Bölüm 49 "SATRANÇ USTASI"

263 45 128
                                    


Taşları dizerken sessizce onu izledim. 1,2,3,4,4, piyonu yerleştirirken bakışları gözlerime dikildi. Evet sürekli onun yanındayken sayı saymayı unutuyordum. Nedense dörtten sonrası bir türlü aklıma gelmiyordu.

"5"dedi iç sesimi duymuş gibi. Ve tam 35 saniyede dizmişti taşları.

" 5 "dedim tekrar ederek.

" Neden o sayıyı unuttuğunu hiç düşündün mü? "diye sorarken bir kez daha eğilip beze sarılmış uzun bir şeyi masanın üstüne koydu. Ne olduğunu merak ederken gözlerine tekrar baktım.

" Bilmiyorum neden? "

Satranç tahtasının siyah taşlarını kendisine çevirirken," Bazen bir kahin olduğunu unutuyorsun cadı." dedi.

"Kahin ile bunun ne alakası var?" diye sordum merakla.

"Zihnin sana o sayıyı unutturuyorsa hayatında 5 sayısı ile ilgili kötü bir anı olacağı için olabilir. Zihnin kabul etmek istemiyor o sayıyı." dedi kadifemsi ses tonuyla.

"Keşke öğrenebilsem." dedim mırıldanarak.

Bez parçasının ipini açarken, "Bazı şeyleri öğrenmeden yaşamak en iyisi. Kötü anılara takılıp delirmek istemezsin." dedi.

İp çözüldüğünde içinden beyaz bir gül çıktı. Dikenleri bol beyaz bir bül.

"Bu gül benim için mi?" diye sordum. Gülü alıp yüzüne yaklaştırdı ve tadını çıkarıyor muş gibi uzun uzun kokladı.

Onun kusursuz mimiklerinde takılı kalırken dudaklarım kurumuştu.
Beyaz gülü yüzünden uzaklaştırırken elini uzattı.

"Bana elini ver!" dedi.

Çekingen bir tavırla elimi uzattım. Dikenli gülü avuçlarıma bıraktı.

"Satranç oyununda yaptığın her hata için bu gülü sıkmanı istiyorum." deyince gözlerim kocaman açıldı.

"Doğru mu duydum?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Son derece ciddiyim." dedi.

Avucumda ki beyaz gülün dikenlerine baktım. Sivri ve sert görünüyorlardı.

Dediğini yapacaktım. Bana böyle ceza vermek istiyorsa bir nebze rahatlamak istiyorsa bunu yapacaktım.

"Peki." dedim.

"İlk hamle senin." dedi beyaz taşlarımı işaret ederek.

Sonunda büyük bir kayıp görsemde sesimi çıkarmadan onun cezasına hapsettim kendimi.

Kalenin önünde ki piyonu iki adım ilerlettim. Buz gibi bakışları oyuna odaklanmıştı. Önüne kim çıkarsa çıksın acımayacağından emindim. Kaybetmeyi sevmezdi.

Bana bile tölerans göstermeyeceğini biliyordum.

Filin önünde ki piyonu bir adım ilerletti. Kemikli parmakları ustaca hareket ediyordu.

Sıra bendeydi ne yapmalıydım. Evet diğer kalenin önünde ki piyonu bir adım ilerlettim. Kale taşı güçlü bir taştı. Onu seviyordum.

Taşlarımı incelerken başını kaldırıp gözlerime baktı. Hatamı yapmıştım. İki kalenin önünü açmak ile hatalı mı davrandım? Neden öyle bakıyor?

Damağım kururken sonunda gözlerini benden kaçırdı. Atın önünde ki piyonu iki adım ilerletti.

Satranç tahtasına bakarken yine kaleyi oynatmak istediğimi düşündüm. A/1 de ki kaleyi bir adım oynattım.

Beyaz karenin üzerinde duran C/8 filini hareket ettirip B/7 ye getirdi.

Beyaz karenin üzerinde duran C/8 filini hareket ettirip B/7 ye getirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
OLİVİA TOM RİDDLE : KÖTÜLÜĞÜN DOĞUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin