Bölüm 30

388 50 248
                                    

Sevgili HP fanları ve değerli okurlarım küçük bir bilgilendirme ile yeniden burdayım.

Potter yavaş yavaş etkilendiğini ve hoşlanmaya başladığını görüyor ve artık bunun farkında.. Ama aşık değil. Onların aşkı başka bambaşka olacak.

Evre evre işleyeceğim. Öyleki onları ölüm bile ayıramayacak ama tabi bu süreç çok zorlu geçecek dikenli yollardan ve acıların içinde doğan bir aşk olacak ve çok güçlü olacak.

Öpüşmelerine gelecek olursak hepiniz o anı bekliyorsunuz biliyorum ama şuan yaşamaları gereken bazı olaylar var ondan sonra size bir anda yaşatacağım. 🥹

Biraz daha sabır değerli incilerim. Aklımda şöyle bir fikir var ama bilemiyorum çok düşünmem ve kafa yormam lazım. Hatta diyorum ki Öpüştükleri bölümü Potter'ın gözünden yazayım..

Tamam çok heyecanlandınız bunu buradan bile duydum. Ama dediğim gibi zor bir bölüm olur çünkü Potter zor biri ve nasıl yazmam gerektiği konusunda kafa yoruyorum.

Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum o yüzden söz vermiş olmayayım yapabilirsem elimden gelenin fazlasını yapacağım.

Sizinle fikirlerimi paylaşmak istedim.. Siz ne düşünüyorsunuz?

Sizi bölümü okumaya yolluyorum. Tatlı bir bölüm sizi bekliyor ❤️🩶

Bölüm şarkısı : Can't Remember to Forget You ( feat. Rihanna) Mutlaka bu şarkıyla okuyun. 😏

***

Sözlerinde mahkum kaldım. Süslü bir zindan kapısı açtı ve beni içeri attı. Anahtarınıda yalnızca kendisi taşıyordu.

Onun zindanı ve mahkum bendim.

Hassaslaşmış duygularım ilmek ilmek kalbime işliyordu. Nazikçe beni örüyordu ve sona geldiği zaman mükemmel biri çıkacaktı ortaya.

Tüm dürüstlüğü ile karşımda olan bu adam beni alıp dünyanın bir ucuna götürürse izin verirdim.

Sadece ikimize ait bir dünya yaratabilirdi. Potter yapardı bunu... Ama...

Onu bugün tehlikeye atmıştım. Büyük bir tehlikeydi. O bana böyle dürüstlük ile gelirken ben ona zarar veriyordum.

Kendimi kötü hissediyordum. Haklı olduğunu bilsemde kendimi açıklamak istedim. Neden geldiğimi bilmeliydi.

"Yaralandığını hissettim. Önce elim yanmaya başladı.. Sonrada karnıma sanki parçalıyormuşcasına şiddetli bir ağrı girdi."

Kutuplardan esen buzlu esen rüzgar kadar soğuktu bakışları.

"Cadı..." dedi bitkin bir sesle. "Ölürsen bende ölürüm... Ama ben ölürsem sen yaşarsın." dedi.. Gözlerinde çok minik bir endişe parıltısı belirdi.

"Seni öyle görünce bir şeyler yapmalıydım."

"Yaptığın şey çok tehlikeliydi. Artık enerjinin ve gücünün farkına vardılar.. Ellerinde çok büyük bir koz var. Bu yüzden seni sürekli uyarıp durdum. Zayıf görünüp güçlenene kadar belaya bulaşmaman için uğraştım. Ama herşeyi mahvettin." dedi nazikçe.

"Ben güçlü değilim sadece beceriksiz bir cadıyım.. Duygularına yenik düşen bir köylü kızı." dedim.

Açık mavi gözleri, gri gözlerimin derinine iniyordu. "Güçlüsün, hayatımda tanıdığım en güçlü cadısın." dedi hayranlıkla.

Gözlerimi kırpıştırdım. Benden mi bahsediyordu?

"Ben mi hayatında tanıdığın en güçlü cadıyım?" şaşkın ifademi gördü ama tepkisiz kaldı. "Az önce asam olmadan hiçbir işe yaramıyordum." dedim hemen.

OLİVİA TOM RİDDLE : KÖTÜLÜĞÜN DOĞUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin