AŞIK DEV

2.8K 271 3
                                    

Karan akşam huysuz at hanında bir masaya oturmuş dikkatle etrafda göz süzüp yeni gelenleri inceliyordu . Diğer avcılar ise başka bir masa kurup masayı donatıp eğlenerek insanların onlarda şühelenmemesini sağlıyorlardı .  Biraz sonra Karan yerinden kalkıp alçak tavanlı ihtiyar hanın çürük yeşile çalan tahtalarını gıcırdatarak genç hancının yanına gelip  oturdu ve kısık ses tonuyla bu akşam buraya gelenler arasında şüpheli birileri varmıydı .

Hancı başını kaldırıp nasıl insanlardan bahsediyorsunuz diye sordu . Karan mesela güvenle korunan oldukça sıradan görünüşlü bir adam . Karana söylendiğine göre gelecek olan sözcü orta yaşlı siyah saçlı oldukça sıradan ama fazlası ile kibirli olan birisiydi ve yanındaki korumalar çok güçlü arkadya avcılarından oluşuyorlardı .

O sırada genç hancının babasının burayı kendine bıraktığı gün verdiği ilk nasihat geldi parası ödenmeden kimseye bilgi verme . Genç avcı masayı parmakları ile tıkırdatarak hatırlayabileceğime emin değilim dedi .
Karan içinden bir hancıdan başka ne beklenir ki deyip keseden biraz para çıkarıp hancıya uzattı .
Genç avcı parayı alıp kesen dolu olsun dedi .
Karan boş konuşmayı bırak da lafa gir çabuk .
Hancı ona doğru yaklaşıp bugün sabah saatlerinde birkaç iri kıyım adam ve cılız bir genç adam hana gelip oda istediler . Köşedeki masayı işaret edip işte şurada oturuyorlar dedi .

Karan dikkat çekmeden kafasını dönderip onlara doğru baktı ortalarındaki cılız adam beklediğinden çok gençti hatta olsa olsa kendisinden iki yaş büyük olmalıydı . Belkide buda bir aldatmacadır dedi kendi kendine.  Haberleşme küresini çıkarıp diğerlerini çağırmaya niyetlensede hala emin değildi .

Ayağa kalkıp masasına geri dönerken diğerlerinin yanına geldiğinde aradığımız adamlar büyük ihtimalle köşedekiler diye fısıldadı ve masasına oturdu.

O akşam gezgin ihtiyar bir hikayeci huysuz at hanına konuk olmuştu . Ateşin başında oturmuş ısınırken hancı önüne bedavadan biraz yemek koymuştu . Bir hancı için şarkıcılar ve hikayeciler o akşam dolup taşan bir han demekti . Buda dolu bir cep anlamına geliyordu .

Yaşlı hikayeci kahverengi ince bastonunu bir kenara indirip afiyetle yemeği yemeye koyulacakken genç hancıya dönüp biraz para uzattı ve eşeğimede biraz yem götürebilir misin dedi . Genç hancı güler yüzle bu seferlik bizden olsun deyip parayı geri çevirdi ve umarın bu hareket karşıdında birkaç gün daha burada kalır diye düşündü .

Hızlı adımlarla ahıra gidip ihtiyar eşeği yemledikten sonra dışarı çıkıp küçük kardeşine buralarda kim var kim yok herkese gezgin bir hikayecinin hana misafir olduğunu söyle .
Küçük çocuk karanlık sokakların içine dalıp gözden kayboldu .

Hancı da hanın içine girip ortada duran uzun tahta direğe yaslanıp ellerini birleştirerek beklemeye başladı . Yaşlı hikayeci usulü iyi bildiğinden biraz daha beklemesi gerketiğini biliyordu bu yüzden yemek yeme işini ağırdan alıp sıcak yemeğin tadını doya doya çıkarıyordu .

Biraz sonra hikayecinin geldiğini duyan çevre evlerin sakinleri hana doluşmaya başlamışlardı . Bunu gören Hancı mutlulukla arkadan fazla masa ve sandalyeleri çıkarıyordu biraz sonra herkes hancıdan sıcak bir çorba ve ekmek istemişti . Hancı herkese servis yaptıktan sonra yorgun argın köşesine çekildi  .

Bu sırada istihbararçılar dikkatle 4 kişilik şüpheli grubu izliyorlardı . Emin olmadan harekete geçmek istemedikleri için gecenin sonuna kadar bekleyip onları izliyeceklerdi .

İhtiyar hikayeci bir sağına bir soluna baktı ağzına kadar dolmuş salonda ayakta bile bekleyenler vardı .

Bu dünyada en üzücü hikayeler her zaman aşıkların hikayesi olmuştur . Bu akşam size hem ders almanız hemde biraz üzülmeniz için küçük bir hikaye anlatacağım bu hikaye aşık bir dev ile genç ve güzel bir avcının hikayesi .

Günlerden bir gün genç bir dev avlanan avcıları izliyormuş diğerlerinin aksine meraklı ve heyecen doluymuş . Sürekli uzaktan avcıları izler onlar ile arkadaş olmak istermiş . Bir gün ormanda gezerken yaralı bir avcı ile karşılaşmış . Oldukça güzel bir kızmış bu avcı bir kuş kadar narinmiş onu taşıyarak avcı kampına kadar götürmeye karar vermiş . Sarı saçlı yüzü ay gibi parlayan bu kız onda başka duygular uyandırmış daha derinden duygular .
Biraz sonra güzel kız uyanıvermiş kendini devin ellerinde bulunca korkup kaçmaya çalışmış ama devin ona bir zarar vermek istemediğini anlayıp bu fikirden vaz gemiş . Dev genç avcıyı biraz sonra  avcı kampının yakınlarında bir yere bırakmış .
Genç avcı yaşadıklarını hayal sanıp kimseye anlatmamış . Sonra günlerden bir gün yine aynı dev ile karşılaşmış . İlk önce ona saldırmaya hazırlansada dev ona barışçıl bir şekilde elini uzatmış sonrada onu elinden tutup havaya kaldırmış . Akşama kadar dolaşıp eğlenmişler bundan sonra her gün bu buluşmalar devam etmiş . Dev bu genç kıza aşık olmuş . Ama diğer devler bunu hoş görmeyip onu aralarından atmışlar yanlız kalan dev tesselliyi genç kızda aramak için her zaman buluştukları yere gitmiş . Ama genç avcı orada yokmuş biraz sonra kızın çığlığı duyulmuş . Dev etrafını yıkarak sesin geldiği yere gitmiş iyice ormanın içine girdiğinde ses birden kesilmiş .

Dev etrafına bakarken birden ayaklarına zincirli kancalar saplanmış . Dev acıyla bağırıp kaçmaya çalışmış ama biraz sonra yüz üstü bir şekilde yere düşmüş avcılar onu baştan aşağı kollarına bacaklarına ve sırtına zehirli kılıçlar saplayıp onu parçalıyorlarmış .

Acısından kıvrana aşık dev ileri baktığında karşısında genç kızı görmüş ve o anda aldandığını fark etmiş . O gün kuralların can sıkmak için değil . Hayat kurtarmak için konulduğunu anlamış . Ama aptal dev son ana kadar kızdan bir yardım beklemiş gözlerindeki o umut ışığı sönmemiş bundan rahatsız olan kız kılıcını çıkarıp onun gözlerini oymuş . Salonda üzgün ve sessiz bir hava hakimdi.
O gün orda aşık dev parçalara ayrılıp ölmüş . Baş kaldırmanın cezasını en ağır şekilde almış . İşte bu dünyada önemli olan sevgi değildir güvende değildir .
Çok sevenler öldü çok güvenenler ihanete uğradı bu dünyada sadece akıllılar biraz daha fazla yaşadı .
İşte bizde günlük hayatımızda güzel bir kıza aşık olduk diye yada bir hırsa kapıldık diye aklımızı ve yakınlarımızı yok saymayalım. Bizi uyaranları dinleyelim .

Her şeyi bıraksak bile düşünelim onun için her şeyi geride bıraktığımız kişide bizim için aynısı yapar mı . Belki yapar yapmaz diye birşey yok hemde öyle bir yaparki siz ne olduğunu bile anlamadan aşık dev gibi parçalara ayrılırsınız .

Hancı peki genç avcıya ne oldu diye sordu . Yaşlı hikayeci biraz sakalını sıvazladıktan sonra .
Yoluna devam etti . Devi de unuttu . İşte şimdi anladınız mı zorla peşinden koştuklarınızın sizi ne kadar önemsediğini . Sözünü bitirip odasına çekildi biraz sonra diğerleri de odalarına çekiliyordu . Hikaye dinlemek için gelen kalabalık ta evine dönmüştü . Herkesin uyuduğu gecenin ortasında Karan bir odanın kapısının önünde bekliyordu diğerleri ile birlikte . Yanındaki kıdemli avcı kapıyı yokladı sürgüler çekilmişti . Karana dönüp işaret verdi . Karan bakalım neler olacak dedi ve tekmesini kapıya indirip içeri daldı .

CANAVAR AVCISI Onde as histórias ganham vida. Descobre agora