Bölüm 65"Ne Görüyorsun? "

241 37 87
                                    

Yazarın gözünden

Bir çığlık.. Ölümün acı çığlığı.

Kanlar içinde yere yığılırken onu güçlü kollar tuttu. Kızın çıplak bedeninden kanlar süzülüyor ve beyaz tenini kırmızı bir elbise gibi boyuyordu.

Potter'a savrulan kılıcı görünce kurtarıcısını kurtarmak ister gibi önüne atladı. Kılıç minik kalbinden girip sırtından çıkarak Potter'ın kaslı gövdesine dokunmuştu.

Potter'ın asası elinden düştü ve ölmek üzere olan kızı havada yakaladı. Kızın gözlerinden kanlı yaşlar akıyordu.

Potter sadece şoka girmişti.. İlk defa gördüğü hatta adama öfkesinden göremediği bir kız hayatını kurtarıyordu. Ne için?

Kızın ağzından kanlar çıkarken ölmeden önce teşekkür etti. "Teşekkür ederim.. Beni ondan kurtardığın için teşekkür ederim."

Ölüme gözlerini yumdu. Potter yere düşen beyaz çarşafı alıp kızın çıplak bedenini örttü. Öfkesi okyanusun en sert dalgası gibi tüm damarlarında geziniyordu. Yerdeki asasını aldı ve adamın iğrenç suratına çevirdi.

" Sectumpsempra. "

Adam çığlık çığlığa yere yığıldı.. Bu gece ilk defa kendisi yüzünden birisi ölmüştü.. Hayatında ilk defa gördüğü bir genç kız ölümü göze alarak onun hayatını kurtarmıştı. Kızın ailesi çığlık çığlığa içeri girerken annesi daha kapıda düşüp bayıldı.

Adam acı içinde yere yığıldı ve gözlerini kapattı. Acı çekerek ölecekti.. Ölmeliydi.

Arkasını döndü ve kaleden çıkıp köyden ayrıldı. Bomboş bir his vardı içinde.. Kızın gözlerinde ki teşekkür ifadesi ve kurtuluş parıltısı gözlerinin önünden gitmiyordu.

Derin bir nefes alıp bir sandala bindi ve sevdiği kadını bulmak için gecenin karanlığında denize açıldı..

Onu bulmalı ve ona bir şey söylemeliydi.

Olivia'nın gözünden.

"Olivia bir tane daha buldum." Kırmızı suyun içinden çıkardığı incileri bana getirip hevesle gösterdi.

Rengarenk incilerin her birinin boyutu bir diğerinden farklı olsada inanılmaz görünüyorlardı.

"Bunlar çok güzel." dedim.

Dün geceden sonra duygularım hissizleşmişti. Sanki o çığlıktan sonra kısa süreliğine tüm acılarım dinleniyor ve kendimi toparlamam için bana zaman tanıyordu.

Oysa hiç geçmeyecek ve belkide çekitiğim acılardan dolayı öleceğimi düşünmüştüm. Oysa şimdi denizden uzakta bir vadinin yer altı sığınağında inci topluyordum.

Kafamın dağılmasına iyi geliyordu.

"Daha derinlere inmeliyim Olivia.. Eminin bir yerlerde eşsiz inciler var. Seni yalnız bıraksam sorun olmaz değil mi?"

"Hayır canım sorun olmaz. Ben topladıklarımızı renklerine göre ayarlamaya başlıyorum sen gelene kadar."

Yanağıma sulu bir öpücük bırakıp gitti. "Bu harika çabucak dönerim."

"Görüşürüz."

Kuyruğunu suda döndürdü ve derinlere daldı. Bir saattir beraber inci topluyorduk. Babasından yani deniz imparatorundan benim için bir iksir daha istemişti. Böylelikle bir kuyruğum vardı.

Denizin derinliklerine dalıp bir sürü inci toplamıştık.. Topladığım incileri renklerine göre ayırmaya başladım.

"Pembeler sağ tarafa.. Morlar sol tarafa.. Maviler önüme.. Ve son olarak." Bir tane inciyi alıp göz hizamda tuttum. "Kırmızılarda buraya."

OLİVİA TOM RİDDLE : KÖTÜLÜĞÜN DOĞUŞU Where stories live. Discover now