Bölüm 11

436 60 417
                                    

Çok değerli Hp fanları. Tatlı mı tatlı hoşunuza gidecek bir bölüm bırakıyorum buraya. Okurken satır aralarında hissettiklerinizi benimlede paylaşın olurmu?

Birde bilgilendirmek istediğim birr konu var. Potter, Olivia'nın zihnine girdiği zaman bunu bölümde direk olarak göstereceğim yani her zaman kızın zihnine girmiyor. Girdiği ve düşüncelerini okuduğu zaman Potter ile zihninde konuşacak.

Uzatmadan sizi bölümü okumaya davet ediyorum. İyi okumalar. Ha unutmadan Potter bir şeyi yapıyorsa bir bildiği var hep söyledim heş söyleyeceğim. ❤️🩶

***

"Harry Potter burada."

Çığlıklar ve heyecanla koşuşan öğrenciler sınıftan hızlıca dışarı çıktı. Onları takip ettim. Meşhur Harry Potter buradaydı. Potter'ın babası...

Okulun girişine gidip avluya çıkarken Profesör Aberfotth  ile Mr. Harry Potter'ın okula doğru yürüdüğünü gördüm.

Herkesi yararak en öne geçtim. Karşımda bize doğru yürürken bir iki saniye Mr. Harry Potter ile göz göze geldik.

Merlin'in sakalı dediklerinden daha fazlası varmış. Yakışıklı ve güleryüzlüydü. Dik yürüyüşü ve asaleti hareketlerinden belliydi.

Onu karşımda görünce donup kaldım ve gözlerimi kocaman açtım. Ünlü Harry Potter tam karşımda duruyordu. Öğrenciler ile konuşuyordu. Profesör Aberfotth göz ucuyla beni işaret edince bana baktı.

Ne yapacağımı bilemedim? Hareketsiz kalakaldım. Kelimenin tam anlamıyla karşımdaki Mr. Harry Potter'a hayran hayran bakıyordum.

Tanrım Mr. Harry Potter tam şuanda bana bakıyor. Kalbim deli gibi atmaya başladı. Anlam veremediğim bir hüzün içimi kapladı. Sanki daha önceden tanıyormuş hissi gibiydi. Ama hayır hayatımda ilk defa görüyordum. Yüzü unutulacak birisi değildi. O Harry Potter'dı.

Bana doğru yaklaşırken nefes almayı unuttum. Sıcak gülümsemesi maviş gözlerine yansırken o an eridiğimi hissettim.

"Oğlum hayatını sanırım siz güzel hanım efendiye borçlu." dedi.

Ben güzel cümlesinde kaldım.. Ne demişti en son? Borç... Oğlum.. Oğlu kimdi? Bir dakika Potter.

Babasını görünce oğlunu unuttum. Mr. Harry Potter yaşına göre hala etkileyiciydi.

"Yapmam gerekeni yaptım." Sonunda kendimde konuşacak cesareti bulmuştum.

"Profesör onun ile odanızda konuşalım." dedi Mr. Harry Potter bana bakarak. Olur seve seve.. Koşarak gelirim hatta... Belkide uçarak.

Profesör Aberfotth'un arkasından yürürken gözlerimi ondan ayırmadım. Gülüşü ve bakışları mükemmeldi. Bana hem iyi hissettiriyordu hemde nedensiz üzüntü...

Belkide oğlu yüzünden. Ondan etkilendiğim için böyle üzüntülü hissediyordum. Babasının aksine tam bir somurtkandı.. Aksi, huysuz ve buz gibi bakışları ile beni sinir eden Potter.

Birde kendisiyle övünmediği halde tüm okulun onu övmesi yüzünden ona gıcık oluyordum. Sahi o nerede? Babası burada ama o ortalıkta yok. Böyle bir babası var ama birde şunun yaptığı umursamazlığa bak.

Profesör Aberfotth'un odasına girdik. Mr. Harry Potter ve Profesör Aberfotth karşı karşıya oturdular.

O an kapı açıldı. Tanıdığım bir enerji odaya yayılırken, hissettiğim sıcaklıkla bakmadan bile bunun Potter olduğunu anladım.

Onu hissetmeye başlamıştım. Son zamanlarda sık oluyordu. Daha önceleri farkına varmazdım ama sanırım artık kendimi geliştiriyordum. Bir gün zihnine girip düşüncelerinide okuyacaktım. İşte o zaman benden kurtuluşu yoktu.

OLİVİA TOM RİDDLE : KÖTÜLÜĞÜN DOĞUŞU Where stories live. Discover now