3. Bölüm

6.9K 203 10
                                    

Taksici bi süre aptal aptal yüzüme baktı. Ama sonra takip etmesi için ona kızdığımda sonunda arabayı hareket ettirdi. İşte tamda istediğim önümüzdeki araba! Bir kaç kez plakayı ezberlemek için içinden tekrar ettim. Takip etmeye devam ettiğimiz bir süre boyunca çok heyecanlandım. Hatta arka koltuktan öne geçtiğimde adam bana garip garip baktı. Ufak bir sevinç nidası attığımda da bana bakmayı sürdürdü. "Ne gün ama. Hollywood filminde gibiyiz!" Adamın deli olduğumu düşündüğümden eminim.
Nihayet uzun bir yolculuktan sonra araba ara sokaklardan birine girdi. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Ama bizim araba dönmekte tereddüt edince 2 araba önümüze geçti. Kahretsin! Araba yolda durup bavul indirmeye çalışınca artık beklememem gerektiğini anladım.
Taksiden indim. Arkadan bavulumu aldıktan sonra taksiciye parasını verdim. "Hersey için teşekkürler!"
Artık kaldırım boyunca koşuyordum. Füme rengi arabayi görene kadar koştum. Nihayet durduğumda Neymar arabadan inip eve giriyordu. Pardon ev mi demişim saray sanırsam. Sessizce bahçe duvarına yasanıp soluklandim. Nefes alıp verişim düzene girdiğinde bahçe kapısına geldim.Daha demir kapıya dokunamadan güvenlikten iki adam beni pekte sevimli olmayan bir tavırla karşıladı.dediklerini anlamadiğim için ispanyolca pek bilmediğimi belirttim. "Hanimefendi kimi aradınız ?"."Neymar'ı"."Üzgünüm sizi alamayız"."Ne ? Neden ?" Benim ısrarlarima karşı adamlar beni içeri almayı reddettiler.Tabii aslında bende elimi kolumu sallaya sallaya girmeyi ummuyordum. O yüzden duvarın köşesine çöküp oturdum. Uzun süreler boyunca öylece bekledim.
Aradan bir saat geçti. Evini bulduğum için mutluydum ama o kadar sabırsızlanıyordum ki beklemekten çok sıkılmıştım. Saray yavrusu evin dış duvarlarının etrafında dolaşmaya başladım. Düz duvara tırmanmayi bile denedim. Ama fayda etmedi. Sonunda tekrar bulunduğum yere geldim.
Beklediğim süre boyunca güvenliktekilerle kızıp kavga bile ettim. Çünkü benim gitmemi istiyorlardı ve bunun için beni zorlamışlardı bile. Neyse ki oradan geçen bi adam çılgınlıklarımı duyup garip garip bakınca bundan vazgeçtiler.
Hava kararmaya başlayınca iyice umutsuzluğa kapıldım. Bi ara kalkıp otel aramayı bile düşündüm. Ama burda gerçekten bildiğim bir yer yoktu. Adamlardan biri bana bir iyilik yapıp bahçe kapısından içeri girdiğinde ayağa kalkıp ona baktım. Bahçeyi geçip eve girince gözden kayboldu. Diğerine ne yaptığını sordum ama pek dost canlısı görünmedi.
Yaklaşık bir 5 dk sonra -ki saat kavramım yoktu çünkü telefonum kapanmıştı- evin kapısı açıldı ve dışarıya az önce ki adam ve Aman Tanrım Bu Havaalanında Gördüğüm İnanılmaz Mr Neymar Jr. Ona doğal ortamında görmek için büyük zevk! Bana doğru yaklaşırken bacaklarımın tutumadığını hissettim. İşte yine o berbat his. Demir parmaklıkları tuttum. Neymar kapıyı açıp bişiler söyledi. Ona gülümseyerek bi kaç saniye baktıktan sonra "Portekizce bilmiyorum" dedim. Ama keşke bilseydim. "Bekle...sen havalimanında ki kız değil misin ?"
Beni hatırladığına inanamadım. Gerçi görüşeli çok az olmuştu. "Evet ben oyum"."burda ne arıyorsun ?" Bu soruya cevap vermek için hazırlıklı olmam gerekirdi. "Aaa...ben..benim kalacak yerim yok" cevabım üzerine güldü. Çok güzel gülüyordu keşke bu komik birsey için olsaydı. Benim gülmediğimi görünce "Sen dalga mı geçiyorsun ? Bu yüzden mi buraya geldin ? Evime" belki biraz kalacak yer için ama büyük ölçüde onun için geldim. "Aslında takip ettim. Tamam. ben.......Üzgünüm giderim" aklıma direnmek için başka kelime gelmemişti. Daha fazla uzatırsam benimle daha fazla dalga geçerdi. Yavaş adımlarla eğilip bavulumu aldım. O kadar bacaklarım titriyordu ki eğilirken neredeyse düşecektim. Bavulumu çekerek bir kaç adım atmıştım ki arkamdan bir ses duydum. "Heyyy"
Arkamı dönüp baktığımda Neymar o yeşil gözleriyle ilk gökyüzüne baktı. Sonrasında bakışlarını tekrar bana çevirdiğinde devam etti. "Hava kararıyor....sokaklarda kaybolacağına...bende kalabilirsin" bende kalabilirsin...bu cümleyi hazmetmem zamanımı aldı. Sonunda kavradığımda Neymar tekrar bahçeye girmişti bile. Onu takip etmeye başladığımda arkamda az önce bana kızan adamlardan biri gelip valizimi aldı. Görelim bakalım şimdi bana kızabilecek mi ?
Beraber eve girdik. Evin içi şaşırtıcı bir şekilde bana tanıdık geldi. Çünkü bazı kısımları neymarin selfielerinde görmüştüm. Geri kalan kısımlarda yapboz gibi yerine oturuyordu.
Adam çıkıp Neymarla yalnız kaldığımızda o kadar heyecanlıydım ki duyabildiğim tek şey kendi nefesim ve kalp atışlarımdı.
"Bir hastalığın mı var ? Neden titriyorsun ?" Evet! Sana hastayım! "Hayır..ben iyi olurum" lavabonun yerini sorduktan doğruca oraya gittim. Kendime gelmeliydim. Kemküm edip durmamam ve titrememem gerekiyordu. Kendimi buna alıştırmaya ve başka şeyler düşünmeye başladım. Tanrım bu lavabo kocaman! Benim odam bile daha küçüktü.

Bi kaç kez yüzüme su çarptıktan sonra dışarı çıktım.

Salona geçmek için olan yer bi basamak aşağıdaydı. Salona girmeye cesaret edemediğimden girişteki basamağa oturdum. "Sen cidden gerçeksin" dedim hayran hayran ona bakarken güldü. Elini yanında ki koltuğa koyup "gelsene" dedi. Yerden kalkıp ürkek adımlarla koltuğa gittim. Yanına oturunca "Adın ne ?" dedi. "Hurricane."."Hurricane...bildiğin kasırga olan mı ?"."Evet o anlama geliyor"."iyimiş" bu kısa diyoloğu başarıyla gercekleştirdiğim için kendimle gurur duydum.

El ClásicoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin