlarıyla, iş görüşmesi için tamamen hazır olduğu gibi aynı zamanda da son bir haftaki halinden çok farklı görünüyordu. Derya'nın 'Lale'yi mülakata hazırlama projesi' işe yaramıştı yaramasına ancak ne yazık ki mülakat hiç de onun umduğu gibi geçmemişti. Lale kendi zaten fazla umursamıyordu ama Derya dünden beri sanki mülakata alınacak olan kendisiymiş gibi heyecanlandığı için onu hüsrana uğratmaktan dolayı üzgündü. Yapılan grup mülakatı esnasında doğru düzgün varlık gösterememiş, bir köşede öyle sessizce oturmuştu. Arada bir kendisine yöneltilen sorulara da gereken cevapları veremediğini düşünüyordu. Aklı orada değil, çok uzaklardaydı çünkü... Batu'daydı.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin