''Kuru Şeker'' 2/2.Bölüm

127 7 7
                                    


Merhaba, 

Ben Anyana... Size bundan söz etmiştim değil mi? Şimdi ise karmakarışık bir yerde olduğumdan bahsetmek istiyorum. Adının Harry olduğunu öğrendiğim gizemli adamla işte tam da şu anda baş başaydık. Bana sanki hatırlamam gereken bir şeyleri hatırlatmaya çalışır gibi bakıyordu, aslında bu daha çok, 'bunu hatırla yoksa ölürsün!' der gibiydi. 

''Neden buradayım?'' diye sordum. Yanımda dikilmeye devam eden ağaç kılıklı Harry'e başını çevirdiğinde Harry yavaşça ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Çıkacağını düşünmüştüm ama o daha farklı bir şey yaparak kapıyı olduğu yerden kaldırdı. Hayır. YOK ETTİ! 

Gözlerim bağımsız bir şekilde açılırken yine aynı hızda bize doğru döndü. Sanki hiçbir şey olmamış gibi bakıyordu. Onun için oldukça sıradan gelen bir şeydi. 

''Yüzyıllar önce süren bir şeyin çok ötesindeyiz.'' diyerek mırıldandı. 

''Senin ne olduğunu bilmiyorum ama buradaki her şey beni şaşkına çeviriyor.'' 

''Güzelim, neler yaşadığını bilseydin burada gördüklerin sirk gösterisi gibi gelirdi.'' 

''Ne demek istiyorsun?'' Bileğimi sıkan bağcıklar, bileklerimi daha çok sıktığında yine kendimden habersizce kalkmaya çalıştığımı fark ettim. 

''Yaklaşık 50 yıldır aynı beynin altında aynı güne uyandığınız için yaşlanmıyorsunuz. Hepinizin o beynin altında toplanma amacı aynıydı; merak. Ama bu merak size pahalıya patladı. Zamanla bir virüs gibi tüm dünyaya yayıldı ve şimdi herkes aynı güne aynı şekilde uyanıyor. Adının Anyana olduğunu düşünüyorsun. Adın Anyana değil bu sadece sana verilmiş bir kod. Adından anladığım kadarıyla soylu ailenin kızısın ama tek değilsin. Dinle Anyana, kanına o kadar çok ilaç karışmış ki etkisini biraz yitirdiğin zaman her şeyi unutmaya başlıyorsun. Belirli bir gelişime kadar hiçbirinize takipçi cihazı takmıyorlar bu yüzden sen elimizdeki tek varlıksın.'' Harry oldukça sakin bir açıklama yaptıktan sonra olduğu yere çömdü. Başını duvara yasladıktan sonra derin bir iç çekti. 

''Neden o beyni yok etmiyorsun?'' 

Gözlerini kapattı. Ağaç kılıklı herife baktığımda ise sanki söylememem gereken bir şeyi söylemişim gibi bana bakıyordu. Ama bu oldukça basit bir tahmin öyle olmuştu. 

''Yani o beynin amacı ne? Bu kadar insandan ne istiyor olabilir?'' sorumu başka yolla yineledim. 

''Muhtemelen hiçbir şey hatırlamıyorsun.'' Yeniden iç çekti. ''Yüzyıllar önce bir kadınla tanıştım ve onunla ev--'' 

Kahkaha attığımda cümlesi yarıda kesildi. Bu hikayeyi biliyordum. 

''Onunla evlendin ve o da intikam almak için insanları sana karşı mı kullandı? Hadi ama Harold!'' 

Harry'nin kahkaham da çatılan kaşları adını farklı bir şekilde söylediğimde şaşkınlık ile yukarı kalkmıştı. Açıkçası benim de kaşlarım havaya kalkmıştı çünkü Harold diye seslenmek... 

''Adımı nereden biliyorsun?'' Oldukça soğuk çıkan sesi odada terör estiriyor gibiydi. 

Sustum. 

Bu kez bağırarak, ''Adımı nereden biliyorsun!'' dedi. 

Yutkunarak omuz silktim. Çünkü bunu neden dediğimi bile bilmiyordum. Sadece bir anda ağzımdan çıkıvermişti. 

''Harry,'' adam onun önüne geçerek göz kontağı kurmaya çalıştı. ''sen herkesten daha bilgili birisin. Bazı şeyleri nasıl çözeceğimizi senin bulman gerek.'' dedi. 

Harry bir süre daha bana baktıktan sonra kararan gözlerini kapattı ve yeniden açtığında... Eski halindeydi. Onları bir şekilde kontrolden çıktığı zaman kontrol etmeyi başarabiliyordu. 

''Sen,'' dedi parmağını sertçe bana doğrultarak. ''bu gece zor bir gece geçireceksin. Bir sürü hayaller göreceksin. Oldukça sert çığlık atacağını da biliyorum. Ama ölmemeye çalış.'' 

Son cümlesi gerçekten içimi ürpertmişti. Ölmemeye çalış derken ne demek istiyordu?  Kendime nasıl zarar verebilirdim ki zaten? Yoksa? Hayır, burada olduğumu bile bilmiyorlardı. Üstelik bu adam o beynin altında yatan sebepleri çözebilmek için beni kullanacaktı. Bu kadar değerli bir şeyi kaybedemezdi. 

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin