Bölüm 8

405 53 144
                                    

Heyecandan kızardım.

Öğrencilerin uğultuları kulağıma dolunca etrafıma baktım.

Profesör bağırdı," Sessizlik. "

Herkes saygıyla sustu.

" Siz öğrencilerin bir süre olaysız arkadaşlarınız ile geçinmenizi istiyorum. Bu süreçte her bölümler saygıları karşılığında ek puanlar alacaktır."

Kalabalık coşkuyla tezahürat yaptı.

"Şimdi dersinize dönün. Diğer öğrenciler öğleden sonra bize katılacaklar. Ek bina onlar için ayarlandı. "

Profesör gidince sınıflarımıza gittik. Bu derste bize Profesör Ylin öğretmenlik yapıyordu. Ders kehanet dersiydi.
Kuzey Kulesi'ndeki sınıfı kalenin zemin katında bulunan on bir numaralı sınıfı olmak üzere iki yerde de ders alıyorduk.

Kuzey Kulesinde bulunan sınıfa dairesel bir kapaktan girilebiliyordu. Kuzey merdivenlerinden çıkılıyordu.

Sınıfta küre dolapları ve alet edavat dolabı vardı. Kahverengi tonunun her rengini görebiliyordum. Ön sıraya oturdum. Kitablarımı sıranın üzerine koydum.

Tanıdık bir kokuyu yakınımda hissedince arkamı döndüm. Potter ile göz göze geldim. Soğuk bakışları anlamsızca bana bakıyordu.

" Bir şey mi söyleyeceksin?" diye sordu.

"Hayır."

Tek kaşını kaldırıp, "Neden hala bana bakıyorsun?" dedi.

Yutkunup önüme döndüm. Ukala ne olacak..

Profesör içeri girince derse odaklandım.

Profesör lucas"Kehanet hakkında neler biliyorsunuz?" diye sordu. Genç bir profesördü. Belki en fazla 28. Sempatik bir yüzü ve samimi bir aurası vardı.

Belli belirsiz cevaplar geldi.

"Gelecek mi?"

"Geçmişten bir anı felanda olabilir."

"Bence olacak şeyleri gösterip bizi uyarıyor." dedi birisi. Hepsi mantıksızdı. Cevap vermek için ağzımı açtığımda Potter'ın konuştuğunu duydum.

"Kehanet, çok nadir olan ilahi bir öngörü bazen bir takım edevat vasıtasıyla ya da yalın olarak iç-görü sayesinde belli bazı işaretlerin yorumlanarak geleceğin gizemli perdesini veya geçmişin bilinmeyen sırlarını ifşa etmeye teşebbüstür." Dedi.

Zekice cevabı, kusursuz aksanıyla ona hayranlık duydum. Akıcı konuşması ve tane tane anlatması beni saatlerce onu dinlemeye sürükledi. Dudağının kenarı hafifçe yukarı kıvrılınca gözümü ondan bir kez daha alamadım. Konuşmak için ağzını açtı. Pür dikkat dudaklarına bakıyordum.

"Basit bir dille anlatacak olursam, Bir olayın gerçekleşeceğini önceden bilmek. Bu yeteneğe sahip insanlarada halk dilinde kahin deniliyor." dedi.

Herkes hayranlıkla bana baktı. Nihayetinde birisi düşündüğünü söyledi.

"Olivia'nın buna benzer bir yeteneği var. O damı kahin?" diye sordu.

Üzerimdeki baskı gözle görülür derecede arttı. Gözler Profesöre bir cevap arayarak çevrildi.

"Ben kahin değilim. Ben gerçeği görüyorum. On saniye sonra ne olacağını görüyorum ve bu kesin bir şey. Kehanet gelecekten belli belirsiz anılar yani olada bilir olmayada bilir. Sadece insanlar kehanet öğrenip kendilerini güvence altına almak istiyorlar. Yani bir yıl sonraki olayı da bir kahin kehanette bulunabilir. Ben öyle değilim. "dedim. Uzun ve tek seferde anlattığım için nefes nefese kalmıştım.

OLİVİA TOM RİDDLE : KÖTÜLÜĞÜN DOĞUŞU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin