Bölüm 66"Ölemeyenler"

290 40 170
                                    

"Bir varmış bir yokmuş." dedi beni kucağına çekerek. Potter'ın mükemmel sesinden hikaye dinleyecektim.

"Bir zamanlar bir genç adam varmış.. Yakışıklı ve zekiymiş.." Kendini övünce gözlerimi kısıp güldüm. Karşılık olarak burnumu sıktı.

"O genç adamın çevresinde yüzlerce kız varmış." deyince kaşlarımı çattım ve kollarından kalkmak için ileriye uzandım. Belimi tutan elleri etimi sıkınca küçük bir çığlık dudaklarımın arasından kaçtı.

Gülümseyerek devam etti. "O genç adam hayatını hiç heyecan olmadan yaşıyor çevresinde ne olup bittiğini umursamıyordu. Bir kalbi var mıydı bazen onu sorgularken buluyordu kendini.. Sonra bir gün karşısına bir kadın çıktı.. Öylesine bir kadın değil. Onu ilk gördüğünde o sessiz kalbi gürültüyle atmaya başlamıştı.. Kim dedi bu kadın kendi kendine? Bana böyle bir duyguyu nasıl hissettiriyordu? Günlerce izledi o kusursuz kadını.. İzledikçe keyif aldı. Yaşamadığı hangi duygu varsa yeni doğmuş gibi kalbine saplandı.. Sonra bir gün o genç adam o kız olmadan hayatına devam edemeyeceğini anladı. İstedi ki o kız sadece ona ait olsun.. Genç adam bencildi. Böylesine mükemmel bir kadının yalnız kendisine ait olmasını istiyordu.. Sonra öğrendiki o genç kadında ona aşıktı.. Zaten başka türlüsü mümkün değildi... "dedi sırıtarak. Normal zamanlarda kendisini övmeyi sevmezdi ama şuan gıcıklık olsun diye yapıyordu.

" Sonra ne olmuş? "diye sordum fısıldayarak.

Yüzünde zaferin gülümsemesi vardı."Sonra bu iki genç hayatlarının en güzel zamanlarını yaşamaya başladılar. Bir gün genç adam bir şey yaptı.. "dedi ve gözleri gözlerimin en derinine sabitledi.

Merakla," Ne yaptı? "diye sordum.

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Yanaklarım kızarmaya başladı. Sıcak nefesi tenime temas ediyordu. Dudaklarıma eğildi sonra sırıtarak gözlerime doğru çıktı. Sıcak dudakları gözlerimi öptü.

Tenimin altında ki hücreler çığlık atıyor ve o öpücük kalbimde bir kelebek hissi yaratıyordu.

"Sonra o genç adam elini cebine soktu ve içinden bir şey çıkardı." dedi ve elini cebine soktu. Avuçları kapalıydı gözlerimi dört açmış elinden ne çıkacağını görmek için sabırsızlanıyordum.

"Ne çıkardı?" dedim gözlerimi büyütüp masum masum yüzüne bakarak.

"Bir tahmin hakkın var. Eğer bilirsen sana bir ödül vereceğim." dedi.

Heyecandan terlemeye başladım. Zihnimin önünden tüm olasılıklar geçmeye başladı. Ne olabilirdi? Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama komik bir şey görmüş gibi gülümsüyordu.

"Evet, tahmin alayım." dedi kadifemsi ses tonuyla.

Bocaladım ve kurumuş dudaklarımı yaladım. Aklıma hiçbir şey gelmiyordu.

"Kolye mi?" ilk geleni söyledim.

"Hayır." deyince dudağımı büzdüm. Bilememiştim.

"O gencin istediği bir şey vardı.." dedi soru sormamı bekleyerek.

"Ne istiyorsun?" diye sordum gülümseyerek.

Yoksa.. Yoksa onunla beraber olmamımı isteyecekti? Yani daha küçüktük.. Olur muydu ki? Hayır hayır hazır değildim. İstemezdi değil mi? İsterse hayır diyebilir miydim? Kızar ve azarlardı. Bir öpücüğüne bayılacak gibi oluyorum daha ilerisi kesin beni bayıltırdı..

Başımı omuzlarımın içine gömdüm. Potter'ın kahkahasını duyunca yüzümü buruşturdum.

"Birde ortalıkta masum masum dolaşıyorsun. O edepsiz düşünceleri senden beklemezdim." dedi.

OLİVİA TOM RİDDLE : KÖTÜLÜĞÜN DOĞUŞU Where stories live. Discover now