Paris I

1.7K 65 14
                                    

Sabah kalkınca yanımda Ney'i bulamayınca telaş yaptım. Çünkü antreman yoktu. Hızlı adımlarla alt kata indiğimde onu neredeyse giderken buldum. Eşyalarını bile hazırlamıştı. "Nereye gidiyorsun ?" bankoda ufak bir not kağıdına bişiler yazıyordu. Beni fark edince "Aa bende tam sana not bırakıyordum" dedi. Artık uyanmış olduğum için kağıdı buruşturup bıraktı. Cevap beklercesine ona baktım. "Brezilya'ya." bu durumu anlamama yeterli olmamıştı. Daha yeni uyanmıştım. O artık gitmeye hazırlanırken sonunda durumu anladım. "Milli takım!" dedim. Gülerek "evet" dedi. İçimde bi burukluk olmuştu. Gidiyordu. Beni burda bırakıp gidiyordu. Onsuz olmak çok garip bi his olacaktı ve ben bunu şimdiden hissediyordum. Ona sıkı sıkı sarıldım. Sonra üzülmüyormuş gibi "artık gol atma vakti" dedim. Uzun zamandır Barcelona'da gol atmamıştı. Ve her maç sonu Luis Enrique bundan yakınıyordu. Şimdiyse işler farklıydı. Çünkü o kendi milletinin formasını giyince bambaşka biri oluyordu. Oda bunun farkındaydı çünkü dünya kupasındayken saçını sarıya boyatıp kendini bambaşka biri yapmıştı. Neymar gidince kendimi kanepeye atıp bunu düşündüm. Dünya kupası çok güzeldi. O zamanları çok özlüyordum. Çünkü ben küçüklüğümden beri Dünya Kupasının insanları birleştirdiğine inanırdım. Ayrıca Neymar'ı brezilya formasıyla izlemek ayrı bir zevkti benim için.
Kalkıp ağır adımlarla mutfağa gittim. Hiç keyfim kalmamıştı. Koca bi evde yapayalnızdım. Aklıma harika bi fikir gelince elimde ki su bardağını tezgaha çarptım. Bende onun yanına gidecektim!
Kendime basit bi kahvaltı hazırlayıp yerken Rafaella'yı aradım. "Rafa üzgünüm çok mu erken aradım ?"."Hayır Hurry daha uyumamıştım" saate baktım. 8'e geliyordu ve orda geceydi. "Ben şey aa...burda tıkılıp kaldım ve Neymar yok. Maç nerde biliyor musun ?"."Evet Paris'te . Bak ne diyicem şöyle yapalım. Ney'in orda arkadaşları var bu Enstitüsü işleriyle ilgilenen Jô ve Alvaro. Büyük ihtimalle maça gidecekler. Onlarla haberleşip beraber gidebilirsiniz."."Bu çok iyi!"."Sana numarayı mesaj atarım"
Telefonumu kapatıp kahvaltıma devam ettim. Kahvaltımı bitirince mutfağı topladım. Ardından üst kata çıkıp yatağı topladıktan sonra Rafa'nın attığı numaralardan birini aradım. "Efendim ?"."Hey Jô , ben Hurricane"."Ah Hurricane meraba" beni tanıyor olması iyiydi. Saşırmamda saçmaydı. Beni artık bir çok insan tanıyordu. Haberlere bile çıkıyordum. "Şey ben Paris'e gitmek istiyorum. Birlikte gitsek uygun olur mu ?"."Tabi kii. Hazır olduğunda haber ver seni almaya gelirim" böylelikle sözleşmiş olduk ve sırt çantamı alıp bir kaç giyecek koymaya başladım. Bi anda kendimi İspanya'ya gideceğim ilk zaman da ki halimde hissettim. Bu histen kurtulunca banyoya girdim. Kurulanıp giyindim. Saçlarımı kuruttum. Dişlerimide fırçaladığımda artık hazırdım. Az önce aradığım numarayı çaldırdım. Sırt çantamı alıp alt kata indiğimde herşey tamamdı. Yine son derece aklımı kaçırmış gibi Neymar'ın peşinden gidiyordum. Onu hiç mi hiç yalnız bırakmadığımın farkına varınca offladım. Kesinlikle berbat bir kız arkadaştım. Onu çok sıkıyordum. Ama yapamazdım ki. Bu birine bugün su içmesen olur demek gibi bişiydi. Olamazdı. Onun yanında olmalıydım.
Nihayet çantamı aldım ve bahçeye çıktım. Demir kapıya doğru yürüdüğümde bi arabanın durduğunu gördüm. Bu Jô olmalıydı. Ben kapıdan geçerken o arabadan indi. Evet bu daha önce instagramda gördüğüm çocuktu. Arabaya bindiğimde arka koltukta Alvaro'nun oturduğunu gördüm. Onunla da tanıştık. Halimde nedenini bilmediğim bi durgunluk vardı. Havaalanına gelene kadar camdan dışarı bakıp hayallere daldım. Arabanın durduğunu bile fark etmiştim. Birinin adımı söylemesi gerekti. "Hurricane , geldik" çantamı alıp indim. Ben Jô'yu aradıktan sonra banada bilet aldığını duyunca sevindim. Çünkü ben bunu unutmuştum. Ne kadarda salağım düşünebildiğim tek şey Neymar.
Paris'e yolculuğumuz başladığında yol boyunca uyumuştum buyüzden uçak piste indiğinde ve biz dışarı çıktığımızda soğuk fransa havası karşısında sersemledim. Gerçekten soğuktu. Çantamın gelmesini beklerken kendime gelmeye çalıştım. Bu sırada Jô'nun telefonu çaldı. Anladığım kadarıyla konuştuğu kişi Neymardı. Nedensizce heyecanlanmıştım. Ellerimle 'benim olduğumu söyleme' demeye çalıştım. Anlamış olacakki başıyla onaylayıp konuşmaya devam etti. Konuşması bitene kadar yanında durdum. Telefonu kapatınca güldü. "Noldu neden bu kadar heyecan yaptın ki ? Burda olduğunu söylemedim"."Sadece...bilmem ki merak ettim"
Valizlerimiz gelince alıp havalimanından dışarı çıktık. Tanınmamak için kapişonumu başıma geçirdim. "Peki napicaz şimdi?"."Merak etme kalacak yeri ayarladim" dediği otele taksiyle gittik. Resmen daha güne başlamadan yorulmuştum. Benim için ayrılan odaya girip çantamı bıraktım ve maç saatine kadar bir şeyler söyleyip yedim.

Que Deus nos abençoe e nos proteja ♡

El ClásicoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin