Bölüm 56"Güç SAVAŞI 3"

239 48 83
                                    

Bölüm şarkısı : Car's outside - James Arthur.

Potter'ın gözünden.

Revirden içeri girerken Nick arkadan kapıyı kilitledi. Edwin ve yanında ki iki salak kaçacak delik ararken kaçmaya çalışan Edwin'i yakasından tuttum.

"Potter dur!" dedi korkuyla gözlerini açarak.

Sert zemine fırlatarak üzerine oturdum ve yumruklamaya başladım. Diğer iki çocuk kaçmaya çalışırken Nick onları engelledi.

"Potter yemin ediyorum ben bir şey yapmadım."

Arda arda attığım yumruklardan kaçabilmek için elini yüzüne siper ediyordu.

Sağ kolunu alıp çevirdim ve sıkı bir baskıyla kemiğin kırılma sesini duymuştum. Acıyla bağırıp ağlamaya başladı. O acı çekerken kendimi frenleyemiyordum. Ona kim dokunduysa parçalamak istiyordum.

Edwin'in üzerinden kalkıp sarışın olan çocuğa yöneldim. Tek tek hepsini geberteceğim.

Yumruk atmak için basit bir haraket yaptığında elini havada yakaladım. Tek darbe. Yüzüne kafa atınca yere yığılıp kendinden geçti.

Kumral çocuk titremeye başladı. Masanın üzerinde duran neşteri aldım. Terden ıslanan saçımı elimle geriye atarak çocuğun boğazını sıkmaya başladım.

Bir eli ile karşı koymaya çalışınca neşterin keskin tarafı avucunun içinden girip diğer tarafından çıktı.

Nick'in gördüğü manzara karşısında keyfi yerine gelmişti.

Elinden fışkıran kanlar yeri boyarken onu bıraktım. Tekrar Edwin'in üzerine yürüdüm.

"Benim suçum değil.. Bir suçlu arıyorsan Lawren'e sor. Yemin ediyorum herşeyi o yaptı."

Lawren? Ormandaki köpek.

"Ben sadece kardeşlerimi kurtarmaya çalışıyorum." dedi acıdan sızlanarak. Bir dizimi yere koyup boğazından tutarak ayağa kaldırdım.

Korkudan bayılmak üzereydi. Kırık kolu ters dönmüştü. Yüzünde gözleri hariç her yeri kan olmuştu.

Nefessizlikten yüzü morardı ve elleri iki yanına düştü. Parmaklarımı açarken yere kapaklandı. Öksürerek nefes almaya çalıştı.

"Bir daha Olivia'ya yaklaşmayacağım yemin ediyorum." dedi ağlayarak.

Revirden çıkarken aklımda tek bir kişi vardı. Lawren. Onu bulmalıydım. Cezasını çekecekti. Benim kadınıma dokunmak neymiş o parmaklarını kıra kıra konuşturacaktım.

Nick yanımda yürürken gülüp duruyordu." Dostum çok iyiydin. Konuşmana soru sormana bile gerek kalmadı öttü köpek." dedi.

Sırıtırken okuldan çıkıp karanlık ormana doğru yürümeye başladık. Onu nerede bulacağımı iyi biliyordum. Ayağına gitmeme gerek yoktu. Küçük bir böcek gibi sürünerek bana gelecekti. Onun için bir sürprizim vardı.

Cadı'yı ne ile tehdit ediyordu öğrenmeliydim. Bir tarafım benim ile ilgili olacağını söylüyordu. O tarafa kulak verip vermeme konusunda kararsızdım..

"Dostum oyun başlıyor. Oyundan sonra gidelim."

"Biraz bekleyelim." dedim ağaca yaslanarak. Gelecekti o gelmezse köpeklerini yollardı. Korktuğu için bu seçeneği daha ön plana koyuyordum.

O korkak köpeğin tekiydi. Kısa bir süre sonra kakuleli biri bize doğru yaklaştı. İstifimi bozmadan ayağıma gelmesini bekledim.

" O köpeğe bir mesajım var." dedim maskenin ardındakine.

OLİVİA TOM RİDDLE : KÖTÜLÜĞÜN DOĞUŞU Where stories live. Discover now